Zamanlarının çoğunu oturarak geçirenlerin haftada birkaç gün ağır egzersiz yapmalarının oturmanın yarattığı olumsuzlukları ortadan kaldırmadığı gösterildi. Yapılması gereken sürekli hareketliliktir ve bunu bir hayat tarzı olarak benimsemek gerekir. Deli danalar gibi koşmanın, kan ter içinde kalmanın, spor salonlarına para kaptırmanın, halı sahada kendini harap etmenin bir manası yoktur.

Tıpkı “Büyük Kolesterol yalanları” gibi bir de “Büyük D Vitamini Yalanları” var: D vitamini taramaları, kan seviyesi düşük olanlara ve kışın herkese D vitamini takviyesi, D vitamini ne kadar yüksekse o kadar sağlıklı olunacağı, D vitamini takviyelerinin kalp-damar ve kanserleri önleyeceği, ekvatordan uzaklaştıkça D vitamini seviyelerinin düşeceği… Yalan çok gerçek tek: D vitamini sağlıklı yaşamanın yüzlerce unsurundan sadece biridir.

Eksik diye rastgele D vitamini almak yanlıştır. Magnezyum ve A vitamini seviyesi düşük olan birinde D vitamini desteği arterlerde kalsiyum birikimini, dolayısıyla kalp krizi riskini artırır. D vitamini eksikliğinin tamamlanmasının kalp, kanser ve diğer hastalıkları önlediği gösterilmediği gibi yüksek doz D vitamininin uzun süreli kullanımının emniyeti de belli değildir. Hap-severlere duyurulur!

Bir zamanlar şimdiki D vitamini meftunları gibi C vitaminine abayı yakanlar vardı ama sonunda kendileri yandı. Bugünlerde de “D vitamini ille de 100′ ün üzerinde olacak” diyen uzmanlar ve onlara uyup leblebi gibi D vitamini içenler var. Büyük yanlış içindeler! Bir süre sonra insanlara “Durun, şu D vitamini haplarını derhal çöpe atın” denecek ama bazıları […]

D vitamini eksikliğinin, beslenme ve güneşlenme yetersizliği dışında bir sebebi de K2 vitamini eksikliğidir. K2, kalsiyumun kemiklere gitmesini sağlar, eksikliğinde kalsiyum damarlara çöker. K2 eksikliği varsa vücut D vitamini sentezini azaltarak damarları korumaya çalışır. Böyle bir durumda D vitamini vermek kalp krizine davetiye çıkarmaktan başka bir şey değildir.