KALP HASTALIKLARININ ESAS SEBEBİ TRİGLİSERİTLERDİR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

Trigliseritlerin aterosklerozda epidemiyolojinin gösterdiğinden çok daha fazla önemi olduğunu 20 sene önce delillendiren Durrington ve bıkmadan usanmadan kalp hastalıklarının sebebinin şeker (früktoz) yani trigliseritler ve bunların sebep olduğu iç organ yağlanması olduğunu haykıran Karatay’ı şimdi daha iyi anlıyorum.

Onlar da tıpkı Yavuz Dizdar gibi önlerine konan “paketlenmiş bilgilere” şüpheyle bakan, “endüstrinin elinin değmediği bilgilerin” peşinde gezen bilim adamlarıdır.

Atherosclerosis isimli dergide 1998’ de yayınlanan “Triglycerides are more important in atherosclerosis than epidemiology has suggested” (Trigliseritler aterosklerozda epidemiyolojinin gösterdiğinden çok daha önemlidir) başlıklı makalesinin özeti:

Trigliseritler aterosklerozda epidemiyolojinin gösterdiğinden çok daha önemlidir

Koroner kalp hastalıklarıyla (KKH) ilgili olarak gelecekte ortaya çıkabilecek olayların tahmin edilmesinde kolesterol değerlerine bakılır, trigliserit değerlerine önem verilmez.

Oysa trigliserit seviyeleri tek değerli analizlerde KKH’ nın prognozunun belirlenmesinde kolesterol değerlerine göre çok daha doğru bilgi verir.

Bununla beraber çoklu lojistik regresyon analizlerinde ve özellikle de HDL hesaba katıldığında trigliserit ve KKH ensidansı arasındaki ilişki, münferit araştırmalarda sıklıkla anlamsızlık noktasına kadar zayıflarsa da HDL ve trigliserit değerlerinin beraber ölçüldüğü tüm epidemiyolojik araştırmaların meta-analizinde hâlâ ortadadır.

Çoklu lojistik regresyon analizlerinde HDL dâhil edildiğinde trigliserit ve KKH arasındaki ilişkinin erozyona uğraması bir dereceye kadar trigliserit seviyelerinin HDL ile kıyaslandığında daha fazla biyolojik değişkenlikler göstermesinin eseridir.

Bu durum hesaba katıldığında trigliseritlerin öngörü gücü HDL’ den fazla olabilir.

Önemli klinik kararlar genellikle tek bir ölçüm yerine biyolojik değişkenliklerin etkisini azaltmak için seri ölçümlere dayandırılır.

Daha da önemlisi, epidemiyoloji bize kolesterolü düşürmenin veya HDL’ yi artırmanın tedavi edici etkisinin trigliserit seviyelerini düşürmekten daha fazla olacağını söyleyemez.

Bu, sadece klinik araştırmalarla ortaya konabilir.

Esas etkisi trigliseritleri düşürmek olan ilaçlarla yapılmış olan çalışmalara bakıldığında KKH ensidansını statinler kadar düşürdüklerini gösterir.

Esas olarak trigliseritleri düşüren ilaçlarla yapılan araştırmalarda kolesterol değerlerinde de küçük azalmalar görülür.

KKH ensidansındaki azalma statinlerle elde edilen kolesteroldeki benzer azalmadan tahmin edilenden daha fazladır.

Epidemiyoloji bu sebeple klinik kararlar için iyi bir kılavuz değildir.

Dahası, kolesterol, trigliserit, HDL ve KKH arasındaki epidemiyolojik ilişkiler, bu lipit ve lipoproteinlerin aterosklerozdaki mekanizmalardaki rolleri ve bu olaydaki rölatif önemleri hakkında sadece sınırlı bilgi verir.

Bundan dolayı da, trigliserit yüksekliği ile IDL lipoproteinler, küçük yoğun LDL ve artmış kolesterol ester değişimi gibi aterosklerozda önemli faktörleri ilişkilendiren klinik araştırmalardan elde edilen deliller aterosklerozun ve çeşitli tedavi yaklaşımlarının anlaşılmasında epidemiyolojiden daha faydalı bilgiler sağlar.

Trigliseritleri düşürmenin tedavi değeri ve trigliseritten zengin lipoproteinlerin aterosklerozdaki önemlerini gösteren yeterli deliller mevcuttur.

Gelelim neticeye

Günümüzde dünyanın hemen her ülkesinde bir numaralı ölüm sebebi olan kalp-damar hastalıkları modern tıbbın “hayvansal yağlar ve kolesterol kalp hastalıklarına yol açar” yalanıdır.

Tereyağı, yumurta, tam yağlı süt ve süt ürünlerinin yasaklanarak bunun yerine “trans yağ ve omega-6 deposu margarin ve bitkisel yağların, karbonhidratların” sağlıklı yiyecekler olarak  sunulması modern tıbbın en büyük sahtekârlıklarındandır.

Bu yalanların artık saklanamaz olması ile kolesterol ve hayvansal gıdalar üzerindeki ambargo “çaktırmadan” kaldırılmaya çalışılmaktadır.

Unutmayın, kalp-damar hastalıklarının ve kronik hastalıklarının tümünün altında yatan esas sebep “insülin direncidir”.

Kalp krizi ve felçlerin; obezite, diyabet, kanser, Alzheimer gibi tüm kronik hastalıkların sebebi kolesterol değil ŞEKER’ dir.

Kaynak: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/9888644

***

EK 1 (4.10.2024): ÖZCAN YÜCEL

Kaynak: https://x.com/drozcanyucel/status/1841071600294056154

***

Yazı için 2 yorum yapılmış:

  1. Özgür Aydın dedi ki:

    Sabaha karşı uyandım rüyamda kendimi hastanede görüyordum kalp krizi geçirmişim yoğun bakıma kaldırmışlar bir koşuşturma bir telaş doktorlar hemşireler… Oh be rüyaymış dedim ve geçtim bilgisayarın karşısına ve karşıma bu yazınız çıktı. Gelelim neticeye bölümünüzü çok beğendim. Makaleyi mükemmel yorumlamışsınız bu kadar olur.

  2. erol dedi ki:

    Ben şunu merak ediyorum lütfen Ahmet bey cevap yazın: Madem kolesterol iyi bir şey, neden yaş ilerledikçe ortaya çıkıyor? Gençlikte yokken daha sonra ortaya çıkan şey sizce daha mı iyi birşeydir?

Siz de yorumunuzu paylaşın: