HABERİNİZ OLSUN
ETİBBA DİYOR Kİ
DERDİME BİR ÇARE
TABİBAN-I CİHAN İÇÜN
BENİM ŞARKILARIM
BİLİM, ÖZGÜR DÜŞÜNCENİN VE SORGULAMANIN ÖNÜNE GEÇEREK, BİR OTORİTE KURMA ARACI HÂLİNE GETİRİLDİ
Newsweek’ de Stanford Tıp Fakültesi’nde Sağlık Politikası Profesörü Jay Bhattacharya ve Rutgers Üniversitesi’nde Genetik Profesörü Bryce Nickels’ in “The Scientific Establishment Is Turning ‘Science’ Into a Dogmatic Tool of Oppression” başlıklı yazıları:
Kovid dönemi, fikirleri güçlü, bilim ve hükümet bürokrasilerine ters düşen bilim insanları için zor bir dönem oldu.
Daha önceki zamanlarda kusursuz bir üne sahip olan “bilim adamları” için bile, açıkça konuşmanın bedeli sosyal medya şirketleri, medya ve ne yazık ki bilimsel dergiler ve “bilim insanı” meslektaşlarımız tarafından karalanmak oldu.
Herhangi bir bilim adamının, yalnızca gerçeğe bağlılıklarını gerekçe olarak göstererek konuşmaya cesaret etmesi şaşırtıcıdır.
Facebook CEO’su Mark Zuckerberg, Temsilciler Meclisi’ne yakın zamanda yazdığı bir mektupta, Biden-Harris yönetiminin, hoşlanmadığı konuşmaları sansürlemesi için sosyal medya imparatorluğuna “defalarca baskı yaptığını” yazdı.
Şirketi sık sık bu talepleri kabul etti ve Zuckerberg, “geriye dönüp bakıldığında ve yeni bilgilerden yararlanarak” bunun yanlış olduğunu artık kabul ediyor.
Hükümetin emri üzerine Zuckerberg’in Facebook’u, tehlikeli işlev kazanımı araştırmaları, okulların kapatılması ve Kovid-19 aşısı zararları hakkındaki doğru açıklamaları bile sansürledi.
Hiçbir bilim insanı, sosyal medyada paylaştıkları bilgilerin “yanlış bilgi” olarak etiketlenmesini veya Zuckerberg’in niteliksiz sansürcülerinin sıklıkla yaptığı gibi, bilimsel konuşma sebebiyle hesaplarının askıya alınmasını istemez.
Bu tür yaftalar, bilim insanlarının itibarına doğrudan bir iftira niteliği taşımaktadır; bu sansür rejiminin bir sonucu olarak, pek çok bilim insanı böyle bir yaftayı göze alamayarak sessiz kalmayı ya da kenardan izlemeyi tercih etmektedir.
Bu arada, bilim veya halk sağlığı politikaları hakkındaki tartışmalara katılmayı seçen bilim insanları, sadece sosyal medya şirketleri tarafından değil, iyi niyetli tartışmalara girmek yerine ırkçılık, cinsiyetçilik, antisemitizm, sahte çıkar çatışması iddiaları ve hatta toplu katliam suçlamalarını lobi yapan bilim insanı kabadayıları tarafından iftira dolu saldırılarla karşılaşmaktadır.
Aklı başında, mantıklı bir söylemden faydalanacak olan kamuoyu, bunun yerine hedeflerini susturmak için gözdağı veren bilimsel kabadayıların kabadayılıklarıyla karşı karşıya kalmaktadır.
Aklı başında ve mantıklı açıklamalardan faydalanacak olan kamuoyu, bunun yerine hedeflerini susturmak için gözdağı veren bilimsel zorbaların yaygaralarıyla karşı karşıya kalıyor.
İkimiz de bunu ilk elden tecrübe ettik.
Bu makalenin yazarlarından biri olan Jay Bhattacharya, Ekim 2020’de savunmasız yaşlıların odaklanmış şekilde korunması, okulların açılması ve tecritlerin kaldırılması çağrısında bulunan Büyük Barrington Deklarasyonu’nun (GBD) ortak yazarlarından biridir
Buna cevaben prestijli British Medical Journal (BMJ), GBD’ nin korkunç Koch kardeşlerden destek aldığını iddia eden yanlış bir yazı yayınladı. Sol eğilimli akademide böyle bir suçlama, Kabil’in işareti gibidir ve pek çok bilim adamı, fikirlerine katılmalarına rağmen, sonuç olarak GBD ile ilişki kurmaktan korktu.
Utanç verici bir şekilde, BMJ makalede bir düzeltme yayınlamak zorunda kaldı çünkü GBD için Koch fonu yoktu.
Ancak karalayıcı hasar çoktan verilmişti ve birçok bilim insanı, daha iyisini bilmelerine rağmen okullar kapanıp çocuklar zarar görürken sessiz kaldı. Benzer şekilde karalanmak istemediler.
Gelecek ay Stanford Üniversitesi’nde, pandemileri en iyi nasıl yönetebilecekleri ve ortaya çıkmalarını önleyebilecekleri konusunda farklı görüşlere sahip bilim insanları arasında sivil tartışmaların yer aldığı bir konferans düzenlenecek.
Gelelim neticeye
Bu yazı, bilimsel otoritenin veya bilimsel kurumların, bilimi bir tür dogmatik (kesin ve sorgulanamaz) araç haline getirerek baskı kurma amacıyla kullandığını öne sürüyor.
Bilimin objektif bir bilgi arayışı olmaktan çıkarılıp, bazı çıkar grupları veya güç odakları tarafından toplumu yönlendirme, baskılama veya kontrol etme amacıyla kullanıldığı iddia ediliyor.
Kısaca bilim, özgür düşüncenin ve sorgulamanın önüne geçerek, bir otorite kurma aracı haline getirildi.
***
Tam bir rezillik dönemiydi pandemi Yapılanları yalanları sahtekarlıkları unutmadık