BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZİ NASIL GÜÇLENDİRECEĞİZ? DOĞAL AŞI VAR MIDIR?

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Prof. Dr. Canan Karatay‘ ın yazısı:

Bu yılın Haziran ayında Gıda ve Davranış Araştırma, ‘FOOD and BEHAVIOR RESEACH’, grubunun bir üyesi olarak katılmış olduğum Edinburgh’daki toplantına bazı öğrendiklerimi paşlaşmak istiyorum.

Merak bu ya, okudukca öğreniyor bazı temel bilgileri insan. Bu alanda uzman olmaya da gerek yok diye düşünüyorum, meraklı olma yeterli oluyor, her türlü bilgiye ulaşmaya …

Artık hepimiz biliyoruz ki, bağışıklık sistemimizin % 80’nini (dost ya da düşman diye adlandırdığımız) barsak floramızdan kaynaklanmaktadır.

Barsak floramızın ağırlığı 1.5 kg kadardır ve dost bakterilerin oranı arttıkça bir çok hastalıklardan da korunmakta ya da hastalanmış isek hastalığımız geçmektedir!

Bu hastalıkların arasında, migren, MS, Parkinson, unutkanlık, depresyon, otizm spektrumu, öğrenme zorluğu, çocuklardaki dikkat dağınıklığı, hiperaktivite, ALZHEİMER, gibi nörodejeneratif hastalıklar da, diğer kronik dejeneratif hastalıklar ve otoimmün hastalıklar da sayılmaktadır.

Barsaklarımızın ikinci beynimiz olduğu da artık dile getirilmektedir.

İstanköy’de yaşayan HİPPOKRAT, MÖ. V yüz yılda: ‘Bütün hastalıklar bağırsaklarda başlar’ demiştir.

Altı-sekiz asır süre ile Avrupa Tıp Okullarının ana kitabı olarak okutulan, Tıp Kanunu Kitabını yazan 11’nci yüz yılda yaşamış büyük bilim adamı ve hekimi İBNİ SİNA da, sağlığımızın kaynağının bağırsaklarımız olduğunu söylemiştir.

19’uncu yüz yılda da, Nobel ödüllü Rus bilim adamı, biolog Elie Mechnikov da ‘ölüm bağırsaklarda başlar’ demiştir.

Bu bağlamda, ABD ulusal Sağlık Enstitüsü de (NIH), 2008 yılında ‘Human Microbiome Project’ diye bir çalışma başlatmıştır.

Microbiome, yani Sayın Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’ nın da her daim bahsettiği gibi, barsak florasının taa kendisidir!

Microbiome’lar yani barsaklarımızda yaşayan dost organizmaların bir çok fizyolojik yararları bulunduğu gösterilmiştir.

En başta, bağışıklık sisteminin sağlamlaşması, güçlenmesi, infilasmayonların önlenmesi, nörotramsmitter’lin yapımı, çeşitli vitaminlerin yapımı, besinlerin emilimi, açlık  ve tokluk hislerinin oluşması, karbonhidrat ve yağların kullanımı gibi bir çok çeşitli fizyolojik faaliyetlerin barsak floramız tarafınfdan yürütüldüğü bilimsel olarak gösterilmiştir.

Bağırsak floramızın fizyolojik etkileri sonucu, alerjik hastalıklar, astım, kanser, dikkat bozukluğu (ADHD), diyabet hastalığı, metabolizmanın düzenlenmesi gibi bir çok hastalığın önü alınabilmektedir.

Basit ve oldukça kolay beslenme tarzı ile bu hastalıkları önlemek ise en  kolay yöntemdir. Doğal sağlıklı, bozulmamış olan yiyeceklerde bulunan PROBİYOTİKLER’le beslenme ile barsaklarımızın dost bakterilerini artırmanın mümkün olduğunu da yıllardan beri biliyoruz.

Bu nedenle yiyeceklerimizde bulunan ve sağlığımıza son derece faydalı olan, birkaç önemli ve canlı probiyotikten bahsetmek istiyorum:

1. LACTOBACILLUS PLANTARUM

Doğal bir şekilde fermentasyon yapılarak kurulmuş olan lahana ve diğer turşularda bulunur. Midemizde uzun süre kalan bağışıklık sistemimizi güçlendiren önemli bir canlı bakteridir.

Ayrıca kronik, yani uzun süre devam eden mikropsuz inflamasyonu da önler, kontrol altına alır. Barsaklarımızın epitelini güçlendirdiği için, ‘leaky gut’ denilen geçirgen barsak sendromunu da önler.

LACTOBACILLUS PLANTARUM, proteinlerin çok çabuk hazmedilmesini sağlayan canlı bir bakteridir.

Bu nedenle gıda alerjilerinin önü de alınır. MS semptomlarını azaltır, yiyeceklerimizden Omega-3 yağ asitlerinin ve vitaminlerin emilimini artırır.

Barsak florasında bulunan patojen bakterileri azaltarak, dost bakterilerin oranını yükseltir.

2. LACTOBACILLUS ACIDOPHILUS

Doğal fermentasyon ile üretilmiş olan yoğurt, yoğurt suyu, ayran, peynir, ‘whey’ denilen peynir altı suyu, ve kefirde bulunan canlı bakteri içeren PROBİOTİKTİR.

Bağırsak florasında çoğalmış olan patojen bakterileri azaltır. Lactase enzimini üreterek, sütlü gıdaların hazmedilmesini kolaylaştırır. K vitaminin emilimini kolaylaştırır.

3. LACTOBACILLUS BREVIS

Doğal şartlarda fermente yapılmış, lahana ve turşularda bulunan diğer bir canlı probiyotik, bakteridir. ‘killer T’ hücrelerinin aktivitesini artırır. Bağışıklık sistemimizi güçlendirir.

4. BİFİDOBACTERIUM LACTIS

Canlı bakteri ile mayalanmış olan, yukarıda saydığımız bütün süt ürünlerinde bulunur. Sindirim sistemi hastalıklarını önlediği gösterilmiştir. Bağışıklık sistemini güçlü kılar.

5. BİFİDOBACTERIUM LONGUM

32 türü bulunan bu bakterin, normal doğum sırasında, doğum kanalından yeni doğanlara bulaşan en önemli canlı bakterilerdir. Yeni doğanlarda, laktoz entolaransını artırmaktadır.

a. İshalleri önler, b. besin alerjilerini önler, c. patojen mikrobiomu inhibe eder, d. güçlü bir antioksidandır, serbest okjijen radikallerini organizmada azaltır, e. kan kolesterolünü dengeler.

Barsak florasının asiditesini azaltığı için, kolon kanseri riskini de azaltmaktadır.

SONUÇ: 

Sağlıklı ve doğal fermentasyona uğramış yiyecekleri tüketirsek, % 80 oranında bağırsaklarımıza bağlı olan bağışıklık sistemimiz  güçlenecektir. Bu nedenle sık sık  hastalanmayız, hasta isek de daha çabuk iyileşiriz.

Bağırsaklarımızda yaşayan bin bir çeşit dost bakteri, virüs, çeşitli mikroplar ve toksinlerle organizmamız en doğal bir şekilde savaşabilme imkanını bulacaktır.

Yapay hakiki besin içeriği olmayan gıdalar, şeker ve tatlılar, ekmekler ve her unlu mamüller bağırsaklarımızda yaşayan dost bakterileri öldürür ve de patojen bakterilerin çoğalmasına neden olur. Şeker ve tatlılar ise patojen bakterilerin ana gıdasıdır.

Tahıllarda, yani un mamüllerinde, pirinç de dahil, aşırı oranda bulunan GLUTEN bağırsaklarımızda yaşayan dost bakterileri yok ettiği gibi, barsak hücrelerinin de geçirgenliğini artırarak, geçirgen barsak sendromuna neden olarak (LEAKY GUT) her türlü otoimmün hastalık riskini artırmaktadır.

Orijinal adı Grain Brain-TAHIL BEYİN adı ile, Hadiye Deniz Ülker tarafından tercüme edilerek dilimize kazandırılmıştır. Bu değerli kitabı tüm sağlıkçıların, anne, babaların, tüm beslenme uzmanlarının, sağlığına düşkün halkımızın okumalarını bütün kalbimle öneriyorum.

Tahıllar hangileridir: Başta tam buğday olmak üzere, arpa, yulaf, çavdar, pirinç grubu tahıldır, GLUTEN yüklüdürler.

Önemle vurgulamak isterim ki; bir çok beslenme listesinde yanlış olarak verilen BAKLAGİLLER ASLA TAHIL DEĞİLLERDİR!

Baklagilleri hatırlayalım: Başta yeşil, sarı, kırmızı mercimek olmak üzere, kuru fasülye, böğülce, adı da üstünde bakla, barbunya gibi besinler BAKLAGİLLER BESİN GRUBUNDANDIRLAR. Otuza yakın türü bulunmaktadır. Doğal karbonhidrat, doğal yağ asitler, doğal mineral ve vitamin deposudurlar!

KAYNAKLAR:

1. David Perlmutter. Grain Brain. Little Brown and Co. New York 2013. Türkcesi: Tahıl Beyin. Pegasus Yayıncılık, 2015 ISBN 978-0-316 23480-I LCCN 2013940704

2. David Perlmutter. BRAIN MAKER.Pub. Yellow Kite.Great Britain, 2015

3. fabfoundation.org/fab-research

4. ‘Link between Microbes and obesity. https://microbewiki.kenyon.edu/index.php/Lactobacillus_plantarum_and_its_biological_implications

5. ‘NIH Human Microbiome Project Defines Normal Bacterial Makeup of the body’ U.S. National Library of Medicine. January 12, 2015, http://www.nih.gov.

6. http://www.nature.com/news/2006/061218.

7. Avıcenna’s Medicine. A New Translation of the 11th-Century Canon of Medicine.www.HealingArtsPres.com 2013

8. Karatay CE. Karatay Diyeti’yle Beslenme Tuzaklarından Kurtuluş Rehberi. Hayykitap 2013 ISBN:978-605-5181-38-3

9. http://www.sciencemag.org/content/341/6150/1241214

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. Mücahit Altuntaş dedi ki:

    Bu bağlamda, ABD ulusal Sağlık Enstitüsü de (NIH), 2008 yılında ‘Human Microbiome Project’ diye bir çalışma başlatmıştır.

    Sanıyorum “Human macro +micro ” fark etmiyor , ortam bozuk ! Ortamda artan tek tür insan ! Hep kendi türü için ve pazar için kafa yoruyor.Bu arada diğer canlılarının canına okunuyor.Beyin akıl yürütmedeki açık ara hallerine rağmen arıza veriyor !

    Neden acaba ?

    Neden ?

    Bir bilimsel çalışma ve kanıt peşinde koşma icap ediyor ! Acilen Micro bozuluyor.Toparlayalım beyler !

Siz de yorumunuzu paylaşın: