Yeni bir araştırma daha meme kanseri taramalarının sadece kanser teşhisini artırdığını ama meme kanserinden ölümlerde bir azalma sağlamadığını ortaya koydu. Bu sonuç, birçok kadına gereksiz yere kanser teşhisi konduğunu ve kemoterapi, radyoterapi ve ameliyat gibi riskleri yüksek tedavilere maruz kaldığını, boş yere kanser stresine sokulduklarını gösteriyor.

Çocukluk çağında yapılan aşılarla ilgili tartışmalar bitmiyor. Bir tarafta her çıkan yeni aşının mutlaka yapılması gerektiğini savunanlar, bir tarafta ise her aşıya karşı çıkanlar var. Hangi aşılar yapılmalı, hangileri yapılmamalı? Aşılar %100 koruyucu ve emniyetli midir? Neden her geçen gün daha çok aşı yapılıyor? Aileler aşı konusunda kimi dinlemelidir?

Hiçbir yan etkisi yok, çok emniyetli denilen aşıların marifetleri seneler sonra ortaya çıkıyor. Domuz gribi salgınında yapılan aşının da uyku hastalığına (narkolepsi) yol açtığı belirlendi. Oysa sapasağlam insanlara yapılan aşıların %100 etkili olmasa bile %100 emniyetli olması gerekiyor, yoksa işte böyle kaş yapayım derken göz çıkarmak kaçınılmaz oluyor.

Kolesterol haplarının, kullananların hayatını alt üst eden yeni bir yan etkisi daha ortaya çıktı: Immun-mediated nekrotizan miyopati (IMNM) adı verilen tablo proksimal kaslarda doku ölümüne, kas zayıflığına yol açıyor ve ilaç bırakılsa bile düzelmediği gibi daha da kötüleşiyor. Leblebi yazar gibi statin yazan etıbbaya “Önce zarar verme” prensibini önemle hatırlatırım.

Kolesterol haplarının, menopoz sonrası kadınlarda agresyonu yani saldırgan davranışları artırabileceği bildirildi. Kolesterol düşüklüğünün agresyon ve intihar, cinayet ve kaza gibi hastalık dışı ölümlerle ilişkili olduğunu gösteren çalışmalar var. Kolesterolün beyinde serotonini azaltabileceği de ileri sürülüyor. Ne diyelim, Allah statin içen kadınların kocalarına sabır versin!