TJOD’ un aşının etkinliği ile ilgili soruya cevabından bağışıklığın temelleri mevzuunda bilgilerinin eksik, yanlış ve “taraflı” olduğu anlaşılıyor. Aşı üreticileri HPV aşısının etkinliğini sadece kanda antikor seviyelerine bakarak değerlendirebilirler ama lokal ve hücresel bağışıklığı yok saymak olacak bir iş değildir.

Kadınlarda rahim ağzı kanseri riskini azaltmak için tavsiye edilen HPV aşılarının tam tersine kanseri riskini artırması mümkün. Bir başka ihtimal de kadınların gene kansere yakalanması ama kanserle ilişkilendirilen virüsün numarasının değişmesi. İyi numara değil mi? Peki, TJOD’ un bu araştırmalardan haberi var mı, görüşü ne bilmek isterim.

Aşıya “HPV aşısı” denmesi gerekir; kanser aşısı denmesi yanlıştır diyerek doğru bir iş yapan TJOD, 180 derece dönüş yaparak “aşının kansere koruyucu olarak üretildiğini” söylüyor ve bir çuval inciri berbat ediyor. HPV aşısının kanseri değil “kanser öncesi lezyonları önlediği” gösterilmiştir, kanseri önleyeceği iddiası sadece bir “varsayım” dır.

TJOD Başkanı Prof. Dr. Cansun Demir’ in “Herkes kendi işini yapsın” sözünü destekliyorum ama bir şartla. Bu sözü söyleyen kişi veya kuruluşlar işlerini “en iyi bilmek” ve bu durumu “ispat etmek” zorundadırlar. TJOD ve diğer derneklerin bu mevzuda yeterli ve doğru bilgiye tam olarak sahip olmadıkları kanaatine vardım.

Prof. Dr. Gaye Usluer “Bilhassa risk grubunda olanların aşılanmak için geç kalmadığını ve aşı yaptırmalarını” tavsiye ediyor. Bu tavsiye, USA’ da bu seneki salgından yüzde 95 oranında aşıdaki ile uyumlu olmayan H3N2 virüsünün sorumlu olduğu bilinerek mi yapılıyor bilinmeden mi, anlayamadım.