DOKTOR REKLÂM YAPABİLİR Mİ?

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
obez kadın 4

Hürriyet gazetesinde “Doktor reklâma çıkamayacak” başlıklı haber bana eski bir yazımı hatırlattı.

İşte 7 sene kadar önce kaleme aldığım o yazım:

DOKTOR REKLÂM YAPABİLİR Mİ?

Diyetisyen bir hanım, yoğurt reklâmına çıktı diye ortalığı ayağa kaldırdılar, kadının keyfini kaçırdılar.

Aaaaaa, ayıp ya. Bırakın, arkadaşımız “kümelediği” paraların tadını çıkarsın.

Ne olmuş, ahlâka, edebe aykırı bir davranışta mı bulunmuş, yüz kızartıcı bir suç mu işlemiş bu hanım.

Kırda, çiçeklerle, böceklerle yoğurt gibi son derece faydalı bir ürünü yiyin diyor, gülümsüyor, koşuyor.

Hepsi bu.

Oysa doktorlar şakır şakır çıkıyorlar reklâma.

Hele şu girmeye çabaladığımız Avrupa Topluluğu’ na bakın.

Bakın da örnek alın.

Adamlar ne derse ‘Baş üstüne’ de, reklama gelince tırsmak niye.

Mesela, Dr. Brandt Skine Care isimli yabancı doktor sanki reklâm yıldızı. Krem, oje, ruj, allık… Allah ne verdiyse, ne kadar makyaj malzemesi, güzellik ürünü var, adam hepsinde oynuyor. Ben yabancı basında da gördüm, televizyonlarda da seyrettim.

Dr. Hauschka da öyle. Dr. Denese de. Dr. Sebagh da.

Hatta artık Türk mü, Arap mı bir de Dr. Murad var. Adam adını kreme bile vermiş: Dr. Murad – Essential Vitamin C Eye Cream. Avrupa’da kapış kapış satılıyor.

Hâlâ yaşıyor mu bilmem, çünkü adı duyulmaz oldu, eskiden Dr. Renauld diye de Paris’li bir doktor vardı. Çok meşhurdu ve krem reklâmlarının vazgeçilmez yıldızıydı. Öldüyse toprağı bol olsun.

Gene, mesela, Dr. Oetker diye de bir Alman doktor var. O da, sakallı, bıyıklı kelli felli bir adam. Hatta belki de profesör filan da olabilir ama mütevazılığından yazdırmıyordur unvanını. Çorba, muhallebi, pasta, pizza çıkmadığı reklâm yok. Kimsenin sesi çıkmıyor.

İlk reklâm yıldızlarımız

Hadi Avrupa’ yı bırakalım. Bir diyetisyen hanımla uğraşanlar, bizim koskoca doktorlarımızı, profesörlerimizi de mi görmüyorlar.

Yıllar önce ilaçlara doktor ismi verilmesi âdeti vardı. Heyecan, bayılma, baş dönmesi, sıkıntı ve asabi durumların muhteşem ilacı ‘Nevrol Cemal’ adını Dr. Cemal Bey’den almıştı.

Dr. Cemil Şener, idrar yolları kum ve taşlarını düşüren ‘Lityazol Cemil’ isimli damlanın, Dr. İhsan Sami ise ‘Dr. İhsan Sami Öksürük Şurubu’ nun isim babalarıydı.

Hadi ilaca isim vermeyi anladık da, ya hastanelerine adını veren doktorlara ve hatta hemşirelere ne demeli.

Ankara’da kocaman bir Dr. Sami Ulus Hastanesi var. Adam parayı götürüyor.

Emekli hemşire Florance Nightingale’ in de bir özel hastanesi var. O da paraya para demiyor.

İbni Sina gibi özel üniversitesi olanlara ise diyecek söz bulamıyorum.

Bu kadarı da olmaz

İş o kadar ileri gitti ki, artık reklâm için adını caddeye, hatta otobüs durağına verenler bile var.

Hiç mi geçmediniz Dr. Cemil Topuzlu Caddesi’nden ya da hiç mi görmediniz Prof. Dr. Fahrettin Kerim durağını.

Ya, o kendine şarkı bestelettirip üstelik de TRT gibi resmi bir kurumun radyolarında, televizyonlarında  gece gündüz çaldırıp söylettiren Dr. Civan Bey’e neden sesiniz çıkmaz.

Hatta el çırpıp göbek atarak, ‘Doktooooooor, Civanım, ah neler istiyor canım’ nakaratlarında şarkıya katılanlarınız bile olmuyor mu? Oluyor ama sesiniz de çıkmıyor.

Reklâma hayır

Gerçekten de çok doğru. Ben de doktorların reklâm yapmalarına, reklâma çıkmalarına karşıyım.

Türkiye’nin en iyi göğüs hastalıkları uzmanı” ben olmama rağmen, asla bunu ulu orta yerde söylemem.

Sadece gazetelerde, internet sitelerinde, televizyonlarda o da ancak yeri geldiğinde birkaç cümle ile bunu üstü kapalı olarak belirtir geçerim. Reklâmı sevmem.

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/27067626.asp

Siz de yorumunuzu paylaşın: