Tıbbın sadece tıp olduğunu zanneden “doktorlar” kanıta dayalı tıbbın her derde deva olacağını sanırlar ama işin aslı hiç de öyle değildir. Öyle olsaydı keşke, icra-i tababet de tabiplere gerek olmayacak kadar kolaylaşırdı. Kanıta dayalı tıp aslında “endüstrinin menfaatine dayalı tıp” tır, mesele budur!

Sunay Akın’ ın hekimlere uygulanan şiddete karşı çıkması hoşuma gitti. Bu mesele cezaların artırılmasi veya polisiye tedbirlerle çözülemez. Bugün yaşasalardı Hipokrat da İbni Sina da bu ağır iş yükü karşısında bocalar, isyan ederdi diye düşünüyorum.

Hoca, tıp fakültesindeki ilk dersinde diyor ki: Şifa bulan her her hasta kaybedilen bir müşteridir. Bu elbette bir şaka ama şu da bir gerçek ki ilaç endüstrisi hiçbir hastalığın tam olarak iyileşmesini istemez. Ama aynı zamanda kimsenin ölmesini de istemez, hastanın ölmesi demek altın yumurtlayan tavuğun kesilmesi demektir. Günümüzde çığ gibi artan obezite, diyabet, damar sertliği […]

Nutritients’ in 10 kıdemli editörü, yayıncı kuruluşun vasat kalite ve önemdeki yazıları kabul etmeleri için kendilerine baskı yaptığı iddiasıyla istifa ettiler. Daha önce de ünlü beslenme uzmanı Wansink’ in makaleleri maniple edildiği gerekçesiyle yayından kaldırılmıştı. Beslenme araştırmalarından gelen fena kokular için etkili bir sosa büyük ihtiyaç var.

Radyolojik teknolojinin ilerlemesi ve kullanımının yaygınlaşmasının getirdiği problemlerden biri de tesadüfen tespit edilen tümörlerdir (insidentaloma). İnsidentalomaların çoğu hiçbir zaman zarar vermeyecek olsalar bile bunlar başka tetkiklere ve tedavilere yol açarak ölüme kadar varabilen risklere ve ciddi ekonomik kayıplara sebep olabilirler.