KAÇINGAN/KISITLI GIDA ALIM BOZUKLUĞU

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Kaçıngan/Kısıtlı Gıda Alım Bozukluğu (ARFID), Amerikan Psikiyatri Birliği’nin teşhis kılavuzu olan DSM-5’te (2013) resmi olarak tanınmış ve “Beslenme ve Yeme Bozuklukları” kategorisine dahil edilmiş bir hastalıktır.

Daha önceleri “Bebeklik ve Erken Çocukluk Döneminde Beslenme Bozukluğu” olarak adlandırılıyordu, ancak yalnızca çocuklarla sınırlı olmadığı ve her yaşta görülebildiği anlaşılarak tanı güncellenmiştir.

Bazen “seçici yeme bozukluğu” olarak da tanımlanan ARFID, basit seçici yeme davranışının ötesine geçen karmaşık bir durumdur.

Beslenme ihtiyaçlarının karşılanmasında sürekli bir başarısızlıkla karakterize olan bu durum, genellikle önemli kilo kaybına, beslenme eksikliklerine veya hatta takviyelere ya da tüple beslenmeye bağımlılığa yol açar.

Diğer bazı yeme bozukluklarının aksine, ARFID beden imajı endişeleri veya kilo verme isteğiyle tetiklenmez; duyusal hassasiyetler, boğulma veya kusma korkusu veya genel olarak yemek yeme isteği eksikliği nedeniyle yiyeceklerden kaçınabilirler.

Bu durum, ciddi şekilde kısıtlanmış bir diyete, sosyal izolasyona ve önemli sağlık sorunlarına yol açabilir.

ABD’ de çocuk ve yetişkinlerin %0,5 ila %5’inin ARFID’ e sahip olduğu tahmin edilmektedir.

ARFID’ in kesin sebebi bilinmiyor; biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin karmaşık bir etkileşiminin sonucu ortaya çıkabileceği düşünülüyor.

Biyolojik faktörler arasında duyusal hassasiyetler, genetik yatkınlık ve tat veya koku işlemedeki nörolojik farklılıklar yer alabilir.

ARFID hastalarında tokluk hissini artıran hormonların (peptid YY, kolesistokinin ve oksitosin gibi) anormal derecede yüksek seviyelerde ve açlık hissini uyaran hormonların (grelin gibi) düşük seviyelerde bulunduğu ve bunun hastalığın gelişmesine veya devam etmesine katkıda bulunabileceği tespit edilmiştir.

Psikolojik faktörler de sıklıkla önemli bir rol oynar. ARFID sıklıkla anksiyete bozuklukları, otizm spektrum bozuklukları veya obsesif-kompulsif eğilimlerle birlikte görülür.

Boğulma olayları gibi yiyeceklerle ilgili travmatik olaylar da bu bozukluğun gelişimine katkıda bulunabilir.

Çevresel faktörler: Erken beslenme zorlukları, ebeveynlerin beslenme konusunda kaygılı olması veya erken çocukluk döneminde çeşitli gıdalara sınırlı maruz kalma gibi çevresel faktörler de ARFID riskini artırabilir.

Ayrıca, yüksek hassasiyet, rutinlerde katılık veya mükemmeliyetçilik gibi bazı mizaç özellikleri, bireyleri bu bozukluğa yatkın hale getirebilir.

Hastalık belirtileri ve bulguları

Hastalık her kişide farklı şekilde ortaya çıksa da, dikkat edilmesi gereken birkaç yaygın belirti ve semptom vardır.

En belirgin olanı, genellikle az sayıda “güvenli” gıdayla sınırlı, oldukça kısıtlı bir beslenme düzenidir. Bu güvenli gıdalar belirli bir renk, doku veya markada olabilir.

 

ARFID, seçici yeme alışkanlığının ötesine geçerek, gıdalardan kaçınma konusunda yıpratıcı seviyelere ulaşır.

ARFID’ in fiziksel belirtileri arasında önemli kilo kaybı veya çocuklarda beklendiği gibi kilo alamama veya büyümeme yer alabilir.

Mide ve bağırsaklarla alakalı şikâyetler ve yorgunluk, hâlsizlik veya saç dökülmesi gibi yetersiz beslenme belirtileri yaygındır.

Ağır vakalarda, besin takviyelerine veya hatta beslenme tüplerine ihtiyaç hâsıl olabilir.

Duygusal ve davranışsal olarak, genellikle yiyecek ve yeme durumlarıyla ilgili yüksek düzeyde kaygı gösterirler. Yemekli sosyal etkinliklerden kaçınabilir, toplum içinde yemek yemekte zorlanabilir veya yeni veya korkulan yiyeceklerle karşılaştıklarında panik yaşayabilirler.

Anoreksiya nervoza hastalarının aksine, ARFID’ lilerin genellikle beden imajı veya kilo alımıyla ilgili endişeleri yoktur.

Çocuklarda büyüme gecikmeleri yaygınken, yetişkinlerde sağlıksız kilo kaybı ve kas kaybı görülebilir. Vücudun temel besin maddelerinden yoksun olması bilişsel işlevleri de etkileyerek konsantrasyon, hafıza ve genel zihinsel keskinlik sorunlarına yol açabilir.

Ayrıca, sosyal durumlar ARFID’ liler için genellikle aşırı kaygı kaynağı haline gelir. Sosyal toplantılara veya hatta aile yemeklerine katılmak inanılmaz derecede stresli deneyimler olabilir.

Bu sosyal izolasyon, yalnızlık, depresyon ve düşük öz saygı duygularına yol açabilir. Profesyonel ortamlarda, yemek odaklı iş yemekleri veya ekip oluşturma etkinlikleri kariyer gelişimine engel teşkil edebilir.

Çocuklar ve gençler için okul kafeteryaları ve doğum günü partileri özellikle zorlayıcı olabilir ve sosyal gelişimlerini ve akran ilişkilerini etkileyebilir.

Alışılmadık yiyeceklerle karşılaşma veya yeme baskısı altında kalma endişesi, yorucu ve bunaltıcı olabilir. Bu kronik stres, mevcut ruh sağlığı sorunlarını kötüleştirebilir veya yenilerinin gelişmesine katkıda bulunabilir.

ARFID ile ilgili yanlış anlaşılma ve farkındalık eksikliği, hastaların başkalarının mücadelelerini anlamadığını veya ciddiye almadığını hissetmelerine yol açarak hayal kırıklığı ve yalnızlık duygularına yol açabilir. Bu durum, yardım ve destek aramanın önünde engeller yaratarak, bozukluğun süresini ve şiddetini uzatabilir.

ARFID tedavi edilebilir bir durumdur. Tedavi genellikle multidisipliner bir yaklaşım gerektirir:

Tedavi genellikle beslenme danışmanlığı, bilişsel davranışçı tedavi ve gerekirse tıbbi destek ihtiva eder.

Amaç, korkuları azaltmak ve yeme çeşitliliğini yavaş yavaş artırmaktır.

Gelelim neticeye

ARFID, “şımarıklık” veya “inat” değil, karmaşık sebepleri olan ciddi bir yeme bozukluğudur. Doğru teşhis ve erken müdahale ile yemek çeşitliliğini artırmak ve sağlıklı bir beslenme düzeni oluşturmak mümkündür.

***

Siz de yorumunuzu paylaşın: