PFAS TÜRÜ KİMYASALLAR TİROİT KANSERİ RİSKİNİ ARTIRIYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

İndependent Türkçe‘ deki yazım:

Kanser adı verilen hastalıkların son senelerde anormal derecede arttığı hepimizin malumu.

Bundan 50 sene önce biz talebeyken, mutlaka hastalarımızdan “ailelerinde kanser vakası olup olmadığını sormamız” ve “bunu dosyasına kaydetmemiz” istenirdi.

Çünkü o dönemde kanserlerin çoğunun genetik faktörlere bağlı olarak ortaya çıktığı düşünüyordu.

Bugün ise durum tamamen değişmiş durumda.

Bugün bir hastamıza “Ailenizde kanserli birisi var mı?” diye sorduğunuzda, “Hayır” cevabı verebilecek bir kimse olabileceğini düşünemiyorum.
 

Evet, kanserler giderek artıyor. Bunlar içinde de özellikle meme kanseri ve tiroit kanserleri ön planda geliyor.

Her iki kanser türünün artışında elbette bu kanserleri için tarama programlarının uygulanmasının da etkisi var.

Gene bu kanserleri teşhis eden aletlerin teşhis güçlerinin, duyarlılıklarının artmasının da rolü var.

Ama şu da bir gerçek ki, bu kanserlerde hakikaten bir artış da söz konusu.

Bugün size tiroit kanserinden bahsetmek istiyorum.

1973 ile 2003 yıllarını kapsayan bir araştırmada bu kanserlerin yüzde 242 nispetinde arttığı tespit edilmişti.

Peki bunun sebebi ne olabilir?

İşte şimdi konuyla ilgili araştırmacılar bunu ortaya koymak için çalışıyorlar.

Yeni yapılan bir araştırmada kanlarında perflorlu ve poliflorlu alkil maddeler (PFAS) denen kimyasal madde miktarlarını yüksek olduğu kişilerde tiroit kanserlerinin de çok daha fazla görüldüğü bilimsel olarak istatistiki olarak ortaya kondu.

Bugünse işte bu pfAS veya kısaca PFAS dediğimiz kimyasallardan bahsetmek istiyorum.

Bunlar hayatımıza ilk kez 1940’lı yıllarda girdi ve öncelikle yanmaz tava ve tencere yapımında, kıyafetlerin daha dayanıklı ve daha az leke tutmasını sağlamak için ya da gıda ambalajlarının yağa karşı daha dirençli olması için, kağıt ve kartonların daha sağlam olması için kullanılmaya başladı.

Ama giderek anormal derecede bunlar yaygınlaştı.

Bugün evdeki yapı malzemelerinden tutun, mobilyalar, halılar, perdeler, kozmetikler, tuvalet kağıtları, kadınların adet döneminde kullandıkları çeşitli ürünler… Bunların hepsinde bu PFAS denen kimyasallar var.

Ve bu tek bir kimyasal madde de değil. Bunların kendi içinde 12 bin farklı türleri var ama birinin diğerinden farklı olduğunu söylemek mümkün değil.

Bu PFAS’ların önemli bir özelliği yüzlerce sene tabiatta bozulmadan kalmaları.

Onun için bunlara “ebedi kimyasallar” adı da veriliyor.

Bunlar toprağa karışıyor, suya karışıyor ve tabii suyla bir şekilde tekrar bizim bunlarla karşılaşmamız söz konusu oluyor.

Ve bunlar insan vücudunda türlerine göre farklı ama ortalama yaralanma ömürleri de 3 ila 5 sene arasında değişiyor.

Yani vücudun bunları hemen atması mümkün olmuyor.

Bu PFAS türü kimyasalların sayısız hastalıkla ilişkisini gösteren araştırmalar var.

Özellikle gebe kadınların bu kimyasallara maruz kalmasının erken doğum, düşük doğum tartılı bebekler, çocuklarda gelişimsel çeşitli bozukluklar, obezite, diyabet, böbrek, testis ve prostat kanseri riskinde artış, genel manada bağışıklığın zayıflaması gibi sayısız etkileri söz konusu.

Tiroit kanserine gelince bu kimyasalların tiroit hormonları reseptörlerine bağlandığı ve tiroit hormonlarını taklit ederek veya bloke ederek tiroit fonksiyonlarını bozduğu ve bu şekilde kansere yol açabileceği düşünülüyor.

Gene bu kimyasalların vücutta yarattığı kronik enflamasyonunda DNA hasarına yol açarak kansere zemin hazırlaması mümkün görülüyor.

Şimdi tabii ki bu yaşadığımız modern hayatta bize son derece kolaylıklar sağlayan sayısız ürün var.

Kimse bunlardan uzaklaşmak mahrum kalmak istemez.

Dolayısıyla bu ürünlerin tamamen ortadan kaldırılması, yok edilmesi de düşünülemez.

Bizim yapmamız gereken şey şu:

Hem PFAS olsun hem bunun da dışında kalan sayısız kimyasal madde var.

Hayatımızın her safhasında, her anında bizim karşımıza çıkan vücudumuza giren solunum yiyecekle, deri yoluyla vs. kimyasallardan tamamen uzaklaşmak asla mümkün değil.

Ama bunların en çok hangi ürünlerde bulunduğunu ve bunlara maruz kalmamak için yapılması gerekenleri, bu ürünlerin alternatiflerinin neler olabileceğini bilirsek ve buna göre tedbir alırsak, kendimize bir iyilik yapmış oluruz.

Size kimyasallardan uzak sağlıklı günler diliyorum.

Kaynak: https://www.indyturk.com/node/673971/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/tiroit-kanserleri-neden-art%C4%B1yor

İndependent Türkçe’ deki konuşmamı seyretmek için: https://x.com/TurkishIndy/status/1724026825297551409?s=20

***

Tiroit kanseri olan ve olmayan kişilerin kanlarında sekiz farklı tipte PFAS sınıfı kimyasallar ölçüldü ve kandaki n-PFOS seviyeleri iki katına çıktığında, tiroit kanseri riskinin yüzde 56 arttığı hesaplandı.

Aynı zamanda kanser ile diğer kalıcı kimyasal türleri (Sb-PFOS = branched perfluorooctanesulfonic acid, PFNA = perfluorononanoic acid, PFOPA = perfluorooctylphosphonic acid, n-PFHxS = linear perfluorohexanesulfonic acid) arasında da bağlantılar bulundu.

PFAS nedir, nerde kullanılıyor?

PFAS tek bir kimyasal değildir, yaklaşık 12.000 kimyasaldan oluşan bir ailedir.

İlk olarak 1940’larda geliştirilen bu kimyasallar, tencere ve tavaları yapışmaz; tekstil ürünlerini daha dayanıklı ve leke tutmaz; gıda ambalajlarını yağa karşı dirençli; kağıt ve kartonu daha güçlü hâle getirmek gibi çeşitli kullanım alanlarına sahiptir.

Günümüzde bunlar yanmaz tavalar, ev yapı malzemeleri, kıyafetler ve halı kaplamaları, mobilyalar, kozmetikler, duvar ve tuvalet kâğıdı ve gıda ambalajları hatta çocuk oyuncaklarında bile bulunabiliyor.

PFAS’ lar tabiatta yüzlerce sene bozulmadan kalabildikleri için bunlara ebedi kimyasallar adı da veriliyor.

PFAS’ ın en yaygın iki türünden biri olan PFOS’ un vücutta yarılanma ömrü 4,8 yıldır. Diğer en yaygın tür olan PFOA için ise bu süre 3,5 yıldır. Her iki durumda da bu, onların uzun vadeli sağlık sorunlarına yol açması için fazlasıyla yeterli bir süredir.

Zarar vermek için çok yüksek dozda PFAS gerekmemesi önemlidir.

Laboratuar araştırmacıları genellikle PFAS’ı doğrudan test etmezler (ki bu çok hassas ve pahalı bir analiz gerektirir), bunun yerine PFAS’ın varlığında bulunan ve tespit edilmesi daha kolay olan organik flor için test yapar. Flor için pozitif bir sonuç, PFAS’ın da orada olduğuna dair olası bir gösterge olarak kabul edilir.

Kadınlara ait hijyenik ürünlerde de PFAS’ lar var

Test edilen hijyenik pedlerin, inkontinans pedleri ve külot astarlarının %48’inde, tamponların %22’sinde ve adet dönemi iç çamaşırlarının %65’inde PFAS bulunduğu tespit edilmiştir.

PFAS testi pozitif çıkan 22 üründen “13’ü ‘organik‘, ‘doğal’, ‘toksik olmayan’, ‘sürdürülebilir’ veya ‘zararlı kimyasallar içermeyen’ olarak tanıtılmıştır.”

Kadın hijyen ürünlerinde bulunan konsantrasyonlar musluk suyunda izin verilenden çok daha yüksek olma eğilimindedir ve su gibi yutulmasalar da, vajinal bölge aşırı derecede damarlanmış olduğundan potansiyel olarak aynı derecede tehlikelidirler, bu da onu kirleticilere karşı daha savunmasız hale getirir.

Regl ürünlerinde PFAS, malzemenin daha emici ve regl iç çamaşırları söz konusu olduğunda leke tutmaz olmasına yardımcı olur.

PFAS’ ın çıkarılması ve aynı işi gören daha az toksik maddelerle değiştirilmesi nispeten kolay olmalıdır. Sorun şu ki, şirketler bazen üretim süreçlerinde PFAS kullandıklarını bile bilmiyorlar; kimyasallar tedarikçilerden satın aldıkları hammaddelerin üretiminde kullanılıyor gibi görünüyor.

PFAS’ ın sağlığa zararları

Hamile kadınlarda doğurganlığın azalması veya yüksek tansiyonun artması gibi üreme etkileri.

Düşük doğum ağırlığı, hızlandırılmış ergenlik, kemik değişiklikleri veya davranış değişiklikleri dâhil olmak üzere çocuklarda gelişimsel etkiler veya gecikmeler.

Prostat, böbrek ve testis kanserleri de dâhil olmak üzere bazı kanser türlerinin riskinde artış.

Aşı tepkisi ve bağışıklık sisteminin enfeksiyonlarla savaşma yeteneğinin azalması.

Vücudun tabii hormon sisteminin bozulması

Artan kolesterol düzeyleri ve/veya obezite riski.

Bunların zararlı olduğu çok önceden biliniyordu

DuPont ve 3M gibi şirketlerin, ürettikleri kimyasallara maruz kalmanın zararlı etkilerini 1960’lardan beri bildiklerini gösteren deliller var.

1970’lerde DuPont tarafından finanse edilen Haskell Laboratorie, PFAS’ ın ‘solunduğunda oldukça toksik, yutulduğunda ise orta derecede toksik’ olduğunu buldu.

Köpekler üzerinde yapılan testler, tek doz PFAS alan hayvanların iki gün sonra öldüklerini gösterdi.

1980 yılında DuPont ayrıca fabrikalarında çalışırken hamile kalan sekiz çalışandan ikisinin doğum kusurlu sakat bebekler doğurduğunu öğrendi.

Ancak şirket bulguları açıklamadı, bunun yerine ertesi yıl “DuPont’ta PFAS’ ın sebep olduğu doğum kusurlarına dair hiçbir delil yoktur” dedi.

Ayrıca çalışanlara PFAS’ ın ‘sofra tuzundan’ daha zehirli olmadığı konusunda güvence verdiler.

Ancak şirketler, kimyasalları üretim süreçlerinden çıkarmak yerine riskli ürünlerin insanların evlerine girmesine izin verdi.

Bu örtbas etme eylemi, büyük tütün şirketlerinin kârlarını korumak amacıyla sigara içmenin risklerini onlarca yıldır küçümseme eylemlerine benzetildi.

PFAS nasıl etkili oluyor?

PFAS kimyasalları tiroit bezinin de bir parçası olduğu endokrin sistemin fonksiyonunu bozuyor.

Bunlar, yiyecek-içecek ve su yoluyla ya da kirli havayı soluyarak vücuda giriyor, tüm doku ve organlara yayılabiliyor.

Bu kimyasallar çevreye o kadar çok yayılmıştır ki, Amerikalıların yüzde 97’sinin kanında dolaşan PFAS kimyasalları olduğu tahmin ediliyor.

Bazı PFAS bileşikleri, hormonu reseptörlerine bağlanarak tiroit hormonlarını taklit veya bloke ederek tiroit sistemin dengesini bozabiliyor. Bu da kanser büyümesinin ayırt edici özelliği olan kontrolsüz hücre büyümesi ve çoğalmasına yol açabiliyor.

PFAS ayrıca enflamasyona yol açarak tiroit hücrelerinde DNA hasarına sebep olabiliyor. Bu da kanser hücrelerinin oluşmasını sağlayan genetik mutasyonlara zemin hazırlayabiliyor.

Gelelim neticeye

Hayatımıza girmiş olan PFAS’ tan da tüm diğer kimyasallardan da kaçınmak pratik olarak imkânsızdır ama bu risklerin farkında olmaya ve elden geldiğince bunlara mâruz kalmamaya çalışılmalıdır.

Kaynak: https://www.thelancet.com/journals/ebiom/article/PIIS2352-3964(23)00397-3/fulltext

Makale: Per- and polyfluoroalkyl substances (PFAS) exposure and thyroid cancer risk

Okuma parçaları:

https://www.dailymail.co.uk/health/article-12666253/Forever-chemicals-raise-thyroid-cancer-risk.html

https://time.com/6254060/pfas-period-chemicals-underwear-tampons/

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7958867/

Thyroid Tests - NIDDK

****

Siz de yorumunuzu paylaşın: