Haberin başlığına bakıp da Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), üçüncü doz aşılara gerek olmadığını veya zararlı olduğunu söylüyor gibi bir düşünceye kapılmayın. “Üçüncü dozu erteleyin” çağırısının sebebi dünyanın aşıya ulaşamamış ülkelerinin de aşılardan faydalanmasını sağlamak. Meseleyi daha iyi anlamanız için “Aşıların ve bağışıklığın güzelliği” başlıklı makaleyi okumanızı tavsiye ederim.

Ülkemizde Kovid-19 tedavisinde yaygın olarak kullanılan favipiravirin orta ve ağır hastalarda ölüm oranı ve solunum cihazı ihtiyacında azalma sağlamadığı tespit edildi. 14 güne kadar uzayan favipiravir tedavisinin standart bakıma göre ve daha önce etkisiz oldukları gösterilen hidroksiklorikin, klorokin, Lopinavir/Ritonavir, Arbidol gibi diğer antiviral ilaçlara bir üstünlüğü olmadığı belirlendi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben aşıya zorlamadan yana değilim. Bilim Kurulu, bununla ilgili bir çalışma yapacaktır. Burada gönüllülük esasına dayalı olarak bu süreci işletmek en isabetli olanıdır. Gönüllülük esasına göre bu işi yaparsak neticesi de hayır olacaktır” ifadesinde bulundu.

Zayıflatılmış virüslerle burun yoluyla uygulanan aşılarla çok iyi neticeler elde edildi. Salgın ancak enfeksiyonu ve dolayısıyla da bulaşmayı önleyen aşılarla durdurulabilir. Bunun başta gelen şartı da burun yoluyla uygulanan, etkinliği yüksek, yan etkisi düşük aşılardır.  Zayıflatılmış canlı virüslerin kullanılmasıyla bağışıklık sisteminin virüsün bütün proteinlerini tanıması sağlanmış olur.

Daha salgının ilk günlerinden beri bu pandeminin virüsün tabii evrimi neticesi değil bilerek veya bilmeyerek laboratuvardan sızmış olmasının çok daha muhtemel olduğunu düşünüyorum. Anlı şanlı bilim adamları Nature’ deki bir makaleyi kaynak göstererek virüsün kesinlikle tabii evrim sonucu ortaya çıktığını, aksini iddia edenlerin şarlatan olduğunu iddia ediyorlardı.