New England Tıp Dergisi’nde yayınlanan bir yazıda KOVİD ve diyabet arasındaki münasebete dikkat çekilerek yeni bir kayıt sistemi oluşturulduğunun bildirilmesinden mutlu oldum. Bilim dünyası geç de olsa kronik hastalıklarının neredeyse tamamında altta yatan esas sebebin glukoz metabolizması bozukluğu ve insülin direnci olduğunu anlamaya başladı.

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’ nun Dünya Sağlık Teşkilatı’ nın (WHO) yaptığı yanlışları dile getirmesinden ve “Sağlıkla ilgili her alanda yaptığı açıklamalara, kuşku ile yaklaşmakta kararlıyım” sözlerinden memnun oldum. WHO’ yu kutsal vatan toprağı gibi savunan, üzerlerine toz kondurmayan bilim dünyasından “tıs” bile çıkmıyor. Acaba neden suskunlar?

Tek bir egzersiz sırasında veya sonrasında kanda 9.815 molekülün seviyelerinin değiştiği, arttığı veya azaldığı gösterildi. Bu araştırma egzersizin vücudumuzun tüm fonksiyonlarını etkilediğini ve sağlıklı olmak için ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Burada önemli olan hangi egzersizin nasıl, ne kadar, ne süre yapılması gerektiğidir.

Kemoterapi öncesi ve sırasında bazı besin desteklerini alanlarda meme kanseri nüks ve ölüm risklerinin yüksek olduğu bildirildi. Bunlar içinde riski en çok artıranların vitamin B12 ve demir olduğu belirlendi. Doğru olan vitamin, mineral ve diğer besin ögelerinin hap olarak değil besinler vasıtasıyla alınmasıdır.

Lancet’ in makaleyi geri çekmesini ve WHO’ nun kararını değiştirmesini hdroksiklorokinin etkili ve emniyetli bir ilaç olduğu şeklinde değerlendirmek yanlıştır. Makalenin geri çekilme sebebi, araştırmanın dayandığı verilerin açıklanmaması ve bunların güvenilmez olduğunun araştırmanın yazarları tarafından da dile getirilmesidir.