CEP TELEFONU SALGINI

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dünya çapında bir salgınla karşı karşıyayız. Hem de gelmiş geçmiş tüm virüsleri kıskandıracak boyutta bir salgınla. Ama bunun sebebi ne grip, ne HIV, ne hepatit B ve ne de bir başka virüs. Sözünü ettiğim cep telefonu salgını!

Ceplerin ne kadar işe yaradığını, hayatımızı ne kadar kolaylaştırdığını, hatta kimi zaman can kurtarıcı bile olabildiğini söylemeye gerek yok. Ancak, bu mucize aletlerin bilinçsiz ve aşırı kullanımının sağlığımızı ciddi şekilde etkilemesi de muhtemel.

Bu konuda yapılmış pek çok epidemiyolojik ve deneysel laboratuar çalışmaları var. Mesela, kedi ve tavşanlar üzerinde yapılan araştırmalar, cep telefonlarının beynin elektrik aktivitesini değiştirebileceklerini, hücrelerin çoğalma hızını, enzim aktivitelerini ve hatta genleri etkileyebileceklerini gösteriyor.

Bu bulguların insanlar için ne kadar geçerli olduğu henüz tam olarak belli değil ama cep telefonlarının beyin tümörlerinden hafıza kaybı ve uyku bozukluklarına, depresyondan Alzheimer’e, baş ağrısından geçici bilinç kayıplarına, astım, saman nezlesi ve egzamaya kadar pek çok hastalığa yol açabileceğini ileri süren uzmanların sayısı hızla artıyor.

Cep-beyin tümörü ilişkisi

Cep telefonları, 900-1800 MHz arasındaki mikrodalgaları bir anten aracılığı ile alan ve yayan düşük enerjili bir tür küçük radyolardır. Bu mucize aletlerin yarattıkları elektromanyetik radyasyon ve lokal ısı beyin tümörlerine sebep olmakla suçlanıyor.

İsveç’ de yapılan bir araştırmada ‘cep’ ile 2 bin saatten fazla konuşanlarda beyin tümörü riskinin hiç cebi olmayanlara göre yüzde 240 fazla olduğu belirlendi.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından da desteklenen ve İngiltere ve Almanya’ da yürütülen araştırmalar da ‘glioma’ türü beyin kanseri riskinin 10 yıldan uzun süre cep kullananlarda yüksek olduğunu gösterdi.

Bir başka araştırmada ise akustik nörinoma isimli selim beyin tümörlerinin cep sahiplerinde 4 misli fazla olduğu sonucuna ulaşıldı.

Tabii ki her cep telefonu kullanan beyin kanseri olmuyor ve olmayacak da. Tıpkı sigara-kanser ilişkisi gibi. Her sigara içen kansere yakalanmadığı gibi, kanser ancak yıllar sonra gelişiyor.

Beyin tümörlerinin gelişimi için de 15-20 yıllık bir süre geçmesi gerekiyor. Oysa ceplerin kullanımı ancak son 10 özellikle de 5 yıl içinde çok yaygınlaştı ve yoğunlaştı. Uzun vadedeki etkileri gösteren bir araştırma yok ne yazık ki.

Çocuklar büyük risk altında

Beyin tümörü bakımdan, özellikle çocuklar büyük risk altında. Cep kullanma yaşının anaokulu seviyesine indiğini, elektromanyetik alan yaratan aletlerin daha da artacağını göz önüne alacak olursak çocuklarımızın beyin tümörü için ne büyük bir risk altında oldukları apaçık ortaya çıkar.

Buna bir de, çocukların kafataslarının erişkinlere göre daha ince olmasını (bu daha fazla radyasyona maruz kalmak demek) ve çocuklarda bölünen hücrelerinin daha çok olmasını (bu, bölünen hücreler kanserojen faktörlere daha duyarlı demek) da eklerseniz tehlikenin büyüklüğü daha iyi anlaşılır.

Cep telefonları kısırlık için de suçlanıyor

Kısırlığın global ısınmadan çevresel faktörlere, hava kirliliğinden yoğun trafiğe, sigaradan alkole, stresten alerjilere birçok sebebi olduğunu biliyorduk. Bunlara son zamanlarda bir yenisi eklendi: Cep telefonları.

Hindistan’ da yapılan bir araştırma, cep telefonlarının erkek kısırlığında da rolü olabileceğini gösteren sonuçlar verdi.

Bu araştırmada, kısırlık sebebiyle incelenmekte olan erkeklerden cep telefonlarını günde 4 saatten fazla kullananların sperm sayısının mililitrede 50 milyon, hiç konuşmayanların ise 86 milyon olduğu belirlendi. Üstelik çok konuşanlarda sperm kalitesi de hem canlılık, hem hareketlilik ve hem de şekil olarak daha kötü idi.

Elbette, tek bir araştırmanın sonucuna göre bu konuda kesin bir hüküm verilmesi mümkün değil. Bu bulguların, daha geniş kapsamlı, daha ayrıntılı araştırmalarla doğrulanması gerekiyor, ama yine de dikkatli olmakta yarar var.

Gebeler de cepten uzak durmalı

Los Angeles Üniversitesi (UCLA) tarafından yapılan araştırmaya göre gebelikleri süresinde cep telefonu kullanan annelerin çocuklarında hiperaktivite, dikkat eksikliği gibi çeşitli davranış bozuklukları daha çok görülüyor.

28.745 çocuk üzerinde yapılan bu araştırmada, 7 yaşındaki çocukların yüzde 35’ inin cep telefonu kullandıkları ama yüzde 1’ den daha azının haftada bir saatten fazla konuştukları belirlendi.

Araştırmada, çocukların yüzde 18’ inin anne karnında iken ve doğduktan sonra cep telefonuna maruz kaldıkları ve bunlarda davranış bozuklukları riskinin cep telefonuna maruz kalmayanlara göre yüzde 50 oranında daha fazla olduğu ortaya çıktı.

Bu risk sadece anne karnında iken cep telefonuna maruz kalan çocuklarda yüzde 40 ve anne karnında cep telefonuna maruz kalmayan ama 7 yaşında cep telefonu kullanan çocuklarda ise yüzde 20 olarak bulundu.

Gelelim neticeye

Sağlık Bakanlığına bağlı Elektromanyetik Alanların Sağlık Etkilerini Değerlendirme Alt Kurulu tarafından geçen hafta yayınlanan raporda yer alan şu ifadeler çok önemli:

“Büyümesi ve gelişmesi süren çocuklarda cep telefonu kullanım yaşının geciktirilmesi ve çocukların cep telefonu kullanmaması tavsiye ediliyor. Hamilelerin ise cep telefonu kullanmaları önerilmiyor.”

Bu tavsiyeler çok yerinde ama yetersiz:

Sağlık Bakanlığının yapması gereken önemli işler var:

BİR: Çocukların cep telefonu kullanmasını özendiren reklâmlara ve çocukların bu reklâmlarda rol almalarına “acilen” kesin yasak ve can yakıcı cezalar getirilmelidir.

İKİ: Cep telefonlarının üzerine tıpkı sigara paketlerinde olduğu gibi “Sağlığa zararlı olabilir” ifadesi konmalıdır.

ÜÇ: Çocukları cezbeden allı-pullu renkli cep telefonları ve kılıfları yasaklanmalıdır.

DÖRT: Sigara ve alkollü içeceklerde belli bir yaşın altındakilere getirilen satış kısıtlamaları cep telefonları için de geçerli olmalıdır.

BEŞ: İlköğretim müfredatına cep telefonlarının kullanımında dikkat edilmesi gereken hususlar ve bunların sağlığa olumsuz etkileri de eklenmelidir.

BUNLAR ÇOK ÖNEMLİ

  • Cep telefonlarının herkes için ama özellikle çocuklar ve hamile hanımlar için çok ciddi bir tehlike olduğunu unutmayın.
  • Mümkün olduğu kadar kısa konuşun.
  • Kullanmadığınız zaman üzerinizde taşımayın.
  • Açık telefonu yastığınızın altına, başucunuza koymayın, hatta yatak odasında bile bulundurmayın.
  • Ararken bağlantı sağlanana kadar telefonu kulağınıza dayamayın.
  • Konuşurken de telefonu kulağınıza olabildiğince uzakta tutun; daha iyisi kulaklık kullanın.
  • Uzun konuşmalarda kulak değiştirin. Sinyal azken aramayın ve konuşmayın.

 

Siz de yorumunuzu paylaşın: