Hürriyet’ te endüstrinin ekmeğine yağ süren onca haberden sonra halkı uyaran bir sağlık haberi görmekten mutluyum. “Gereksiz teşhis” ve “gereksiz tedavi”; çekap, tarama, rutin kontrol uygulamalarının bir sonucudur. “Erken teşhis hayat kurtarır” gibi kulağa hoş gelen bir sloganla piyasaya sürülen bu uygulamalar tıp endüstrinin pazarlama enstrümanından başka bir şey değildir.

Coca-Cola ve Pepsi’ nin meşrubata ek vergi konmasını ve obezite ile savaşmak için çeşitli tedbirler alınmasını teklif eden kanun tasarılarını önlemek için tıp dernekleri ve hükümet kurumlarına milyonlarca dolar ödedikleri ortaya çıktı. Diyabet Derneğinin beslenme tavsiyelerine, Amerikan Kalp Derneğinin kolesterol hapı dayatmalarına, CDC’ nin grip aşısı yaptırın uyarılarına inanır mısınız?

FDA’ da ruhsatlandırma bölümünde çalışan uzmanların ¼’ den fazlası kurumdan ayrılıp ilaç şirketlerine danışmanlık yapmaya başlıyor. Bizde de aşı ve ilaçların satışına katkı yapan uygulamalar içinde olan akademisyenler daha sonra şirketlerin maaşlı elemanı oluveriyor. Bu durum kanuni ama ahlâki mi; karar sizin.

Neva Çiftçioğlu Banes Habertürk’ teki “Müsaade edin yaşayalım” başlıklı makalesinde ilaç firmalarına basıyor fırçayı. Endüstriyi en şiddetle ve en çok tenkit eden biri olarak görüşlerine asla katılmıyorum. Sevdiği insanların ölümlerinin ilaç firmalarıyla ne alâkası var anlayamadım. Endüstriyi yerden yere de vurabiliriz ama haklı gerekçelerimizin olması gerekir.

Tüm dünyanın tavsiyelerini emir kabul ettiği Amerikan Tıbbı kalp krizi ve felçlerden korunmak için tıbbın yapacağı bir şey kalmadığını, bütün meselenin sağlıklı yaşamanın icaplarını yerine getirmek olduğunu ilan etti. Bu, modern tıbbın iflas bayrağını çekmesi anlamına geliyor. Adam gibi yaşamak ve beslenmek, budur!