* İdeal ortam sıcaklığı konusunda farklı fikirler var. Ancak 21-25 derece ve yüzde ortalama 50 nem öneriliyor genellikle. Kendinizi bu aralığın neresinde rahat hissediyorsanız o sıcaklığa indirmeye çalışın. En iyi verimi alabilmek için ortalama 21 derece ideal.
* Oturulan ya da yatılan mekana klimaların hava kanatlarını doğrudan yönlendirmeyin.
* Filtreleri belli aralıklarla temizleyin. Filtreler ev ve otel gibi ortamlarda ilkbahar ve sonbaharda yılda 2 kez; ofis ve işyerleri gibi kalabalık ortamlardaysa 3 ayda bir temizlenmeli veya değiştirilmeli.
* Klima ekipmanına elektrostatik veya hepa filtreler eklenmesi havadaki alerjenlerin temizlenmesine yardımcı olur.
* Burun, sinüs ve akciğer hastalarının çok uzun süre klimalı ortamda kalmamaları ve klima bakımlarını ihmal etmemeleri önemli.
* Terliyseniz karşısına geçmeyin.
SOLUNUM YOLU HASTALARI DİKKAT
Bakımı kötü ve yetersiz yapılan klimaların, akut farenjit, nezle ve akut tonsilit gibi üst solunum yolu hastalıklarına neden olduğu kanıtlandı. Kirli hava filtreleri, toz ve bakterilerin ev içi havasında tekrar tekrar sirkülasyonuna neden olur. Havası bu mikroorganizmalarla kirletilmiş bir ortamda zaman geçirmek, astım hastalarında bir atağın tetiklenmesine, alerjik rinitin alevlenmesine, burun, boğaz ve gözlerde tahriş hissi ve nezle benzeri hastalığa neden olabilir.
KLİMA ÇARPMASI
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, klimanın etkisiyle terin aniden soğumasının ‘klima çarpmasına’ sebep olabileceğini söylüyor. Boynunuz tutulabilir, başınızı çeviremezsiniz, nefes alırken göğsünüzde bıçak batar gibi ağrılarınız olabilir. Bunu önlemek ve havanın doğrudan vücudunuza gelmemesi için klimaların ayarlanabilen kanatçıklarından yararlanabilirsiniz. Klimaların ve diğer merkezi havalandırma sistemlerinin neden olduğu önemli rahatsızlıklardan biri tıp dilinde ‘humidifier fever’ yani ‘klima ateşi’ ismiyle bilinen hastalık. Prof. Dr. Küçükusta, “Klima ateşine, air-condition sistemlerinden başka, evlerde kullanılan ve halkımızın kısaca ‘soğuk buhar’ diye bildiği nem yapıcı aletlerle akciğer hastalarına solunum yoluyla ilaç vermeye yarayan ve ‘nebülizatör’ denilen aletler de neden olabilir. Hastalık, bu tür aletlerin su haznelerinde üreyen çeşitli bakteri ve mantarların veya bunlara ait toksinlerin, özellikle de endotoksinlerin solunum havasına karışması sonucu ortaya çıkıyor. Klima ateşi, gerçek bir enfeksiyon hastalığı olmayıp, vücudumuzun çeşitli bakterilere karşı gösterdiği aşırı duyarlılıktan kaynaklanıyor” diyor.
GRİBİ HATIRLATIYOR
Hastalarda ateş, titreme, kas ve eklem ağrıları, yorgunluk ve bitkinlik gibi daha çok gribi hatırlatan şikâyetler ortaya çıkıyor. İş yerine geldikten birkaç saat sonra başlayan belirtiler akşama doğru şiddetleniyor ve gece eve döndükten sonra devam etse bile, hastaların çoğu 24-48 saat içinde tamamen düzeliyor. Bazı hastalarda nadiren şiddeti çok fazla olmayan öksürük, nefes darlığı ve çarpıntı gibi yakınmalar da olabiliyor.Prof. Dr. Küçükusta, “Klima ateşi, bu belirtileriyle soğuk algınlığı, grip, bronşit ve zatürree gibi solunum yolları enfeksiyonlarıyla karıştırılabiliyor. Zatürreeyle aralarındaki en önemli fark, klima ateşli hastaların akciğer röntgenlerinin normal olması. Klima ateşi, hastanın klima bulunan ortamdan uzaklaştırılmasıyla düzeliyor. Antibiyotik veya başka bir ilaç tedavisine gerek olmaz” diyor.
ALERJİK ZATÜRREE Klimaların sebep olduğu alerjik zatürre çocuklarda da görülse de daha çok 50 yaş üzerinde ve diğer akciğer hastalıklarının aksine sigara içmeyenlerde saptanır. Tıp dilinde “ventilasyon pnömonitisi” olarak isimlendirilen alerjik zatürreeye, air-condition sistemlerinin nemlendirme bölümünde üreyen ve küf mantarları ve bazı bakteriler neden olur. Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, “Klima ateşi ve alerjik zatürreenin önlenmesi, bu tür nemlendiricilerin su haznelerinin doğru bakımıyla mümkün. Bu aletlerde musluk suyu yerine distile veya demineralize su tercih edilmeli. Nemlendiriciler çamaşır suyu gibi dezenfektanlarla zaman zaman temizlenmeli” diyor.
KALBİ OLANLAR DAHA ÇOK ETKİLENİYOR
Medical Park Bahçelievler Hastanesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Uzmanı Dr. Ahmet Selvi’nin verdiği bilgiye göre, iç ve dış ortam sıcaklıkları arasındaki sıcaklık farkının 6 dereceyi geçmesi, ortam sıcaklığında ani gelişen yüksek değişiklikler, ilk önce solunum sistemi ve dolaşım sistemini etkiliyor. Dr. Selvi, “Kan damarlarındaki ani değişiklikler kendimizi hasta hissetmemize neden olur. Bu durum özellikle kronik kalp, akciğer ve şeker hastalığı olan yaşlıları daha çok etkiler” diyor.
EN TEHLİKELİSİ LEJYONER HASTALIĞI
Klimanın neden olduğu lejyoner hastalığı, çok tehlikeli olabilen bir zatürree çeşidi. Sıcak, nemli ortamlarda ve su kaynaklarında yaşayabilen ‘legionella’ adlı bakteri bu hastalığa neden olur. Bakımı yapılmayan klima sistemlerine yerleşen ve çoğalan bu bakteri, klima tarafından oda havasına dağılır. Bakteri içeren bu havanın solunmasıyla zatürree meydana gelir. Hastalık bazen son derece hızlı ve agresif seyredebilir. Erken tanı, tedavi başarısını doğrudan etkiler. Hastalık çok ilerlediğinde solunum yetmezliği gelişebilir ve can kaybı olabilir.
HASTA BİNA SENDROMU
Yaz aylarında düzenli temizlik ve bakımı yapılmayan klimalar, hem yaşadığımız mekanları kirleten toz, mantar sporları ve bakterilerin kaynağı olabilir hem de bunların tekrar ev içindeki havaya karışmasına neden olur. Böyle bir kapalı mekanda kalmak ve zaman geçirmek, solunum yolu rahatsızlıklarına neden olur. Belirtiler hasta binaya girildikten sonraki birkaç saat içinde başlar. Göz, burun ve boğazda tahriş hissi, nefes darlığı, öksürük, göğüste hırıltı, ciltte tahriş, konsantrasyon bozukluğu, yorgunluk, baş ağrısı ve dönmesi, bulantı ve kusma sık görülen belirtiler arasında.