Her zaman söylüyorum, sağlıkta, hastalıkta reklâm olmaz, olmamalı. Ayrıca da, yanlış bilgilendiren, haksız rekâbete sebep olan, bilime aykırı, dini duyguları sömüren reklâmların dönüp dolaşıp sahibini vurması kaçınılmaz. “Tezgâh üstü ilaçlar her yerde satılsın, reklâmları yapılsın” diye sağlıkta reklâmı destekleyen iletişim uzmanları fazla konuşmasınlar. Yarın uyanığın biri her derde deva okunmuş yoğurdu piyasaya sürerse, sap gibi kalırlar.

Üzümün ruh sağlığına müspet etkileri olabileceği ve üzümde bulunan bileşiklerin depresyon tedavisinde kullanılabileceği bildirildi. Bu haber, bilim adamlarının amacının üzüm yemek değil bağcı dövmek olduğunu bir kere daha gözler önüne seriyor. Araştırmacılar insanlara üzüm yiyin tavsiyesinde bulunmak yerine üzümde bulunan bileşikleri hap haline getirip yutturmak derdindeler.

Sağlık Bakanlığı’ mızın hastanelerdeki ve acillerdeki yığılmayı önlemek için cansiperane çalışması her türlü takdiri hak ediyor. Gel gelelim bu yığılma buraya gelen ve çoğu hasta olmayan kişilere doktor bulmakla önlemez. Yapılması gereken şey gereksiz başvuruları azaltmaktır. Benim de bu mevzuda bazı tavsiyelerim var.

Tavsiye ve uyarıları tıp âlemi tarafından ”emir” kabul edilen CDC’ nin (Hastalık Koruma ve Önleme Merkezi) Başkanı, ilaç ve türün şirketlerinden hisse senedi aldığının ortaya çıkması üzerine istifa etti. Bu istifa, CDC’ yi bilimsel bir kuruluş zanneden tıp âleminin gerçekleri görmesini sağlayabildiğinde daha büyük değer kazanacaktır.

Etken maddesi oseltamivir olan grip ilacını içtikten kısa süre sonra halüsinasyonlar gören, kendine zarar vermeye ve pencereden atlayarak intihara teşebbüs eden küçük kızın haberinden sonra 16 yaşında bir gencin Tamiflu içtikten sonra intihar ettiği bildirildi. Etkinliği ve emniyeti ispatlanmamış olan bu ilacın özellikle çocuklarda kullanılmasını doğru bulmuyorum.