Sağlık Bakanı Ahmet Demircan’ ın “ilaçlar kutuyla değil tane tane satılsın” tavsiyesini ben de seneler önce “İlaç israfının sebebpleri nelerdir, önlenmesi için neler yapılabilir” başlıklı makalemde dile getirmiştim. İlaç israfı nasıl önlenir? İlaç israfı tüm dünya ülkelerini ilgilendiren ‘küresel ekonomik’ bir problemdir. Çözümü de ülke bazında alınacak tıbbi veya polisiye tedbirlerle mümkün değil ama gene […]

Bir ilahiyatçı yoğun bakım bölümlerinde (YBB) kadın ve erkeklerin ayrı odalarda yatırılmaları gerektiğini söylemiş. Haksız sayılmaz. Bu hastaların hepsinin şuur kapalı olmadığı gibi YBB’ da yoğun bakım ihtiyacı olmayan hastaların yatması hiç de seyrek değildir. İnternete düşen YBB’ da çiğ köfte partileri, göbek atma videoları da buna iyi bir örnektir.

Başta solunum yolları olmak üzere birçok enfeksiyon hastalığının tedavisinde yaygın olarak kullanılan klaritromisin sınıfı antibiyotiklerin kalp hastalığı ve kalpten ölüm riskini artırdığı bildirildi. Doktorların antibiyotik yazarken çok dikkatli olmalarında fayda olduğu gibi insanların da antibiyotiklerin leblebi değil içinde ölüm riski taşıyan kimyasallar olduğunu bilmeleri gerekiyor.

İlaç şirketi, bağımlılık yapıcı etkileri olan ağrı kesicileri aldatıcı pazarlama yöntemleriyle tanıttıkları iddiaları üzerine satış elemanlarının yarısını işten çıkardığını ve bu ilacın doktorlara tanıtımını durdurduğunu açıkladı. Doktor reçetesini propagandistlerin çantasından çıkan “tavşanların” yüzü suyu hürmetine göre değil bilgi ve tecrübelerine ve hastanın ihtiyacına göre yazmalıdır.

Her zaman söylüyorum, sağlıkta, hastalıkta reklâm olmaz, olmamalı. Ayrıca da, yanlış bilgilendiren, haksız rekâbete sebep olan, bilime aykırı, dini duyguları sömüren reklâmların dönüp dolaşıp sahibini vurması kaçınılmaz. “Tezgâh üstü ilaçlar her yerde satılsın, reklâmları yapılsın” diye sağlıkta reklâmı destekleyen iletişim uzmanları fazla konuşmasınlar. Yarın uyanığın biri her derde deva okunmuş yoğurdu piyasaya sürerse, sap gibi kalırlar.