KETEN TOHUMU KEFEN TOHUMU OLMASIN!
Yeni Aktüel’ de Aslı Ortakmaç’ ın haberi:
Salataya, çorbaya, yoğurda kattığımız, her öğünde bol bol tükettiğimiz keten tohumları mercek altında! Soğuk su balıkları dışında omega 3 bakımından en zengin besin olan keten tohumunun yararlarını bilmeyen yok. Ama doğru koşullarda muhafaza edilip tüketilmezse ne kadar zararlı olabileceğini biliyor musunuz? İşte keten tohumu ve soyanın hangi koşullarda saklanması gerektiğiyle ve aksi takdirde yaratabileceği tehlikelerle ilgili bir haber.
Sabah kalkar kalkmaz bir bardak ballı suyla iki kaşık, öğle yemeğinde salataya tohumları, kuşluk vakti yoğurdun içinde tane tane, akşam da yağında sotelenmiş sebzelerle keten tohumu son yıllarda birçok evde hemen her öğünün vazgeçilmez takviyesi. Saymakla bitmeyen şifalarına her gün yenisi eklendikçe keten tohumu yağıyla, tanesiyle, tozuyla tüketilir oldu. Öyle ki dünyanın en büyük keten tohumu üreticisi Kanada’nın sadece geçen yılki ihracatı 250 milyon doları aştı.
Tüm dünyada yağ ve diğer ürünlerin üretiminde kullanılmak üzere toplam 2 milyon tondan biraz daha fazla keten tohumu işlendi. Yani Latince ismi “çok şifalı bitki” anlamına gelen bu mucize besin, sadece sağlıklı yaşam sevdalılarına değil önceden kuş yemi ticaretiyle geçimlerini sağlayan keten tohumu üreticilerine de “şifa” oldu.
Ne var ki, geçen haftalarda Hıncal Uluç’un köşesinde Tecelli’den Abuzittin’e gelen bir mektup keten tohumu severlerin kafasını karıştırdı. Pazar günleri Hıncal’ın Yeri’ne konuk olan Tecelli yanlış pazarlama şekli ve kullanımı yüzünden kanserden koruyacağı yerde, keten tohumu yağının kansere neden olabileceğini yazıyordu.
Yeni Aktüel de evlerde keten tohumu tüketimini bir sonraki emre kadar durdurarak araştırdı. Sonuç: Sadece keten tohumu değil, sağlıklı ve uzun ömür vaadiyle tükettiğimiz pek çok bitki için de aynı risk geçerli!
Sıcak, keten tohumunu “bozar”
Tek kanallı televizyonlarımızın duayeni Güneş Tecelli, keten tohumu yağının mutlaka soğuk zincirde satılması gerektiğini, aksi takdirde çok ciddi sağlık problemlerine yol açabileceğini vurguluyor. Üstelik çok kuvvetli bir referansı var: Kanser tedavisi konusunda geliştirdiği protokol Avrupa ve ABD’nin önemli tıp merkezlerinde uygulanan Alman bilim insanı Dr. Joanna Budwig.
Keten tohumunu oldukça kapsamlı bir programla kanser tedavisinde kullanan ve bu bitkinin faydalarını ilk keşfedenlerden olan Dr. Budwig’in konuyla ilgili hemen her makalesinde önemle altını çizdiği bir ayrıntı var: “Keten tohumu ve özellikle yağı mutlaka taze tüketilmeli, dondurucu ya da buzdolabında – 7 derecede muhafaza edilmeli, soğuk zincirle dağıtılmalı. Aksi takdirde çabuk bozulur ve içinde, tüketildiğinde kansere yol açabilecek zararlı maddeler üremeye başlar!”
Hemen 20-25 C sıcaklıkta eczane ve aktar raflarında sergilenen keten tohumu yağı şişeleri geliyor gözümüzün önüne. Danıştığımız uzmanlar da Dr. Budwig’le hemfikir. Kanser Danışma Kurulu Başkanı ve Hacettepe Medikal Onkoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Güllü keten tohumunun çok çabuk bozulduğunu, doğru biçimde muhafaza edilmezse mantar üremesi için uygun olduğunu ve bu şekilde tüketildiğinde bağışıklık sistemine ciddi zarar verebileceğini doğruluyor.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Aydın ise keten tohumunun faydalarını sıraladıktan sonra ekliyor: “Ama omega 3 ihtiva eden her bitkide olduğu gibi keten tohumu da doğru şekilde saklanmazsa hemen oksitlenir. Tıpkı cevizde olduğu gibi. Cevizi de temizledikten sonra biraz bekletirseniz, derhal kararmaya başlar ve tüm yararlı etkilerini yitirir. Bu nedenle keten tohumu tane halinde alınarak evde öğütülüp hemen tüketilmeli. Öğütülmüş tohumlarsa az miktarda alınıp buzdolabında ışık görmeyecek kapalı ve koyu renkli kutularda muhafaza edilmeli.”
Bu bitkinin yağıyla yemek yapan, kaynatıp içen, yani keten tohumunu “sıcak” sevenlere de Prof. Dr. Aydın’ın bir uyarısı var: “Bu bitki asla ısıyla etkileşime geçmemeli. Zaten kokusuyla, tadıyla da yenmeyecek hale gelir!”
“Keten tohumu diye kuş yemi”
Keten tohumu ayrıca bazı kanser türleri için de “kesinlikle zararlılar listesi”nde birinci sırada. Virginia Üniversitesi Onkoloji Bölümü’nden Dr. Charles Myers, Prostate Forume Dergisi’nde 2002’de yayımladığı makalesinde keten tohumu tüketiminin prostat kanserli hastalarda tümörlerin hızla büyümesine yol açtığını belirtiyor ve hastaları uyarıyor: “Dokuz çalışmadan yedisinde keten tohumundaki alfa linolenik asidin prostat kanseri gelişimini hızlandırdığı tespit edildi. Prostat kanseri olan hastaların keten tohumu ya da alfa linolenik asit içeren başka bitkileri hiçbir şekilde tüketmemelerini önemle tavsiye ediyorum!”
Prof. Dr. Ahmet Aydın ise bu çalışmalara karşılık omega 3 asit serisinin önemli temel asitlerinden olan alfa linolenik asitin ve dolayısıyla keten tohumunun prostat da dahil çeşitli kanser türlerinde tedavi edici olduğuna dair araştırmaların bulunduğunu söylüyor.
Tabii, şu uyarıyı eklemeyi ihmal etmeden: “Çeşitli faydalarına rağmen aşırı keten tohumu kullanılması da zararlı olabilir. Bu nedenle kadınların iki, üç tatlı kaşığı; erkeklerinse bir, iki tatlı kaşığından fazla kullanmamasını tavsiye ediyoruz. Ayrıca yağı yerine bitki tohum halinde tüketilmeli. Çünkü yağ üretimi için günümüzde geçerli olan teknolojik yöntemler kullanılırsa trans yağlar ortaya çıkabilir. Bu yağların kansere yol açtığını bugün tüm bilim dünyası kabul ediyor. Ayrıca keten tohumu lif açısından da zengindir ama yağ haline getirilince bu faydalı özelliğini de yitirir.”
Bu mucize bitkinin karanlık yönlerini sorgularken, üretim ve pazarlamasıyla ilgili bilgi almak için konuştuğumuz Tüm Aktarlar Baharatçılar ve Tıbbi Aromatik Bitkiler Derneği Başkanı Ayhan Ercan’dan gelen açıklamaysa çok çarpıcı: “Ülkemizde yaklaşık dört yıldır, omega 3 yönünden zengin sarı keten tohumu yerine, kuş yemi olarak bilinen standart keten tohumu satılıyor.Yani sağlık için keten tohumu alanların çoğu aslında kuş yemi yiyor. Çünkü hastalıklara karşı koruyucu özellikte olan keten tohumu türü sarı renktedir ve az bulunur.”
Ercan, işinin ehli aktarların bu özel tohumları Dr. Budwig’in belirttiği biçimde muhafaza ettiğini söylüyor ama her satıcıyı denetleyemediklerini de şu sözlerle anlatıyor: “Çoğu esnaf ticari kaygılarla tohumları yüksek miktarlarda öğütüyor ve tüketiciye de bozuk keten tohumu satıyor. Son yıllarda bu nedenle derneğimize gelen şikâyetlerde ciddi bir artış var.”
Hipertansiyon hastasıyım 2007 Yılında yoğurda salatalara karştırarak kavrulmuş keten tohumu kullanmaya başladım. Hastanelik oldum.Şimdi hiç bir bitkisel tedaviye inanmıyorum.Portakal yer gibi greyfurt yiyen bi tanıdığım meme kanserinden öldü.Anam babam usulü nane-limon,ada çayı,ıhkamura devam;ama artık her duyduğumu uygulamıyorum.Güvendiğim bir iki doktorun güncel haberlerini takip ediyorum.Gerisi ”kaderde ne varsa onu yaşarsın”diyorum.Hoşçakalın
Keten tohumunu ısıtırak yemeklerde bolca kaynatıp tam 2 gün yedim ve vücüdumda 2.günün sonunda boğazımda 4*4 lük kist çıktı(birden ve ağır alerjik reaksiyon artısı çoğu doktor vücudumda olan rahatsızlığı anlamadı) ve şuan kanser tedavisi görüyorum ayrıca ömür boyu ilaç kullanmak zorundayım. İnsanlara pazarlama yapmak için sağlıklarıyla oynamayın ve lütfen denetim gelsin.
Bu çok değerli ve kaliteli bilgiler icin tesekkur ederim.
Şöyle bir sey de paylasmak isterim. Makalede sari olan keten tohumunun faydali oldugu, kahverengi olanin etkisiz oldugu yazmis. Bu yanlistir. Ingilizce kaynaklardan okudugum kadariyla bu 2 renkte olan keten tohumlari icerik olarak birbirine cok yakindir. Ustelik sari olanda omega 3 %51 kadarken kahverengi olanda %55 kadardir. Diger bilesenler de birbirine cok yakindir. Kahverengi olanin bazi kisilerce hoslanilmamasinin tek sebebi icinde bulunan bazi hosa gitmeyen tat maddelerinin olmasidir. Sari olan daha yumusaktir. Durum bundan ibarettir. Ustelik piyasada sari olanlar az bulundugu icin kahverengi olanlara gore cok pahalidir, buna sagliga fayda bakimindan hic gerek yoktur. 1 kiloluk kahvrengi olan keten tohumu alip sagligimiza buyuk faydasindan az maliyetle faydalanabiliriz.