Sezaryendeki artışı kendine dert edinen ve bunu azaltmak için çabalayan hekimlerimizi tebrik ediyorum. Bu artışa karşı gösterilen duyarlılığın, doğumların çoğunun evde ebeler vasıtasıyla yapılmasına da gösterilmesini bekliyorum. Toplumu ve hekimleri bilinçlendirmeyi vazife edinen, halk sağlığı önemseyen bir bilim dünyamız olsaydı sezaryen bu kadar vahim boyutlara ulaşır mıydı?

Amerika’ lıların yüzde 3’ den daha azının sağlık yaşamanın icaplarını yerine getirdikleri bildirildi. Bunca tarama, çekap, rutin kontrol, aşılar, ilaçlar, hastaneler, en ileri teknolojiye rağmen Amerika’ ların neden hastalıktan kırılmalarının sebebi çok basit: Sağlıklı yaşamanın icaplarını yerine getirmemek!

Hollanda’ da doğumların üçte birinden fazlası evde gerçekleştiriliyor ve evde doğum yapmanın gebelik komplikasyonları da hastane doğumlarına göre çok daha az. Gerekli sistemin kurularak “ev doğumlarının artırılması” anne ve çocuk sağlığı, doktor ve hastanelerin iş yükünün ve gereksiz sağlık harcamalarının azaltılması bakımından ülkemiz için çok önemlidir.

Tip 2 diyabet “ilaçla tedavi edilmesi gereken bir hastalık” değildir, hayat tarzındaki yanlışların eseridir. Beslenme hatalarının ve/veya hareketsizliğin yerini tutabilecek bir ilaç yoktur ama modern tıp diyabeti “ilaçlarla” tedavi etmeye kalkar, edemez! Ömür boyu ilaç almaya mahkûm olmanın neresi tedavidir, biri bana bunu izah edebilir mi?

Siyasi ve ekonomik danışmanları tarafından kandırıldığı tüm dünyaca bilinen Obama’ nın “sağlık danışmanları” tarafından da tufaya getirildiği ortaya çıktı. USA’ nın sağlık sistemi zaten çökmüş durumda ama anlaşılan o ki Başkan Obama da sıradan bir Amerika’ lı gibi sağlık sisteminin kurbanlarından. Allah Amerika’ lıların yardımcısı olsun.