KORONAVİRÜS TESTİ POZİTİF OLANLARIN YÜZDE 90 KADARININ BAŞKALARINA VİRÜS YAYMA İHTİMALİ ÇOK DÜŞÜK
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
New York Times’ ın “İki eyaletten alınan verilere göre, koronavirüs testi pozitif çıkan kişilerin yüzde 90’ına kadarının başkalarına yayma ihtimali çok düşük” tviti ile duyurduğu makale: “Koronavirüs Testiniz Pozitif. Belki Olmamalı.”
***
Ülkenin önde gelen halk sağlığı uzmanlarından bazıları, Amerika Birleşik Devletleri’nde koronavirüs testi konusundaki bitmek bilmeyen tartışmada yeni bir endişeyi dile getiriyor: Standart testler, nispeten önemsiz miktarlarda virüs taşıyan çok sayıda insanı teşhis ediyor.
Bu insanların çoğunun bulaşıcı olma ihtimali yoktur ve bunların belirlenmesi, bulaşıcı olanların zamanında bulunmasını engelleyen darboğazlara katkıda bulunabilir.
Ancak araştırmacılar, son zamanlarda Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’ nin tavsiye ettiği gibi çözümün daha az test yapmak veya semptomları olmayan insanları test etmeyi atlamak olmadığını da söylüyor.
Yeni veriler, daha az hassas olsalar bile, hızlı testlerin daha yaygın kullanımı ihtiyacının altını çiziyor.
Harvard epidemiyologlarından Michael Mina “Belirti göstermeyen kişileri test etmeme kararı geride kalmıştır. Aslında, tüm farklı grupları test etmeliyiz ama bunu tamamen farklı mekanizmalar aracılığıyla yapmalıyız.” diyor.
Yeni koronavirüs için en yaygın kullanılan PCR Testi bir kişinin enfekte olup olmadığı sorusuna basit bir evet-hayır cevabı veriyor.
Buna karşılık diğer virüsler için benzer PCR testleri, enfekte birinin ne kadar bulaşıcı olabileceğine dair bir fikir veriyor: Sonuçlar, hastanın vücudundaki virüs miktarının kabaca bir tahminini ihtiva edebilir.
Dr. Mina, “Her şey için tek bir veri türü kullanıyoruz ve bu sadece artı veya eksi – hepsi bu. Bunu klinik teşhis için, halk sağlığı için ve politik kararlar için kullanıyoruz.” diyor.
Ne var ki “evet-hayır” sonucu yeterince iyi değil. Virüs bulaşmış birinde sonraki adımlar için virüs miktarı da belirlenmelidir.
PCR Testi nasıl yapılıyor?
PCR testi, virüse ait genetik maddeyi döngüler halinde büyütür. Ne kadar az döngü gerekli olursa, numunedeki virüs miktarı veya viral yük o kadar fazla demektir. Viral yük ne kadar büyükse, hastanın bulaşıcı olma ihtimali o kadar yüksektir.
Virüsü bulmak için gerekli olan ve döngü eşiği (cycle threshold) adı verilen bu büyütme döngüsü, hastaların ne kadar bulaşıcı olduğunu gösterse de doktorlara ve hastalara gönderilen sonuçlara asla dâhil edilmez.
The Times tarafından yapılan bir incelemeye göre, Massachusetts, New York ve Nevada’da derlenen döngü eşiklerini ihtiva eden üç grup test verisinde, pozitif testi olan kişilerin yüzde 90’ına kadarında neredeyse hiç virüs bulunmuyor.
Perşembe günü ABD’ de 45.604 yeni koronavirüs vakası kaydedildi. Massachusetts ve New York’taki bulaşıcılık oranları ülke çapında geçerli olsaydı, o zaman bu kişilerin sadece 4,500’ünün karantina altına alınması ve temas takibi yapılması gerekirdi.
Bir çözüm, bir hastanın enfekte olduğuna karar vermek için hâlen kullanılan döngü eşiğini ayarlamak olabilir. Çoğu test için limit 40, bazıları için 37 olarak belirlenmiştir. Bu, pozitif bir test için 40 veya 37 döngü gerektiği manasına gelir.
Eşik değerleri çok yüksek olan testler, yalnızca canlı virüsü değil, aynı zamanda genetik parçaları, belirli bir risk oluşturmayan enfeksiyon kalıntılarını da tespit edebilir. Bu, bir kişi ayrıldıktan çok sonra bir odada ona ait saç teli bulmaya benzetilebilir.
California Üniversitesi’nde virolog olan Juliet Morrison’a göre, döngü eşiği 35’in üzerinde olan herhangi bir testin çok hassas olduğunu kabul etmek gerekir.
Morrison “Daha makul bir sınır 30 ila 35 arasında olabilir. Ben bu rakamı 30 veya hatta daha az belirlemeyi seçerdim. Bu değişiklikler, bir hastanın örneğindeki genetik materyal miktarının, testin pozitif bir sonuç göstermesi için mevcut standardın 100 katı ila 1.000 katı olması gerektiği anlamına gelir” görüşünü dile getiriyor.
Gıda ve İlaç Dairesi FDA, “kimin pozitif olduğunu belirlemek için kullanılan döngü eşiği aralıklarını belirtmediğini ve üreticiler ve laboratuvarların kendi değerlerini belirlediklerini” bildiriyor.
CDC’ nin verileri, 33 döngü eşiğinin üzerindeki bir örnekte herhangi bir canlı virüsü tespit etmenin son derece zor olduğunu gösteriyor.
North Carolina’nın eyalet laboratuvarı, sonuçları 37 döngüsel sınıra göre otomatik olarak sınıflandıran Thermo Fisher koronavirüs testini kullanıyor. Laboratuar sözcüsü, test yapanların kesin sayılara erişimi olmadığını söylüyor.
Bazı uzmanlar, bunun hastalık hakkında daha fazla bilgi edinmek için muazzam bir kaçırılmış fırsat anlamına geldiğini düşünüyorlar.
Columbia Üniversitesi’ nden Angela Rasmussen “Bu testlerde döngü eşiği değerlerinin kaydedilmemesi, sonuçların sadece pozitif veya negatif diye verilmesi akıllara durgunluk veriyor. Birinin pozitif olup olmadığını, yüksek viral yüke sahip olup olmadığını veya düşük viral yüke sahip olup olmadığını bilmek çok faydalı olacaktır” görüşünü paylaşıyor.
The Times’ın isteği üzerine sayılarını analiz eden New York eyalet laboratuvarı Wadsworth Center temmuzda 40 döngü eşiğine göre 794 pozitif test belirlediğini açıkladı.
Eğer eşik değer olarak 35 esas alınmış olsaydı sonuçların yarısı, 30 esas alınsaydı yüzde 70’ i pozitif olarak değerlendirmeyecekti.
Benzer şekilde Massachusetts’te testleri 40 döngü eşiği ile pozitif olanların yüzde 85 ila 90’ı, eşik 30 döngü olsaydı, negatif kabul edilecekti.
Mina “Bu insanların hiçbirinin, bir tekinin bile temas takibi yapılmaması gerektiğini söyleyebilirim” diyor.
Bu rakamlardan haberdar olan diğer uzmanlar şaşkına döndüklerini açıklıyorlar.
Harvard Küresel Halk Sağlığı Enstitüsü’nden Ashish Jha “Yüksek döngü eşiği olan insanların oranının bu kadar yüksek olması karşısında gerçekten şoke oldum” diyor.
Dr. Jha gerekli test hacmine, sıklığına veya hızına ölçeklenemediğini düşündüğü PCR testlerinin problemli olduğuna, esas test edilmesi icap edenlere test yapılmadığına dikkat çekiyor.
Association of Public Health Laboratories müdürü Scott Becker de “Bulaşıcı olmayan pozitif sonuçları olan kişilerin sayısını özellikle endişe verici” bulduğu fikrini paylaşıyor.
FDA ise “Yeni enfekte olanlarda viral yükün düşük olabileceği, daha az hassasiyete sahip testlerle bu vakaların gözden kaçacağı” endişesini dile getiriyor ama Dr. Mina “Bu kişilerin 6 veya 15 saat sonra tekrar test edilmeleriyle problemin giderilebileceğini, viral yükün hızla yükseleceği için de hızlı testin hassasiyeti düşük olsa bile bunları çabukça yakalayabileceğini” ifade ediyor.
O ve diğer uzmanlar, PCR testlerinin hala bir rolü olduğunu, mesela, yeni enfekte olmuş kişilerin klinik ilaç deneylerine kaydolmaları için testlerin hassasiyetinin kazanç olduğunu söylüyorlar ama bu testlerin bir ön cephe tanı aracı olmasını da sorguluyorlar.
Virüsle enfekte olanlar, belirtilerin başlamasından bir veya iki gün önceden beş gün sonraya kadar çok bulaştırıcı oluyorlar. Dr. Mina “Fakat mevcut test oranlarına göre, o pencerede birini gerçekten yakalama şansına sahip olmak için yeterince sık yapmayacaksınız,” diye ekliyor.
Yüksek hassasiyetli PCR testleri pandeminin başlangıcında koronavirüsleri takip etmek için en iyi seçenek gibi görünüyordu ama şu anda şiddetlenen salgınlar için ihtiyaç duyulan şey daha az hassas olsa bile hızlı, ucuz ve ihtiyacı olan herkesi sık sık test edecek kadar bol olan koronavirüs testleri olmasıdır.
Dr. Mina: “Bu sayede virüs bulaştıranların her birini yakalayamayabilir, ancak kesinlikle en bulaşıcı insanlar yakalanacaktır ve bu da tek başına salgınları neredeyse sıfıra sürükleyebilecektir.”
Kaynaklar:
https://twitter.com/NYTHealth/status/1300066387315118080?s=20
https://www.nytimes.com/2020/08/29/health/coronavirus-testing.html
***
EK 1 (2.10.2020): Burnundan beyin-omurilik sıvısı akan hastada koronavirüs teşhisi için sürüntü testi yapılırken kafatası duvarının delindiği tespit edildi. Kaynak: https://jamanetwork.com/journals/jamaotolaryngology/fullarticle/2771362
***
EK 2 (16.8.2021): Virüslerin, sabahları işe koyulduklarında günün diğer saatlerine göre 10 kat daha başarılı olduklarını gösterdi. Bilim adamları, herhangi bir salgın durumunda gündüzleri evden çıkmamanın hastalıktan korunmak açısından önemli olabileceğine dikkati çekiyor. Kaynak: https://www.aa.com.tr/tr/saglik/virusler-sabahlari-daha-tehlikeli-/629278 Kaynak: https://www.bbc.com/news/health-36782326 Makale: Cell autonomous regulation of herpes and influenza virus infection by the circadian clock
***
Bizde bu döngü eşiği kaç acaba hocam biliyor musunuz? Bana göre bizde de 37-40 arasıdır.
Bizde bu rakam düşük olmalı çünkü testlerin yeterince duyarlı olmadığından söz ediliyor.
Ben şunu anladım. Çok hassas testlerle çok sayıda insanda virüs tespit ediliyor ve bu kadar çok insanı karantina altına almak ve temas ettikleri kişileri takip etmek (filyasyon deniyor buna) çok zor oluyor. Oysa testlerine göre bulaştırıcılığı çok yüksek olanlar %10 kadarmış. Adamlar diyor ki salgının önlenmesi için esas önemli olan bu yüksek bulaştırıcılık özelliği olanlardır ve esas bunların iyi tanınıp gereken önlemlerin alınması gerekir. Böyle yapılmazsa yüksek bulaştırma riski olanlar kalabalık içinde gözden kaçıyor ve salgın bu yüzden ilerliyor diyorlar. Bana mantıklı geldi doğrusu.
Galip beye katılıyorum ben de onun gibi anladım ve bu önerinin değerlendirilmesi gerekir düşüncesindeyim. Bu dünya çapında uzmanlar PCR sonucunun negatif veya pozitif olarak değil pozitifse örneğin +/++/+++/++++ şeklinde bildirilmesini istiyorlar ki bence çok doğru bir şey. Bizim uzmanlardan PCR testi ile ilgili olarak böyle bir açıklama hiç duymadım. Belki onlar bile testin bu özelliğinden habersizdirler.
Çok önemli bir makale, teşekkürler hocam, zahmet buyurmuşsunuz.
Bu devirde korkutma geçerli. En çok korku salanlar her gün ekranlardalar. Sizin gibi aklı başında insanların neden davet edilmediklerini biliyoruz. Sizden bir kısım ciddi şekilde rahatsız. Şimdi size saldıranlar olabilir milleti gevşetiyorsunuz diye ama biz sizin bu salgını ne kadar önemsediğinizi biliyoruz.