Türkiye’de, Covid-19’a karşı Sinovac inaktif aşı kullanacağı açıklandığından beri yoğun bir karşı propaganda izliyoruz. Aşı karşıtı olmadığından emin olduğumuz kişiler bu aşıyı beğenmiyor, kötülüyor, yayınları çarpıtarak inaktif aşılar hakkında yanıltıcı ifadeler kullanıyorlar. Oysa bu aşı varyantlara karşı en etkili aşıdır ve bu Türkiye için bir şanstır.

“Aşı şirketlerinin birincil amacının insan sağlığı değil daha çok kazanmak” olduğunu bilmeyenler de öğrenmiş oldular. “Feci bir ahlâki çöküşün eşiğindeyiz” diyen Dünya Sağlık Teşkilatı Başkanı Ghebreyesus’un bu sözleri şüphesiz ki sadece kendi teşkilatını değil aşı şirketlerini de kapsıyor olmalıdır.

Virüsü aldıktan sonra hastalığın hafif atlatılmasının ilk şartı sağlıklı bir metabolizmaya sahip olmaktır. Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun Kovid’de ağır tablo ve ölümlerin kardiyo-metabolik bozukluklardan kaynaklandığını bir an önce kavraması ve buna uygun tavsiyelerde bulunması gerekiyor. 

Koronavirüse karşı ilaç adayı molekül bulunduğu bildirilmiş. Şaşırmadım. Sadece virüslere karşı değil başta kanser olmak üzere her hastalık için heyecan yaratan sonuçlar veren binlerce kimyasal var. Gelin görün ki “in vitro” (laboratuvar ortamında) parlak neticeler veren kimyasalların çoğu faz 1 veya 2′ de “in rubbish” oluveriyor.

Tüm dünyada KOVİD ölüm oranlarının giderek azalmakta olduğu görülüyor. USA’ da mart ayında %22 olan hastane ölüm oranının ağustosta %6.5’ e düşmüş olması bunun en güzel misâli. Bence iki sebep var: 1. Virüsün ağır hastalık yapıcı etkisinin azalmıştır. 2. KOVİD daha iyi tedavi edilir olmuştur, yanlışlardan dönülmüştür.