SAĞLIĞIN ANAYASASI NASIL OLMALIDIR?

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
SAĞLIĞIN ANAYASASI

Geçen hafta Habertürk televizyonunda Didem Arslan Yılmaz’ ın sunduğu “Türkiye’ nin Nabzı” programında Tam Gün Kanununu ve onunla ilgili sağlık sorunlarını tartıştık (1).

Orada da ifade ettiğim görüşlerimi burada da özet olarak tekrarlamak istiyorum.

BİR: Tam Gün Kanununu tek başına değil Sağlık Dönüşüm Programı çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Bu kanuna kökten karşı çıkan hekim veya öğretim üyesi neredeyse yok denecek kadar azdır; anlaşmazlığın temel sebebi “aylık kazançla” ilgilidir.

Anlaşılan o ki doktorlara düşündükleri miktarda maaş ödenebilmiş olsa hiçbir sorun kalmayacak ve böyle bir durumda herkes seve seve tam gün çalışmaya razı olacaktır.

Ben de Tam Gün Kanunu’ nun çok doğru olduğu ve bu uygulamayı artık hiçbir hükümetin değiştirmesinin mümkün olmadığı düşüncesindeyim ancak halen geçerli ücret sistemiyle ve büyük çoğunluğu mutsuz olan hekimlerle başarıyı yakalamak da imkansızdır.

İKİ: Kanundan tam verim alınabilmesi için tüm doktorlara rahatça geçinmelerini sağlayacak, emekliliklerine de yansıyacak maaş ödenmesi çok önemlidir. Meslek sigortaları da kurumları tarafından ödenmeli ve hatalı uygulama davalarında hekimi kurumun avukatları savunmalıdır. Bu davalar özel ihtisas mahkemelerinde görülmelidir.

ÜÇ: Tam Gün Kanunu sadece Sağlık Bakanlığı tarafından değil üniversiteler, YÖK ve meslek odalarının da katılımıyla yapılmış olabilseydi çok daha büyük kabul görürdü. Gene de yeni düzenlemeler için bu kurumların bir araya gelmeleri sağlanmalıdır.

DÖRT: Tam Gün Kanunu hiçbir şekilde sulandırılmamalıdır. Hekimler ve öğretim üyeleri ya sadece tam gün kamuda veya özelde çalışmalıdır.

BEŞ: Performans uygulamasından hemen herkes şikâyetçi; bunun mutlaka en kısa zamanda yeniden gözden geçirilmesi ve yeniden düzenlenmesi gerekiyor. En çok da performansın ana maaştan çok fazla olmasına itiraz ediliyor.

Prensip olarak ben de performansı doğru buluyorum. Çalışan ile çalışmayanın mutlaka ayırt edilmesi gerektiğine, daha çok çalışanın, daha çok üretenin mutlaka ödüllendirilmesi gerektiğine inanırım ama performansın ana maaşın yüzde 20 kadarını geçmemesi de gerekir.

DÖRT: Üniversitelerde de eğitim hastanelerinde de diğer kuruluşlarda da sözleşmeli sistemin daha uygun olduğu kanaatindeyim.

BEŞ: Muayenehane ve özel hastaneler de tıpkı üniversite, eğitim hastaneleri ve diğer sağlık kuruluşları gibi sağlık sisteminin olmazsa olmaz unsurlarıdır. Özelde çalışmayı seçen hekimlere muayenehane açmada zorluk çıkarılmamalıdır.

ALTI: Sağlık Bakanlığı hasta hizmetinde muayenehanelerden de mutlaka faydalanmalıdır; SGK muayenehanelerle de anlaşma yapabilmelidir. Kamu hastanelerinin iş yükü fazlalığında muayenehane hekimlerine branşlarına göre günde belli sayıda (mesela 5-10 hasta) ücretsiz hasta bakma yükümlülüğü getirilebilir.

YEDİ: Sağlık hizmetleri hastaların ödeme güçlerine göre mutlaka paralı olmalıdır. Hiçbir devletin tüm halkına bedava sağlık hizmeti sunması mümkün değildir. Parasız sağlık hizmeti gerçekten parası olmayanlara hizmeti aksatır. Katkı payları hastaların gelirlerine göre sınıflandırılabilir.

SEKİZ: Ülkemizde doktor dışındaki ebe, psikolog, teknisyen gibi sağlık personelinden yeterince yararlanılmamaktadır. Bunların yetiştirilmesi için gereken düzenlemeler yapılmalıdır.

DOKUZ: Aile hekimliği doğru bir uygulamadır ama bunun başarılı olabilmesi için tıp eğitiminin de mutlaka yeniden düzenlenmesi icap eder. Tıp fakültelerinin temel amacı pratisyen doktor yetiştirmek olmalıdır. Eğitimde üniversite hastaneleri dışındaki sağlık kuruluşlarından hatta özel hastane ve muayenehanelerden de mutlaka faydalanılmalıdır.

Tıp eğitimi konusundaki görüşlerim için sitemdeki yazılarıma bakabilirsiniz(2).

ON: Tıp fakültelerinde araştırma, eğitim ve hasta bakımı hizmetleri farklı öğretim üyeleri tarafından gerçekleştirilmelidir. Bunlardan biri diğerinden daha az önemli veya daha değersiz değildir. Eğitimle ilgili öğretim üyeleri, hasta bakanlar ameliyat yapanlar ve araştırma yapanların aylık gelirleri çok farklı olmamalıdır.

Araştırmalar “enstitü” veya “merkez” çatıları altında farklı bilim dalları elemanları ile yapılmalıdır. Kanser enstitüsü, kardiyoloji enstitüsü, alternatif tedaviler enstitüsü… gibi.

KAYNAK

  1. http://tvarsivi.com/istanbul-universite-hastaneleri-genel-dir-yard-doc-dr-haluk-ozsari-ttb-merkez-konseyi-uyesi-dr-osman-08-10-2011-izle-i_2011100200471.html
  2. http://www.ahmetrasimkucukusta.com/kategoriler/yazilar/tip-yazilari/tip-egitimi/

Siz de yorumunuzu paylaşın: