İLAÇ KILAVUZLARINI ENDÜSTRİYLE ÇIKAR İLİŞKİLERİ OLANLAR HAZIRLIYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
CONFLİCT OF İNTEREST

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

İlaç endüstrisiyle doktorlar ve tıp dernekleri arasında karşılıklı çıkar ilişkileri var ve bu ilişki giderek daha da kuvvetleniyor.

Bunlar aslında “kanuni” ilişkiler olmakla beraber bu alış-verişe tüm dünya çok haklı olarak şüpheyle bakıyor.

Son senelerde tıp dergilerinde, makalelerin altında yazarların hangi firmalarla ilişkilerinin olduğunun tek tek belirtilmesinin sebebi bu.

Bir bilim adamı bir ilaç hakkında araştırma yaptığında veya görüşlerini açıkladığında endüstri ile olan ilişkilerini de tam olarak bildirmek zorunda; çünkü bu ilişkileri bilmeden makalenin doğru olarak değerlendirilmesi mümkün olmaz.

Bizde ise bu tür ilişkileri bildirmek adet olmamıştır ve bir doktora veya tıp derneğine bu tür ilişkileri olup olmadığı sorulduğunda alınacak cevap bellidir: “Endüstriyle ilişkilerimiz ulusal ve uluslararası yasalar ve etik kurallar içerisindedir. Dernekler kanunu çerçevesinde denetlenmekte ve her türlü denetime de her zaman açıktır.”

Oysa toplumun bilmek istediği de işte bu “tamamen yasal ve etik” olduğu iddia edilen ilişkilerdir.

Geçtiğimiz günlerdeki kolesterol tartışmaları sırasında ben de Metin Münir de Kardiyoloji Derneği’ ne bu soruyu sorduk ama bugüne kadar cevap alamadık.

Kılavuzları kimler hazırlıyor?

British Medical Journal (BMJ) isimli tıp dergisinde yayınlanan yeni bir araştırmaya göre Amerika ve Kanada’ da diyabet ve kolesterol yüksekliğiyle ilgili kılavuzları hazırlayan komitelerde görev alanların yarısının “potansiyel çıkar çatışması” içinde oldukları ve yüzde 4’ünün de bu çatışmaları gizledikleri ortaya çıktı.

Potansiyel çıkar çatışması, bir kamu görevlisinin ileride görevini yerine getirirken özel çıkarlarının etkisinde kalacağı bir konumda olması manasına geliyor.

Bu araştırmada, New York Mount Sinai Tıp Fakültesi’nden J. Neuman ve arkadaşları Amerika ve Kanada’ da 2000-2010 seneleri arasında diyabet ve kolesterol yüksekliğiyle alakalı olarak hazırlanan 14 kılavuzun yazılmasında görev alan 288 kişinin ilaç endüstrisi ile olan finansal ilişkilerini incelediler.

Bu 288 kişiden 138’ inin (yüzde 48) kılavuz yayınlandığı sırada çıkar çatışması içinde oldukları, 150’ sinin ise ya böyle bir çıkar çatışmaları ya da bunları açıklamak için fırsatları olmadığı belirlendi.

Resmi olarak çıkar çatışması olmadığını bildiren 73 üyeden 8’ inin bir veya daha fazla böyle bir ilişkilerinin bulunduğu; çıkar çatışması olan üyelerden 6’sının komite başkanları olduğu ortaya çıktı.

Çıkar çatışması olduğunu bildirenlerin yüzde 93’ü honoraria (hizmet karşılığı ödenen ücret), konuşma ücreti ve/veya başka türlü paralar aldıklarını veya diyabet ve kan yağlarıyla alakalı ilaç üreticilerinin hisse senetlerine sahip olduklarını; yüzde 7’ ise sadece araştırma için destek aldıklarını açıklamışlardı.

Araştırmada devlet tarafından desteklen kılavuz komitelerinde görev alan 92 kişiden sadece 15’ inin (yüzde 16) çıkar çatışması içinde olduğu belirlendi. Bununla beraber bu tür komitelerin çıkar çatışması ile ilgili şeffaflık politikalarının çok sıkı olmadığını da vurguluyorlar.

Araştırmayı yapan uzmanlar şu görüşleri dile getiriyorlar:

“Yirmi seneden fazla zamandan beri ilaç endüstrisi ve klinisyenler arasındaki çıkar çatışması tıp mesleğinin sorunlarından biridir.

Tarafsız pratik kılavuzların geliştirilebilmesi için çıkar çatışmalarının olmaması gerekir.

Kılavuz hazırlayan derneklerin çoğunun çıkar çatışmalarını açıklama politikaları vardır ama bunlar çoğu zaman berrak değildir ve bunlar kılavuz komitelerinin üyelerini rehberleri hazırlarken tarafsız olmalarını sağlamaktan uzaktır.

Araştırmamıza göre kılavuz komite üyeleri arasında çıkar çatışması çok yaygındır ve bu da bu kılavuzların bağımsızlığı ve objektifliği konusunda ciddi şüpheler doğurmaktadır.

Çıkar çatışması olmayan komiteler ve daha kaliteli ve tarafsız kılavuzlar oluşturmak mümkündür.”

Bu araştırmayı yorumlayan emekli diyabet profesörü Edwin Gale de şunları söylüyor:

“Kılavuz komitelerinde yer alanların tümünün de çıkar çatışması olmayanlardan oluşması tavsiye edilir ama bu gerçekle bağdaşacak bir şey değildir.

İlaç firmalarının parası akademik tıp dünyasının muhtaç olduğu oksijendir.

Kılavuz yayınlayan profesyonel toplulukların kazançları büyük ölçüde yıllık kongrelerde sergi açan firmalardan ve katılanlardan alınan paralardan gelir. Bu yaşadığımız dünyanın bir gerçeğidir.”

Gelelim neticeye

Bu araştırma doktorların ilaç yazma alışkanlıklarını önemli ölçüde etkileyen kılavuzların hazırlanmasına katılan üyelerin önemli bir çoğunluğunun çıkar çatışması içinde olduklarını net olarak gösteriyor.

Bu, bu kılavuzların bağımsız ve tarafsız olmadıkları, başka bir deyişle tam olarak bilimsel olmadıkları manasına da gelir.

Endüstrinin sponsorluğunda hazırlanan bu rehberler ilaç endüstrisinin menfaatini göz ardı edemez.

Kolesterol tartışmaları sırasında kolesterol ilaçlarını kahramanca savunanların ve bunların derneklerinin endüstri ile olan karşılıklı ilişkilerini açıklamadıkları takdirde inandırıcı olmaları da mümkün değildir.

Zaten öyle de oldu.

KAYNAKLAR

http://www.bmj.com/content/343/bmj.d5621?variant=abstract

http://www.bmj.com/content/343/bmj.d5728

http://www.medicalnewstoday.com/articles/235941.php

http://www.bmj.com/cgi/content/full/333/7576/1027?ijkey=g0spTSn4hbnro4G&keytype=ref

***

EK 1 (12.10.2024): İlaç şirketleri 2020-2022 yılları arasında tıbbi literatürü etkilemek için 1 milyar dolardan fazla ödeme yapmışlar.

K: https://jamanetwork.com/journals/jama/fullarticle/2824834

Makale: Payments by Drug and Medical Device Manufacturers to US Peer Reviewers of Major Medical Journals

Kaynak: https://x.com/drjasonfung/status/1844575844796137683

***

Yazı için 20 yorum yapılmış:

  1. Mustafa Torun dedi ki:

    Her zaman bilinen bir gerçeği tekrarlamak ve yeni kuşağa anlatmak lazım, İlaç Endüstrisi ile Tıp sarmaş dolaş olmuş durumda..Herşeyin alınıp satıldığı bir ortamda ,sağlığıda bu durumdan soyutlamak mümkün değildir.Bu yozlaşmayı,asgari düzeyde tutmak için, Koruyucu Hekimliği ön plana alan(224 sayılı yasayı günümüz koşullarına göre yeniden uygulamaya sokmak gerekir)yeni bir yapılanmaya girmek ve dejenere ilişki içinde olanlra ağır yaptırımlar gerekir diye düşünüyorum…

  2. ky dedi ki:

    KURALI KOYAN REHBERİ HAZIRLAR

    Herkes kendi çıkarını savunur. Peki, hastaların yani halkın çıkarını kim savunacak? Tabii ki halkın örgütlü gücü olan devlet savunacak. Peki devlet bu kontrol ve savunma görevini yapamıyor veya yapmıyorsa ne olacak? Oyunun kuralını birisi koyacaktır. Kuralsız oyun olur mu? Hayatta her boşluk dolar. Adamlara niye böyle çıkarlarınıza uygun kural koydunuz demek yerine buyurun kuralları siz koyun. O zaman doğru soru şudur; halkın örgütlü gücü görevini neden yapmıyor ve yapması için ne yapmalıyız? Gerisi hariçten gazel okumadır.

    Bu yüzden rehberlere firmaların etkisi olacaktır. Bilimsel araştırmaları dünyada kim yapıyor? Dünyanın en önemli araştırma merkezleri kimin kontrolünde? Bilimsel araştırmaları Kızılay’a yardım olsun diye mi yapıyorlar? Siz niye yapamıyorsunuz? Parasını sizin verdiğiniz bağımsız bilim kurumlarınız yoksa, her türlü etkiye açıksınız demektir. Sizin bilim dernekleriniz bir kuruş devlet yardımı almadığı için parayı veren düdüğü çalar, siz de dinlersiniz.

    Lafa gelince dünyanın en büyük ekonomilerinden biriyiz diye övünürken bilimsel araştırmalarda niye nal topluyoruz? Keşfettiğimiz bir molekül var mı? Elin adamı bilimsel araştırmaları yapıyor ve siz yapamıyorsanız o zaman yapan adama önce saygı duyacaksınız, onlardan aşırdığınız bilgiler için önce özür dileyecek sonra da teşekkür edeceksiniz. Ya da ‘Bilim ve teknoloji merkezi’ kuracak ve üniversiteleri bu amaca göre düzenleyerek bilim ve teknolojide kimseye avuç açmayacaksınız. Bunları yapıncaya kadar da, kim yaparsa yapsın bu araştırmalara ve bunlardan çıkan rehberlere uymak zorundayız.

    Sizin bunların dışında bir uygulamanız olacaksa yapın görelim. Tavsiye, uyacak kimse yoksa boş laftır. Bilimsel araştırma özellikle ilaç alanında ise, dev araştırma merkezleri ve milyar dolarlar demektir. Bunları kurmanız bile yıllar sürer. Neden basit bir aşı da bile başkalarına muhtacız, neden kendi aşımızı kendimiz yapamıyoruz? Lafla peynir gemisi yürümez.

  3. tuna erinçler dedi ki:

    “İlaç kılavuzlarını sağlık bakanlığı hazırlasın” diyeceğim ama sağlık bakanlığının da ne akla hizmet ettiği bilinmiyor. Örneğin uygar ülkelerde yıllardan beri kullanılan, yararları kanıtlanmış, fiyatı ucuz bazı ilaçlar yıllardan beri Türkiye’ye gelmezken, yeni çıkan ve pahalı bir ilaç bakıyoruz ki sağlık bakanlığının izni ile hemen piyasaya sürülmüş. Bazen de muadili olmayan, çok yararlı ve ucuz bir ilacın bakıyoruz ki ithali durdurulmuş. Nedenini sorduğumuzda firma mümessilleri “efendim kullanılmıyor da ondan” diyorlar. Oysa aynı ilaç uygar ülkelerde halen sık olarak kullanılıyor ve yararı kanıtlanmış. İsteyene örnekler verebilirim.
    Bir de “kendi aşımızı neden kendimiz yapamıyoruz?” diyen arkadaşa yanıt: Türkiye’de öğrenci iken hep de Cumartesi günleri tifo-tifüs aşısı yaparlardı ve hafta sonu evde hasta yatardık. Büyük bir enjektöre bulanık bir sıvı doldurulmuş. Hemşire ucuna tendürdiyotlu pamuk sarılmış çubukla kolumuzu boyar,doktor da herkese aynı iğne ile o bulanık sıvıdan bir miktar enjekte ederdi. Daha sonraki yıllarda Almanya’da çalışırken duyduk ki Türkiye’de tifo olgularına rastlanmış. İzinli geleceğiz. “Aşı olalım” dedik. Çalıştığım hastanedeki şeflerden biri küçük ampullerdeki renksiz berrak sıvıdan her birimize ayrı ayrı aşı yaptı. Bekliyoruz ki hasta olalım. Hiçbirşey olmadı

  4. ky dedi ki:

    TAMAMEN DUYGUSAL

    Sayın Erinçler acaba 2. dünya savaşında ABD ordusununun aşı ihtiyacına Refik Saydam Enstitüsünün katkıda bulunduğunu biliyor mu?

    Yakında Türk malı aşımız olacak. Nasıl mı? Yabancı bir firma ülkemizde modern bir aşı fabrikası kuracak. Ürettikleri aşının üzerine Türk malı yazacaklar, bizim de nur topu gibi bir aşımız olacak.

    Neden biz yapamıyoruz? Şu an Çin’den sarımsak ithal etmekle meşgülüz, belki sonra düşünürüz.

  5. nalindar – 06.01.2012 13:44

    bu bilgi çağından evvel ki hırsızlık, dolandırıcılık, üç kağatçılık, kölelik, zalimlik ne bileyim bilumum kötülükler, şimdikilerden bir derece daha şerefliydi, daha mertçeydi, çünkü şefaff ve belliydi am gel görkü ah bu 20 . asırda çok şey kılıf değiştirdi bakıyorsun, en büyük hırsız en iyi üniversiteden mezun, adam hırsızlığa kılıfı diplomayı, makamı, bilgiyi eğitimi perde yapmış.

  6. Mehmet ASLAN – 06.01.2012 09:52

    Aynı değelendirmeyi açlık ve tokluk kan şekeri refarans aralıklarının belirlenmesinde yetkili olanlar için de yapabilir miyiz?

  7. Misafir09 Ocak 2012 Pazartesi 13:14

    kılavuzlar hekimliği öldürecek. yakın bir zamanda (ne zaman olur bilinmez) kılavuzlar ve protokoller bilgisayarlara yüklenecek, tahlil sonuçları da.. ilaçlarda girilecek ve sonra bir bilgisayar çıktısı hastaların eline verilecek…yani doktorlar hastalara, hasta gibi yaklaşmazsa protokollere takılırsa yakında ne olacağı çok belli…

  8. Misafir09 Ocak 2012 Pazartesi 09:08

    eline yüreğine sağlık. ayrıca bizim ilaç kutularındaki prospektuslerin bilgileri eksik yazılıyor. kolestrol ilaçlarından biri bazı bünyelerde şeker ranini yukseltiyor. bizde hiç bahsedilmezken ilacın ingilizcesinde bu var. size teşekkur borçluyuz hocam.

  9. Misafir08 Ocak 2012 Pazar 21:20

    sizi olumsuz eleştirenlerin ne kadar zavallı oldukları apaçık ortada. yazdıklarınıza zerre kadar itiraz edemiyorlar konuyu başka taraflara çekiyorlar. neymiş bu sizin uzmanlık alnınız değilmiş neymiş sizin sadece bir tane bilimsel yayınınız varmış. halk sizin arkanızda. lütfen yılmadan korkmadan bu yazılara devam edin. foyalarının ortaya çıktığını herkes görüyor. devam hocam devam… .

  10. Misafir08 Ocak 2012 Pazar 21:16

    evet sayın hocam haklısında… meddya patronları ile köşe yazarları aarsındaki paslaşmalar, ayrıca öğretmen arkadaşların okulda eğitm verme yerine öğrencileri özel derse ve deersaneye yönlendirmeleri, gibi gibi.sizi doktorları sevmeye davet ediyorum. saygılarımla

  11. Misafir08 Ocak 2012 Pazar 18:32

    280 kollesterolum vardı. 20 lik crestor kullandım. 1 yıl sonra bıraktım. spor ve diyete başladım nasıl ?

  12. Misafir08 Ocak 2012 Pazar 17:07

    çok eskiden beri bir söz vardır bizim dilimizde:lafla peynir gemisi yürümez. sağlık birbiri ile iç içe geçmiş ilişkiler ve paylaşımlar bütünüdür aslında. bu gün bir yazı ile çöpe atılan değersizleştirilen ve karalanan o kılavuzlar sadece ilaç firmaları para kazansın diye hazırlandıysa sizler para kazanmadan hazırlasanıza bir tedavi kılavuzu? bu iş gazetelerin köşelerinde tv lerde rayting malzemesimidir? hakka ten bir klavuz hadi 1 tane tedavi protokolü hazırlasanıza….

  13. Misafir08 Ocak 2012 Pazar 17:06

    bu sayın hocanın kendi alanında bile doğru dürüst bir yayını araştırması yokken başka alanlar el atması için ne isim verilebilir ki? cahil cesurdur diye bir sözümüzü bu her konunun uzmanı beyefendiye birileri anlatmalı. pubmede bakınca bu şahsın ismiyle sadece 1 uluslararası yayın çıkıyor. insan 1 yayınla ahkam keserken azıcık sıkılır.

  14. Misafir09 Ocak 2012 Pazartesi 14:48

    sayın ilgili,15 yıldır uluslararası ilaç firmasında çalışıyorum ve yorumundan seninde bu alanda çalıştığını tahmin ediyorum.o bahsettiğin yayınların türkiyede nasıl yapıldığını biliyoruz,ordan burdan derlemeyle ve firma desteğiyle firmanın işine gelen kazan kazan stratejisiyle yayını ancak bu firmalarım embeded profları yapar.böyle yazılar yazan hocanın yayın yapmasına kimse destek olmayacağı için bu adamlar ayayın yapamaz.kaldıki yapılan yayınlarda derlemeden öte gitmez.bana türkiyede yapılmış orjinal bilinenin tekrarı olmayan bir arkasında firma olmayan bir tane yayın gösteremezsin.

  15. Misafir08 Ocak 2012 Pazar 16:29

    savaş endüstrisini geçen ilaç endüstrisinin kurallarını eleştiren yazılar yazmak tıpkı tavşan dağa küsmüş olayını aklıma getiriyor ne yazıkki

  16. Misafir08 Ocak 2012 Pazar 16:25

    söylenilen çıkar ilişkisi bütün ilaç çeşitleri hatta daha ileri gidersek inşaat malzemeleri için bile geçerli iken yazarın neden sürekli diyabet ve kolestrol ilaçları ile ilgilendiğinin de araştırılması gerekir. üstelik bu konu kendi uzmanlık alanı değilken.

  17. Misafir08 Ocak 2012 Pazar 16:21

    elinize sağlık. devamını bekliyoruz. bu konularda bilgilendirmelere ihtiyacaımız var. sağlık konusu herkesi ilgilendiriyor.

  18. Misafir08 Ocak 2012 Pazar 16:21

    hocam bırakın su ilac sektörü ile gündemde kalmayı.kendi bransinizla alakalı yenilikler bekliyoruz sizden

  19. Misafir07 Ocak 2012 Cumartesi 12:23

    “sürekli kullanılmalı” denilen tansiyon ve kolestrol ilaçları… kardiyolog’a selam verseniz, hemen yapılması önerilen anjiyo… sağlığın, rant için kullanıldığının örnekleri değil de ne? yazılarınızı sürekli takıp ediyorum, hocam…

  20. Misafir07 Ocak 2012 Cumartesi 00:57

    hocam döktürmüşssün gene valla. kardiyologların senden daha çok çekeceği var öyle hissediyorum.

Siz de yorumunuzu paylaşın: