D VİTAMİNLERİ (D1, D2, D3)

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Prof. Dr. Canan Karatay‘ ın yazısı:

Adı vitamin olmasına rağmen, aslında vitamin değil, hayatta kalabilmemizi sağlayan son derece önemli bir hormondur. Yağda erir. Gezegenimizde yaşayan tüm canlıların ‘hayat’ kaynağı olan güneşten sağlanır.

Temel olarak 3 tip D vitamini vardır (D1, D2, D3).

D3 vitamini hayvanlara ve insanlara ait bir hormondur. Vücudumuzda bulunan her hücrenin D3 vitaminine ihtiyacı vardır. Bu nedele bütün hücrelerimizde D3 vitamini reseptörleri bulunur. D1 ve D2 vitaminleri de bitkilerde bulunan, ancak hayvansal D3 vitaminine oranla etkisi daha zayıf olan D vitaminleridir.

D 3 vitamini vücudumuzda üretilememektedir; ancak ve ancak günışığında bulunan ultraviyole-B ışınları derimize ulaşınca, derimizde üretilebilmektedir. İşte bu nedenle ‘güneş’ hayattır.

Son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalarla, D3 vitaminine vücudumuzda bulunan tüm hücrelerimizin gereksimi olduğu ortaya çıkmış, tüm hücrelerimizde D vitamini reseptörlerinin bulunduğu gösterilmiştir [1] [2]

Reseptörler, hücrelerimizde bulunan kapılardır! Bu kapıların açılması ve kapanması ile gerekli besinler, vitamin ve hormonlar, yağlar vb hücre içine girebilir ya da hücre dışına çıkabilirler.

Uluslararası D Vitamini Konseyi Üyesi olarak, bütün dünyada D vitamini eksikliği, azlığı ve yetersizliğinin son derece yaygın olduğunu bildirmek isterim. Yapılan 55.000 bilimsel çalışmanın sonuçlarına dayanarak, ana rahminden yaşam sonuna kadar görülen birçok sağlık sorununun temelinde D vitamini eksikliği olduğu ortaya çıkmıştır.

Bir örnek verecek olarak, geçen yüzyılda son derece yaygın ve öldürücü bir hastalık olarak bilinen ‘ince hastalığın’ (tüberküloz ya da verem hatalığının), D vitamini eksikliği sonucu olduğu bilimsel olarak gösterilmiştir. Ancak bu yeni bilgiler elde olmadan bile, verem hastalığının tedavisi dağlarda, yaylalarda kurulan sanatoryumlarda, güneş ışığı alarak yapılmaktaydı.

D3 vitamini eksikliğinin özellikle gebelerde ve bebeklerinde birçok sağlık sorununa (gebelik şekeri de dâhil olmak üzere) neden olduğu bildirilmiştir [3].

ABD Güney Carolina Eyaleti Tıp Fakültesinde, pediatri, biokimya, ve Moleküler Bioloji Profesörü olan, Dr. John McGrath, gebelikte annede D vitamini eksikliği olmasının, fetusunda yeni doğan süresinde ve  ileride ortaya çıkacak olan bir çok dejeneratif hastalıkların temelini atılmasına neden olduğunun kesin olduğunu bildirmiştir. Annenin D vitamini eksikliği olması, bebeğinin ergenlik çağında şeker hastası, yaşlılığında da osteoporoz gelişeceğinin ve demans gelişeceğinin nedenidir demiştir [4]. Bebeklerde sık sık astım bronşit [5] [6]görülmesinin nedenin de annenin D Vitamini eksikliğinden kaynaklandığını bildirmiştir [7] [8] [9] [10]. Annenin D vitamini eksikliği, hamileliğin ilk 3 ayında vajinal mantar hastalığının nedeni olarak bildirilmiştir [11]. Ayrıca annede D vitamini eksikliğinin olmasın da sezaryan olma riskinin arttığı da gösterilmiştir [12]

Yenidoğan bebeklerde görülen ‘yenidoğan sarılığı’ da bu nedenle ultraviyole-B  lambalarıyla tedavi edilmektedir.

Hayvansal et ve yağların tüketilmesi, uzun yıllardır halkımıza adeta hastalıkların nedeni olarak işlenmiş, bir ‘korku imparatorluğu’ oluşturulmuştur. Bunun sonucunda ise, gıdalarla alınan D3 vitamini vücut tarafından emilememekte, eksiklileri ve hastalıkları gidermekte artık etkili ve yeterli olmamaktadır.

D3 vitamini yağda eriyen bir vitamindir, doğal/sağlıklı yağlar yenmeden vücudumuza girmez, girerse de bağırsaklardan emilemez!

Ayrıca, bir pazarlama taktiği ile güneş ışığının son derece tehlikeli olduğu, yine uzun yıllardır halkımıza işlenmiştir ve işlenmektedir. Oysa endüstriyel güneş yağları, yüksek faktörlü koruyucular, önerilen yanlış güneşlenme saatleri, D3 vitamini eksikliğinin meydana gelmesine neden olan diğer önemli faktörlerdir.

D3 vitamini derimizde nasıl üretilir?

Gün ışığı vitamini de denilen D3 vitamini, doğal olarak gün ışığında bulunan ultroviole-B (UVB) ışınlarının etkisi ile cildimizde bulunan kolesterol hormonundan üretilir.

Kole ( karaciğer), sterol (hormon), diğer bir deyişle karaciğerde üretilen hormonun, şimdilerde tüm hücrelerde yapıldığı biliniyor.

Burada ki sterol = streoid hormon anlamına gelmektedir. Karaciğerimizde ve cildimizde D3 vitamini ile birlikte, birkaç steroid hormon daha üretilir! Kolesterolden üretilen diğer steroid hormonlar, önceki kitaplarımda da (Karatay Diyeti, Karatay Diyeti’yle Yaşam Boyu Sağlık, Karatay Mutfağı, Karatay Diyeti’yle Obezite ve Diyabete Çözüm Var, Karatay Diyeti’yle Beslenme Tuzaklarından Kurtuluş Rehberi) belirtmiş olduğum gibi, testosteron, östrojen, DHEA, progesteron, kortizol gibi hormonlardır .

D3 vitami eklikliği ile bağlantısı olan hastalıkları sıralayabilir miyiz?

D3 vitamini eksikliği ve de yetersiliği ile birlikte görülen çok fazla kronik dejeneratif hastalık bildirilmiştir. İşin ilginç yönü ise, her türlü tedaviye rağmen iyileşemeyen, şikâyetleri azalmayan bu hastalar yüksek doz D vitaminini  (günlük doz 50.000-100.000 IU) birkaç hafta ya da birkaç ay kullandıkları zaman, senelerce çekmiş oldukları bu kronik illetlerden kurtulmuşlardır  [13]

50-60 yıl önce önerilen günlük D3 vitamini dozu 400 IU kadardı. Daha sonra bu doz 4000-5000 IU’ye yükseltildi. Önerilen düşük günlük dozun tedavi etkisi olmadığı bildirildiği gibi, yüksek günlük dozun da toksik etkisi gösterilmemiştir ve bildirilmemiştir [14] [15] [16] .

Özellikle mena-K2 vitamini (MK-7) takviyesi ile birlikte gün ışığı vitamini de denilen D3 vitamininin sonsuz faydaları olduğu bilinmektedir [17]

Gün ışığı vitamini de denilen D3 vitamini eksikliği ve yetersizliği ile birlikte görülen hastalıklar konusunda 1967 ve 2011 yılları arasında ortalama 55.000 bilimsel araştırma yayınlanmıştır [18] [19] [20] [21] [22]. Bu çalışmaların bir çoğunda genel olarak otoimmün hastalıkların altında D3 vitamin eksikliğinin bulunduğu bildirilmektedir [23] [24]. 

55.000 bilimsel yayına dayanarak D3 vitamini eksikliği ile bağlantılı hastalıklar:

  • Tip-1 diyabet hastalığı [25] [26]
  • İleri derecede hipoglisemi
  • İleri derecede hipogonadizim
  • Hipertansiyon
  • Vacaklarda görülen varisler
  • İdrarını tutamama
  • İnsülin direnci, metabolik sendrom ve bunların sonucu olan tip-2 diyabet hastalığı
  • Obezite
  • Anoreksia nervosa
  • Depresyon
  • Şizofreni
  • Gut hastalığı
  • Lupus hastalığı
  • Kronik artritler (romatoid artrit, dizlerde görülen osreoartritler vb)[27]
  • Multiple skleroz (MS) [28] [29]
  • Amyotrofik lateral skleroz (ALS)
  • Astım
  • Kronik bronşit, amfizem, kronik obstriktif akciğer hastalığı (KOAH)
  • Scleroderma
  • Psoriasis
  • Her türlü alerji
  • Lösemi, prostat kanseri, meme kanseri, kolon kanseri, pankreas kanseri gibi birçok çeşit kanser hastalığı
  • Tüberkiloz (sanatoryumları hatırlayalım)
  • Kışın çok artan gripler, soğuk algınlıkları
  • El ayak parmaklarındaki mantarlar
  • Kronik bağırsak hastalıkları (crohn Hastalığı, ülseratif kolit, irrite barsak sendromu vb)
  • Gangiliyon kistleri
  • Ciltaltı kistleri
  • Akneler
  • Kalp Yetersizliği
  • Maküler dejenerasyon
  • Böbrek hastalıkları
  • Genel olarak felçlerin artması
  • Gündüzleri uzun uzun uykuya dalma isteği
  • Göz hastalıklarında glokom
  • Vertigo ve migren baş ağrıları
  • Parkinson hastalığı
  • Sık idrar yolları infeksiyonları
  • Adet öncesi yaşanan sıkıntılar (PMS)
  • Adet sırasında yaşanan aşırı kramp sancıları
  • Obsesif karakter tipleri
  • Psoriasis
  • Osteopeni
  • İyileşmeyen kronik yaralar
  • Miyopi ve hipermetropi
  • Erken doğumlar
  • Anne rahminde yeterli güçlenmeden doğan bebekler
  • Bebeklerde egzama ve sık hastalanma
  • Gebelik koplikasyonları: pre-eklamsi, hipertansiyon, gebelik şekeri
  • Doğum sırasında görülen ölümler
  • Gebelik sırasında ve lohusalıkta ortaya çıkan inmeler, yani felçler
  • Çocuklarda öğrenme güçlüğü ve beyin gelişmesinde bozukluklar
  • Otizm

Güçlü ve doğal olan D3 vitamini, bağışıklık sistemini güçlendirir ve bu hastalıkların iyileşmesine/önlenmesine yardımcı olur. D3 vitamini eksikliği, hem ağızdan içilerek hem de kalçadan enjeksiyon yapılarak uygulanabilen D3 vitamini ampulleri ile takviye yapılarak giderilebilir. Eksiklikten şüphe ediliyorsa doktora danışarak gerekli tahlil ve takviye yapılmalıdır.

Bu bağlamda 21. yüzyıl için ‘D3 vitamini çağı’ diyebiliriz sanıyorum…

D3 vitamininin anne baba adayları, hamileler ve bebekleri için de çok önemi!

D3 vitamini düşüklüğü ya da eksikliği hamileler ve bebekleri için son derece önemli bir sağlık sorunu olarak bildirilmektedir.

Şubat 2015’te, ABD Beslenme Önerileri Komitesi’nin, ABD Sağlık ve Sosyal Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı için hazırladığı raporunda[30] D3 vitaminin gebeler için önemi vurgulanmakta, kemik ve kas gelişimi dışında, 200 gene etki ettiği ve toksik düzeylerinin henüz gösterilmediği bildirilmektedir.[31]

İşte bu sebeple hamilelikte D3 vitamini tahlili ve gerekli hallerde takviyesi önemlidir.

