BUGÜNLERDE NEDEN HERKES HASTA?
Sonbaharla birlikte hastalık mevsimi de geldi çattı. Kimi öksürüyor, kiminin burnu akıyor, kimi de yorgan döşek yatıyor. Bu şikayetlerin sebebi ise solunum yolu enfeksiyonları. Nezle ile gribi nasıl ayıracağız, tedavide ilaç ve antibiyotiğin yeri var mı, bağışıklık sistemimizi nasıl güçlendireceğiz?
Bugünlerde herkes hasta. Kimi öksürüyor, kiminin burnu akıyor, kiminin ateşi var, kiminin sesi kısık, kimi ayakta gezerken kimi de yorgan döşek yatıyor. 7’den 77’ye herkesi ilgilendiren bu şikâyetlerin sebebi “solunum yolları enfeksiyonları”dır. Bu enfeksiyonların neredeyse yüzde 90’ının sebebi virüsler yüzde 10’nun ise bakterilerdir.
Neden sonbaharda görülüyor?
Bu virüsler özellikle sonbahar ve kış mevsiminde arz-ı endam ederler. Bulaşma, hasta kişinin aksırması, öksürmesi sırasında havaya karışan ve havada bir süre asılı kalan virüslerin solunmasıyla ve hasta kişinin salgılarıyla kirlenmiş yüzeylerle temas edilmesiyle olur. Öpüşmeyin, tokalaşmayın, başkalarının ellerinin değdiği yerlere dokunmayın, sık sık elleriniz yıkayın gibi uyarılar bunun içindir.
Hastalığın bu mevsimde daha çok görülmesinin bir diğer sebebi de hava şartlarının bu virüslerin üremeleri için daha uygun olması, insanların neredeyse tüm gün yuva, okul, işyeri gibi kapalı mekânlarda bulunması dolayısıyla bulaşmanın kolaylaşmasıdır.
Güneş ışınlarının bu mevsimde daha az olması da bir etken olabilir çünkü derimize güneş ışınlarının temasıyla aktif hale gelen D vitaminin enfeksiyonlara karşı korunmada rolü büyüktür. Kışın genel olarak kanda D vitamini seviyeleri daha düşük bulunur.
Üst solunum yolları enfeksiyonları tabloları
Solunum yollarına yerleşerek hastalık yapan virüslerin yol açtığı klinik tablolar birbirinden çok farklı olabilir. Bazı kişiler hastalığı işine gücüne devam ederek ayakta atlatırken kiminin ateşler içinde yorgan döşek yatması icap edebilir. Erişkin insanlar her sene ÜSYE veya grip olmazlar. Bu hastalıkların çoğu küçük çocukluk çağında geçirilir; virüslere karşı bağışıklık geliştiği için büyüdükçe hastalanma ihtimali de azalır.
Rinit: Virüsler burunda yerleştiğinde burun akıntısı, hapşırma, burun tıkanıklığı görülür.
Farenjit: Virüsler yutağa yerleştiklerinde boğaz ağrısı, yutkunma güçlüğü ve öksürük görülür.
Sinüzit: Virüsler burun etrafındaki sinüs adı verilen boşluklara yerleşmesiyle ortaya çıkar.
Larenjit: Virüsler ses tellerine yerleştiğinde ses kısıklığı, boğuk veya çatallı ses şikâyetleri ortaya çıkar.
Trakeit: Virüsler ana nefes borusuna yerleştiği zaman şiddetli kuru öksürük ve göğüs kemiği arkasında yırtılırcasına bir ağrı olur.
Bronşit: Virüsler bronşlara yerleştiğinde önce kuru daha sonra balgamlı öksürük görülür. Bazı hastalarda hırıltı ve nefes darlığına rastlanabilir.
Solunum yolları enfeksiyonlarının ilacı yok
Bugünlerde antibiyotikler, nezle, grip, öksürük ilaçları su gibi içiliyor ama boş yere! Öksürük ve balgam sökücü şurupların; vitamin, mineral, antioksidanlar ve besin desteklerinin; bağışıklığı kuvvetlendirdiği iddia edilen ilaçların hiçbir faydası yoktur. Bunları içen yedi günde içmeyen bir haftada iyileşir. Doktorlar da yazdıkları ilaçların hiçbir faydasının olmadığını bilirler ama kendilerinden mucizeler bekleyen hastalarını ilaçsız göndermeleri de mümkün değildir. Antibiyotikler ancak orta kulak iltihabı, sinüzit ve bronşit gibi komplikasyonlar üç gün içinde düzelme belirtileri yoksa sadece doktor tavsiyesi ile kullanılmalıdır.
Kıymetini bilmediğimiz altı sebze
Cleveland Kliniği kıymetini bilmediğimiz altı sebzenin besin ögelerini, faydalarını ve pişirme usullerini şöyle anlatıyor:
Brüksel lahanası: C ve K vitaminleri ve liften zengindir. Tıpkı kuzeni lahana gibi, çok fazla pişirildiğinde rahatsız edici hidrojen sülfit gazları oluşturur, çok fazla pişirilmesi kötü koku yaymasına ve faydalı besin ögelerinin kaybına yol açar. Brüksel lahanasından azami fayda sağlamak için dörde bölün ve 5 dakikadan daha kısa süre buharda pişirin, biraz sarımsak ve limon ekleyin.
Enginar: Çok yönlü bir sebzedir, gövdesi de yenebilir yaprakları da. Antioksidanlardan ve folat, potasyum ve birçok mineral ve vitaminden çok zengindir. Kalorisi düşük ve lifi boldur. Buharda pişirilmesi çabuk ve kolaydır. Yoğurt ve zeytinyağı ile yenebilir. Dondurularak saklanıp salatalarda da kullanılabilir.
Tere: İşten kaynaklanan fiziksel stresi, sigaradaki karsionojenleri ve meme kanseri riskini azaltır. Antioksidanlar bakımından bir numaradır. Her türlü sebze yemeği ve salataya katılabilir.
Karnabahar: Brüksel lahanası, lahana, brokoli gibi anti-kanserojen etkileri olan glukosinolatlardan zengindir. Kurabiye tepsisini folyo ile kaplayın, zeytinyağı ile yağlayın ve karnabaharları dizin, üzerine zeytinyağı ve sarımsak, karabiber veya parmesan peyniri karışımı ilave edin ve 10-20 dakika pişirin.
Brokoli rabe: Brokoli rabe, brokoli ve lahana arası bir sebzedir, brokolinin yapraklısı gibi de tarif edilebilir. Brokoli rabe, demir, kalsiyum, çinko ile A, C ve K vitaminlerinden ve glukosinolatlardan çok zengindir. Brokoli rabe yaprakları ve gövdesi hafifçe sote edilir ama çiğ yemek daha faydalıdır.
Salatalık: Salatalıkta besin ögeleri miktarı fazla olmamakla beraber sadece 16 kalori ve 4 gram karbonhidrat verir. K vitamini, potasyum, fosfor, bakır ve manganezden zengindir.
Alerjen gıdalara erken başlamak alerjiyi önlüyor
Yeni bir araştırmaya göre yumurta ve fıstık gibi alerji yapma ihtimali yüksek olan gıdalara erken başlanması alerji riskini azaltıyor. Buna göre 4-6 aylık iken yumurta ve 4-11 aylıkken fıstık verilen bebeklerde yumurta ve fıstık alerjisine daha az rastlanıyor.
JAMA’ da yayınlanan meta-analiz 6-12 ay arasında balık başlanan bebeklerde saman nezlesi riskinin azaldığını ama glütene erken veya geç başlamanın Çölyak Hastalığı riski üzerine bir etkisi bulunmadığını ortaya koyuyor.
Beslenme kılavuzları alerjen gıdaların özellikle de ailelerinde alerjik hastalık bulunan çocuklara olabildiğince geç başlanmasını tavsiye ediyordu.