Bağırsak bakterilerinin (mikrobiyota) beyindeki bağışıklık hücrelerini etkileyerek beyni koruduğu; Alzheimer, MS gibi hastalıkların gidişatını değiştirebileceği bildirildi. Mikrobiyotayı bozan etkenlerin başında sağlıksız gıdalar ve yanlış beslenme geliyor. Uzun ve sağlıklı yaşamak için işlenmiş “geleneksel beslenme” modelini benimseyin; hazır gıdalardan uzak durun.

Obama’ nın “antibiyotiklere dirençli bakterilere” karşı savaşı sürüyor. Beyaz Saray, memurların yemeklerinde antibiyotik kullanılmayan etlerin tercih edileceğini açıkladı. Hastalıklar için harcanan para silaha harcanan parayı geçiyor. USA ve Obama’ dan ders alalım, her önümüze konanı yiyip içmeyelim, gıdalarımıza sahip çıkalım.

Woman’s Voice for the Earth, kadın hijyenik ürünlerinde endokrin bozucu, kanserojen veya alerjen kimyasallar bulunabileceği uyarısını yaptı. Sadece USA’ da tampon, ped, sprey, toz ve benzeri ürünler için harcanan para 2 milyar doları geçiyor ama bunlarda bulunan kimyasal maddelerin kadın sağlığını nasıl etkilediği araştırılmamıştı.

Kalp krizi ve felçlerin önlenmesi için kolesterol hapı almaları şart koşulan insanların %80’ inin ilaçlarını almadıkları ortaya çıktı. Bu araştırma, insanların kalp hastalıklarını önlemenin yolunun kolesterol hapı yutmak olmadığını anladıklarını ve modern tıbba güvenmediklerini ispatlıyor. Darısı, kılavuz meftunu doktorların başına!

Artık Coca-Cola’ nın “yeşili” de var. “Coca-Cola Life” adlı ürün, ismi ve görüntüsüyle insanlarda daha “doğal” ve daha “sağlıklı” algısı yaratıyor ama işin aslı hiç de öyle değil. Bu ürünün ½ litresinde stevia isimli bitkisel tatlandırıcı ve 11 kesme şeker var. Dev gıda endüstrisinin insan sağlığını falan düşündüğü yok, maksat yeşillik olsun!