DAMACANALARDAN HASTALIK FIŞKIRIYOR
Test edilen damacanaların yüzde 75’ inin “mikroplu” olması yanında mutlaka tartışılması gereken iki husus daha var:
Birisi, kullanılan damacana ve pet şişelerin yol açtığı “çevre kirliliği”; ikincisi ise damacanalarda bulunan “bisfenol A” (BPA) isimli kimyasal maddenin üreme ve cinsel fonksiyonları alt üst etmesi, diyabet, kanserler ve kalp hastalıkları başta olmak üzere pek çok “hastalığa” davetiye çıkarması.
BPA hormon bozucu bir maddedir
BPA’ nın sağlığımıza olumsuz etkileri olduğunu gösteren yüzlerce araştırma var ve bunların sayıları her geçen gün artıyor.
BPA gibi, hormon sistemini değiştiren, embriyo gelişimi ve üremeyi bozan maddelere “çevresel hormonlar” veya “hormon bozucular” deniyor.
Vücudumuzun BPA’ yı östrojen veya anti-androjen olarak algıladığı ve böylece de hormonları ve reseptörleri etkilediği düşünülüyor.
BPA insan vücudunda dişi seks hormonu östrojen gibi etki gösteriyor, embriyonun gelişimi ve üremeyi bozabiliyor.
BPA, dişi seks hormonlarının etkilerini artırırken erkek seks ve tiroit hormonlarının etkilerini ise azaltıyor.
Çok düşük miktarlarının bile eşcinselliğe yol açabileceği iddiaları da var.
BPA işleyen fabrikalarda çalışan erkeklerde sertleşme, boşalma ve libido problemleri gelişebileceği belirlendi. Üstelik bu erkeklerin kanlarında saptanan BPA, zararsız olarak kabul edilen miktarların yüzde 5’i kadar bulundu.
5 senelik bir araştırma, kan BPA seviyeleri ile erkek kısırlığı arasında bir ilişki olduğunu ortaya koydu. Bu ilişki, daha önce fare ve tavşanlarda yapılan araştırmalarda da gösterilmişti.
Farelerde yapılan araştırmalar, BPA’ nın çok düşük miktarlarının bile davranış, öğrenme kabiliyeti ve bazı beyin yapılarını, özellikle de hayvanların bir sonraki nesillerinde etkileyebileceğini ortaya koyuyor.
Laboratuar hayvanlarında prostat büyümesi, sperm konsantrasyonunda azalma ve erken ergenliğe sebep oluyor.
BPA diyabete ve obeziteye de sebep oluyor
Hayvanlar üzerinde yapılan birçok araştırma BPA maruziyetinin obezite, ensülin direnci, pankreas ve tiroit fonksiyon bozuklukları ve başka birçok mekanizmayla diyabete sebep olabileceğini gösterdi.
Farelerde yapılan araştırmada kilo başına 10 mikrogram gibi tek bir doz düşük miktarda BPA’ nın 15-30 dakika içinde ensülin salgısını artırdığı bulundu. 4 gün süreyle kilo başına 100 mikrogram BPA verilen farelerde ise diyabet öncesi dönemde olduğu gibi ensülin direnci geliştiği belirlendi.
Bu araştırmada kullanılan BPA dozlarının EPA (Çevre Koruma Ajansı) tarafından belirlenen “aksi tesir gözlenen en düşük seviye” den (LOAEL) çok daha düşük olmasına dikkatinizi çekerim!
Fareler üzerinde yapılan araştırmada da obezite ve diyabete yol açtıkları iddia edilen 6 kimyasal madde içinde sadece BPA’ nın pankreasın beta-hücrelerinden ensülin salgılanmasını doğrudan etkilediğini ortaya koydu. Araştırmacılar uzun süre BPA’ ya maruz kalmanın beta-hücre fonksiyonlarını bozarak diyabete sebep olabileceği sonucuna vardıklarını bildiriyorlar.
Kısa adı NHANES olan ve büyük bir grup Amerika’ lının takip edildiği Milli Sağlık ve Beslenme Araştırmasının 2003-2004 verilerinde idrarda BPA miktarı arttıkça diyabet ve kalp-damar hastalıklarının arttığı fakat diğer sık rastlanan hastalıklar için böyle bir ilişkinin bulunmadığı gösterildi.
Çin’ de yapılan araştırmada da orta yaşlı ve yaşlılarda BPA maruziyeti ile genel obezite, karın yağlanması ve ensülin direnci arasında bir ilişki olduğu bulundu.
Fare ve insan pankreas beta-hücrelerinde bulunan alfa-östrojen reseptörlerinin östrojenle veya BPA ile aşırı derecede uyarılmalarının ensülin direnci ve beta-hücre yorgunluğuna sebep oldukları gösterildi.
BPA’ nın diyabete sebep olduğunun bir başka kanıtı: Düşük ve yüksek dozlarda BPA’ ya maruz bırakılan gebe farelerde gebelik süresice ensülin direncinin arttığı ve glikoz toleransının azaldığı belirlendi. Bu farelerde doğumdan 4 ay sonra ve erkek yavrularında 6 ay sonra ensülin direnci ve kilo fazlalığına sahip oldukları bulundu.
Gebelik ve süt verme döneminde BPA’ ya maruz bırakılan farelerin fazla kilolu oldukları gösterildi. Bisfenol A’ nın farelerde yağ hücrelerinde şeker transportunu da etkilediği ve bunun da obezite ve metabolik sendrom diyabet oluşumunda önemli olduğu biliniyor. Bu çalışmalar, çocukluklardaki obezite artışını açıklamak bakımından çok önemli.
BPA’ nın “hormon bozucu” bir madde olarak obezite ve diyabete sebep olduğunu kanıtlayan araştırmaların sonu yok!
BPA kanserlere de yol açıyor
BPA’ nın zararları üreme ve cinsel fonksiyon bozuklukları, diyabet ve obezite ile de bitmiyor.
BPA’ nın kalp hastalıkları, astım, karaciğer hasarı, kadınlarda “meme kanseri” ve erkeklerde “prostat kanseri” gibi pek çok hastalığa yol açtığını gösteren de pek çok çalışma var.
Gelelim neticeye
BPA’ dan uzak durmak için bence yeterinden fazla bilimsel veri var. Biraz daha düşünelim, biraz daha veri toplansın demek milyonlarca insanın sağlığının tehlikeye atılmasından başka bir işe yaramayacak.
BPA’ yı sayısız üründe bulunduğu için hayatımızdan hemen ve tamamen çıkarmamız mümkün değil ama en büyük risk BPA’ lı yiyecek ve içecek kutuları ile termal kâğıtlarda. Bunları asla kullanmamamız gerekiyor.
Bizler tüketici olarak bu tür ürünlere karşı çıkar ve bunları satın almazsak üreticiler de bunları kullanmaktan vazgeçeceklerdir. Biz sesimizi çıkarmazsak bu ense daha çok tokat yer.
Son olarak sayın Başbakanımıza da sesleniyorum: Gençlerimiz üç çocuk isteğinizi yerine getirmek için gece gündüz canla başla çalışıyor, kan ter içinde kalıyorlar. Motoru parçalayanlar, vites kutusunu dağıtanlar oluyor ama bırakın üçü bir taneyi bile bulan çok az oluyor.
Londra dönüşü BPA’ ya el atmanızda büyük fayda var.
Yalnız damacanalardan değil başka yerlerden de mikrop fışkırıyor olmalı ki yabancılar her geldiklerinde mideleri bozuluyor. Bize “siz nasıl yapıyorsunuz” dediler. Ben de “Biz bağışıklık kazanmışızdır herhalde” dedim.
Üç çocuk yapma işine gelince, başbakan kendisine oy verceklerin çoğalmasını istiyorsa kararname çıkartıp gebeliği üç aya indirsin. O zaman daha çok doğururlar.
Şu mikroplu damacana üretim firmalarını açıklasanız artık!