OSTEOPOROZ İLAÇLARI TAM AKSİNE KEMİKLERİ ZAYIFLATIYOR MU?
Tüm dünyada müthiş bir ilaç israfı var. Milyonlarca insan etkinlikleri kesin olarak kanıtlanmamış veya uzun dönemde ne gibi riskleri oldukları tam olarak bilinmeyen ilaçları peynir ekmek gibi tüketiyor.
Şu günlerde bu bakımdan suçlanan ilaçlardan biri de osteoporoz tedavisinde kullanılan ve ‘bifosfonatlar’ adıyla bilinen ilaçlar. Bifosfonatlar dünyada ve ülkemizde Fosamax, Actonel, Boniva, Reclast gibi isimlerle satılıyor. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi bizde de menopoz döneminde olup da bu ilaçları almayan hanım neredeyse yok desem, inanın abartmış olmam.
Sonuçları bu hafta Amerikan Ortopedi Akademisinin 2010 senesi kongresinde açıklanan iki yeni araştırma, kemik kaybını azaltmak ve böylece de kemikleri kuvvetlendirmek için uzun seneler bifosfonat kullanılmasının femur (uyluk kemiği) kırıklarına yol açabileceğini ortaya koydu.
Bifosfonatların uzun süreli kullanımında orta çıkabilecek riskleri belirlemek amacıyla yapılan bu iki araştırmanın uzmanlardan biri olan J. Lane şunları söylüyor:
‘’Bu araştırmayı, 5 seneden fazla bifosfonat kullanan her 50 kadının birinde gördüğümüz femur kırıklarının sebebini belirleyebilmek için yaptık. Bu kırıkların hayati tehlikesi olması yanında, tedavilerinin güç (çoğu zaman kemik aşıları gerekiyor) ve iyileşmelerinin yavaş olması da çok önemli. Femur kırığı olan hanımların kemik biyopsilerinde uzun süreli bifosfanat kullanımının ‘kemik kalitesinin azalttığını’ gördük. Üstelik bunlar huzur evlerinde kalan, çok az hareket eden yaşlı hanımlar değil, tam aksine sağlıklı ve aktif kadınlardı.’’
Bir başka araştırmacı da Columbia Üniversitesinden M. Rosenwasser. O da şunları söylüyor:
‘’Bifosfonatlar hastaların çoğunda kemik kaybını önlemede çok etkili ilaçlardır ve bunlar kullanılmaya devam edilmelidir. Ancak osteoporoz tedavisi için daha etkili ve daha emniyetli ilaçların geliştirilmesi için daha fazla araştırma yapılması gerekir.
Osteoporoz ve osteopeni
Kemikler sürekli olarak kendilerini yenileyen dokulardır. Kemikler bir taraftan parçalanırken bir taraftan da yeni kemik yapımı vardır, ancak yaşlandıkça yıkım ve yapım arasındaki denge bozulmaya başlar. Bu, aslında yaşlanmanın getirdiği normal beklenen bir durum olmakla beraber özellikle menopoz sonrası kadınlarda kemik yıkım hızı yapım hızına göre çok fazla olmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü’ ne göre, kemik yoğunluğu (T-skoru) -1.5 ile -2.5 arasında ise ‘osteopeni’; -2.5’ tan fazla ise ‘osteoporoz’ olarak adandırılır. Osteopeni osteoporozun öncüsü bir durum olarak kabul edilirse de osteopeni olan herkeste osteoporoz gelişecek diye de bir kaide yoktur.
Kemik kaybının yavaşlatılması, elbette kırık riskini azaltır, ancak sağlıklı insanların çoğunda kırık riski çok düşüktür ve uzun süreli ilaç tedavisi riskte sadece küçük bir azalma sağlayabilmektedir. Tedavinin ancak, küçük ve özel bir grupta yeri vardır.
Bifosfonatlar, 15 seneden beri osteoporoz ve diğer kemik hastalıklarının tedavisinde faydalanılan ilaçlar olmakla beraber, zamanla (elbette ilaç endüstrisinin büyük bir pazarlama başarısı olarak!) osteopeni içinde yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Bu ilaçların kemik kaybını yavaşlatmada başlangıçta etkili oldukları ve kemik miktarını artırdıkları gösterilmiştir ama uzun süreli tedavide kemik kalitesini nasıl etkiledikleri belli olmadığı gibi, ayrıca bu ilaçları uzun seneler kullanan kadınlarda şiddetli kas-iskelet ağrıları, çene kemiğinde nekroz ve tipik olmayan femur kırıkları görüldüğü de bilinmektedir.
İlaç üreticilerinin bu yan etkileri görmezden gelmelerini artık tabii karşılıyorum. Meselâ, bifosfonatların çene kemiğinde doku ölümüne yol açtıkları 2004’ de ortaya çıkmıştı, ama firma bu uyarıyı prospektüslere 2005’ de ekledi. Firma, femur kırıkları için de bunların bifosfonatlarla ilişkili olmadığı kanaatinde olduğunu bildiriyor.
Amerika Gıda ve İlaç Kurumu (FDA)’ nın da bu konuda henüz kesin bir kararı yok. Yetkililer osteoporoz ilaçları ile uyluk kemiği kırıkları arasındaki ilişkinin kesin olarak ispat edilmediğini, ama bunun araştırılması gerektiğini belirtiyorlar.
Araştırmaların olumsuz tarafları
Araştırmaların iki önemli olumsuzluğunu da görmek lâzım. Bunlardan biri, çok az sayıda hasta üzerinde yapılmış olması. Çünkü denek sayısı ne kadar az ise sonuçların güvenilirliği o kadar azdır. İkincisi ise bu araştırmaların ayrıntılı olarak yayınlanmamış olmasıdır. Sadece araştırma sonuçları Amerikan Ortopedi Akademisinin 2010 senesi kongresinde sunulmuştur.
Gelelim neticeye
Sadece bu iki araştırmaya ve daha önceki vaka bildirimlerine dayanarak bifosfonatları kesin olarak suçlamak mümkün değilse de temkinli olmakta da büyük yarar var.
Etkinliği kanıtlanmış, güvenilirliği konusunda şüphe olmayan ilaçların yerinde, uygun doz ve sürede kullanılmasına diyecek bir sözümüz yok elbette.
Ancak günümüzde birçok ilacın gereksiz yere kullanıldığı, bu yüzden birçok insanın ciddi risklerle karşı karşıya kaldığı, hatta hayatını kaybettiği ve bu yüzden çok ciddi ekonomik kayıpların yaşandığı da unutulmamalı.
Bifosfonatlar da şüphesiz ki gerçek endikasyonunda çok değerli ilaçlar, ama benim kanaatime göre de milyonlarca insan tarafından gereksiz olarak kullanılıyorlar. Ekonomik kayıplar bir tarafa, birçok insanın bu ilaçlardan fayda yerine zarar görmesi de mümkün.
Bu vesile ile de tüm hekimleri özellikle de uzun süreli kullanılan ilaçları yazarken, çok daha dikkatli ve titiz olmaya, hastalarını daha yakından takip etmeye davet ediyorum.
KAYNAKLAR
Ding A, Rosenwasser MP. The structural effects of long-term bisphosphonate treatment leading to atypical hip fractures. Presented at the 2010 Annual Meeting of the American Academy of Orthopaedic Surgeons, New Orleans, March 9-13, 2010.
Gladnick B, Donnelly E, Lorich DG, et al. The effects of long-term bisphosphonate use on bone quality. Presented at the 2010 Annual Meeting of the American Academy of Orthopaedic Surgeons, New Orleans, March 9-13, 2010.