Bu noktada Sağlık Bakanlığımızın, Anne Çocuk Sağlığı Kurumlarımızın ve hekimlerimizin bu konu üzerinde hassasiyetle durmalarını öneririm.

Çünkü D3 vitamini düşük olan gebelerin bebeklerinde, Tip-1 diyabet ve birçok sağlık sorununun geliştiği senelerden beri bilinmektedir.[32]˒[33]˒[34]

Avustralya’da 901 tane18 haftalık gebenin 323’ünde (%36) D vitamini düşük düzeylerde bulunmuştur. Annelerinin D3 vitamini düşük olan çocukların 6 yaşlarında solunum sistemi hastalıkları, 10 yaşlarında öğrenme bozuklukları ve ergenlik çağında da gelişme gerilikleri olduğu bildirilmiştir.[35]

D3 vitamini düşük olan annelerin çocuklarında ‘otizm’ olma oranı da yüksektir.[36]

Özetle, D3 vitamini bebeklerde solunum sisteminin gelişmesi, beyin ve sinir sisteminin gelişmesi ve tabii ki kemik, adale ve tüm organların gelişmesi için gerekli olan temel ve hayati bir hormondur.

Anne baba adaylarında ve hamilelerde görülen D3 vitamini eksikliği, gebelik şekeri, solunum sistemi hastalıkları, prematüre doğum, pre-eklampsi ve çocuklarda otizm hastalıklarının oluşması nedeni olarak bildirilmektedir.[37]

D vitamini eksikliği insülin direncini artırır ve pankreasın insülin üreten beta hücrelerinde fonksiyon bozukluğu nedenidir.[38]

Aşırı kilolu olarak hamile kalınması veya hamilelikte aşırı kilo alınması, insülin hormonu yüksekliği ve D vitamini eksikliği çok ciddi sağlık sorunudur.

[39]˒[40]˒[41].

[1] SCIENTIFIC REPORT OF THE 2015 DIETARY GUIDELINES ADVISORY COMMITTEE, Advisory Report to the Secretary of Health and Human Services and the Secretary of Agriculture.

[2] Tukaj CP: Adequate level of Vitamin D is essential for maintaaining good health. High Med Dosw. 2008 Oct 9;62:502-10. Review.

[3] Holick MF. THE VITAMIN D SOLUTION A 3-Step Strategegy to Cure Our Most Common Health Problems.Plume. Publihed by Penguin Group.  March 2011. USA.

[4] McGrath.et al.Low maternal vitamin D as a risk factor for schizophrenia: A pilot study using banked sera. Schizoprenia Research 2003;63:73-78.

[5]  Camargo Jr Ca. Et al. Prospective study of maternal intake of vitamin D during pregnancy and risk of wheezing illnesses in children at age 2 years. J of Allergy and Clin Immunology 2006;117;721-22.

[6] Camargo Jr Ca. Et al. Maternal intake of vitamin D during pregnanccy and Risk of recurrent wheeze in children at 3 y of age. Am J Clin. Nutr 2007;85(3).788-95.

[7] Childhood Asthma Is a Fat-Soluble Vitamin Deficiency Disease. J Clinical and Experimental Allrgy. 2009.

[8] Hyppönen E. Et al. Intake od Vitamin D and Risk of Type 1 Diabetes: A birth-cohort study. Lancet 2001;358:1500-1503.

[9] Munger KL:, et al. Vitamin D intake and Incidence of Multiple sclerosis. Neurology 2004;62(1): 60-65.

[10] Eyle DW. Et al.Distribution of Vitamin D receptor and alfa-hydroxylase in human brain. J of Chemical Neuroanatomy 2005;29:21-30.

[11] Bodnar LM., et al. Maternal vitamin D deficiency is associated with bacterial vaginosis in the first trimester of pregnancy. J of Nutrition 2009 Jun;139(6): 1157-61.

[12] Merewood A.,et al. Association between vitamin D deficiency and primary caesarean section.J Clin Endr and Met 2009Mar;94(3):940-45.

[13] Bischoff-Ferrari HA. Et al. Higher 25-hydroxyvitamin D concentrationa sare associated with better lower-extremety function in both active and inactive persons aged ≥ 60 y.Am J of Clin Nutr 2004;80(3):752-58.

[14] SCIENTIFIC REPORT OF THE 2015 DIETARY GUIDELINES ADVISORY COMMITTEE, Advisory Report to the Secretary of Health and Human Services and the Secretary of Agriculture.

[15]  Holick MF. THE VITAMIN D SOLUTION A 3-Step Strategegy to Cure Our Most Common Health Problems.Plume. Publihed by Penguin Group.  March 2011. USA.

[16]  Bowles JT. Vitamin D3 Miracle. JT Bowles Publishinh LLC. The Miraculous Results of Extremely High Doses of the Sunshine Hormone Vitamin D3: My experiments with Huge Doses of D3 from 25.000 to 50.000 t0 100.000 IU a DAY Over a One Year Period.

[17]  Bowles JT. Vitamin D3 Miracle. JT Bowles Publishinh LLC.

[18]  Holick MF. THE VITAMIN D SOLUTION A 3-Step Strategegy to Cure Our Most Common Health Problems.Plume. Publihed by Penguin Group.  March 2011. USA.

[19]  Aloia Jr. Et al. Epidemic İnfluenza and vitamin D. Epidemiology and Infection 2007;12.1-4.

[20] Cannell JJ. Et al. Epidemic influenza and Vitamin D. Epidemiology and Infection 2006;134(6):1129-40.

[21] Ginde AA. Et al. Association between serum 25-hydroxyvitamin D level and upper respiratory tract infection in the Third National Health and Nutrition Examination survey. Arch of Int Med 2009 Feb 23;169(4):384-90.

[22]  Liu PT.et al. Toll-like rteceptor triggering of a vitamin D-mediated human antimicrobial response. Science 2006;311:1770-73.

[23] Hernan MA. Geographic variation of MS incidence in two prospective studies of US women. Neurology 1999; 51:1711-18.

[24] Mathieu C. Et al. Vitamin D and type 1 diabetes mellitus: State of the art. Trends in Endoc and Met 2005;16:261*66.

[25] EURODIAB Substudy 2 Study group. Vitamin D supplement in eaarly childhood and rissk for Type 1 diabetes mellitıs. Diabetologia.1999;42:51-54.

[26]  Harris SS. Vitamin D and type ! diabetes. Am J Clin Nutr.2004;79:889-90.

[27] Merlino LA. Et al. Iowa Women’s health Study. Vitamin D intake is inversly associated with rheumatoid arthitis. Arthitis and Rheumatism 2004;50(1):72-77.

[28] Munger KL Serum 25-hydroxy D levels and risk of MS. J of the Med Ass 2006;296:2832-38.

[29] Ponsonby AL. Et al. UVR, vitamin D and three aotoimmune diseases-MS, type 1 Dmi RA. Photochemistry and Photobiology 2005;81:1267-75.

[30] SCIENTIFIC REPORT OF THE 2015 DIETARY GUIDELINES ADVISORY COMMITTEE, Advisory Report to the Secretary of Health and Human Services and the Secretary of Agriculture.

[31] Scientific Report of the 2015 Dietary Guidelines Advisory Committee. First Print. 2015.

[32] Hypponen E. Et al:Intake of vitamin D and risk of type 1 diabetes: a birth-cohort study. Lancet 358:1500-1503, 2001.

[33] Ziğitus CS: et al.Vitamin D supplementation in early childhood and risk of type 1 diabetes: A sysrematic review and meta-analysis. Arch Dis Child 93:512-517, 2008.

[34] Gregory JM., et al. Incorporating type 1 diabetes prevention into clinical practice 28:61-70,2010.

[35] Prue H.,et al. Vitamin D in Fetal Development: Findings From a Birth Cohort Study.

Published online December 15, 2014. (doi: 10.1542/peds.2014-1860)

[36] Khalsa Soram., the VITAMIN D SOLUTION. 2009.

[37] Schroth RJ. et al. Prenatal Vitamin D and Dental Caries In Infants. Pediatrics, 2014.

[38] Chiu KC. et al. Hypovitaminosis D associated with insulin resistance and beta cell dysfunction. Am J Clin Nutr., 2004 May;79(5):820-5.

[39]A New Zealand study has found that a child born prematurely has a higher chance of insulin resistance – which can be the first step on the road to adult onset diabetes.

[40]New England Journal of Medicine, Author: Sperlin MA. Prematurity – A window of opportunity? http://content.nejm.org/
2004 vol 351 p 2229.

[41]New England Journal of Medicine, Author: Hofman PL et al. Premature birth and later insulin resistance. http://content.nejm.org/
2004 vol 351 pp 2179.

Yazı için 12 yorum yapılmış:

  1. Burçak Alptekin dedi ki:

    Canan Hocanın Ahmet Hocanın yazılarından alındığı besbelli fakat bence işte tartışma böyle bilimsel kaynaklar vererek olmalıdır. Herkesin her konuda aynı düşüncede olması beklenemez.Bilim tartışarak ilerler.

  2. Nihal Cebeci dedi ki:

    Herkesin D vitamininin birbirine eşit olması mümkün değil çünkü kan D vitamini seviyeleri genetik kontrol altında.
    Bunu illa da yükselteceksin demek boyu kısa bir erişkinin boyunu uzatmaya benzer.
    Önemli olan şey sağlıklı beslenmektir.
    Konu D vitamini olduğuna göre yeteri kadar D vitamini içeren yiyecek ve içecekleri tüketmek ve her gün öğle vakti yarım saat güneş banyosu yapmaktır.
    Bunları yerine getirdikten sonra kafayı D vitaminine takmak manasızdır.

  3. Fuat Haznedar dedi ki:

    Canan Hocanın D vitamini eksikliği ile bağlantılı dediği hastalıklarla d vitamini ilişkisi sadece bir “beraber bulunma” halidir. Burada D vitamini eksikliğinin bu hastalıklara yol açtığı söylenemez, pek ala bu hastalıkları olanlarda D vitamini eksikliği ortaya çıkıyor olabilir ve bu durumda yapılması gerekn d vitamini vermek değil, o hastalığı tedavi etmek, ortadan kaldırmaktır.
    Ayrıca bu hastalıkları sadece D vitamini eksikliği ile ile ilişkilendirmek de doğru değildir.

  4. Canan Karatay dedi ki:

    1. D vitamini yani hormonu, en güçlü antioksidandır.

    2. Antioksidan demek bütün organizmalarda oluşan serbest oksidan radikallerini yok eden, azaltan maddelerdir.

    3. Serbest oksijen radikalleri ise her türlü inflamasyonu başlatarak, tüm hastalıkların altında yatan, sağlığımızı bozan maddelerdir.

    4. Temel bilim olarak, biyokimya, biyofizik, biyoloji, histokimya, moleküler biyoloji bilimlerini iyi kavraksak, öğrenirsek sağlığımızın bozulmasının önüne geçmiş oluruz. Yani hekim olarak sağlığımızı kaybetmemek için savaş vermemiz gerekir.

    5. Hastalık İBNİ SİNA’ya göre, sağlığın kaybedilmiş olmasıdır!

  5. Reşat Adanalı dedi ki:

    Canan Hoca’ veremin de D vitamini eksikliğinden olduğunu açıklıyor ve tıp tarihinde bir devrim yaşanıyor. Buna göre Robert Koch denen adamın bir sahtekar olması lazım. Bütün tüberk,loz ilaçları da çöp tenekesine boşaltılmalı. Bugüne kadar verem mikrobu olmakla suçladığımız mikobakterium tüberkülozisden ise özür diliyoruz…

  6. Canan Karatay dedi ki:

    Bağışıklık sisteminiz çökerse, her türlü mikrop, bakteri, virüs ve toksinler vücudunuzu istila eder ve sizi hastalandırır, tabii ki.

    Tüberküloz ilaçları bulunmadan önce ,neden sanatoryumlarda, ki hala avrupa geçerlidir, vardı. İnce hastalık olanlar aylarca burada güneşe maruz bırakılırlardı! Biraz at gözlüğünüzü çıkarın lütfen..

    Etrafımız her türlü bakteri, mikrop, virüslerle dolu…

    Vücumuza girip çıkarlar, hücrelerimizin savaş erme yeteneği güçlü ve kuvvetli olacak…

    Aşılarımız da bunu sağlamıyormu.

    Lütfen anlamamızlıktan gelip, laf uzatmayın ve de demegoji yapmayın!

    BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZİ GÜÇLENDİRMEK DURUMUNDAYIZ, GÜÇLENDİRMEK!

    BU GERÇEĞİ NEDEN KABÜLLENMEK İSTEMİYORSUNUZ? BU KONUDA YAPIULMIŞ, 60.000’E YAKIN BİLİMSEL ARAŞTIRMANIN BİR KAÇINA GÖZ ATMANIZ GEREKİYOR!

    OKUYUNUZ …OKUYUNUZ… BANA İNANMAYINIZ DİYORUM…

  7. Reşat Adanalı dedi ki:

    [Bir örnek verecek olarak, geçen yüzyılda son derece yaygın ve öldürücü bir hastalık olarak bilinen ‘ince hastalığın’ (tüberküloz ya da verem hatalığının), D vitamini eksikliği sonucu olduğu bilimsel olarak gösterilmiştir.]

    ***

    Bağışıklık sisteminin doğru çalışmasında D vitamininin şart olduğunu söylemeye bile gerek yok. Kimse D vitamini yarasız veya D vitaminine gerek yok falan demiyor. Tabii ki bağışıklık sistemi çökerse enfeksiyonu kanseri tüm hastalıklar sökün eder. Bunlar bambaşka şeyler. Bu D vitamini hayranlığınızı anlamıyorum, kim bilir belki de bende D vitamini eksikliği vardır.

    ***
    [Gün ışığı vitamini de denilen D3 vitamini eksikliği ve yetersizliği ile birlikte görülen hastalıklar konusunda 1967 ve 2011 yılları arasında ortalama 55.000 bilimsel araştırma yayınlanmıştır]

    ***

    Bu cümleniz de çok mantıksız. D vitamini eksikliği bağışıklığı bozuyorsa hem hastalıkların sayısı sonsuza kadar artırılabilir hem de yayın sayısı.

    Sizin kesinlikle karşı çıktığınız statinler hakkında da en az o kadar belki daha da fazla yayın olduğunua göre statinleri de mi baştacı yapacağız o zaman

  8. Canan Karatay dedi ki:

    Doğal bir hormon ile yapay, fabrikasyon olan kimyasal ilaçları kıyaslamak doğru size göre öylemi?

    Vah Vah!

    Bağımsız bilim adamlarının yaptıkları çalışmalar ile ilaç firmalarının desteklediği araştırmaları hala aynı kefeye koyuyorsunuz öyle mi?

    Prof. Ahmet Rasim Küçükustanın son kitabına bir göz atarmısınız lütfen

    Okuyun, okuyun ondan sonra iitiraz edin. Okumadan konuştuğunuz açık ve seçik.

    Bağımsız yapılmış çalışmaları da orijinal metinlerinden okumanızı öneririrm. Tercüme edilen yayınlar biraz yanıltıcı oluyor da!

    Gerçek bilgi sahibi olup tartşmalısınız diye düşünüyorum!

    Ne yazık ki, ben doğal olan bir hormondan bahsediyorum, siz de fabrikalarda üretilen yüzlerce yan etkisi olduğu isbat edilmiş olan kimyasallardan bahsedip, ikisini karşılaştırmaya çalışıyorsunuz.

    İlaç firmalarının sözcüsü gibi geliyor bana, olabilir tabii, neden olmasın?

    Paraşütünüzü açın…Paraşütünüzü…

  9. Reşat Adanalı dedi ki:

    Değerli hocam, sizi ve mücadelenizi takdirle ve teşekkürle takip ediyoruz. Genel manada arkanızdayız ama bu çılgınlık derecesindeki D vitamini ve omega 3 hayranlığınıza katılmıyorum, verdiğiniz cevaplar da hiç tatmin edici değil. D vitamini hakkında genel bilgiler vermek sizi haklı çıkarmıyor, ben bunu sayfalarca da yazarım.

    Bakım Ahmet Rasim Hoca yazdığı her yazıya sadece o yazıyla ilgili literatür koyuyor, mevzuyu sayfalarca genel bilgi vererek karambola getirmiyor.

    Bu vesile ile Ahmet Rasim Hoca’ nın hakkını da vermek isterim. Ben onun kadar çok okuyan, okuduğunu iyi anlayan ve halka onların da anlayabileceği gibi hem de esprilerle anlatan başka birini tanımıyorum.

    Ahmet Rasim Hoca’ nın ülkemizde yeteri kadar hak ettiği takdiri almadığını düşünüyorum, onun her yazısının mutlaka herkes tarafından okunması gerektiğine inanıyorum.

    Üstelik o sadece kendi konusuna saplanıp kalmış biri de değil, tıbbın her konusunda büyük bir üstat bana göre. Araştırmaları yorumlaması tek kelime ile mükemmel.

    Onun toplumda sizin kadar tanınmaması beni üzüyor.

    Ben Ahmet Rasim Hoca tartışabilecek kimse göremiyorum, zaten arada bir karşısına çıkanları da bilgisiyle, zekasıyla, mizah gücüyle, sevimliliği ve babacanlığı ile, halk dostu olmasıyla ezip geçiyor.

    Sayın Karatay Hocam, alınganlık bilim adamına yakışmaz, sizi seviyor ve destekliyoruz ama sizin o bilmem kaç bin kişiden oluşan facebook grubunuzun elemanları gibi körü körüne değil.

    Yanlış yaptığınız zaman da söylenenleri iyi dinlemeniz ve ona göre cevap vermeniz bizi daha mutlu edecektir.

    Siz ve sizinkiler kusura bakmasınlar benim idolüm Ahmet Rasim Küçükusta’ dır ve o bence bu ülkenin şu anda tıp bilimindeki en değerli insanıdır.

  10. Ömer dedi ki:

    Reşat bey bence biraz abartmış, tamam Ahmet Rasim bey çalışkan ve değerli bir insan olabilir ama o kadar da değil. Bilim yazı yazarak olmuyor konuşarak hiç olmuyor. Bilim araştırmaya dayanır. Var mı Küçükusta’ nın bu benim araştırmama diyebileceği tek bir yayını? Ben cevap vereyim hayır yok, Pubmed’ de tek bir bilimsel yayını yok ama maşallah yazısı çok çene çok.

  11. Merhaba, bende glutensiz ve sekersiz besleniyorum. Turkiyede bu konuda odak cok az oldugu icin herkesi bilgilendirmek amacli tariflerimi de blogumda paylasiyorum. Kompleman degerim dusuk. Kompleman degeri ile D vitamini arasinda bir baglanti var midir?

  12. murat dedi ki:

    şimdi ne yapacağız sonuç ne benim 8.5 çıktı alacakmıyız almayacakmıyız?

Siz de yorumunuzu paylaşın: