ANNENİZ SİZİ DOĞURURKEN “MILKSHAKE” KAZANINA MI DÜŞÜRDÜ? -2

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Vedat Köseoğlu‘ nun yazısı:

Hepimiz çocuklarımızı her şeyin üstünde tutuyor, onlara belki her şeyin en iyisini değil ama yapabileceklerimizin en iyisini -bazen şartlarımızı ve sınırlarımızı zorlayarak- yapmaya çalışıyoruz.

Bu çabalarımız ile onları daha sağlıklı daha başarılı yapmayı hedefliyoruz. Bütün bu gayretimizi elimizdeki varlıklarla, bize sunulanlarla gerçekleştirmeye çalışıyoruz.

Bu çabaların başında ise her zaman en öncelikli konu olarak sağlıklı beslenme gelmektedir.

Tükettiğimiz bütün besinleri kendi adımıza üretme şansımız olmadığı için bazılarını veya bazen tamamını satılan ticari ürünlerden karşılamak zorundayız.

Giderek endüstrileşen beslenme sektörü –her ne kadar üreticilerden sağlıklıdır, rahatlıkla kullanabilirsiniz uyarısıyla satışa sunulsa da- daha yapay ve doğallıktan uzaklaşan bir yapıya dönmektedir.

Buna bağlı olarak ta pek çok birey doğal üretilmiş besinlerle beslenmenin yollarını aramaktadırlar.

Yapay ya da endüstriyel beslenmede üreticilerin lehine olarak ürünlerin elde edilmesi daha ucuz, daha saklanabilir ve uzun zaman içerisinde kullanılabilir hale gelmiş olmakla beraber bu ürünleri tüketen bireylerde uzun zaman içerisinde hangi sorunların çıkacağı ise daima karanlıktır.

Son yüzyılı çıkarıp geriye doğru baktığımızda alerjik hastalıklar, kanser, diabet, kalp hastalıkları ve obezite oldukça çok düşük oranda görülmekteyken, sanayileşmenin ve küreselleşmenin artmasıyla bu hastalıkların görülme sıklıklarında da artma kaçınılmaz hale gelmiştir.

Obezite batı dünyasında başlamış ve giderek dünyaya yayılır hale gelmiştir.

Unutmayınız doğal beslenen kabilelerde ve doğada yaşayan diğer canlılarda obezite yoktur. Yaratan insanoğlu ve endüstridir.

Hal böyle iken bir eliyle bunu yaratanlar bireyleri obez olmaktan korumak için diğer elleriyle yeni faaliyetlerde bulunmaya çalıştıklarını göstermektedirler.

Obezite nedenleri ile ilgili bir toplantıya katıldığımda konuşmacının, çocuklarda obezite yaratan nedenleri sıralamasından sonra söz istemiş ve nedenleri eksik saydığını ifade etmiştim.

Kanımca –ki hala fikrim aynıdır- obezitenin en önemli nedeni, “sanayileşme, firmaların satış politikaları ve ne yazık ki bazı sağlık çalışanlarıdır“.

Bildiğiniz üzere bugün her tür mama satışa sunulmuştur. Anneler bazen bunları çocuklarının daha iyi besleneceklerine inanarak, bazen de vakit darlığından yeteri kadar zaman ayıramamaktan sürekli kullanır hale gelmişlerdir.

Aslında gerçekte her toplum kendi kültürel ve atadan gelme besin türleri ve çeşitliliği ile beslenirken kapitalizm daha çok gelir uğruna –kanımca kişilerin sağlıklarını hiçbir şekilde düşünmeden- ülkelerin besin yapılarına ve politikalarına müdahale etmeye çalışmaktadır.

Bu nedenle bu yazının başlığı “ANNENİZ SİZİ DOĞURURKEN “MILKSHAKE” KAZANINA MI DÜŞÜRDÜ?” şeklindedir.

Çünkü tarihimizde hiçbir şekilde yer almayan dedelerimizin ve ondan öncekilerin asla bilmediği yeni ürünler -tamamıyla endüstriyel- ile beslenmeye yönlendiriliyoruz.

Belki siz bu kuşağı geçtiniz ama sanırım çocuklarınızı kesinlikle sağlıklı bir gelecek beklemiyor.

Obezitede ve çocukların aşırı yemeye yönlendirilmiş olmasında reklamların ve televizyonun büyük yeri vardır. Kaçınılmaz bir şekilde bilinçaltına işlenerek doğal beslenmeden uzaklaştırılıyoruz.

Bundan korunmak için de pek çok kişi, kurum ve kuruluş yoğun çaba göstermektedir. Nitekim hekimler, hekimlerin toplulukları da bu çabalara katkı sağlamaya çalışmaktadırlar.

Bir önceki yazıda okumanızı istediğim bölüm de bu konuyla ilgilidir. Yazıda bu konu ile ilgili olarak televizyon reklam filmi ve web sayfası hazırlandığı ve çocukların sağlıklı atıştırmalarının amaçlandığı belirtilmektedir.

Bundan birkaç gün önce sevgili hastalarımdan birinin annesinin uyarısı ile bir önceki bölümde yayınladığım kampanya ve ona ilişkin web sayfasından haberdar oldum.

Sayın Eda Erkan’a bu duyarlılığı için buradan teşekkür ederim.

Kampanyaya ilişkin detayları, amaçları ve ilgili web sayfasını incelediğimde daha çok ürün reklamını düşündüren bir görünümle karşılaştım.

Benim için son derece hayal kırıcı olan bu görünüm aslında konu ile ilgili olmayanlar, anneler için belki de çok faydalı bir algı yaratıyor olabilirdi.

Bu nedenle önce konuya ilişkin haberin ve açıklamaların okunmasını ve bireylerin tepki ve yaklaşımlarını görmek amacıyla öncelikli olarak yayınladım.

Ancak detay bir bilim insanı ve çocukları sürekli doğal yaşatma, doğal besleme konusunda çaba gösteren özelliğimi rahatsız edici durumdaydı. Nitekim iki yıl önce de bu konulara benzer iki kamu spotu ile karşılaşmıştık.

İlgili kampanyaya ait web sayfası incelendiğinde ana giriş sayfasında “sağlıklı gelişim için sağlıklı atıştır” başlığı ile bir açıklama yapıldığını gördüm.

Bende yarattığı ilk izlenim ise “çocuklar gerçekten atıştırmalı mı?” oldu.

Zaten giderek kötü ve aşırı beslenen bu yaş grubuna bir de bu tür beslenme “sanki ihtiyaç varmış ve zorunluymuş gibi” önerilir durumdaydı.

Sayfanın orta yerinde bir öneri listesi yer almaktaydı. İnanılmaz bir şekilde web sayfalarının tam yedi bölümünde “GÖNÜL RAHATLIĞI İLE VEREBİLİRSİNİZ” cümlesi vurgulanmıştı.

Bu listeyi tıklayıp ilgili sayfayı açtığınızda ise ana başlığı hergün olan bir bölüm açılmakta ve ilk satırda “Bu kategorideki atıştırmalıkları çocuğunuza her gün, ara öğün olarak, bir porsiyon gönül rahatlığı ile verebilirsiniz” ifadesi yer almaktaydı.

Hemen altta ise ilk ürün olarak bir görsel ile birlikte meyveli yoğurt ürünü görünüyordu.

Bunu takip eden listede bazılarını buraya aldığım (Meyveli Yoğurtlu İçecek, Meyveli Probiyotik Yoğurt, Milkshake, Kakaolu Mısır Gevreği ve Süt, Paketli Mısır Gevreği, Bebek Bisküvisi, Mısır Gevreği ve Süt, Paketli Müsli, Kakaolu Mısır Gevreği) ürünler bulunmaktaydı.

Hepsinin yanında bir görsel yerleştirilmişti. Şimdi burada dikkatimi çeken üç önemli noktayı açıklamak istiyorum.

Birinci nokta; bu sayfada yer alan “Bu kategorideki atıştırmalıkları çocuğunuza her gün, ara öğün olarak, bir porsiyon gönül rahatlığı ile verebilirsiniz” cümlesi okunduğunda bu ürünlerinin sanki hepsi hergün verilecekmiş gibi bir anlam çıkaracak şekilde yazılmıştı.

Cümle aslında “…..atıştırmalıklardan birisi çocuğunuza….” şeklinde olacak iken kasıtlı olarak bu vurgudan kaçınılmıştır.

İkinci nokta ise ana sayfayı nasıl geçip bu sayfaya gelmeye çalışırsanız çalışın sizi daima bu listeye ulaştırmakta aynı bölümde yer alan “Günde birkaç defa” (ki içeriğinde sadece meyve ve sebzeler yer almakta olup hiçbir ticari ürün adı ve benzetilmiş görseli içermemektedir) bölümüne özellikle götürmemekteydi.

Yani gıda listesi sayfasına ulaşmak isteyen kesinlikle her defasında “ticari ürünlerin yer aldığı sayfaya yönlendirilmekteydi“.

Üçüncü ve en önemli nokta buradaki sırada yer alan birinci ürün “meyveli yoğurttu” ve kullanılan görsel piyasada ticari olarak satılan ürünlerin görsellerini çağrıştırmaktaydı.

Zaten izlediğinizde benzer durumu diğer ticari ürünlerde de apaçık hissedeceksiniz.

Bu teknik bilgiden sonra sorun nedir diye sorulabilir. Bu kampanya neyi hedefliyor? Eğer bu listelerde gerçekten hiçbir ticari ürüne yer verilmese, onları çağrıştıracak görseller kullanılmasaydı ne düşünmeliydik? Meyveli yoğurt görseli yerinde bir porselen tas içinde yoğurt görseydik siz ve ben ne anlayacaktık?

Ben hekim olarak, bilim insanı olarak anlayacağımı anladım… Sanırım siz de anladınız!!!

Şimdi soruyorum GÖNÜL RAHATLIĞI İLE “Milkshake’nizi nasıl alırsınız? Atıştıracak mısınız? Yoksa (s)atış-tıracak mısınız?

Afiyet olsun sevgili Ülkem, sevgili Halkım….

İlk yazı: http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/08/17/etibba-diyor-ki/abur-cubur-yemiyorum-saglikli-atistiriyorum-1/

Yazı için 5 yorum yapılmış:

  1. Ayşe Özcan dedi ki:

    Türk Pediatri Kurumu’ nun bu yazıdaki iddialara bir cevap vermesi ve varsa sponsurluk yapan kuruluşları ve bunlardan aldığı destekleri mutlaka kamuoyuna açıklamalıdır.

  2. Nurçin Çağlar dedi ki:

    17 Temmuz 2015 tarihinde Facebook Sağlıklı Yaşıyoruz sayfasından “ÇOCUKLARIMIZIN KÖRPE VÜCUTLARINI İŞLENMİŞ, PAKETLENMİŞ GIDALARDAN KORUYALIM! ALLAH’TAN HALK UYANDI ARTIK!” başlığıyla bu yazıyı yayınlamıştık.
    https://www.facebook.com/ObezliktenKurtul/photos/pb.307166446059759.-2207520000.1439833729./752205621555837/?type=3&theater
    Çocuklarımızın sağlığıyla oynayan ve toplumumuzun geleceğini riske eden zihniyeti, bu zihniyete alet olan Türk Pediatri Kurumu’nu şiddetle kınıyoruz. Konuyla ilgili kamuoyunun dikkatini çeken sayın Prof. Dr. Vedat Köseoğlu ve yazısına yer veren Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’ya sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.
    Sağlıklı beslenme bilincinin oluşabilmesi, bu konudaki bilgilerin yaygınlaşması amacıyla başta Prof. Dr. Canan Karatay olmak üzere tüm bağımsız bilim insanlarının fikirlerini duyurmak için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.

  3. sevilay keskin dedi ki:

    O web sitesinde bebe bisküvisi önerisini gördüğüm an sayfa guvenilirliğini yitirdi benim için ve anında çıktım sayfadan…dr lardan da bunu öneriyorsa anında uzaklaşıyorum !!

  4. Hülya Yalçın dedi ki:

    Zor zamanlarda yaşıyoruz, çocuklarıma (8-7) abur cubur yemenin normal olmadığını, hasta olabileceklerini, reklamların yalan söylediğini perderpey anlatıyorum. Ama o kadar çok ki; bir çizgi filmde çok şekerli yiyecekler yiyen çocuk diş ağrısından şikayet ediyordu. Arkadaşı “hem şekerli yiyorsun hem dişini fırçalamıyorsun “diyor. Sanki un ve şekerin tahribatı diş fırçalayınca geçecek. Sürekli bir bombardıman var(tv-market-yolda) ,çocukların atıştırması bence şart değil ama seviyorlar, ben de kuruyemiş bulunduruyorum.
    Paketli gıda almıyoruz, aldığımız paketli gıda bakliyat sadece.
    Namuslu hocalarımız var olsunlar , ama sayıları böyle az olunca paranoyak olduk biraz…
    Sevgi ve saygılar

  5. Elif Yayla dedi ki:

    Doktor bey reklamların önemine dikkat çekerken çok haklı. Bence de yiyecek içecek reklamları kesinlikle yasaklanmalı, bunlarda çocukların görünmesine engel olunmalı. Biz çocuklarımıza kazandırdığımız sağlıklı beslenme alışkanlıklarının çocuk yuvaya başladığı zaman yıkıldığını gösüyoruz. sağlık Bakanlığı obezite ile mücadele ediyorum derken önce bu konuya odaklanmalıdır.

Siz de yorumunuzu paylaşın: