KOVİD-19 hastalığı bir yılı aşkın süredir dünyanın gündeminde. Salgının erken dönemlerinde sadece ilaçlara, sonrasında ise sadece aşıya odaklanan bilim dünyası, psikoloji, bağışıklık, evde hareketsizliğin getirdiği sorunlar ve virüsle savaşan antikorlar hakkında pek az bilgilendirme ve tavsiyede bulundu. Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, gündeme getirilmeyen konular hakkında sabah.com.tr’ye konuştu.

CRP, geleneksel olarak bir enflamasyon belirteci olarak kabul edilir ama obezite, diyabet ve kalp-damar hastalıkları gelişiminde de rolü vardır. Fareler üzerinde yürütülen bir araştırmada CRP eksikliğinin yüksek yağlı diyete maruz kaldıktan sonra kilo ve gıda alımında önemli bir azalmaya, yüksek enerji harcamasına ve insülin duyarlılığında düzelmeye yol açtığı belirlendi.

KOVİD ölüm oranları Japonya’ da Batı ülkelerine göre düşüktü ve kapanmalar olmamasına rağmen de azaldı. Yaz boyunca sero-prevalansın yüzde 5.8’ den yüzde 46.8’ e çıktığı tespit edildi. En büyük artışlar 4 Ağustos’ta zirveye ulaşan Tokyo’daki günlük teyit edilmiş vakalardaki artışa paralel olarak haziran sonu-temmuz başında oldu.

İngiltere Sağlık Bakanı Hancock, “bu yılın sonuna doğru COVID-19′ un salgın olmaktan çıkıp, grip virüsünde olduğu gibi “birlikte yaşanabilir” bir hastalık haline gelebileceğini söyleyerek sürekli korku ve umutsuzluk pompalayan bilim dünyasına ve Dünya Sağlık Teşkilatı’ na (WHO) meydan okumuş. Bakanın bu temennisine ben de gönülden katılıyorum.

Dr. Fauci şimdi de aşılarla sağlanan bağışıklığın koronavirüs enfeksiyonu geçirilerek kazanılan bağışıklıktan daha etkili olduğunu iddia ediyor. Daha önce Dünya Sağlık Teşkilatı’ nın da benzer bir açıklaması vardı. Akıl ve mantık dışı, bilimle bağdaşmayan bu iddialar tıbba olan güveni ciddi şekilde sarsıyor. Benden söylemesi!