OMEGA 3 PROSTAT KANSERİ RİSKİNİ ARTIRIYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
hapı yutmak

Devamlı okurlarım benim vitamin, mineral, antioksidan, besin destek ürünleri gibi her türlü “ıvır-zıvır ilaca” karşı olduğumu bilirler.

Bu tür besin ögelerini “sağlıklı gıdalarla doğru beslenerek” yeterince aldığımızı, bunları bir de “ilaç şeklinde” almanın sadece bu işten para kazananlara yaradığını savunurum.

Bu besin ögelerinden biri, belki en çok kullanılanı “omega-3 hapları”.

Bütün dünyada yüz milyonlarca insan başta Alzheimer, kalp krizi, felç, kanserler olmak üzere çeşitli hastalıklardan korunmak, daha uzun ve sağlıklı yaşamak için “leblebi gibi” omega-3 hapı yutuyor.

Bugüne kadar hiçbir kimseye omega-3 hapları almasının yararlı olduğunu söylemediğim gibi, doğru beslendiğine inandığım kişilere de aldıkları bu hapları kesmeleri tavsiyesinde bulunurum.

Sağlık için bu tür besin ögelerini yiyeceklerle almanın yeterli olduğuna, bunları ilaç olarak gereğinden fazla almanın kaş yapayım derken göz çıkarmak olduğuna inanırım.

Kısa bir zaman önce yayınlanan bir çalışmada birçok risk faktörüne sahip olan hastaların her gün omega-3 hapları kullanmasının kalp-damar hastalıklarını ve buna bağlı ölümleri azaltmadığı ortaya konmuştu (1).

Fazla omega-3 prostat kanseri riskini artırıyor

Journal of the National Cancer Institute isimli tıp dergisinde yayınlanan yeni bir araştırma yüksek dozda omega-3 yağ asitleri alanlarda prostat kanseri riskinin yüzde 43, agresif prostat kanseri riskinin ise yüzde 71 fazla olduğunu gösteriyor (2).

Çalışma, kısa adı SELECT olan Selenyum ve E Vitamini Kanser Önleme Araştırması’ nın (Selenium and Vitamin E Cancer Prevention Trial) verilerinden faydalanılarak gerçekleştirildi; bu çalışmada selenyum ve E vitaminin kanseri önlemediği gibi E vitaminin prostat kanseri riskini artırdığı belirlenmişti.

Yeni araştırmada, daha sonra prostat kanseri teşhis edilen 834 erkeğin kan omega-3 yağ asitleri seviyeleri, prostat kanseri gelişmeyen 1.393 erkeğinki ile kıyaslandı.

Erkekler kan EPA, DPA ve DHA omega-3 yağ asitleri seviyelerine göre dört gruba ayrıldı.

En yüksek değerlere sahip olanlarda agresif prostat kanseri riskinin en düşük değerlere sahip olanlara göre yüzde 71, herhangi bir prostat kanseri riskinin yüzde 44 fazla olduğu tespit edildi.

Keten tohumu, ceviz gibi bitkisel gıdalardaki yağ asitlerinin, ALA (alfa-linolenik asit dâhil) prostat kanseri riskini artırmadıkları belirlendi.

Aynı ekip tarafından 2011’ de yayınlanan bir araştırmada da kanda DHA yüksekliğinin hızlı seyirli agresif prostat kanseri riskini iki misli artırdığı tespit edilmişti.

Avrupa’ da yapılan geniş kapsamlı başka bir araştırma da omega-3 prostat kanseri ilişkisini ortaya koymuştu.

Bu sonuçlar, omega-3 yağ asitlerinin prostatta kanser gelişiminde rolü olduğunu düşündürüyor ve bunların özellikle besin destek ürünü olarak alınmasının çok sakıncalı olabileceğini gösteriyor.

Gelelim neticeye

BİR: Bir hastalığı tamamen iyi eden veya önleyen “mucize” bir gıda yoktur; “gıdaların tümü mucize” dir.

İKİ: Tüm gıdalar “makul ve mantıklı miktarda” yenmelidir; çok faydalı olduğu için belirli bir gıdanın fazla yenmesi fayda sağlamaz zarar verir.

ÜÇ: Vitamin, mineral, antioksidan gibi besin ögelerinin “ilaç şeklinde“ alınması ancak çok özel durumlar için söz konusudur.

DÖRT: Omega-3 ve diğer vitamin-mineral hapları “ticari ürünler” dir.

BEŞ: Teorilerimi ispatlamak için canla başla gece gündüz çalışan bilim adamlarına teşekkür ediyorum.

KAYNAKLAR

1. http://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMoa1205409

2. http://jnci.oxfordjournals.org/content/early/2013/07/09/jnci.djt174.abstract

Yazı için 11 yorum yapılmış:

  1. Mehmet Serin dedi ki:

    Ahmet Bey, kolestrol vb sağlık konularında sizin gibi statükonun dışında bakabilen bir bilim adamısınız. Nasıl statükonun omega 3 ler konusunda yönlendirdiği çalışmaları dikkate alarak, bunlardaki çarpıtmaları ve bilimin iğdiş edildiğini görmüyorsunuz? Ben sizin bugüne kadar bir tane lehte bir omega3 araştırması yayınladığınızı görmedim. Siz bir tane gösterirseniz, ben en az 5 misli gösterebilirim; hem de bağımsız ve bilimsel ratingi çok daha yüksek olarak.

  2. KUTSİ ARPACI dedi ki:

    Eğer ki: doğal vitamin alınması gerekiyorsa Ahmet hocanın önerdiği gibi hapla bitkisel destek ürünleriyle vitamin alınmaz hepsi para tuzağıdır PANAKS diye bitkisel hap kullandı bir tanıdığım kalp krizi geçirdi ve öldü..doğal omega yağ asitlerini en basiti ben çok severek yediğim semizotun dan alabilirsiniz..ilk önce insanlar nasıl beslenebilir önce onun bilgilendirilmesi lazımdır..

  3. Bu araştırma, omega-3 haplarının 7′ den 70′ e neredeyse herkese bilinçsizce ve gelişigüzel verilmesinin yanlışlığını çok güzel ortaya koyuyor.

    Elbette isteyenler omega-3 hapını ve başka hapları da yutmaya devam edebilirler.

  4. Dr Tekin YILDIRIM dedi ki:

    yaklaşık 2 yıldır,omega3 takviyesi kullanıyordum.prostst kanseri ile ilişkili olumsuz yayınları görünce hayrete düştüm.ve hemen kestim.alfa lipoik asit ve betaglukan hakkında olumsuz bilgi ve tecrübeleriniz varmıdır.Paylaşırsanız memnun olurum.

  5. Mehmet Serin dedi ki:

    “Bu düzmece bir araştırma, adi bir araştırma”

    Pro. Anthony D’Amico, onkolog, Harvard Tıp Fak. Üroloji onkolojisinde uluslararası noter olarak kabul ediliyor.

    http://www.nutraingredients.com/Researc … ncer-links

    Bilim dünyasında araştırmalar ikiye ayrılır: Birtanesi ve en önemlisi “neden-sonuç” ilişkisini açıklayarak yapılan araştırmalar ki ses getiriri. Diğeri ise nedenselliği açıklanamayan olgular arasındaki ilişkiyi,bağıntıyı (association) yakalamaya çalışır. İkinci tip araştırmalar iyi tasarlanırsa, uygulanırsa ve açık açık her şey anlatılırsa birincisi kadar itibar edilebilir. Yukarıdaki araştırma da böyle bir ilişki kuruyor! Bakalım ne kadar tutarlı?

    USA Ulusal Kanser Enstitüsi tarafından fonlanan SELECT adlı araştırma 2008 yılında 35500 hasta üzerinde yapılmış. Gerçekte E vitamini ve selenyum mineralinin prostat kanserini önlemedeki rolü üzerine tasarlanmış.Tahmin edeceğiniz gibi bunlar işe yaramamış. Hatta E vitamininin kanser riskini artırdığını saptamışlar. Standartlara uygun droglar kullanılmadığı için araştırma temel konusunda da itibar görmemiştir. Neyse, koyunun postunu yüzmüşler ama bir post daha çıkaralım diyerek bir de omega 3 lerin prostat kanseri üzerindeki etkilerini görelim demişler. Yani araştırmanın ana konusu omega 3 değil.

    Araştırmanın sonunda 834 kişi prostat kanselri ve bunlarla karşılaştırmak için bu 35000 kişi içerisinden sağlıklı 1394 kişi kontrol grubu olarak (göya) rastgele seçmişler. Sonra bunların kanlarındaki omega 3 düzeylerine bakmışlar. Pardon bu omega 3 leri nereden ve nasıl almış diye sormuştunuz! Efendim elle tutulur hiç bir kayıt yok: Balık mı yemişler? Kapsül mü almışlar? Ne kadar süre ve miktar tüketmişler? Hangi ürün kullanmışlar? Yok, vallahi yok! Ne var? Anket var… Bu vatandaşlara sormuşlar işte balık mı yediniz, suplement mi aldınız falan.

    Neyse biz devam edelim: Diyeceksiniz ki, canım nasıl olsa omega 3 düzeylerini ölçmüşler. Evet ölçmüşler :mrgreen: ( omega 3 testlerini merak eden arkadaşlar burayı iyi okusun. Uzun süreli bir maddenin ölçümü hücreler(eritrosit, RBC) içindeki miktarına bakarak anlaşılır. Mesala Hb1ac eritrositler yoluyla üç aylık kan şekerinizin ortalamasını ölçer. Aynı şekilde eritrositlerdeki omega 3 seviyesi (2-3 ay için anlaşılır) ölçülebilir ve anlamlı bir fikir verir. % 8 in üzerindeki bir düzey yeterli olarak kabul edilir. Yani birileri omega 3 alıyorsa son 2-3 aylık kullanımının sonucu bu testte görülür. Ama bunu ölçmemişler. Ölçtükleri anlık, kan serum içindeki omega3 miktarı. Açlık yada tokluk kan şekeri ölçümü gibi. Yani adam balık yemiş, onunki yüksek çıkar o an; diğeri yememiş düşük çıkar tabiki. Sıkı durun, bunu da topu topu bir kez ölçmüşler… Sonuçlar daha da komik: Kanserlilerde % 4.66, kontrol grubunda %4.48. Aradaki farkın önemini size bırakıyorum. Bu bindelik omega 3 farkı kanser yaratıyor!

    GOED( EPA ve DHA Global Organizasyonu) adlı kuruluş açıktan meydan okudular bu araştırmayı yapanlara. Prostat kanseri hastalarının büyük bir çoğunluğun aile geçmişinden dolayı yatkınlığı olduğunu ortaya çıkarmışlar. Yukarıda association-ilişkiden bahsettik ya, bakın nasıl başka ilişkiler bulmuşlar. Bu kanserli hastaların neredeyse tamamı sigara ve alkol kullanmıyor ama kontrol grubunu çoğu kullanıyor. Alın size ilişki… İç sigara, alkol, bişecikler olamaz. Yeter ki omega 3 kullanma. Kanıta dayalı bilim 💡

    Omega 3 ler zararlı ama linoleic asit faydalıymış, prostat kanserini önlüyormuş. Yani soyada, mısırda, ayçiçeğinde bulunan omega 6 yağ aitleri…

    Bu Ulusal Kanser Enstitüsü’nün (NCI) adını değiştirmek lazım: USA Ulusal İlaç Firmaları Kanser Enstitüsü. Bu enstitünün giderlerinin bir kısmını devlet bir kısmını kanser ilacı üreten firmalar karşılıyor. Firmalar proje bazında ve bağış şeklinde finansman sağlıyorlar. Yani şarta bağlı, isteğe bağlı. Çalışanların çoğu ellerinde anlayacağınız. En büyük finansörde ünlü meme kanseri ilacı Tamoxifen’in üreticisi AstraZeneca. NCI doktoru Bernard Fisher Tamoxifenin %50 meme kanserini önlediğini bir çok kez rapor etmişti. Gerçek yıllar sonra ortaya çıktı: Sadece %1.3 önlüyordu.

    http://www.lef.org/featured-articles/Fi … iction.htm

    http://www.greenmedinfo.com/blog/how-se … e-big-news
    http://robbwolf.com/2013/07/11/prostate … ga-3-fats/

    Not: Araştırmanın tam metnini okumam için 35 Dolar ödemem gerekiyor, sizce değer mi? Bence değmez. O yüzden bu araştırmaya yapılan eleştirilerden derleme yaptım. Bu eleştirilere cevap verilemedi.

  6. burak dedi ki:

    o zaman düzenli somon balığı tüketmek de zararlı . prostat kanserini arttırır.Bir de kadınlar rahatlıkla kullanabilirler çünkü kadınlarda bilindiği gibi prostat yok !!!

  7. Aksu vital dedi ki:

    Merhaba Hocam,
    Bu konu hakkında beni bilgilendirebilir misiniz?
    Haber1:
    Beyin hastalıklarından kalp hastalıklarına kadar pek çok hastalığa iyi geldiği belirtilen Omega-3 haplarının agresif prostat kanseri riskini yüzde 71 artırdığı kesinlik kazandı.
    ABD’nin Seattle kentindeki Fred Hutchinson Kanser Araştırmaları Merkezi uzmanları, 2011’da bulguladıkları, kanda yüksek oranda Omega-3 yağ asidi bulunmasıyla prostat kanseri arasındaki bağlantıyı doğruladıklarını bildirdi. Ayrıca düşük derecedeki kanser riskini de yüzde 43 artırdığı bulgulandı. Omega-3 haplarına karşı uyarıda bulunan bilim insanları haftada sadece bir veya iki balık yemeyi tavsiye etti.
    *
    Haber2:
    Bağcılar Belediyesi’nin düzenlendiği etkinliğe katılan Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, Omega 3’ün kanseri yüzde 71 oranında artırdığını söyledi.
    Ben; AKSU-VİTAL denen firmanın omega 3-6-9 ürününü kullanıyorum.
    Ağır metal içeren kirli denizlerden (Singapur, Filipinler gibi) ucuza elde edilen balıkyağları, yarardan çok zarar verici sonuçlar doğurabiliyor diye doktor yorumlarını okudum. Kız kardeşimde de unutkanlık var diye aynı üründen ona da almıştım. Bu kapsülleri kullanmayı bırakmalı mıyız, Somon balığı yediğimiz de prostat kanseri riskimiz artar mı?

  8. cihan Asker dedi ki:

    Ahmet Rasim bey . ben mide ameliyatı geçirdim ve mide hacmim çok küçüldü . yeteri kadar gıda alamıyorum ve 6 ay içinde 40kilo verdim . mecburen bu tür takviyeler kullanmaya başladım doktor tavsiyesi ile . şimdide bu yazınızı okudum . ben ne balık ne ceviz nede diğer besinlerden tüketemiyorum . bu takviyeleride kullanamazsam durumum ne olacak . yanıtlarsanız çok sevinirim. teşekkürler

  9. Türker dedi ki:

    Yukarda Mehmet Serin beyin yazdıklarını okuyun lütfen. Teşekkürler verdikleri bilgiler için.

  10. yunus dedi ki:

    Hocam sizin gibi sürekli gündemde olmak isteyen bir kaç prof hocamız da dahil insanlara negativizm pompalamak sürekli gündemde kalmak neyin alametidir.Siz asıl yazdığınız ilaçların kimyasal etkilerini,zararlarını anlatın bakalım kaç hasta ilaç kullanacak.Nerede çok kullanılan bir konu olsa orada bitip hemen olumsuz bir örnek veriyorsunuz.Allah aşkına iyi güzel diyorsunuz da sağlıklı gıdaya siz belki ulaşıyorsunuz da toplumda kaç kişi ulaşıyor belki sizin stresiniz yok ama stresli yaşayan ekmek derdinde milyonlar var,balığı değil haftada 1 yiyen senede 1 yiyen insanlar vardır bize şunu deyin bakalım; ilaçlarında tedavi edici özelliği yoktur çünkü ilaçların çoğu tedavi etmiyor var olan hastalığın yanına bir kaç hastalık oluşmasına da katkıda bulunuyor bunu diyemezsiniz.İnsanlığa hizmet etmek istiyorsanız şunu deyin bu yaşa kadar çok para kazandım bundan sonra hastalarıma randevu ile bedava bakacağım.

  11. zafer dedi ki:

    işinize geldiği zaman bilimsel çalışmaların usulüne uygun yapılmadığı için herhangi bir değerinin olmadığını söyleyip geçiyorsunuz ama işinize gelen konularda saçma sapan çalışmaları burada yere göğe sığdıramıyorsunuz… sizden hiç beklemediğim art niyetli bir davranış… ikincisi; konu uzmanı biri olarak bu sayfaya kaç kere yazdım ama sizin işinize gelmiyor tabii… “GÜNÜMÜZDE” TÜKETİLEN GIDALARDAN FAYDA SAĞLAMANIZ KESİNLİKLE, ASLA, KATİYEN MÜMKÜN DEĞİL… İNSANLARA SAĞLIKLI BESLENMEDEN BAHSEDİP DURMAYIN… ÖYLE BİR ŞEY YOK… ÜSTÜNE ÜSTLÜK; O GIDALAR BAŞLI BAŞINA HASTALIK SEBEBİ… işine gelen anlar, işine gelmeyen anlamaz… o insanların kendi tercihleri… ama benim de bunu yazmak görevim ve sorumluluğum… çok sevimli bir şekilde insanlara zarar veriyorsunuz…

Siz de yorumunuzu paylaşın: