HABERİNİZ OLSUN
ETİBBA DİYOR Kİ
DERDİME BİR ÇARE
TABİBAN-I CİHAN İÇÜN
BENİM ŞARKILARIM
KENDİ GAZINIZI KOKLAMAK BEYİN GÜCÜNÜ ARTIRABİLİR, ALZHEİMER’İ ÖNLEYEBİLİR
Daha önce “bağırsak gazı koklamanın” kanser, felç, kalp krizi, diyabet, artrit ve bunamayı önleyebileceğini, bunun da bağırsak gazında bulunan hidrojen sülfürün hücrelerin enerji santralleri olan mitokondrileri ve onun DNA! sını koruyarak gerçekleştiğini yazmıştım (1).
New York Post’ un haberinde ise PNAS’ da yayınlanan bir makale kaynak gösterilerek “Kendi gazınızı koklamanın beyin gücünü artırabileceğini, Alzheimer’ i önleyebileceği” bildiriliyor (2):
Johns Hopkins Tıp Merkezi’nin çalışmasında, bağırsak gazında bulunan ve çürük yumurta kokusuna benzer bir koku yayan hidrojen sülfürün, yaşlanan beyin hücrelerini bilişsel gerilemeden ve ABD’de her yıl yaklaşık 500.000 yeni hastaya teşhis konulan Alzheimer hastalığından koruyabileceği bulundu.
PNAS’ da yayınlanan çalışmanın ortak yazarı Dr. Bindu Paul, “Yeni verilerimiz, yaşlanma, nöro-dejenerasyon ve hücre içindeki hidrojen sülfür ve diğer gaz moleküllerini kullanan hücre sinyalleşmesi arasında kesin bir bağlantı kuruyor” dedi.
Çığır açan bu çalışmada, insanlardaki Alzheimer hastalığını taklit eden genetiği değiştirilmiş fareler kullanıldı.
Farelere, vücutta yavaşça gaz moleküllerini salan NaGYY adı verilen bir hidrojen sülfür taşıyıcı bileşik enjekte edildi.
12 hafta sonra, farelerde hafıza ve motor fonksiyonlarındaki değişiklikler test edildi ve sonuçlar şok ediciydi.
Hidrojen sülfür verilen farelerde, verilmeyenlere kıyasla hem bilişsel hem de motor fonksiyonlarda %50 gibi şaşırtıcı bir oranda iyileşme olduğu tespit edildi.
Hidrojen sülfür tedavisi alan fareler daha aktif bir fiziksel aktivite sergiledi ve daha iyi bir hafıza gösterdi.
Çalışma ekibi, “Sonuçlar, Alzheimer hastalığının davranışsal sonuçlarının hidrojen sülfür verilmesiyle tersine çevrilebileceğini gösterdi” açıklamasını yaptı.
İnsan vücudu, vücut genelindeki fonksiyonları düzenlemeye yardımcı olmak için tabii olarak az miktarda hidrojen sülfür üretir.
Glikojen sentaz beta adı verilen bir enzim, hücresel süreçlerin düzenlenmesine yardımcı olur.
Önceki çalışmalar, kadınların gaz çıkarmasının aslında erkeklerin gaz çıkarmasından “önemli ölçüde daha yüksek konsantrasyonda” hidrojen sülfür ihtiva ettiğini göstermişti; bu kadın gazının erkeklerinkinden “daha yoğun bir kokuya” sahip olma eğiliminde olduğu anlamına gelir.
Ne yazık ki, hidrojen sülfür seviyeleri yaşla birlikte azalıyor.
Araştırma ekibi, “Bu durum bilişsel, hafıza ve motor fonksiyonların bozulmasına ve nihayetinde kaybına yol açar” diye açıkladı.
Hidrojen sülfürün etki mekanizması: Hidrojen sülfürün, koruyucu tesirinin GSK3β isimli bir enzimi sülfhidrasyon yoluyla aktivitesini baskılaması ve böylece Alzheimer hastalığında önemli bir patojenik olay olan tau’nun hiperfosforilasyonunu önlemesiyle gerçekleştiği düşünülüyor (3).
Tau proteininin aşırı fosforilasyonunu (hiperfosforilasyon), Alzheimer’da nörofibriller yumakların oluşmasına ve hastalığın ilerlemesine yol açıyor.
Gelelim neticeye
Dışkı nakli sayesinde Modern Tıbbın yetersiz kaldığı birçok hastalığın önlenebileceği ve tedavi edilebileceğini gösteren sayısız çalışma var.
Bunlara bağırsak gazı koklamayı da eklemek gerekiyor ama önce tabii ki farelerde elde edilen bu sonuçların insanlarda da gösterilmesi gerekiyor.
Bu tedavinin en önemli hususiyetinin ise kötü kokusu dışında hiçbir yan etkisinin bulunmaması olacağını şimdiden söyleyebilirim.
NOT: Pandeminin filim adamları, benim bu bağırsak gazı makalelerimle o mini mini minnacık akıllarıyla dalga geçmeye kalkışmışlardı; umarım akıllanmışlardır. Yok, akıllanmamışlarsa, onları tedavi edecek miktarda gazı adreslerine göndereceğim.
Kaynaklar:
3. https://www.pnas.org/doi/10.1073/pnas.2017225118
Makale: Hydrogen sulfide is neuroprotective in Alzheimer’s disease by sulfhydrating GSK3β and inhibiting Tau hyperphosphorylation”
***
