Öksürük, soğuk algınlığı, mide ve göz problemleri gibi rahatsızlıklar için doktora gidilmesine gerek olmadığı, bunların eczaneler tarafından da tedavi edilebileceği açıklandı. Bu tavsiye için “yetmez ama evet!” diyorum. Lay-lay-lom hastalıklar için, çok yoğun çalışan hastaneleri ve doktorları meşgul etmek kesinlikle doğru değil.

İlaç firmalarının, doktorlara promosyon dağıtarak reçete yazmalarını önlemek amacıyla bakanlık bir genelge yayınladı. Genelgeyle, ilaç mümessillerinin hastanelerdeki çalışmalarına sınırlama getirildi. Mümessiller, artık mesai saatlerinde hastanelere giremeyecekler.

İğne ve lazer akupunkturun, kronik diz ağrısı olan hastalarda uzun vadeli tesirinin olmadığı bildirildi. Prensip olarak körü körüne akupunktura ve diğer alternatif tedavilere değil, bunların mucize gibi sunulmasına, doktor olmayanlar tarafından uygulanmasına ve şarlatan doktorlar tarafından suiistimal edilmesine karşıyım, hem de şiddetle.

Yeni bir araştırmada birinci basamak hekimlerin sabah saatlerine göre öğleden sonra daha fazla antibiyotik yazdıkları ortaya çıktı. Uzmanlar bu durumu doktorların zihin yorgunluğuna bağlıyorlar. İlaç yazdırmak, tomografi çektirmek isteyen hastaların doktorlarına öğleden sonra başvurmaları daha uygun olur. Unutmayın, herkesin bir eşref saati vardır.

Ülker, 24 milyon $’ ı ülkemizde bir kuruluşa bağışlamamakta son derecede haklı çünkü bizde maalesef “bilimsel araştırma yapılmıyor”. İş bununla kalsa gene iyi; esas “acı gerçek” öğretim üyelerinin kendilerini “bilim adamı” yaptıklarını ise “bilimsel araştırma” sanmaları! Bu para bizde hebâ olup giderdi.