1 MİLYON İNSAN CERRAHİ HATALARDAN DOLAYI HAYATINI KAYBETTİ
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Hemşirelik Bölümü 20. Ulusal Çocuk Cerrahisi Hemşireliği Kongresi’nde temsil edildi.
Yakın Doğu Üniversitesi sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan yardımcısı ve Hemşirelik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ümran Dal Yılmaz ve Dr. Ganna Pola 20. Ulusal Çocuk Cerrahisi Hemşireliği Kongresi’ne panelist olarak katıldı. Doç. Dr. Ümran Dal Yılmaz, “Hasta güvenliği ve ameliyathanede güvenli cerrahi” konulu yaptığı konuşmada, “Sağlık hizmetlerine bağlı hataların önlenmesi ve bu hataların neden olduğu hasta zararlarının ortadan kaldırılması ya da azaltılmasıdır” dedi.
“1 milyon insan cerrahi hatalardan dolayı hayatını kaybetti”
Joint commission Mart 2014 Raporu’na göre 1 milyon insan yarısı önlenebilir cerrahi hatalara bağlı komplikasyonlardan hayatını kaybetmiştir diyen Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:
“1995-2013 yılları arasında bildirilen hataların ise yaklaşık yüzde 10’u anestezi/cerrahi müdahaleleri sırasında oluşan hatalardır. Güvenli cerrahi; ameliyathanede üzerinde önemle durulması gereken bir konudur ve sağlık personelinin bu uygulamalara dikkat etmesi son derece önemlidir. Ameliyathane kaynaklı tıbbi hatalar; hasta kimliğinin doğru tanımlanmaması, sağlık profesyonelleri arasında iletişim yetersizliği, ilaç uygulama hataları, yanlış taraf, yanlış hasta, yanlış cerrahi girişim, enfeksiyona bağlı sağlık bakım riskleri, düşmeler, cerrahi prosedür ve ortama bağlı yanıklar, yüksek riskli hastaların belirlenmemesi ve basınç yaralarıdır. Ameliyathanede güvenliği tehdit eden en önemli faktörler: çalışma ortamından kaynaklanan sorunlar ekipte yorgunluk ve dikkat eksikliği, personel sayısının yetersizliği, kesici-delici alet yaralanmaları, yanlış taraf cerrahileridir. Ameliyathanelerde ekibin kalabalık olması, sirkülasyonun hızlı olması, günübirlik cerrahi vakaların artması gibi nedenler güvenliği tehdit etmektedir.”
YDÜ SBF Hemşirelik Bölümü Yabancı Öğrenci Koordinatörü Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Ganna Pola ise panelde yaptığı konuşmada, “Ateş immün sisteme tehdit olarak algılanan herhangi bir durumda vücudun otonomik, davranışsal ve nöroendokrin olarak verdiği normal, koordineli ve kompleks bir fizyolojik yanıttır” dedi.
Uzm. Dr. Ganna Pola, “Vücutta üretilen ve kaybedilen ısı arasındaki denge çeşitli kontrol mekanizmaları ile sağlanmaktadır. Bunlar, sinirsel kontrol, derinin vücut sıcaklığını düzenleyici görevi ve terlemedir. Ateşin Nedenlerini yüzde 35 infeksiyolar, yüzde 20 onkolojik hastalıklar, yüzde 15 bağ dokusu hastalıkları, yüzde 20 bilinmeyen ateş ve yüzde 10 diğer nedenler oluşturmaktadır. Ateşin sınıflandırılmasını; lokalize bulgu olan ateş, lokalize bulgu olmadan ateş ve nedeni bilinmeyen ateş olarak yapabiliriz” diye konuştu.
“Çocuğun ateşinin çıkmasının faydaları da vardır”
“Ateş çocukluk döneminde en sık görülen ve aileleri en fazla endişelendiren durumlardan birisidir” diyen Pola, sözlerine şöyle devam etti:
“Ancak ateşin aynı zamanda yararları da mevcuttur. Ateş çocuğun vücudunun kendini düzenlemesi aksiyonudur ve dışarıdan herhangi bir müdahale gerektirmez. Axilar ateş 39 C altında ise ateş düşürücü kullanılması gerekmez. Üstelik ateş düşürücü kullanılması durumunda antibiyotiğin gerçek etkisini gösterip göstermediği de anlaşılamayabilir. Annelerin ateş ile ilgili korktuğu konular arasında en çok belirtikleri; yüzde 84.5’i havale geçirmesi, yüzde 15.2 i beyinde hasar oluşması ve yüzde 11.4’i ölümdür. Çocuklarda ateşi düşürmek için yapılacaklar arasında vücudu 30-32 derece sıcaklıkta suyla silmek yer almaktadır. Ayrıca süngerle yapılacak fiziksel ovma hareketleriyle damarların genişlemesine yardımcı olunur (böylece vücudun ısı kaybetmesine yardımcı olunur).”
Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/20-ulusal-cocuk-cerrahisi-hemsireligi-istanbul-yerelhaber-1628069/
***
EK 1 (20.7.2023): Bu hafta yayınlanan bir rapora göre, hastalıkların veya diğer tıbbi durumların yanlış teşhisi, Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl yüz binlerce kişinin ölümüne ve kalıcı sakatlıklara yol açmaktadır.
Bunun sonucunda her yıl yaklaşık 371.000 kişi ölmekte ve 424.000 kişi de beyin hasarı, körlük, uzuv veya organ kaybı ya da metastatik kanser gibi kalıcı sakatlıklara maruz kalmaktadır.
Bu tahmini yapmak için araştırmacılar, belirli durumların ne sıklıkla gözden kaçırıldığını ve gözden kaçırılan bu durumun ne sıklıkla ciddi zarara yol açtığını görmek için önceki düzinelerce çalışmayı inceledi. Bu risk daha sonra tüm ABD nüfusundaki yeni vakaların görülme oranıyla ölçeklendirildi. Araştırmacılar çalışmada “Hastalar paniğe kapılmamalı ya da sağlık sistemine olan inançlarını kaybetmemelidir” diye yazdı. Genel olarak, bir sağlık hizmeti ziyaretinden sonra yanlış teşhisle ilgili ciddi zarar olasılığı %0,1’den azdır.
En sık yanlış teşhis edilen 5 hastalık
Ölüm ve kalıcı sakatlık da dahil olmak üzere bu ciddi sonuçların yaklaşık %40’ı beş durumun teşhisindeki hatalarla ilişkilidir: inme, sepsis, pnömoni, venöz tromboembolizm (damarda kan pıhtısı) ve akciğer kanseri.
Johns Hopkins Üniversitesi’nde nörolog olan Dr. David Newman-Toker, “Bunlar nispeten sık rastlanan ve önemli zararlara yol açan durumlardır” dedi. Bu beş durumun en sık yanlış teşhis edilen hastalıklar olmamasına rağmen en büyük etkiye sahip olduğunu ve çalışmanın bulgularının yatırım ve müdahale için öncelikli alanların belirlenmesine yardımcı olabileceğini söyledi.
Rapora göre, merkezi sinir sistemi enfeksiyonu olan spinal apse %60’tan fazla oranda yanlış teşhis ediliyor.
Ancak rapora göre ciddi zararların başlıca nedeni olan inme, ciddi sonuçlara yol açma riski yüksek olan nispeten yaygın bir durumdur ve ortalamadan daha sık yanlış teşhis edilmektedir. Rapora göre, ABD’de her yıl yaklaşık 950.000 kişi inme geçiriyor ve vakaların yaklaşık %18’inde inme gözden kaçıyor – bu da her yıl yaklaşık 94.000 ciddi zarara yol açıyor. Uzmanlar, teşhis hatalarının tipik olarak spesifik olmayan semptomların daha yaygın ve belki de gerçekte onlara neden olan durumdan daha az ciddi bir şeye atfedilmesinin bir sonucu olduğunu söylüyor.
***