Vegan diyet, son senelerde birçok ülkede giderek daha çok taraftar buluyor; erişkinler tarafından benimsenmesi yanında aileleri tarafından bebeklerine bile uygulanıyor.
Diyabet, kanser ve damar sertliği gibi birçok hastalığı önleyen ideal bir beslenme modeli olarak sunulması yanında, hayvanlara ve onların hayatlarına saygı, küresel ısınmanın önlenmesine katkı gibi gerekçelerle de teşvik edilen vegan diyet hakikatte sağlıklı bir beslenme şekli değildir.
İnsanoğlunun gelişmesi, büyümesi ve sağlıklı yaşayabilmesi için hem bitkisel hem hayvansal gıdalara ihtiyacı vardır.
Bir başka ifade ile insanlar hem etobur hem otoburdur; yani hem hayvansal hem bitkisel ürünleri makul miktarda yemek zorundadır.
Vegan beslenmede hayvanlara ait hiçbir hayvan eti veya hayvandan elde edilen hiçbir ürün yenmez ve içilmez.
Sütün, hayvanların kendi yavruları için olduğuna inanılır ve bu sebeple de süt içilmediği gibi sütten yapılan peynir, yoğurt, tereyağı, kaymak, hayvan yumurtaları, bal ve havyar da yenmez.
Yiyeceklerinde hayvanlardan elde edilen jelatin, karmin böceğinden elde edilen kırmızı boya gibi maddelere de müsaade edilmez.
Hayvanların öldükten sonra post, kemik, yağ ve tüm diğer parçaları da hiçbir şekilde kıyafet, ev eşyası vs. şeklinde kullanılmaz.
Bu beslenme modelini uygulayanlar sağlıklı olabilmek için başta B12 olmak üzere, D vitamini, uzun zincirli omega 3 yağ asitleri, iyot, demir kalsiyum, çinko gibi besin ögelerini besin desteği olarak almak zorundadırlar.
Vegan beslenenler için önemli bir tehlike de hayvani gıdalarda bulunan kolini yeteri kadar alamamalarıdır.
Kolin, vücutta karaciğer tarafından da yapılır; ama sentez vücudun ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır, mutlaka diyetle de alınması icap eder.
Kolinin, beyin sağlığı için, bahusus da ana rahmindeki bebeğin beyin gelişimi için kritik ehemmiyeti vardır.
Kolin, karaciğer fonksiyonlarını da etkiler, azlığında çok fazla serbest radikal hücresel hasarı yanında yağ metabolizmasında düzensizlikler de ortaya çıkar.
Kolin kaynağı temel besinler kırmızı et, yumurta, süt ürünleri, balık ve kümes hayvanlarıdır; kuruyemiş, bakliyat ve brokolide de vardır, ama miktarları vücudun ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır. 1
“Veganlık bir dindir” diyen de var
Vegan diyet, Evanjelik Yedinci Gün Adventist Kilisesi tarafından teşvik edildiği bilinen bir uygulamadır, bilimsel bir altyapısı bulunmamaktadır ve altında başka hesaplar yattığına da hiç şüphe yoktur. 2
Batı dünyasına soya gıdaları, et alternatifleri, buğday glüteni, diyet lifi, yer fıstığı yağı ve kahvaltı gevrekleri gibi işlenmiş hazır gıdaların tanıtılmasında Yedinci Gün Adventistleri‘nden başka hiçbir örgüt veya insan grubu daha önemli bir rol oynamamıştır.
Yedinci Gün Adventistleri’nin yüzlerce hastane, kolej ve ilkokulu, dünyanın her tarafında binlerce kilisesi vardır.
Bu diyetin arkasında “big food” olarak adlandırılan bazı dev hazır gıda şirketleri yer alır.
Bunlardan biri kahvaltı gevrekleriyle meşhur olan Kellogg’dur.
“Veganlık bir bilim değildir, aşırı işlenmiş gıda ve besin desteği endüstrisi tarafından desteklenen bir dindir” diyen İngiliz kardiyolog Dr. Aseem Malhotra’ya hak vermemek mümkün değil. 3
Vegan Diyetin arka bahçesi
Önceleri Vegan Diyeti teşvik edenlerin esas amaçlarının, insanları binlerce senedir afiyetle yiyip içtikleri et, yumurta, süt ürünleri gibi gerçek gıdalardan uzaklaştırarak kendi şirketlerinin ürettikleri, işlenmiş hazır gıdaları ve besin desteklerinin satışını artırmak ve daha çok kazanmaktan ibaret olduğunu sanırdım.
Bilindiği gibi, dünyadaki en büyük yiyecek ve içecek markaları sadece 10 şirket tarafından kontrol ediliyor: Nestlé, PepsiCo, Coca-Cola, Unilever, Danone, General Mills, Kellogg’s, Mars, Associated British Foods, ve Mondelez. 4
Her biri on binlerce kişi çalıştırıyor ve milyarlarca dolar kazanıyor; ama mesele aslında bu kadar basit değil.
Giderek, işlenmiş gıdaların insanları sağlıklı beslenmeden uzaklaştırdığına ve kronik hastalıkların bir numaralı müsebbibi olduğuna kanaat getirdim.
Günümüzde adeta salgın gibi yayılan ve başını obezite, diyabet, kanser, kalp krizi ve felçlerin çektiği kronik hastalıkların aşırı işlenmiş gıdalar var olduğu müddetçe önlenemeyeceğine inanıyorum.
Bu endişeyi endüstri ile menfaat münasebetleri bilinen Dünya Sağlık Örgütü ve akademi aleminin de dile getirmek zorunda kalmış olmaları çok önemlidir. 5, 6
LGBT temalı kahvaltı gevrekleri çıktı
Kellogg gıda şirketinin LGBT (lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel) temalı yeni bir kahvaltı gevreğini piyasaya sürdüğü haberini okuduğumda işlenmiş gıdaların ticaretle, daha çok para kazanmakla, insanları hasta etmekle sınırlı olmadığını, çok daha başka ve büyük boyutları olabileceğini düşünmeye başladım. 7
“All Together Cereal” adı verilen özel ürün, şirketin halen piyasada olan kahvaltı gevreklerini bir araya getiriyor ve 19,99 dolar gibi çok yüksek bir fiyatla satılıyor.
LGBT ve onları savunan GLAAD’a 50 bin dolar da bağış yaptığını da açıklayan Kellogg sözcüsü şunları söylüyor:
Bu kutu meşhur Kellogg maskotları ve gevreklerini aynı pakette nasıl göründüğünün, nereden geldiğinin ve kimi sevdiğinin önemli olmadığının bir kabul sembolü olarak bir araya getiriyor.
Uzun zamandır LGBTQ çalışanlarının, ailelerinin ve toplumun müttefikleri ve destekçileriyiz.
Kellogg 100 seneden fazla zamandır gelişip büyüyebilmeleri için aileleri besledi ve şirket herkesi masaya çağırmaya devam ediyor.
Gelelim neticeye;
Kapitalist sistemin sembolü olan işlenmiş gıdaların sadece sağlık bakımından değil ekonomi, siyaset, sosyoloji, din, hukuk, kültür başta olmak üzere birçok bakımdan tartışılması şarttır.
Beslenme üzerinden büyük oyunlar oynanıyor, sadece sağlığımız değil “değerlerimiz” de çok büyük bir tehdit altındadır.
Ben işlenmiş gıdaların sadece gıda olmadıklarını, bunların stratejik birer silah olarak da kullanıldıklarını düşünüyorum.
Kaynaklar:
2.https://www.mdpi.com/2077-1444/9/9/251/htm
3.https://twitter.com/DrAseemMalhotra/status/1132935375364796416
4.https://www.newsbud.com/2017/04/09/monopoly-global-food-supply-controlled-by-ten-companies/
5.https://www.sabah.com.tr/saglik/2015/06/23/obez-cocuk-sayisi-artiyor
6.http://www.thelancet.com/series/obesity-2015
***
EK 1 (27.6.2021):
Çok önemli tespitler, bazıların katılmamakla beraber üzerinde düşünülmesi mutlaka gerekli
Nasıl bir yozlaşmaya maruz kaldığımızı çok güzel anlatmışsınız. Her bakımdan. Bunlar hükumetin gündeminde yer almalıdır.
İşlenmiş tüm gıdalarda bulunan, yabancı ve toksik kimyasalların DNA’mızı bozduğu, hormonal ve enzimatik dengemizi dumura uğrattığını senelerden beri dile getiriyoruz.
Aşırı İşlenmiş (HIGHLY PROCESSED FOODS) ve fabrikadan çıkan TÜM YİYECEK VE İÇECEKLER
bu nedenle BİYOLOJİK ve STRATEJİK BİRER SİLAHLARDIR.
VEGANLIK DA aynı şekilde, insanların TAHIL BEYİNLİ kılınmaları için ortaya atılan STRATEJİK bir programdır.
Doğal hayvansal ve bitkisel proteinler, beynimizi geliştiri ve immün sistemizi doğal yollarla güçlü kılar.
NOT:
VEGANLARA KOYUN GİBİ OLUYORSUNUZ dedim diye, pek alındılar! Bana kızdılar , şikayet ettiler vs.
PEKİ, EN ÇOK SEVDİKLERİ KORUMAYA ÇALIŞTIKLARI HAYVANLAR DEĞİL Mİ? Tabii ki KOYUNLARDA bunların içinde değil mi?
SORU: EN ÇOK SEVDİKLERİ VE DE SÖZÜM ONA CANLA BAŞLA KORUMALARINI ÜSTLENDİKLERİ, ÖRNEĞİN KOYUNA BENZETİLDİKTELERİ ZAMAN, BUNA NEDEN ‘bize hakaret ediyor’ diyorsunuz ? Ayıp yapmıyor musunuz koyunlara, YANİ SEVDİKLERİNİZE ?
BÖYLE BİR ÇELİŞKİ DÜNYADA GÖRÜLMEMİŞ VE DE DUYULMAMIŞTIR!
Koyuna benzetilmek, VEGANLARA hakaret oluyormuş!
Güleriz ağlanacak halimiz…
Bu normal dışı cinsel tercihlerin topluma iyi bir şeymiş gibi sunulmasını doğru bulmuyorum. Herkes evinde istediği gibi davranabilir ama bunun böyle reklamının yapılması kabul edilemez.
LGBT’ yi onaylamıyor musunuz tam anlayamadım
Hüveyda Gümüş Kedi ve köpeklere hazır mama veriliyor.Bu konuda da duyarlı olmalıyız.Hayvanların doğal döngüsünü bozuyorlar.İyilik etmek istiyorlarsa evde hazırladıkları çorba,yedikleri etlerin kemiklerini uygun bir biçimde ikram etsinler.Hiç birşey bulamıyorlarsa ayran ya da süt alıp koysunlar.
Bunlar paketlere öyle katkı maddeleri koyarlar ki mazallah normal insanı bile gay veya lezbiyen yapabilirler. Bunların hiçbirini kullanmamak lazım