İKİZ BEBEKLERİNE AŞI YAPTIRMAYAN SAVCININ HUKUK ZAFERİ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
grip aşısı doktor

Ordu’da öğretmen eşi ile ikiz bebekleri olan Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Ayyayla, aşının sağlığa zararlı birçok riskleri nedeniyle bebeklerine aşı yaptırmayınca Ordu Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü çocuklar için sağlık önlemi uygulanması istemiyle Ordu Aile Mahkemesi’ne başvurdu.

Açılan davada Mahkeme aşı içerisinde sağlığa zararlı maddeler (civa ve alüminyum) olduğunu iddia eden, çocuklara ilerideki dönemde zarar vermemesi için aşı yapılmasını istemeyen Ayyayla çiftinin bilimsel araştırma ve verilere dayalı 8 sayfalık savunmalarını dikkate alarak ikiz bebeklere sağlık tedbiri uygulanması istemini reddetti.

Ordu’nun Altınordu İlçesi’nde oturan Cumhuriyet Savcısı 41 yaşındaki Hüseyin Ayyayla ile öğretmen eşi 29 yaşındaki Reyhan Ayyayla çiftinin 2.5 ay önce normal doğumla ikiz bebekleri dünyaya geldi.

Ayyayla çiftinin ‘Muhsin’ ve ‘Nergis’ adını verdikleri bebekleri Hepatit B aşısı olması için Aile Sağlığı Merkezi’ne davet edildi. Aşı içerisinde sağlığa zararlı maddeler olduğunu iddia ederek riskleri nedeniyle Ayyayla çifti ikiz bebeklere aşı yaptırmak istemeyince Aile Sağlığı Merkezi tarafından tutanak tutuldu.

İl Halk Sağlığı Müdürlüğü, Aile Sağlığı Merkezi tarafından tutulan bu tutanağı Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’ne gönderdi. Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü de, Ordu Aile Mahkemesi’ne başvurarak Ayyayla çiftinin aşı yaptırmadığı ikiz bebekleri ‘Korunma ihtiyacı olan çocuklar’ kapsamında değerlendirerek çocuklar hakkında sağlık önlemi alınması için istekte bulundu.

Eşi ile birlikte haklarında açılan bu davaya karşı hukuk mücadelesi başlatan savcı Hüseyin Ayyayla aşının tüm zararları, henüz yeni doğan bebekleri için şuanda ve ileriki yıllarda bebekleri üzerinde yapacağı olumsuz etkileri çok ayrıntılı ve bilimsel verilere dayalı olarak araştırdı. 0-2 yaş grubundaki küçük çocuklara aşı yapmanın risklerine dikkat çekti.

Çeşitli üniversitelerdeki bilim adamlarının aşı üzerinde yaptığı bilimsel araştırmaları da örnek gösteren Hüseyin Ayyayla mahkemeye 8 sayfalık savunma vererek ikiz bebeklerine uygulanması istenen sağlık tedbiri önleminin reddedilmesini istedi.

8 SAYFALIK SAVUNMA DİLEKÇESİNDE TEK TEK ANLATTI

Savunma dilekçesinde Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nün, sağlık önlemi uygulama isteminin yerel mevzuata ve evrensel hukuk kurallarına aykırı olduğunu, çocuğun velisinin muvafakatı olmadan ve herhangi bir tıbbi zorunluluk bulunmadan, çocuğa herhangi bir tıbbi tedavi uygulanmasının Hasta Hakları Yönetmeliği’ne göre mümkün olmadığını vurgulayan Hüseyin Ayyayla, şöyle dedi:

“Ordu Aile ve Sosyal Politikalar İl müdürlüğü’nün, yeni doğan bebeklerine aşı yaptırmak istemeyen aileler hakkında sağlık tedbiri uygulanmasına ilişkin talebinin ‘Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 5/1-d maddesinde ‘Tıbbi zorunluluklar ve kanunlarda yazılı haller dışında, rızası olmaksızın kişinin vücut bütünlüğüne ve diğer kişilik haklarına dokunulamaz’, aynı yönetmeliğin 22/1 maddesinde ‘Kanunda gösterilen istisnalar hariç olmak üzere, kimse, rızası olmaksızın ve verdiği rızaya uygun olmayan bir şekilde tıbbi ameliyeye tabi tutulamaz’ hükümlerine aykırı olduğunu, 9 aylık hamilelik süreci sonunda, normal doğumla sağlıklı bir şekilde dünyaya gelen Muhsin ve Nergis bebekler için, aşağıda maddeler halinde açık ve net bir şekilde belirtildiği üzere sağlık için bir çok ağır riskler içerdiği tıbben tespit edilmiş olan aşı olmak gibi tıbbi bir zorunluluklarının bulunmamasına ve doğan her çocuğa aşı yapılması gerektiğine ilişkin bırakın kanunla bir düzenleme yapılmış olmasını yazılı hiçbir mevzuat hükmünün de bulunmamasına rağmen böyle bir talepte bulunulması hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilip sağlık tedbiri talebinin reddine karar verilmelidir” diye konuştu.

Ayyayla, birçok çocuk hekiminin, nörolog, psikiyatri uzman ve ebeveynler tarafından, bazı bilimsel ip uçlarına dayanarak son yıllarda ülkemizde yaygın görülen otizmdeki artıştan bazı aşılarda bulunan timerosal (civa) ve alüminyum gibi metallerin sorumlu olduğuna dair iddialar bulunduğunu belirterek şöyle dedi:

“Aynı çevreler otizmdeki bu artışta ağır metal içermemesine rağmen kızamık-kızamıkçık-kaba kulak aşısının (MMR aşısı, üç canlı virüs içerir) da payı olduğunu iddia etmişlerdir. Bu iddialara karşın tıbbi kanaat önderlerinin bir bölümü timerosal ve alüminyumun ya da MMR aşısının otizme neden olduğu fikrinin bilimsel bir dayanağının olmadığını, bunun bir safsata olduğunu söyleyerek aşı karşıtlarını suçlamakta ve yüz milyarlarca dolar bütçesi olan aşı firmalarının gizli ya da açık desteğiyle yapılan bazı araştırmaları göstererek kendi haklılıklarını bilimsel olarak kanıtlamaya çalışmaktadırlar.

Gerçekten de aşı firması destekli bazı araştırmaların sonuçları otizm tablosu ile MMR ya da timerosal içeren aşılar arasında bir bağlantı olmadığını göstermektedir. Buna karşın böyle bir ilişkinin varlığını gösteren çalışmalar da mevcuttur. Ancak her nedense aşı firması destekli tıbbi çevreler bunları görmezden gelmektedir.

Timerosal (civa) bütün aşılardan çıkartılmaya başlanmıştır. T.C. Sağlık Bakanlığı, artık içerisinde timerosal olmayan aşıları ithal edeceğini 2007 yılı içerisinde duyurdu ve büyük oranda aşıların içerisindeki civa çıkartıldı.

Kızamık-kızamıkcık-kabakulak aşısı timerosal ya da alüminyum içermemesine rağmen otizme neden olabilir. Bunun en büyük nedeni ise otizme eğilimi olan çocuğun bağışıklık sisteminin yetersizliğidir. Aşılardaki bir başka sorun da aşı mikroplarının patentlenme sorunudur. Bilindiği üzere ilaç firmaları patentleriyle para kazanırlar.

Doğal bakteri ve virüslerin patentlerini ise alamazlar. Bu yüzden genetiği değiştirilmiş mikroplarla aşı hazırlarlar. Bu aşıların uzun vadeli zararları hakkında, aşı olmamızı şiddetle tavsiye eden tüm hekimler dahil hiç kimsenin yeteri kadar bilgisi yoktur. Buradan da anlaşılacağı üzere aşıların insan sağlığı üzerinde yararlarından fazla zararları ortadadır.”

Hüseyin Ayyayla savunmasında, çocuklara şiddetle aşı yapmalarını  öneren hekimlerin, hasta hakları yönetmeliğinin 15’inci maddesi uyarınca tüm anne-babaları çocuklarına yaptıracakları aşı ile ilgili olarak, bu aşının içerdiği maddeler ve muhtemel risklerinin ne olduğu hususlarında bilgilendirme yükümlülükleri olduğunu vurguladı. Ayyayla, şöyle devam etti;

“Hiçbir anne-babaya aşıların içeriği ve muhtemel riskleri hakkında bilgi verilmemektedir. Aşı yaptıran her çocukla ilgili olarak döner sermayeden alınacak maddi menfaatin hesabı yapılarak anne-babaların çocuklarına zorunlu olarak aşı yaptırmaları gerektiği noktasında baskılar yapılmaktadır. İzah ettiğimiz nedenlerle velisi bulunduğumuz Muhsin ve Nergis Ayyayla bebeklere aşı yaptırmak istemiyoruz.”

MAHKEME TALEBİ REDDETTİ

Ordu Aile Mahkemesi’nde geçen 12 Haziran’da görülen duruşmaya katılan savcı Hüseyin Ayyayla “Biz eşimle aşının risklerinden dolayı çocuklarımıza aşı yaptırmak istemiyoruz. Buna ilişkin yazılı beyanlarımızı sunduk. Yazılı beyanlarımızı tekrar ediyoruz, aşı içerisinde sağlığa zararlı maddeler olduğunu, bu durumun çocuklarımıza ileriki dönemde zarar vermemesi için aşı yapılmasını istemiyoruz” diyerek Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nün ikiz bebeklere uygulanması talep edilen sağlık tedbiri talebinin reddedilmesini istedi.

Bunun üzerine Mahkeme, Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nün talebini reddetti. Savcı Hüseyin Ayyayla yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın Türkiye’de yeni doğan bebeklerine aşı yaptırmak istemeyen aileler için emsal olacağını ifade etti.

Ordu Tabipler Odası Başkanı ve Ordu Üniversitesi (ODÜ) Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Özgür Enginyurt, bu aşıların güvenirliliğinin yapılması gerektiğinin yıllarca süren bilimsel çalışmalar sonucunda ortaya çıktığını bildirirken şöyle dedi:

Eğer bilime inanıyorsak aşı bu yüzden önemli. Herhangi bir kişi çocuğunu aşılatmadığında benim çocuğumda dahil olmak üzere hepsini risk altına atıyor. Çünkü bizler en sık bulaşıcı hastalıklara karşı aşı yaparız. Aşıyla korunabilecek hastalıklarıda aşıyla korunmanın faydaları aşının yan etkilerinden daha iyidir, daha faydalıdır. Aşıların yan etkileri her geçen yıl gittikçe azaltılmıştır, yok denecek kadar azdır. Birçok aşının yan etkisi yoktur artık. Aşılanmayan bir çocuk sürekli hastalık potansiyelidir.”

Kaynak: http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/guncel/tr-ikiz-bebeklerine-asi-yaptirmayan-savcinin-hukuk-zaferi-1-11-66181.html

Yazı için 2 yorum yapılmış:

  1. Muhterem Ayyayla âilesini ikizleri için tebrik eder, kendilerine ve çocuklarına birlikde sıhhatli, huzurlu uzun ömürler dilerim (http://www.orduhayatgazetesi.com/guncel-haberler/savciya-asi-davasi.html).

    Bir kaç ay önce hepatit B aşısı ile ilgili bir makale hakkında medimagazine yorum yazmış ve Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı, Aşı Bilim Kurulu üyesi, Çocuk enfeksiyon ve İmmünoloji-Allerji Uzmanı Sayın Prof. Dr. Mustafa Bakır tarafından “Şöhret olmak isteyen, Aşı karşıtı (ne demekse?) İmmünolog!” olarak tanımlanma şerefine nâil olmuşdum (http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/guncel/tr-22-yillik-verileri-taradi-hepatit-b-asisi-ms-vakalarini-artirdi-1-11-63162.html).

    Bu vesile ile, yenidoğan bir bebeğin tek ihtiyacının annesinin memesi olduğunu hatırlatmak (http://ahmetrasimkucukusta.com/2014/12/07/etibba-diyor-ki/cocukluk-cagi-asilari-mecburi-degil-tavsiye-nitelignde-olmalidir/) ve kendilerine o zaman sormuş fakat cevap alamamış olduğum soruları tekrarlamak isterim;

    1. Bahse konu yazı impact faktörü 3.5 olan iyi bir hakemli dergide çıkmışdır. Ancak tek yazarlıdır ve yazarın pubmedde başka yayını yokdur. Çocuk doktorudur ve hepatit B aşısı kurbanları vakfına üyedir (1). Yine de hakemlerin istatistik hilelerine aldanmasını beklemek tarafgirlik olur. 

    2. Ülkemizde çocukluk çağı aşıları ebeveynin aydınlatılmış muvafakati alınmadan yapılmakdadır. Aşı yaptırmak istemeyen aile mahkemeye verilmekde, çocuklarının ellerinden alınacağı şeklinde tehdid edilmekdedir. Bu uygulama ortaçağ engizisyonundan farklı değildir (2).

    3. Hepatit B ülkemizde oldukça az görülen bir hastalıkdır, bu durum aşılamadan önce de böyle idi. Bir enfeksiyon uzmanı akut/kronik hepatit görmüyorum diyorsa bundan sevinç duyarım ama hemen sorarım; o halde bu aşının tavsiye niteliğinde uygulanmasını istemenin nesi yanlış? 

    4. Bildiğim kadarı ile herd immünite kan ve vücud sıvıları ile bulaşan bir hastalık için kullanılması çok doğru olan bir mefhum değildir.

    5. Türkiye Sağlık İstatistikleri’nde 2000 yılında hepatit b morbidite oranı yüzbinde 9.77 olarak verilmekdedir. Bunun türkçesi şudur bu aşıdan zarar gören bir tek bebek bile olması, bu aşının yapılmamasını gerektirir (3).

    6. Mevzu-u bahis aşının prospektüsünde aşının güvenilirliğinin sadece 147 bebek ve çocukda sadece beş gün süre ile takib edilerek ölçüldüğü yazmakdadır. Sağlık Bakanlığımız böyle gayr-i ciddi bir bir aşıyı hangi bilimsel gerekçe ile uygulamakdadır? Aynı prospektüsde verilen yan etkilere (MS, ensefalit, Stevens Johnson vs, vs) bir göz atınız (4).

    7. Üstelik bu kadar da değil; daha vahimi bu aşıların pek çok yabancı protein, siRNA, retrovirüsler gibi genetik materyal ile kontamine olması ve bunların vücuda girdikden sonra geri alınamamasıdır. Zaten muhtemelen otoimmünite ve aşıya bağlı kanserlere de bunlar yol açabilmekdedir (5).

    8. Daha geçen ay tetanoz aşısında yaşanan skandalın ülkemizde varid olmadığını kim söyleyebilir? (6). Pıtrak gibi biten tüp bebek merkezleri bakanlığımız için bir şey ifade ediyor mu acaba?

    9. Aşılar; enfeksiyon, halk sağlığı vs uzmanlarının değil immünologların ve bu bilim dalının altında kurulması gereken vaksinolojinin konusudur vesselam (7). 


    Kaynaklar

    1. http://community.frontiersin.org/people/DominiqueLe_Houezec/124278
2. http://ahmetrasimkucukusta.com/2014/02/12/etibba-diyor-ki/zorunlu-asi/
3. http://www.ttb.org.tr/kutuphane/istatistik2006.pdf
4. http://www.merck.com/product/usa/pi_circulars/r/recombivax_hb/recombivax_pi.pdf
5. http://www.greenmedinfo.com/blog/hep-b-vaccine-damages-liver-it-supposed-protect
6. http://www.globalresearch.ca/the-world-health-organization-who-and-unicef-tetanus-vaccination-campaign-is-a-well-coordinated-forceful-population-control-mass-sterilization-exercise-kenya-catholic-doctors-association/5413360
7. http://beslenmebulteni.com/beslenme/?p=1787


  2. AŞI DAYATMASI VE YARGITAY KARARI

    Dün medyaya “İkiz bebeklerine aşı yaptırmayan savcının hukuk zaferi” (1) şeklinde bir haber düşdü. Haber ile ilgili yapdığım yorumu linkden takib edebilirsiniz (2).

    Sabahleyin haberlere göz attığımda ise, aynı haber ve muhtevanın “Gerekçe yoksa çocuğa zorla aşı yapılır” (3) şekline dönüşmüş olduğunu hayretle gördüm. Bu son haberde, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin başka bir dava ile ilgili olarak 4 Mayıs 2015 tarihinde “Olayda ana-baba çocuğa aşı uygulanmasına karşı çıkmışlar, buna rızalarının bulunmadığını yargılama sırasında ifade etmişlerdir. Ne var ki, bu beyanlarını haklı gösterecek bir sebep ve delil göstermedikleri gibi dosyada da yapılması istenilen aşının çocuğun üstün yararına aykırı olacağına ilişkin bir bulgu ve olgu bulunmamaktadır. Aşının, çocuğun gelecekteki bireysel sağlığı yanında, toplum sağlığı açısından da yapılması zorunlu olduğu dosyadaki raporlardan anlaşıldığına göre, isteğin kabulüne karar verilmesi gerekirken salt ana ve babanın rıza göstermedikleri gerekçesine dayanılarak talebin reddi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Hükmün, yukarıda gösterilen sebeple bozulmasına.” şeklinde karar verdiğini öğreniyoruz (3). Elimizde karar ve gerekçe metni olmadığı için sadece basının verdiği bilgiye bakılır ise, aynı mahkemenin 7 Nisan 2014 tarihli benzer bir davada aldığı kararın aksi yönde olması konunun aydınlatılması gerekdiğini düşündürmekdedir (4). Bu kararda Daire Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nca Çocuk Kanunu olarak bilinen “6518 sayılı kanunla, 2828 sayılı sosyal hizmetler kanununa ilave edilen, ek 9. Maddesinde hüküm, haklarında koruma, bakım ve barınma tedbiri kararı alınarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na ait sosyal hizmet kuruluşlarına yerleştirilmiş olan çocuklar için geçerlidir. Bir kişiye önceden, müdahalenin amacı ve niteliği ile sonuçları ve tehlikeleri hakkında uygun bilgiler verilmesi zorunludur., Tıp biliminin kuralları uygulanmak suretiyle yapılan her türlü müdahale tıbbi bir müdahaledir. Aşı da önleyici nitelikte bir tıbbi müdahaledir. Sağlık alanında herhangi bir müdahale, ilgili kişinin bu müdahaleye özgürce ve bilgilendirilmiş bir şekilde muvafakat etmesinden sonra yapılabilir” demişdi.

    Bu bakımdan naçizane, çelişkiye düşmeyeceğini ümid ettiğim 2. Daire’nin son vakada gerekçeli kararının yayınlanması ve dosyada olduğu söylenen “hangi aşıların toplum sağlığı ile ilişkisi olduğunu” nun açıklığa kavuşturulması önem arz etmekdedir.

    Önemli bir toplum sorunu olan ve potansiyel riskler ihtiva eden bu konuda Muhterem Prof. Dr. Hakan Hakeri ve bendenizin yazıları konunun ehemmiyetine işaret etmekdedir (5, 6).

    (1) http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/saglik/29343111.asp
    (2) http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/06/21/misafir-yazar/yeni-dogan-bebegin-tek-ihtiyaci-anne-sutudur-asi-degil/
    (3) http://www.memurlar.net/haber/521368/
    (4) http://www.gidahareketi.org/Files/yargitay-hatay.pdf
    (5) http://www.medimagazin.com.tr/authors/hakan-hakeri/tr-ulkemizde-zorla-asi-yapilabilir-mi-72-64-3571.html
    (6) http://lilliputian.me/2014/08/prof-dr-alisan-yildiranin-asilar-ve-bagisiklanma-ile-ilgili-tabu-yikan-bildirimleri/

Siz de yorumunuzu paylaşın: