BİLİM AKADEMİSİNİN “BİLİM DIŞI” AŞI RAPORU -1

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
selfie

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

Bugünkü Hürriyet’ te yayımlanan Mesude Erşan imzalı “Aşılara karşı kuşku yersiz” başlıklı haberi değerlendirmek istiyorum (1).

Bilim akademisi nedir, ne değildir?

Haberde geçen “Bilim Akademisi” ismini ilk defa duyduğum için küçük bir araştırma yaptım.

Bilim Akademisi “ismiyle”, laboratuarları ve araştırmacıları olan, orijinal deney ve çalışmalar yapan veya yaptıran, bilim üreten bir kurumu çağrıştırabilir ama öyle bir kuruluş değil.

Bilim Akademisi, internet sayfalarında yer alan bilgilere göre bir “sivil toplum kuruluşu” (2).

17 kurucu üyenin çoğu fizikçi ve içlerinde sadece bir tıp doktoru var.

Sitede çeşitli konularda duyuru, haber, rapor ve yazılar yer alıyor.

Hürriyet’ in haberinin de sitede yer alan “Bilim Akademisinin aşılama ile ilgili görüşü” başlıklı bildiriden yararlanılarak yapılmış olduğu anlaşılıyor.

Böyle bir sivil toplum kuruluşunun, fikirlerinin mutlak doğrular olduğu, herkes tarafından kayıtsız şartsız kabul edilmesi gerektiği gibi bir şey söylenemez.

İsteyen, bu bildiriyi önemseyebilir; isteyen de hiç dikkate almayabilir.

Açıklamayı yapan Bilim Akademisi Başkanı da tıp doktoru değil astro-fizikçi

Bilim Akademisi Başkanı, elbette herhangi bir bilim dalından olabilir, bu kimseyi ilgilendirmez ama mevzu “aşılar” olduğunda açıklamanın da işin erbabı yani tıp doktorları tarafından yapılması uygun olur.

Oysa açıklamayı yapan Bilim Akademisi Başkanı Prof. Dr. M. Ali Alpar tıp doktoru değildir; bir astro-fizik profesörüdür.

Haberi yapan Mesude Erşan gibi senelerin sağlık muhabiri bir gazetecinin de bunu biliyor olması gerekir.

En basitinden bir Google araştırması bunun için yeterlidir ve onun böyle bir araştırma yapmadan röportaja gitmiş olması da düşünülemez.

Böyle bir araştırmada da konuşacağı kişinin bir tıp doktoru olmadığını, fizik eğitimi aldığını ve fizik profesörü olduğunu öğrenmesi onun ancak saniyelerini alır.

Böyle bir açıklamanın bir “fizikçi profesör” tarafından yapılmasıyla, “aşılar üzerinde çalışan araştırmacı bir tıp profesörü” tarafından yapılmasının yaratacağı etkilerin aynı olması mümkün değildir.

Diğer taraftan, bir fizik profesörünün de “Bilim Akademisi Başkanlığı” gibi halka çok müthiş bir şeymiş gibi gelen bir unvanın arkasına belki de istemeden saklanarak aşılar hakkında tüm toplumu etkileyecek bir karar açıklaması kendi itibarını da yaralar.

Fizik profesörü başkan olduğu veya diğer üyeler tatilde olduğu için ya da başka bir sebeple böyle bir açıklama yapmak zorunda kalmış olsa bile, tıp profesörü olmadığı haberde açık ve net olarak bildirilmeliydi.

Doktor ve profesör unvanları tıpla ilişkilendirilir

Bizde doktor ve profesör unvanları halk arasında çoğu zaman tıbbı çağrıştırır, hele de mevzu sağlıkla ilgili ise “Prof. Dr.” unvanı o kişinin hemen herkes tarafından tıp hocası olarak algılanmasına sebep olur, nitekim ben de öyle sandım.

Ot-çöp tüccarlarının milyonları, tıp doktoru olmadıkları hâlde başka sahalarda sahip oldukları profesör, doktor unvanlarıyla tıp doktoru ve tıp hocası algısı yaratarak götürdüklerini hatırlayın.

Mesude Erşan şayet konuşacağı kişinin kim olduğunu önceden veya sonradan araştırmadan bu haberi yapmışsa veya bu bilgiyi saklamışsa gazetecilik mesleği adına “ayıp etmiştir”.

Tabii ki haberi yayına sokan editörlerin bu ayrıntıyı bilmeden veya kötü bir niyet gütmeden saklamış olmaları ihtimali de vardır ve bu da gazetecilik bakımından çok yakışıksız bir durumdur.

Bilim Akademisi’ nin raporu hazırlayan uzmanları kimler?

Raporu hazırlayan heyette mevzu ile “nispeten” doğrudan alâkalı iki kişi var, bunlar klinik mikrobiyoloji ve enfeksiyon hastalıkları uzmanları Prof. Dr. Önder Ergönül ve Prof. Dr. Murat Akova.

Diğerlerine gelince.

Başkan Prof. Dr. M. Ali Alpar fizik profesörü, üyelerden Prof. Dr. Bertil Emrah Oder anayasa hukukçusu, diğer ikisi ise aşılarla ve klinikle ilişkileri olmayan tıp dallarından.

Prof. Dr. Şevket Ruacan patolog, Prof. Dr. Kemal Türker ise daha çok sinir sistemi üzerinde çalıştığını anladığım bir fizyoloji doktoru.

Bu çok önemli ve spesifik raporun aşılarla hiçbir ilgileri olmayan kişilerce değil, mutlaka mevzuun esas uzmanları yani çocuk hekimi, immunolog ve vaksinologlar tarafından hazırlanıp onlar tarafından sunulması doğru olurdu.

Gelelim neticeye

Altında ilgisiz kişilerin imzası bulunan, ilgisiz bir kişi tarafından açıklanan böyle bir raporu, bilime ve akademiye yakışmayan ama bizdeki bilim ve akademi anlayışıyla dört dörtlük örtüşen bir rapor olarak görüyorum.

Yarın: Bilim Akademisi’ nin haberde ve internet sitelerinde yer alan duyurusundaki çok önemli yanlış ve eksikleri aktaracağım.

Bilimsel gerçekler ve veriler, halkın menfaati bunu gerektiriyor mantığıyla da olsa saklanamaz ve çarpıtılamaz.

Kaynaklar

1. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/29721174.asp

2. http://bilimakademisi.org/

3. http://bilimakademisi.org/wp-content/uploads/2015/07/BilimAkademisiAsiDuyurusu2015.pdf

***

EK 1 (12.11.2023): Kızamık virüsü ihtiva eden aşıların çocukluk çağı mortalitesi ve morbiditesi üzerinde spesifik olmayan yararlı etkileri olduğunu gösteren gözlemse dayalı araştırmalar vardır.

Bu araştırma, 5-7 aylık bebeklere erken dönemde uygulanan canlı zayıflatılmış kızamık, kızamıkçık ve kabakulak (KKK) aşısının 12 aylıktan önce hedef dışı enfeksiyon sebebiyle hastaneye yatış oranını azalttığı hipotezini desteklemedi.

KKK aşısının erken uygulanması, aşının hedeflediği hastalıklara karşı spesifik, koruyucu etkisine dayanmalıdır.

Makale: Measles, mumps, and rubella vaccine at age 6 months and hospitalisation for infection before age 12 months: randomised controlled trial

Kaynak: https://www.bmj.com/content/381/bmj-2022-072724

***

Siz de yorumunuzu paylaşın: