KELLE PAÇA ÇORBASI DİYABETE KALKANDIR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

2-4 senede bir yapılan anketlere dayalı bir araştırmada hem toplam et hem işlenmiş et ve hem de işlenmemiş et yiyenlerde diyabet riskinin arttığı bildirildi (1).

Bu kadarına da pes!

Akıl, mantık ve bilimle dalga geçen bir araştırma: Kırmızı etin glisemik indeksi sıfırdır!

Bu filim adamları kırmızı et diye tüm kırmızı et ürünlerini (sığır, bufalo, domuz, koyun, kuzu, keçi, geyik vs) de kurnazca aynı sepete koyarlar. 

Salam, sosis, jambon gibi asla tavsiye etmediğimiz ürünler de kırmızı et olarak kabul edilir.

Biz kuzu pirzolası yeriz, bizde sığır ve öküz hele de bufalo pirzolası diye bir ürün yoktur.

Ülkemizdeki kuzu veya danaların yetişme, kesilme ve tüketilme biçimi ile Amerika’daki birbirinden çok farklıdır.

Beslenmenin araştırması olmaz

Hastanın ifadesine dayanan bu tür anketlerden elde edilen bilgilerle yapılan beslenme araştırmaları ne kadar doğru metot ve materyalle, önyargısız, titiz ve iyi niyetle yapılırsa yapılsın sayısız hataya açıktır, bunlardan bir sebep-sonuç münasebeti çıkarılamaz.

Bunlar sadece bir hipotez geliştirmeye zemin hazırlayabilmeleri bakımından değerlidir (2).

Beslenme araştırmalarının başlıca iki hedefi vardır:

BİR: İnsanların binlerce senedir tükettikleri, onları hastalıklardan koruyan tabii yiyecek ve içecekleri “karalamak“.

İKİ: Endüstrinin şiddetine maruz kalan yiyecek ve içeceklerin kusurlarını örtmek ve “parlatmak“.

Kelle paça çorbası diyabete kalkandır

İnsanoğlunun dünya kurulduğu günden beri bir numaralı gıdası olan kırmızı et ve diğer hayvani ürünlerin diyabete sebep olması zaten akıl ve mantıkla bağdaşmıyor.

Ben bu araştırmanın tam aksine kırmızı et ve et ürünlerinin sağlıklı yaşamanın temel unsurlarından biri olduğunu, diyabete karşı da koruyucu olacağını savunuyorum.

Insulin resistance and glycine metabolism in humans” başlıklı makale de bu fikrimi destekliyor (3).

Bu makalede temel olarak kırmızı et, kemik suyu, sakatat, kelle paça, yumurta, süt, balık eti gibi hayvani gıdalarda bulunan glisin isimli amino asidin diyabet riskini azalttığı, glisinin azalmasının diyabet ve obezitede görülen artan arteriyel kalsifikasyon riskini açıklayabileceği ileri sürülüyor:

Obezite veya diyabet hastalarında plazma glisin düzeyi düşüktür ve insülin direncinin iyileşmesi plazma glisin konsantrasyonunu artırır. İleriye dönük çalışmalarda, başlangıçtaki glisin düşüklüğü tip 2 diyabet gelişme riskini öngörmekte ve daha yüksek serum glisin düzeyi, tip 2 diyabet riskinin azalmasıyla ilişkilendirilmektedir. Tutarlı bir şekilde, tip 2 diyabetli ebeveynlerin zayıf çocuklarında plazma glisin konsantrasyonu sağlıklı bireylere kıyasla daha düşüktür. Tip 2 diyabetli hastalar arasında glisin düşüklüğü, hastalığın klinik belirtilerinden önce ortaya çıkar.

Glisin, insan fizyolojik süreçleri için gerekli olan çeşitli metabolik yollara katılır. Glisin kalıntıları kolajen molekülünün üçlü sarmalını stabilize etmek için gerekli olduğundan, glisinin kolajen yapısını korumadaki rolü kritiktir. Glisinin bu niteliği muhtemelen medial arteriyel kalsifikasyonun oluşumunu ve diyabet ve kronik böbrek hastalığı ile ilişkili yüksek kardiyovasküler riski açıklamaya katkıda bulunur, çünkü ortaya çıkan kanıtlar normal kolajen içeriğini insanlarda vasküler kalsifikasyonun başlaması ve ilerlemesiyle ilişkilendirir.”

Glisin nedir, ne işe yarar?

Kolajen vücudumuzdaki toplam proteinin yaklaşık yüzde 30’unu oluşturur; kolajenin yüzde 28’i ise glisin isimli amino asitten oluşur.

Glisin, bağ dokusunda en yüksek konsantrasyona sahip olan yarı esansiyel yani vücutta da sentezlenen bir amino asittir.

Vücutta yapılan glisin, fizyolojik ihtiyaçları karşılamada yetersiz kaldığı için mutlaka gıdalarla alınması gereklidir.

Glisin, merkezi sinir sisteminde nörotransmitter olarak görev yapar ve periferik ve sinir dokularında antioksidan, anti-enflamatuar, kriyoprotektif ve immünomodülatör gibi birçok role sahiptir.

Faydaları bağ dokusu sağlığının çok ötesine geçer.

Glisin, anti-enflamatuar etkilere sahiptir, vücudun glutatyon yapmak için kullandığı üç amino asitten biridir.

Glisin ayrıca vücudun kreatin adı verilen bir bileşik yapmak için kullandığı üç amino asitten de biridir. Kreatinin kas boyutunu, gücünü ve kuvvetini artırır. Kemik sağlığına da destekler.

Glisin sakinleştirici etkisi sayesinde uykuyu teşvik edebilir ve uyku kalitesini artırabilir.

Glisin, bakteriler, mantarlar ve virüsler gibi bulaşıcı ajanlara karşı fiziksel bir bariyer görevi gören hücre dışı matrisi güçlendirerek virüslere karşı korunmaya yardımcı olur.

Çoğu insan, vücutlarının bir günde sentezleyebileceğinden 8,5 ila 10 gram daha fazla glisine ihtiyaç duyar.

En iyi glisin kaynağı kırmızı et, kemik suyu, sakatat, kelle paça, yumurta, süt, balık eti gibi hayvani gıdalardır.

Bakliyat, kuruyemişler ve ıspanak, kuşkonmaz, lahana, karnabahar, sarımsak, soğan gibi sebzelerde de daha az miktarda bulunur.

Gelelim neticeye

Atalarımızın binlerce senedir yedikleri hayvani gıdalar sağlıklı yaşamanın, hastalıklardan korunmanın olmazsa olmaz gıdalarıdır.

Endüstri ve bilim tarafından her gün yeni bir karalama kampanyası yapılan, çamur atılan bu gıdalara gözünüz gibi bakın, namusunuz gibi koruyun.

Kaynaklar:

1. https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0002916523661192?via%3Dihub

Makale: Red meat intake and risk of type 2 diabetes in a prospective cohort study of United States females and males

2. https://ahmetrasimkucukusta.com/2018/09/15/yazilar/tip-yazilari/beslenme/modern-tibbin-beslenme-arastirmalarina-guvenilemez-beslenmenin-arastirmasi-olmaz/

3. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/29094215/

Makale: Insulin resistance and glycine metabolism in humans

Kelle paça çorbası tarifi - Çorba Tarifleri

***

EK 1 (3.12.2023): Beyin glukoz metabolizmasında azalma ve mitokondriyal disfonksiyon, klinik Azheimer Hastalığı (AH) semptomlarının başlamasından 15 yıl kadar önce ortaya çıkıyor. AAH’ lı hastaların beyninde glikoz kullanımı tehlikeye girdiğinden, keton cisimleri (KC’ ler) alternatif bir enerji kaynağı olarak hizmet edebilir.

KC’ ler, yüksek yağ, orta düzeyde protein ve düşük karbonhidrat içeren ketojenik diyetlerin tüketilmesinin ardından artan yağ asitlerinin β-oksidasyonundan üretilir. KC’ lerin beyin enerji metabolizmasını iyileştirmek için kan beyin bariyerini geçtiği gösterilmiştir.

Bu derleme, ketojenik diyetin Aβ, tau (özellikle p-tau 181), GFAP ve NFL gibi varsayılan AH biyo-belirteçleri üzerindeki etkilerini tartışmakta ve KC’lerin nöro-enflamasyon, oksidatif stres ve mitokondriyal metabolizma üzerindeki rolünü ele almaktadır.

Makale: Ketone bodies mediate alterations in brain energy metabolism and biomarkers of Alzheimer’s disease

Kaynak: https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38033541/

***

EK 2 (12.12.2023): Kelle paça diyabete kalkandır.

Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=34nv1gK7q4U

***

EK 3 (27.12.2023): Medipol Mega Üniversite Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral ile bizi nakavt edip yatağa düşüren hastalıklardan korunmak için bağışıklığımızı nasıl güçlendirmemiz gerektiğini konuştum. Prof. Dr. Göral, hastayken kendisine uyguladığı, sır reçetesini de benimle paylaştı.

İŞTE O REÇETE
Prof. Dr. Göral “Kelle paça çorbasının faydalı olduğuna ait çok yaygın bir görüş vardır. Kemik suyu çorbası daha da çok faydalıdır. Pandemi döneminde, Kovid-19’a yakalanan meslektaşlarım bile, kelle paça ve kemik suyu çorbasına inandığından, her sabah kemik suyu çorbası içerek bu hastalığı atlattığını söylemişti. Aynı şekilde ben de üst solunum yolu hastalıklarına yakalandığımda bu reçeteyi uyguluyorum” dedi.

KANSERE KARŞI DA ŞİFA
Prof. Dr. Göral, kelle paça çorbasının faydalarını şöyle anlattı: “Sadece üst solunum yolu hastalıklarında değil kanser hastaları için gerekli olan kollajen maddesini içerisinde bulundurmasından dolayı kelle paça çorbası kanser tedavisinde de oldukça faydalı. Kalsiyum, magnezyum, fosfor eksikliğinden kaynaklı sorunları ortadan kaldırmaya yardımcı olur. Kansızlıkta oldukça faydalıdır. Omega 3 bakımından da çok zengindir. İçerisindeki D vitamini, bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur.” “Soframızdan neyi eksik etmeyelim?” sorusuna ise Prof. Dr. Göral, şu yanıtı verdi: “Turşuyu, özellikle lahana turşusunu sık tüketmeliyiz. Turunçgiller, bol sebze, et, yoğurt ve yumurta sofranızdan eksik olmamalıdır. Probiotikler veya kefir de çok faydalıdır. Fast food, asitli içecekler ve hazır gıdalardan uzak duralım.” Prof. Dr. Vedat Göral, bol miktarda sıvı tüketilmesi gerektiğini de belirterek “Bol sıvı alın, dinlenin, burnunuzu tuzlu serumla yıkayın” dedi.

ŞİFA VEREN ÇORBA TARİFLERİ
Kemik suyu çorbası ve kelle paça çorbasının faydalarının saymakla bitmediğini söyleyen Prof. Dr. Göral, şifa veren çorbaların tariflerini de verdi:

KEMİK SUYU ÇORBASI
Kemikleri 6 bardak suyla yaklaşık yarım saat kadar haşlayalım. Daha sonra suyun içinde hiçbir kemik kalıntısı kalmayacak şekilde süzelim. Suyu bir iki taşım daha kaynamaya bırakırken, yumurta ve unu çırpma teli yardımıyla pürüzsüz oluncaya dek karıştıralım. Kaynayan kemik suyunu, tencereye sürekli karıştırarak ekleyelim. Tuzunu ve ezilmiş sarımsağı da ekleyip, altını kısalım ve 15 dakika daha kaynatalım. Tereyağında toz biberi hafif yakıp çorbanın üzerine dökelim.

KELLE PAÇA ÇORBASI
UNU tereyağında kavurarak çorbanın yapımına başlıyoruz. Çırpma teli yardımıyla suyunu azar azar ilave edip kaynamaya bırakıyoruz. Bir kasenin içinde yumurta sarısı, limon suyu ve yoğurdu çırpıyoruz. Kaynayan sudan da bir kepçe ilave edip tencereye azar azar ve çırparak döküyoruz. Haşlanıp ayıklanmış kelle etini ve ezilmiş sarımsağı ilave edip bir iki taşım kaynatıyoruz. Son olarak çok az tuz ilave ediyoruz.

VÜCUDUNUZU GÜÇLENDİRMEK İÇİN
Hastasınız ve yatıyorsunuz, canınız hiçbir şey yemek istemiyor. İşte tam bu durumda vücudunuzu güçlendirmek için uygulanacağınız reçeteyi ise Prof. Dr. Göral, şöyle açıkladı:
 Peynir, tam yağlı süte ve sütlü içeceklere eklenen yağsız süt tozu, tereyağı, krema, reçel, bal, öğütülmüş badem veya fıstık, fındık ezmesi tüketilmeli.
 C vitamini zengini limon, portakal, greyfurt, mandalina ve kivi gibi bağışıklık sistemini güçlendiren meyveler tüketilmeli.
 Doymuş yağ oranı yüksek bir diyet, virüsün hücrelere ana giriş noktası olan anjiyotensin dönüştürücü enzimi artırır. Araştırmalar, Akdeniz tipi beslenmenin doymuş yağ oranı düşüktür. Bitkisel besinlerden elde edilen besin maddeleri ise yüksektir. Vücuda daha fazla antioksidan sağlar. Antioksidanlar, virüslerle savaşmaya ve bağışıklık sistemini desteklemeye yardımcı olur.
 Bitkilerin ürettiği faydalı bileşikler olan lif, temel vitamin ve mineraller ile fito-kimyasalları sağlayabilir. Örneğin; sebzeler ve meyveler, fındık ve tohumlar, zeytin ve zeytinyağı, baklagiller, fasulye ve mercimek gibi.
 Bağışıklık sisteminizin düzgün çalışması için, bazı vitamin ve minerallere ihtiyacı vardır. Bunlar arasında C vitamini, D vitamini ve çinko bulunur.
 Bitkisel takviyeler, probiyotikler ve diğer besin takviyesi bileşenleri de bağışıklığı güçlendirir.

Kaynak: https://www.sabah.com.tr/saglik/2023/12/27/profesorlerin-bile-ilaci-kelle-paca-ve-kemik-suyu-corba

***

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. murat dedi ki:

    hocam bililer için çok teşekkür ederim. kelle paça candır. hel birde sarımsaklı olursa tadından yenmez. gaziantep ten sevgiler..

Siz de yorumunuzu paylaşın: