KOVİD GEÇİRENLERİN AŞI OLMALARI GEREKLİ DEĞİL
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
İndependent Türkçe‘ deki yazım:
Dünya Sağlık Teşkilatı (DSÖ) ve başta USA Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Direktörü Antony Fauci olmak üzere dünyanın önde gelen bilim adamları aşılarla sağlanan bağışıklığın hastalık geçirmekle sağlanan bağışıklıktan daha güçlü olduğunu dile getiriyorlar. 1, 2
Bu açıklamaların amacı aşıların etkinliklerinin çok yüksek olduğunu anlatmak ve insanları aşı olmaya teşvik etmek olabilir; ama bu tür hakikatle uyuşmayan, abartılı açıklamaları bilime olan güveni sarsması bakımından doğru bulmuyorum.
Enfeksiyon geçirerek sağlanan bağışıklık hemen her zaman aşılarla sağlanan bağışıklıktan daha kuvvetlidir; çünkü bu sayede virüsün tüm antijenlerine karşı hem yerel yani virüsün vücuda ilk girdiği yerde hem sistemik bağışıklık sağlanır.
Bulaşıcılığı burun yoluyla uygulanan aşılar önleyebilir
Oysa aşıların çoğu KOVİD aşılarında (Sinovac, BioNTech, Moderna, Oxford, Sputnik) da olduğu gibi kas içine zerk edilir, dolayısıyla burun ve boğazda yerel bağışıklık sağlamak mümkün olmaz.
Yerel bağışıklık özellikle enfeksiyonların önlenmesi bakımından çok değerlidir; bu sayede bulaştırıcılık da önlenmiş olur ve salgının kontrolü kolaylaşır.
Bunu sağlamak için aşıların burun yoluyla uygulanması gerekir; bu amaçla üzerinde çalışılan aşılar vardır ama henüz hiçbiri onay almamıştır.
Nazari bakımdan en etkili aşı burun yoluyla uygulanan, hastalık yapma etkileri olmayan canlı virüs aşılarıdır.
Aşıların sağladığı sistemik bağışıklık ise enfeksiyonu, dolayısıyla da bulaştırıcılığı engellemez, bunlar sadece ağır hastalık ve ölümleri önleyebilirler.
Hastalık süre ve şiddetini azalttıkları için salgının kontrolünde dolaylı olarak faydalıdırlar ama bunları daha ziyade şahsi fayda sağlayan aşılar olarak görmek gerekir.
Kas için zerk edilen aşılar yerel bağışıklık sağlamaz
Kas içine zerk edilen aşılarla yerel bağışıklık oluşmaz, sistemik bağışıklık elde edilir.
Bu bağışıklık da grip aşılarnda olduğu gibi genellikle zamanla kan seviyeleri azalan hatta kaybolan antikor cevabı sağlar.
Şirketler KOVİD’e karşı hazırlanan aşıların hücresel bağışıklık da sağladıklarını bildirilmekle beraber Cell‘de yayımlanan araştırma bu iddiayı ciddi biçimde sarsıyor:
T hücreleri tarafından tanınan antijenlerin çoğu S proteini dışındadır, olanların çoğu da reseptör-bağlanan yer (RBD) değildir. Bundan dolayı tabii bağışıklık yani hastalık geçirilerek kazanılan bağışıklık aşılarınkinden çok daha geniş kapsamlıdır. S proteinindeki mutasyonların etkisinin de çok az olacağı öngörülebilir. 3
Kalıcı bağışıklığı sağlayan T hücreleridir
T hücreleri çok farklı fonksiyonları olan bir hücre grubudur. Bunların yardımcı, baskılayıcı, öldürücü, düzenleyici ve hafıza gibi birçok türleri vardır.
T hücrelerinin sağladığı bağışıklık çok uzun sürelidir, ömür boyu bile olabilir.
Bu sebeple de aşı olup veya hastalık geçirip kanlarında antikor ölçtürenler düşük seviyelerle karşılaşırlarsa dertlenmesinler!
Virüs tekrar vücuda girerse bu hafıza T hücreleri sayesinde bağışıklık yeniden uyanır, hem hücrelerle ve hem de yeniden antikor yapımıyla virüsle mücadele edilebilir. 4
T hücreleri rutin olarak ölçülmemektedir; bunun için çok özel laboratuvarlar gerekir.
Hangi tür aşılar mutasyonlara karşı da etkilidirler?
KOVİD virüsünün bugüne kadar sayısız mutasyona uğradığını, birçok aşıda kullanılan diken (S) proteininde 4 binden fazla mutasyon ortaya çıktığını biliyoruz ve tabii ki mutasyonlar devam ediyor.
Burada karşımıza çıkan sual şudur: Aşılar mutasyon gösteren virüslere karşı ne derece etkili olacaklardır?
Mutasyonların en çok görüldüğü yer olan virüsün diken proteininden hazırlanan aşıların etkinliklerinin azalması hatta tamamen sıfırlanması mümkündür.
Nitekim bu tür aşıların Güney Afrika, Brezilya gibi ülkelerde ortaya çıkan mutasyonlara karşı etkinliğinin kaybolmamakla beraber azaldığı anlaşılmıştır. 5
Güney Afrika bu sebeple Oxford-AstraZeneca aşılarının uygulanmasını durdurmuştur. 6
Ülkemizde uygulanmakta olan CoronaVac isimli ölü virüs ihtiva eden aşı mutasyonlara karşı etkisini kaybetmede en az riskli olandır. 7
Bu aşılar virüsün tamamını yani tüm antijenlerini ihtiva ettiği için inaktif aşıların sağladığı bağışıklık sadece diken proteinine veya onun belirli bir kısmına karşı değil virüsteki zarf, membran ve nükleokapsit antijenlerine karşı da bağışıklık sağlar.
Virüsün belirli bir antijeninde mutasyon olsa bile diğer antijenlere karşı gelişen bağışıklık sayesinde aşının koruyuculuğu devam eder. 8
İkinci doz aşıdan sonra şiddetli tepki ihtimali yüksektir
Bağışıklık sisteminin virüsle tanıştığı ilk doz aşıda kuvvetli tepkiler görülmesi daha seyrektir ama ikinci doz sonrası bağışıklık sistemi virüsü tanıdığı için daha fazla reaksiyon gösterir.
Bu da hem yerel (aşı yapılan yerde kızarma, şişme, ağrı gibi) hem sistemik (ateş, titreme, hâlsizlik, baş, kas ve eklem ağrıları gibi) yan etki ihtimalini artırır.
BioNTech ve Moderna’nın aşılarıyla yapılan faz 3 çalışmalarında sistemik yan etkiler ikinci dozdan sonra daha fazla görülmüştür.
İlk dozda şiddetli yan etkiler görülenlerin hiç değilse bir kısmının daha önce KOVİD geçirmiş olmaları kuvvetle muhtemeldir.
Ülkemizde de ikinci doz aşıların uygulanmaya başladığı şu günlerde aşı yaptıracak olanların bu durumu bilmelerinde fayda var.
KOVİD geçirenlerin aşı olmalarına gerek yok
Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre ülkemizdeki toplam vaka sayısı bugün itibariyle 2 milyon 600 binden fazla olmakla beraber gerçek rakam bunun en azından birkaç mislidir.
KOVİD geçirenlerin yeniden hastalanma ihtimalleri vardır ama bu risk çok ama çok düşüktür.
Üstelik koruyucu etkinin zamanla arttığı da gösterilmiştir. 9
KOVİD geçirenler hem yerel hem sistemik bağışıklığa sahip oldukları için, antikor seviyeleri azalmış olsa bile aşı olmalarına gerek olmadığı kanaatindeyim.
Bu sayede daha fazla sayıda insanın aşı yaptırması da mümkün olacaktır.
Gelelim neticeye
Hem KOVİD hem bunun tedavisi ve hem de aşılar mevzuunda toplumun tam ve doğru bilgilendirilmesini çok önemsiyorum.
İyi niyetle de olsa hakikatlerin gizlenmesi, küçümsenmesi, abartılması veya çarpıtılması doğru değildir.
Bu, bilime karşı zaten sarsılan güveni tam anlamıyla yerle yeksan eder.
Hakikatlerin günün birinde ortaya çıkmak gibi bir hususiyetleri olduğunu unutmayalım.
Kaynaklar:
1.https://www.aa.com.tr/tr/dunya/dr-fauci-kovid-19-asisi-yeniden-viruse-yakalanmayi-onlemekte-dogal-bagisikliktan-daha-etkili/2144743
2.https://ahmetrasimkucukusta.com/2021/02/15/yazilar/tip-yazilari/kovid-asisi/asilarla-saglanan-bagisiklik-kovid-gecirmenin-sagladigi-bagisikliktan-daha-etkilidir/
3.https://www.cell.com/cell-reports-medicine/fulltext/S2666-3791(21)00015-X#%20
4.https://www.biorxiv.org/content/10.1101/2021.02.17.431750v1
5.https://www.trthaber.com/haber/dunya/pfizerbiontech-ve-moderna-asilari-mutasyona-karsi-zayifliyor-557842.html
6.https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-55986183
7.https://www.amerikaninsesi.com/a/sinovac-cin-corona-asi-ingiltere-guney-afrika-tur-varyant-etkili-brezilya/5783520.html
8.https://www.cell.com/cell-reports/fulltext/S2211-1247(21)00041-3
9.https://www.medrxiv.org/content/10.1101/2021.02.14.21251715v1.full.pdf
***
EK 1 (16.3.2021): Herkesin aşılanması gerektiğini düşünmek, kimsenin aşılaması gerektiğini düşünmek kadar bilimsel olarak kusurludur. COVID aşıları, yüksek riskli yaşlı insanlar ve onların bakıcıları için önemlidir. Daha önce doğal enfeksiyonu olanların ve çocukların aşıya ihtiyacı yoktur. https://twitter.com/MartinKulldorff/status/1371638485686358018?s=20
***
EK 2 (24.3.2021): Daha önce KOVİD geçirenlerde ikinci doz BNT162b2 yani Pfizer-BioNTech aşısının faydası olmadığı ve hatta immun cevaba menfi tesiri olabileceği bildirildi. Kaynak: https://www.biorxiv.org/content/10.1101/2021.03.22.436441v1
***
EK 3 (31.3.2021): Daha önce enfekte olmuş bir kişiye ikinci bir aşı dozu israfıdır.
Kaynaklar:
https://www.medrxiv.org/content/10.1101/2021.02.01.21250923v2
https://www.medrxiv.org/content/10.1101/2021.02.07.21251311v1?rss=1%22
***
EK 4 (11.4.2021): Tabii bağışıklık gibisi yok! 12541 sağlık çalışanının 31 hafta takip edildikleri araştırmaya göre KOVİD geçirilerek kazanılan tabii bağışıklık semptomatik hastalığı yüzde 100 önledi, sadece 2 kişide asemptomatik re-enfeksiyon görüldü. Kaynak: https://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMoa2034545?s=09
***
EK 5 (1.5.2021): “Hafif olarak geçirilen tipik bir KOVİD’ den sonra, koronavirüse has CD8+ T hücreleri kalıcı olmak yanında iyileşme sürecinde, koordine bir şekilde uzun ömürlü ve kendi kendini yenileyen hafıza özelliği kazanıyor.” Kaynak: https://www.biorxiv.org/content/10.1101/2021.04.28.441880v1.full.pdf
***
EK 6 (4.5.2021): %94-95 etkinlik sağlayan yeni mRNA teknolojileri 21. asır biliminin büyük başarısıdır. Diğer taraftan, 12 bin 500 sağlık çalışanında yapılan araştırma, tabii enfeksiyonun %100 koruma sağladığını gösteriyor. Türkçesi: KOVİD GEÇİRMEK, MODERNA’YI DA PFİZER’ İ DE ALT EDİYOR! Kaynak: https://twitter.com/drahmetrasim/status/1389665651753689089?s=20
***
EK 7 (6.5.2021): İsrail’ de yapılan çalışmada aşıların enfeksiyonu yüzde 92.8, hastaneye yatışı yüzde 94.2, ağır hastalığı yüzde 94.4 ve ölümleri yüzde 93.7 oranında önlediği belirlendi. Hastalık geçirmek enfeksiyonu yüzde 94,8, hastaneye yatışı 94,1 ve ağır tabloları yüzde 96.4 oranında önlüyor. Bu sonuçlar hastalık geçirenlerin aşı olmalarına gerek olmadığını düşündürüyor. Kaynak: https://www.medrxiv.org/content/10.1101/2021.04.20.21255670v1
***
EK 8 (10.5.2021): 1918 influenza pandemisinden sağ kalanlar, bu virülan virüse karşı oldukça işlevsel, virüsü nötralize eden antikorlara sahiptir ve insanlar, maruz kaldıktan 100 sene sonra da B bellek hücreleri dolaşımda bulunur. Kaynak: https://www.nature.com/articles/nature07231
***
EK 9 (6.6.2021): Daha önce enfekte olmuş ve aşılanmamış olan 1.359 kişiden hiçbirinde çalışma süresince SARS-CoV-2 enfeksiyonu görülmedi. Bu sonuç, KOVİD geçirenlerin aşıdan fayda görme ihtimallerinin çok düşük olduğunu gösteriyor. Bu sebeple aşılamada daha önce enfekte olmamış kişilere güvenle öncelik verilebilir. Kaynak: https://www.medrxiv.org/content/10.1101/2021.06.01.21258176v2
***
EK 10 (6.6.2021): Enfeksiyon yoluyla kazanılan bağışıklık, mevcut aşıların sağladığından çok daha geniştir. Kaynak: https://twitter.com/drahmetrasim/status/1401642692522696707?s=20
***
EK 11 (14.6.2021): Discrete immune response signature to SARS-CoV-2 mRNA vaccination versus infection
Bu çalışmada KOVİD geçirenlerle, BNT162b2 mRNA aşısı yapılanların bağışıklık cevapları kıyaslandı.
KOVİD hastalarında, bağışıklık tepkileri, aşı yapılanlarda büyük ölçüde olmayan “yüksek oranda interferon tepkisi” ile karakterize idi.
Artan interferon sinyali, muhtemelen, hastalığı geçirenlerde periferik T hücrelerinde ve doğuştan gelen lenfositlerde gözlenen çarpıcı sitotoksik gen düzenlemesine katkıda bulunurken, bu durum aşılananlar için geçerli değildi.
B ve T hücrelerinin analizinde, hastalık geçirenlerde klonal B ve T hücrelerinin çoğu efektör hücreler olmakla beraber aşılananlarda klonal olarak artan hücreler esas olarak dolaşımdaki hafıza hücreleriydi.
Önemli olarak, immün alt kümelerdeki sapma, temel bağışıklık popülasyonlarındaki transkripsiyonel farklılıklar ve analizin ortaya koyduğu adaptif bağışıklık hücrelerinin olgunlaşmasındaki farklılıklar bu yeni patojene karşı bağışıklık için çok çeşitli etkilere sahiptir.
Kaynak: https://www.medrxiv.org/content/10.1101/2021.04.20.21255677v1
***
EK 12 (18.6.2021): Corona virüsü ağır geçiren kişilerin yeniden enfekte olma olasılığının yüzde 1’den daha az olduğu açıklandı. University Missouri School of Medicine’den araştırmacılar, corona virüs ile enfekte olan 9 binden fazla hastayla ilgili veriler göz önüne alınırken, iyileştikten sonraki üç ayda veya daha sonrasında yeniden enfekte olup olmadıklarını inceledi. İncelenen toplam 9 bin 119 hastadan sadece 63’ünün ikinci kez corona virüse yakalandığı tespit edilirken, oransal olarak bunun yüzde 0,7’ye denk olduğu bildirildi. Kaynak: https://www.ntv.com.tr/amp/saglik/arastirma-agir-covid-gecirenlerin-yuzde-1inden-daha-azi-yeniden-enfekte-oluyor,SVZJ7j5LJUKg5CmdyWR9YQ
***
EK 13 (21.6.2021): Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, 2 doz Sinovac aşısı olan ve hala virüs ile temas halinde bulunan sağlık çalışanları dışında genel halka 3’üncü doz aşı uygulanması konusunda yeterli veri bulunmadığını, bunun aşıya pazar arama girişimi olduğunu söyledi. Ceyhan, sağlık çalışanlarına 3’üncü doz için ise Biontech aşısını önerdi.
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, aşılamadaki bu hızı sürdürmenin mümkün olamayacağını belirtti.
Ceyhan, “1,5 milyon doz aşı uyguladığımız günler olacaktır; ama ortalamada bunu sürdürmek, bu düzeyde devam ettirmek pek mümkün değil. Şu anda aşı bekleyen, aşı isteyen gruba hızla aşılama yapıyoruz ama bir süre sonra aşı kararsızları girecek devreye, insanlara ulaşım problemi olacak, bunların düştüğünü göreceğiz. İstediğimiz noktaya ulaşabilirsek pat diye oraya ulaştığımızda vakaların kaybolduğunu görmeyeceğiz. Yavaş yavaş dalga şeklinde azalarak toplumdan kaybolabilir. Sıfır vakaya bile ulaşsak gene de her şey eskisi gibi olmayacak. Biz ülke içinde daha rahat yaşayacağız, tedbirlerimiz giderek azalacak; ama sınırlarımızı çok iyi korumalıyız. Bu yüzden özellikle turizm dönemi bu riski biraz artırıyor. Birçok ülke giriş ve çıkışına sınırlar koyarken, biz bunları kolaylaştırmaya çalışıyoruz. Bir taraftan tabi ki turizm sektörü çok önemli, oradan gelecek turiste ihtiyacımız var bir taraftan da Delta varyantı sıkıntısı var” diye konuştu.
“Aşıya pazar arama girişimleri”
Prof. Dr. Ceyhan, 3’üncü doz koronavirüs aşısının gerekliliğine ilişkin yeterli veri olmadığını belirterek, “Bu maalesef henüz çok yeterli veri olmayan bir konu. Şu dönemde çok fazla bilgi kirliliği var. 3’üncü doz da bunlardan bir tanesi. Bir diğer konu da 1’inci dozun ne kadar koruyucu olduğu. Bu konuda genellikle açıklanan rakamlar beklentinin çok üstünde, ‘Yüzde 90’lar’ diye açıklandı. Aşı üreten firmalar, aşı üreten ülkelerin bilim adamlarından çok açıklamalar yapıyor. Bu dönemde bunları dikkate almamak lazım. Aşı üretimi için büyük yatırımlar gerekiyor sonra da kar ediyorsunuz. Buna parayı ödeyebilecek yüksek gelirli ülkelerde aşılama yüzde 63’lere kadar ulaştı fakat çok düşük gelirli gruba giren ülkelerde halen yüzde 1’in altında, onlara da satamıyorsunuz parası yok. Böyle bir durumda şirketler pazar aramak durumunda. 3’üncü doz gerekliliği bir şekilde aşıya pazar arama girişimlerinden bir tanesi veya ‘Her yıl tekrarlanacak’ denmesi. Genel anlamda 3’üncü doz gerekliliği ile ilgili bir veri yok elimizde” dedi.
“Sağlıkçılara üçüncü doz Biontech öneriyorum”
Türkiye’deki durumun farklı olduğuna dikkat çeken Ceyhan, “Sağlık çalışanları ve 65 yaş üstüne Sinovac aşısı yapıldı. İnaktif aşıların mRNA aşılarına göre daha az etkili olmasını bekliyorduk. Sağlık çalışanlarına 2 doz aşıdan sonra oranda azalma olmuştur, daha az hastalanmışlardır; ama ciddi ağır hastalık geçiren, hayatını kaybeden insanları da gördük. Sağlık personelini ayrı bir grup olarak değerlendirirsek ben bu kişilere 2’nci dozdan en az 3 ay, ortalama 6 ay geçtikten sonra 3’üncü doz olarak Biontech yapılmasını öneriyorum. Çünkü bu insanlar halen virüs ile ciddi şekilde temas ediyor, ciddi tehlike taşıyor ama genel toplum için böyle bir öneride bulunacak bir veri yok elimizde. Biontech aşısında 2 doz yaptıranların bağışıklığı daha uzun sürüyor. Biontech aşısında daha fazla antikor cevabı oluşturduğu, daha uzun süren antikor cevaplarının meydana geldiği gösterildi. O yüzden şu andaki 3’üncü doz aşı önerimiz 2 doz Sinovac aşısı olmuş ve üzerinden belli bir süre geçmiş sağlık personeline Biontech. Genel halk için böyle bir öneride bulunacak veri yok elimizde” diye konuştu.
“Her sene aşı olacağız tahmini yanlış”
Prof. Dr. Ceyhan, mevsimsel aşılamaya gerek olup olmadığına ilişkin, “SARS ve MERS bu virüse çok benzemelerine rağmen bunlar toplumda devam etmediler, yarasaya döndüler, orada yaşamlarına devam ediyorlar. Tekrar yarasa teması olur, bir salgın çıkar, elinizde aşı olması lazım; bu size yararlı olur ama böyle bir olay olmadıkça koronavirüs için de ‘Her sene aşı olacağız’ tahmininde bulunmak son derece yanlış olur. Bu, salgının sonunda söyleyeceğimiz bir şey. Benim beklentim ‘Daha çok hangisi olabilir’ diye bir soru olursa ben mevsimsel aşılama gerekeceğini tahmin etmiyorum. Tabi bu tamamen bir tahmin” dedi.
“Delta varyantı İngiltere varyantı gibi”
Prof. Dr. Ceyhan, varyantlardaki klinik seyre ilişkin, “İngiltere varyantı ile vakaların genç nüfusa kaydığını gördük. Delta varyantı aşağı yukarı İngiltere varyantı gibi hareket ediyor. Burada da genç grupta hastalık fazla. Tabi burada yaşlı grubun daha önceden aşılanmasının da rolü var. Aşılı kişi hastalığı geçirdiği zaman daha hafif seyrediyor, orijinal hastalık ile kıyasladığınızda. Aşısız kişilerde ölüme yol açacakken, yoğun bakıma kadar gidip oradan dönebiliyor” diye konuştu.
***
EK 14 (21.6.2021): Üçüncü doz aşıları Bilim Kurulunda konuştuklarını söyleyen Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, “Üçüncü dozların etkisine ‘Booster’ diyoruz. Güçlendirici etki gibi düşünülebilir. Belli bir antikor oluştuktan sonra, ondan 6 ila 8 ay sonra yapılacak bir dozla beraber antikor etkisinin pekiştirilmesi, güçlendirilmesi amaçlanıyor. Bu yapılabilir. Sıralamayı düşündüğümüzde sağlık çalışanları, 65 yaş üzeri büyüklerimiz ve risk gruplarına göre belli bir sıralamayla yapılabilir. Zaten süreç ilerlediğinde güz döneminde artık koronavirüs bütün dünyada azalırsa örneğin seneye güz dönemine geldiğimizde belki şöyle yapacağız; sağlık çalışanları nasıl sonbaharda influenza aşısı oluyorsak, veteriner çalışanları şarbonla ilgili çalışıyor ve tetanoz aşısı oluyorsa ve vatandaşlar ile 65 yaş üstü büyüklerimiz grip aşısı oluyorsa belki öyle bir sisteme doğru gideceğiz. Daha riskli olanın aşılanacağı bir 2022 güzünden bahsediyorum” dedi.
“Türkiye’nin planlaması içinde var”
Habertürk’e konuşan Prof. Dr. İlhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu an için 3. doz aşının en riskli gruplardan başlayarak sırayla yapılması Türkiye’nin de planlaması içinde var. Dünyada da ekim ayında aşılama başladı. Daha 9 aylık bir süreç söz konusu. Avrupa’da 12 yaş üzeri çocuklara aşının yapıldığını, Amerika’da 16 yaş üzeri çocuklara aşı yapıldığını görüyoruz. Biraz da süreci iyi takip edip karar vermemiz gerekiyor.”
Türkiye’de aşının dünyaya göre biraz geç başladığını kaydeden Prof. Dr. İlhan, “13 Ocak’ta ilk aşılanan gruptaydım. Geç olmasının bir parça avantajı var; olası etkileri ve yan etkileri görüp ikinci dozun planlaması veya üçüncü dozun ne zaman yapılacağı konusuna daha kolay karar vermek. Çünkü bu konudaki bilgi birikimi hızla artıyor. İyi bir değerlendirme yapmak gerekiyor ülkemizdeki insanları için en doğrusu hangisi olacaksa” dedi.
Üçüncü doz farklı aşı olabilir mi?
Üçüncü dozda farklı aşı kullanılabilir mi sorusuna ise Prof. Dr. İlhan, şu yanıtı verdi: “Bunun çok da bir önemi yok çünkü hepsi antikor uyarısı yapıyor. Şöyle düşünmek lazım; aracınıza farklı markalardan benzin almak gibi. O yüzden bir fark olmaz. Bununla ilgili yurtdışında farklı çalışmaları da var. Örneğin ilk iki dozu başka bir aşıyla olmuş, üçüncü dozu başka bir aşıyla olmuş. Sinovac artı BioNTech, BioNTech artı Sinovac gibi. Sonuçlarına baktığımızda niteliksel bir değerlendirme yapılıyor. Önemli olan yüzde 90’dan fazla insanları ağır hasta olmaktan koruması, böyle baktığımızda da etkinliğin her kombinasyonla geçerli olduğunu söylemek mümkün. Buna yerli aşıyı da dahil edebiliriz. O da inaktif aşı. İnşallah gelirse güz döneminde hepimiz üçüncü dozu yerli aşıyla oluruz diye düşünüyorum.
***
EK 15 (8.7.2021): Sağlık Bakanlığınca, Koronavirüs Bilim Kurulu’nun kararı doğrultusunda Kovid-19 geçirenlere, iki doz yerine tek doz aşı uygulanmasının yeterli olacağı bildirilmişti. Bu kapsamda, hastalığı geçiren ve bir doz aşı olanların ikinci doz randevuları iptal edilmişti. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, dün Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, hastalığı geçirenlerin isterlerse bir yerine iki doz aşı olabileceklerini belirtti. Bu kapsamda, Kovid-19 geçiren ve tek doz aşı olanların daha önce iptal edilen ikinci doz aşı randevuları tekrar sisteme tanımlandı. Hastalığı geçirenlerden hem bir doz hem de iki doz yaptıranlar, aşı sertifikalarını e-nabız veya Hayat Eve Sığar (HES) uygulamaları üzerinden oluşturabilecek. Kovid-19 geçirmeyenlerin sertifikaları ise iki dozun uygulanmasının ardından verilecek. Sertifikaların verilmesinde aşı türü dikkate alınmayacak. Kovid-19 geçirenlerin birinci dozları, hastalığın üzerinden 3 ay geçtikten sonra uygulanıyor. Kaynak: https://www.medimagazin.com.tr/guncel/genel/tr-kovid-19-gecirenler-de-iki-doz-asi-olabilecek-11-681-96510.html
***
EK 16 (8.7.2021): Daha önce enfekte olmuş gençler arasında sıfır yeniden enfeksiyon ve aşılanmış gençler arasında (ortalama yaş: 29) 4 yeniden enfeksiyon (üç kat daha fazla) belirlendi. Önceki KOVİD enfeksiyonu ve KOVİD aşısı yapılması, rutin olarak taranan bir iş gücünde Kovid-19 ile enfeksiyon veya yeniden enfeksiyon riskinin azalmasıyla ilişkilendirildi. Aşılanmış kişiler ile daha önce enfeksiyon geçirmiş kişiler arasında enfeksiyon ensidansında hiçbir fark yoktu. Sonuçların yeni varyantların ortaya çıkmasıyla tutarlı olup olmadığını belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var. Kaynak: https://www.medrxiv.org/content/10.1101/2021.07.03.21259976v1 Makale: Incidence of Severe Acute Respiratory Syndrome Coronavirus-2 infection among previously infected or vaccinated employees
***
EK 17 (8.7.2021): İlk dalga sırasında enfekte olan insanlar, tüm varyantları hala nötralize eden küçük miktarlarda antikorlar üretiyor. Kaynak: https://science.sciencemag.org/content/early/2021/06/30/science.abh1766
***
EK 18 (8.7.2021): Enfeksiyon yoluyla kazanılan bağışıklık, mevcut aşıların tetiklediğinden çok daha geniştir. Kaynak: https://www.cell.com/cell/fulltext/S0092-8674(21)00701-7
***
EK 19 (9.7.2021): Pfizer, KOVİD aşısının üçüncü dozu için ABD’den ruhsat isteyeceğini söyledikten saatler sonra, FDA ve CDC, tam aşılı Amerikalıların güçlendirici bir aşıya ihtiyacı olmadığını bildirdiler. Kaynak: https://apnews.com/article/europe-coronavirus-pandemic-science-health-34c3f2536747a7c08980d7359a8de70c
***
EK 20 (9.7.2021): ABD ilaç firması Pfizer’ın Alman ortağı BioNTech ile ürettiği yeni tip koronavirüs (COVID-19) aşısının üçüncü doz uygulaması için ABD Gıda ve İlaç Dairesine (FDA) başvuru yapacağı belirtilmişti. Ancak, Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), iki doz koronavirüs aşısı olan kişilerin, şu anda takviye bir doza ihtiyaç duymadığını açıkladı.
Pfizer’dan Assoicated Press’e yapılan açıklamada, şirketin salgına bağışıklığı artırmak ve potansiyel olarak COVID-19 varyantlarının yayılmasını durdurmak amacıyla üçüncü doz aşı onayı için FDA’ya izin başvurusu yapacağı kaydedilmişti. Açıklamada, mevcut aşının, Hindistan’da ortaya çıkan Delta varyantına karşı güncellendiği belirtilerek ikinci dozun ardından 12 ay içinde yapılacak üçüncü doz COVID-19 aşısının virüsün yeni varyantlarını önlemede kuvvetli etkisi olacağı ifade edilmişti.
Reuters’ın haberine göre Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) ve ABD Hastalık Önleme Merkezleri (CDC) tarafından ortak yapılan açıklamada, tam aşılanmış ABD’lilerin şu anda üçüncü doz COVID-19 aşısına ihtiyaç duymadığını belirtti. Ortak açıklamada “Eğer bilim, ek doz aşıya ihtiyaç duyulduğunu gösterirse, her zaman takviye dozlar için hazırız” diyen FDA ve CDC, gerekmesi durumunda tedarik sorunu yaşanmayacağını da vurguladı. Pfizer ile BioNTech’in geliştirdiği BNT162b2 adındaki COVID-19 aşısına, 11 Aralık 2020’de FDA tarafından pandemi ile mücadele için “acil kullanım onayı” verilmişti. Kaynak: https://www.medimagazin.com.tr/guncel/koronavirus/tr-fda-ve-cdcden-ortak-aciklama-iki-doz-biontech-asisi-olanlarin-takviye-doza-ihtiyaci-yok-11-686-96541.html
***
EK 21 (9.7.2021): KORCAN AYATA: “Dünya 3. doz Pfizer gerekip gerekmediğini tartışıyor. Ben sağlıklı ve genç insanlar için 2. dozun gerekip gerekmediğinin tartışılmasını istiyorum. İki kat fazla insan aşılanabilir. İkinci dozdan sonraki yan etkiler savuşturulmuş olur. Ülkelerin aşı maliyeti düşer.” Kaynak: https://twitter.com/korcanayata/status/1413573516734222337?s=20
***
EK 23 (13.8.2021): KORCAN AYATA: “Doğal bağışıklığın gücünü gösteren bir çalışma (preprint). Orijinal virüs ile bir yıl öncek hastalığı geçirmiş kişilerle, iki ay önce çift doz aşısını tamamlamış kişilerin kıyaslanması. Hastalığı geçirenler Delta varyantına karşı daha iyi korunuyor.”
Kaynak: https://twitter.com/korcanayata/status/1426057207993544705?s=20
Makale: https://www.medrxiv.org/content/10.1101/2021.08.12.21261951v1.full.pdf
***
EK 24 (26.8.2021): MEHMET ALİ ÖNEL “Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal antikor seviyesi yüksek olduğu için aşı olmayacağını söylüyor. Iyi de vatandaşın da böyle bir hakkı yok mu? Aşı ve PCR dayatmasından önce antikor seviyesine bakılması gerekmiyor mu? Sn Sağlık Bakanı bu meseleye neden hiç girmiyor?” Kaynak: https://twitter.com/Mehmetali_Onel/status/1430290709681147916?s=20
***
EK 25 (26.8.2021): Tabii bağışıklık, BNT162b2 iki doz aşı kaynaklı bağışıklığa kıyasla, SARS-CoV-2’nin Delta varyantının sebep olduğu enfeksiyona, semptomatik hastalığa ve hastaneye yatışa karşı daha uzun süreli ve daha güçlü koruma sağlar. Hem daha önce SARS-CoV-2 ile enfekte olmuş hem de tek doz aşı yapılanlar Delta varyantına karşı ek koruma elde etti. Kaynak: https://www.medrxiv.org/content/10.1101/2021.08.24.21262415v1
***
EK 26 (4.9.2021): ÖZCAN YÜCEL “10 ayrı bilimsel çalışmanın meta analizi yapıldığında Covid hastalığını geçirenlerin bağışıklığı en az aşılılar kadar etkili. Covid geçirenlerin aşı olması anlamsız. Herkesi zorla aşılamaktan vazgeçin. Biraz da bilime kulak verin yahu.” Kaynak: https://twitter.com/drozcanyucel/status/1434041149350686722?s=20
***
EK 27 (4.9.2021): The protective effect of prior SARS-CoV-2 infection on re-infection is high and similar to the protective effect of vaccination. More research is needed to characterize the duration of protection and the impact of different SARS-CoV-2 variants. Kaynak: https://www.medrxiv.org/content/10.1101/2021.08.27.21262741v1
***
EK 28 (10.9.2021): FERHAT ARSLAN “Allah aşkına yoğun bakım derneğinin abaküs yeterliliğinde nisabıyla, ya da sizin kesirli ifadelerinizle iktifa etmeyelim. Kayıt altına alınmış milyonlarca veriyi phyton ve diğer yapay zeka algoritmaları ile ortaya koyacak canlar var.” Kaynak: https://twitter.com/Ferhatarslandr/status/1436161225990230020?s=20
***
EK 29 (20.9.2021): FERHAT ARSLAN “Diyoruz ki paylaştığınız reinfeksiyon makalesinde insanların zatürre olup olmadığı, ölüp ölmediği ile ilgilenilmemiş, varsa yoksa PCR üzerine yorum yapılmış. İnsanın doğası gereği bağışıklığı her aşıdan daha iyi koruma bırakır. Bu mu zorunuza giden?” Kaynak: https://twitter.com/Ferhatarslandr/status/1439981008863080450?s=20
***
***
EK 31 (5.10.2021): BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ CİDDİ ŞEKİLDE ZAYIFLAMIŞ KİŞİLERE 3. DOZ VERİLEBİLİR
Avrupa İlaç Ajansı (EMA) tarafından güçlendirici Covid-19 aşılarının uygulanmasına yönelik gerçekleştirilen basın toplantısında, BioNTech-Pfizer ve Moderna aşılarının 3. dozunun, bağışıklık sistemi ciddi şekilde zayıflamış olan kişilere verilebileceği açıklandı. EMA’nın Biyolojik Sağlık Tedavileri ve Aşı Strateji Başkanı Marco Cavaleri, bağışıklık sistemi zayıflamış olan 12 yaş ve üzeri hastalarda güçlendirici aşıların 2. dozdan en az 28 gün sonra uygulanabileceğini ifade etti. Cavaleri, yapılan çalışmalara göre bağışıklık sistemi zayıflamış hastalara güçlendirici dozların uygulanması ile bu kişilerde antikor üretiminin arttığının gözlendiğini belirtti. Cavaleri, bu hastalarda antikor üretme kabiliyetinin Covid-19’a karşı koruma sağladığına dair doğrudan bir kanıt bulunmamasına rağmen, ekstra dozun en azından bazı hastalarda korumayı arttıracağını söyledi.
‘İKİNCİ DOZDAN EN AZ ALTI AY SONRA UYGULANABİLİR’
Bağışıklık sistemi zayıflamış olan kişiler ile normal bağışıklık sistemine sahip olan kişiler için takviye dozları arasında ayırım yapmanın önemli olduğunu ifade eden Cavaleri, 18-55 yaş arası kişiler için ikinci dozdan en az 6 ay sonra güçlendirici dozların uygulanabileceğini belirtti. Cavaleri, ek dozdan sonra nadir görülen yan etki riski bulunmadığını söylerken, hem Moderna hem de BioNTech-Pfizer aşılarının ürün bilgilerinin 3. doz tavsiyesini içerecek şekilde güncelleneceğini aktardı. Cavaleri, ulusal düzeyde halk sağlığı kurumlarının ortaya çıkan etkililik ve güvenlik verilerini dikkate alarak destekleyici dozların kullanımına ilişkin resmi tavsiyeleri yayınlayabileceğini dile getirdi. Cavaleri, EMA’nın devam eden salgın sırasında halkı korumak için ulusal makamlar ve Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC) ile yakın bir şekilde çalışmaya devam edeceğini vurguladı.
***
EK 32 (11.10.2021): SARS tipi bir virüs için tabii bağışıklığın güçlü ve uzun ömürlü ve mutasyon durumunda bile genellikle aşılardan çok daha etkili olduğunu gösteren 29 bilimsel araştırma var. Kaynak: https://brownstone.org/articles/natural-immunity-and-covid-19-twenty-nine-scientific-studies-to-share-with-employers-health-officials-and-politicians/
***
EK 33 (13.10.2021): KORCAN AYATA “Hastalığı geçirmek=Patojenin tüm proteinlerine karşı eğitilmiş bağışıklık sistemi. (1.enfeksiyon). 2 doz Spike aşısı=Patojenin tek bir proteinine karşı güçlü bir antikor yanıtı.
Şimdi olasılıklar:
Öncelikle belirtilmesi gereken husus: Varyantlar. Bununla ilgili Ağustos 2020’de yazdıklarım. Her zaman dediğim gibi bunlar tahmin veya öngörü değil, basit immünoloji bilgisidir.
1 Onlarca çalışma gösterdi ki bu grup en az bir yıl süren ve geniş çaplı (varyantlara karşı etkili) koruma sağlıyor. İstisnalar tabi ki var: Risk grubu bireylerde bu süre ve koruyuculuk azalacaktır.
2 +1, kanda Spike proteinine karşı yüksek miktarda antikor olacaktır. Aşının önceden tetiklediği Spike odaklı hücreler virüs enfeksiyonunda bir kez daha uyarılıp çoğalacak ve önceden programlandıkları “spike” sınırına takılacaklar. Bu etkinin ne kadar süreceğini kestirmek zor.
1 + 2, bu grup biraz daha şanslı, ilk başta oluşan geniş kapsamlı bağışıklık koruyuculuğunu devam ettirecek. Tabi burada da her dozdan sonra “spike” karşıtı yanıt güçlenecek ve kapsam daralacaktır.
Uğur Bey sağolsun aşı içeriğini değiştireceklerini ve varyantlara uygun hale getireceklerini söyledi. Bu “varyanta özel aşı” faydasından daha önce hiç aşı olmamışlar en iyi şekilde faydalanacak. 2-3 doz eski aşıları olanların, odaklanmış kapsamlarını tekrar genişletmek çok zor.
1+1+1 şeklinde düzenli aralıklarla virüse maruz kalanlar çok güçlü bir bağışıklık geliştirecekler. Virüse maruz kaldıklarının farkına bile varmayacaklar, ayrıca virüsü de bulaştırmayacaklar. İyi çalışan bir burun aşısı da bunu sağlayabilir.
En önemli faktörlerden biri de iki doz aşı arası geçen süre. Yapılan onca uyarıya rağmen, spike aşılarında bu süre çok kısa tutuldu. Bağışıklık sistemine rafine olması için yeterli vakit verilmedi. Yine de risk grubunu korumakta çok iyi iş çıkardılar.
Bu zinciri yazarken şu makaleyi gördüm. Yukarıda yazanları gayet güzel doğrulamış. K: https://www.nature.com/articles/s41586-021-04060-7
“SARSCoV2enfeksiyonu, en az bir yıl boyunca gelişmeye devam eden B hücre yanıtları üretir. Bu süre boyunca, bellek B hücreleri, endişe verici varyantlarda bulunan mutasyonlara dirençli, giderek genişleyen ve güçlü antikorlar üretirler.”
“Zaman içinde doğal enfeksiyon yoluyla seçilen bireysel bellek antikorları, aşılama ile ortaya çıkan antikorlardan daha fazla etki ve genişliğe sahipken, plazmanın genel nötralize edici gücü, aşılamadan sonra daha fazladır.”
“Bu sonuçlar, aşılanmış bireylerin halihazırda mevcut mRNA aşıları ile güçlendirilmesinin (3.doz) plazma nötralize edici aktiviteyi artıracağını, ancak hastalığı geçirmiş bireylerin aşılanmasıyla elde edilenlere eşdeğer genişlikte antikorlar üretemeyeceğini düşündürmektedir.”
Gerçek bilim merak, araştırma ve bulunanları sorgulamayla ilerler. Bunun dışında ilerlemeyi sağlayan, daha önce yapılmış basamaklardır. Bu basamakları kullanmadan yaptıklarınız zemin katta unutulup gitmeye mahkumdur. Konumuza dönersek… Neydi konu? Daralan bağışıklık yanıtı.
Bugün ilginç bir yayına rastladım. 2.doz Biyontek üzerinden 49 gün geçmiş bir sağlık çalışanı SarsCov2 ile enfekte oluyor. Spike antikorları üst sınırda olmasına rağmen viral yük çok fazla. Eşine ve iki çocuğuna da bulaşıyor. Hepsi hastalığı semptomsuz geçiriyor.
Olayın bağışıklık yanıtı daralması ile ilgisi ise şu: Hastalık boyunca ve sonrasında Spike proteine karşı çok yüksek miktarda antikor olmasına rağmen, diğer bir yapısal protein olan nükleokapsid proteinine karşı hiç antikor oluşmuyor.
Lafın kısası, bağışıklık sistemi Spike’a o kadar odaklanmış ki, virüsün kendisi geldiğinde yeni karşılaştığı kısımlara yanıt ver(e)memiş. Makaleyi okumak isteyenler için: K: https://www.frontiersin.org/articles/10.3389/fmed.2021.704719/full
Ayrıca virüsle hiç karşılaşmadığı halde hem Spike, hem de Nükleokapsid proteinlerine karşı antikor üretmiş olanlar var aramızda. Kimler? Tabi ki Sinovac ile aşılı olanlar.
Kaynak: https://twitter.com/korcanayata/status/1447798367988420609?s=20
***
EK 34 (14.10.2021): GABOR ERDOSİ “Who to vaccinate? At-risk uninfected populations. For the infected? The NNT to prevent one annual case of infection in COVID-recovered patients was 218, compared to 6.5 in COVID-naïve patients, representing a 33.5-fold difference in benefit between the two populations.” Kaynak: https://twitter.com/gerdosi/status/1448275504608563214?s=20
***
EK 35 (14.10.2021): Kovid geçirenler, tam olarak aşılanmışlarla karşılaştırıldığında, sonraki COVID-19 enfeksiyonundan daha iyi olmasa da eşit derecede korunmaktadır.
Equivalency of Protection from Natural Immunity in COVID-19 Recovered Versus Fully Vaccinated Persons: A Systematic Review and Pooled Analysis
While vaccinations are highly effective at protecting against infection and severe COVID-19 disease, our review demonstrates that natural immunity in COVID-recovered individuals is, at least, equivalent to the protection afforded by full vaccination of COVID-naïve populations. There is a modest and incremental relative benefit to vaccination in COVID-recovered individuals; however, the net benefit is marginal on an absolute basis. COVID-recovered individuals represent a distinctly different benefit-risk calculus. Therefore, vaccination of COVID-recovered individuals should be subject to clinical equipoise and individual preference.
Kaynak: https://www.medrxiv.org/content/10.1101/2021.09.12.21263461v1
***
EK 36 (17.10.2021): mRNA aşısından en azından 6 ay sonrasına kadar SARS-CoV-2 ve endişe veren varyantlara karşı güçlü ve çok bileşenli antikor ve hücresel hafıza geliştiği tespit edildi.
Kovid’ den iyileşenlerde gelişen bağışıklığın mRNA aşıları ile güçlendirilmesinin, antikor azalma hızını veya uzun vadeli B ve T hücre hafızasını önemli ölçüde değiştirmeden kısa vadede antikor cevaplarını arttırdığı belirlendi.
Kaynak: https://www.biorxiv.org/content/10.1101/2021.08.23.457229v1
Makale adı: mRNA Vaccination Induces Durable Immune Memory to SARS-CoV-2 with Continued Evolution to Variants of Concern
***
EK 37 (17.10.2021): SARS-CoV-2’ ye karşı gelişen hümoral ve hücresel bağışıklık, hastalık başlangıcından en az bir yıl sonrasına kadar sürmektedir. Kaynak: https://academic.oup.com/cid/advance-article/doi/10.1093/cid/ciab884/6381561
***
EK 38 (17.10.2021): SARS-CoV-2’ ye karşı gelişen hümoral ve hücresel bağışıklık, hastalık başlangıcından en az bir yıl sonrasına kadar sürmektedir. Kaynak: https://academic.oup.com/cid/advance-article/doi/10.1093/cid/ciab884/6381561
***
EK 39 (20.10.2021): Biyoloji öğretmeni bir takipçimin (E. A.) e-mektubu:
Merhabalar hocam. Kendim biyoloji öğretmeni olup bir konuda uzun zamandır düşünüyorum, soruma cevap arıyor ama bulamıyorum.
Biz derste bağışıklık sistemini anlatırken yıllardır şunları söyleriz.
Aşı yapıldığında vücut onu yabancı madde olarak algılar, onun yapısını çözümler, ona uygun antikor üretir. Sonraki zamanlarda vücuda ilgili virüs ya da bakteri vücuda girdiğinde, üzerinde onu tanıyacak reseptörleri bulunduran bellek hücreleri ona yapışıp plazma hücresine dönüşür ve hızlıca antikor miktarını artırarak hastalık ortaya çıkmadan virüs ya da bakterilere yapışıp onları çökeltir, pasifize eder, deriz.
Şöyle bir durum var. Aşı yapıldığında ilk başta antikor seviyesi yükselir ama sonrasında bu seviye düşer, düşmek zorundadır. Çünkü hayatımız boyunca bir çok mikropla karşılaşırız. Her birine karşı ürettiğimiz antikor seviyesi aynı kalacak olsa kanın akıcılığı azalır. Vücut da nasıl olsa antikor üretim bilgisi bende var mantığıyla antikor seviyesini düşürür. Ancak televizyonlarda profesör doktor hanım ve beyler antikor seviyesinin düşmesi koruyuculuğun ortadan kalkmasıymış gibi bahsediyor. Sanki 6 ay sonra vücut hafızasını yitiriyormuş gibi.
Hocam ben mi yanlış anlatıyorum çocuklara yoksa tıp yeniden mi yazılıyor.
Cevap verirseniz çok sevinirim.
***
EK 40 (3.11.2021): HİKMET GEÇKİL “Aşı ile… sağlanan bağışıklığın, doğal bağışıklıktan daha “kuvvetli” ve “uzun süreli” olduğunu söyleyenler… kötü niyetli insanlardır.”
Kaynak: https://twitter.com/HikmetGeckil/status/1455652983044202507?s=20,
***
EK 41 (10.11.2021): ROBERT MALONE “Tabii bağışıklık aşı kaynaklı bağışıklığın aksine, geniş, koruyucu ve dayanıklıdır. Çalışmalar, yeniden enfeksiyona karşı korumanın güçlü olduğunu ve 10 aydan fazla takip süresi boyunca sürdüğünü gösteriyor” Kaynak: https://twitter.com/RWMaloneMD/status/1458402898589716482?s=20
K: https://www.thelancet.com/journals/laninf/article/PIIS1473-3099(21)00676-9/fulltext
***
EK 42 (10.11.2021):
Kaynak: https://twitter.com/drahmetrasim/status/1458487709362802694?s=20
***
EK 43 (11.11.2021): Delta varyantı ile enfekte aşılı ve aşısız, asemptomatik ve semptomatik gruplar arasında döngü eşik değerlerinde anlamlı bir fark bulunmadı.
Aşılı olmalarına rağmen enfekte olanların yüksek viral yüke sahip oldukları dikkate alındığında, maske ve testin de dâhil olduğu uygulamalar Kovid bulaşma riskinin yüksek olduğu yerlerde herkes için geçerli olmalıdır.
Kaynak: https://www.medrxiv.org/content/10.1101/2021.09.28.21264262v1
***
EK 44 (21.11.2021): SARS’ lı nekahet dönemindeki hastalardan alınan antikorlar 15 yıl boyunca varlığını sürdürdü ve SARS-CoV-2 spike proteini ile çapraz reaktivite sergiledi. SARS’lı hastaların enfeksiyondan 15 yıl sonraki bağışıklık durumu, Kovid-19’lu hastaların gelecekteki bağışıklık durumunun daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir.
SARS-CoV-2 enfeksiyonuna karşı korumaya yardımcı olabilecek bir T hücresi çapraz reaktivitesi de mümkündür”
Kaynak: https://www.frontiersin.org/articles/10.3389/fcimb.2021.768993/full
***
EK 45 (25.11.2021): Katar’da yapılan yeni bir araştırmaya göre daha önce corona virüse yakalanan kişilerin, yeniden enfekte olma riskleri incelendi. Yaklaşık 354 bin kişi üzerinde yapılan araştırmada, Covid-19’a yakalanan kişilerin yeniden enfekte olma ihtimalinin oldukça nadir olduğu belirtildi.
Yeniden enfekte olsalar da hafif atlatıyorlar
New England Journal of Medicine’de yayımlanan çalışmada, yeniden Covid-19 olan kişilerin virüsü hafif atlattıkları aktarıldı. Çalışmada, kişilerin Covid-19 ile yeniden enfekte olduklarında, hastaneye yatma veya hayatını kaybetme ihtimallerinin virüse ilk yakalandıklarından yüzde 90 daha düşük olduğu vurgulandı.
Aşı olanlar araştırmanın dışında tutuldu
Araştırmada, kaç kişinin yeniden enfekte olduğunu belirlemek için Weill Cornell Medicine-Qatar bilim insanları, Şubat 2020 ile Nisan 2021 arasında PCR ile doğrulanmış Covid-19’a sahip olan kişilerin kayıtları karşılaştırıldı. Aşı olan yaklaşık 88 bin kişinin çalışmanın dışında tutulduğu belirtilirken, 354 bin kişinin bin 304’nün yeniden enfekte olduğu açıklandı.
Yeniden enfekte olma ihtimali 354 binde bin 300
Yeniden enfekte olan kişilerin virüsü ilk kaptıkları süre ile ikinci kaptıkları sürenin ortalamasının 9 ay olduğu belirtilen çalışmada, bin 304 kişinin dördünün virüsü ağır geçirdiği belirtildi. 354 bin kişi arasında ilk enfeksiyonda 28 kişinin durumunun kritik olduğu ve 7 kişinin hayatını kaybettiği aktarılan çalışmada, yeniden enfekte olan grupta yoğun bakım tedavisi gören ve hayatını kaybeden kişi olmadığını altı çizildi. Çalışma ile ilgili konuşan Pittsburgh Üniversitesi’nde immünoloji uzmanı ve pediatri profesörü John Alcorn,”Bu kadar çok insan arasında sadece bin 300 yeniden enfeksiyon ve dört ciddi hastalık vakası olması oldukça dikkate değer” dedi.
K: https://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMc2108120
***
EK 46 (3.12.2021): GABOR ERDOOSİ “‘Hibrit bağışıklık’ tamamen uydurmadır ve enfeksiyondan sonra aşılama herhangi bir niteliksel gelişme getirmez, sadece antikorlarda geçici bir artış sağlar. Önceki çalışmalar da aynı şeyi gösterdi.” Kaynak: https://twitter.com/drahmetrasim/status/1466767388158971911?s=20
***
EK 47 (24.12.2021): Kovid geçiren çocuklarda, spike proteini için odaklanmış özgüllük ile SARS-CoV-2’ye karşı sağlam, çapraz reaktif ve sürekli bağışıklık tepkileri gelişiyor. Kaynak: https://www.nature.com/articles/s41590-021-01089-8#
***
EK 48 (30.12.2021): KAAN YILANCIOĞLU “#COVID19 geçirdikten sonra hastalığı tekrar geçirme riski varyant farkı gözetmeksizin oldukça düşük bulunuyor. Bu koruma 9 aydan uzun sürüyor.” K: https://www.thelancet.com/journals/lanhl/article/PIIS2666-7568(21)00253-1/fulltext
“Salgının bitişi toplumun büyük çoğunluğunun hastalık ile karşılaşması ile olacak. #Omicron hafif seyretmesi ve hastane yatışı daha az gerektirmesiyle bu sürecin başlangıcı olabilir. Kapatmalar ve alınacak çok sıkı önlemler pandemi sürecini sadece uzatacak, çözüm olmayacaktır.”
“Şimdiye kadar elde edilen veriler, ciddi bir strateji dönüşümü gerektiğini gösteriyor. Aşılar, maske ve mesafe yeterince yeterli tedbirlerdir. Bunlar dışında kapatmaların artık gerekliliği sorgulanır.”
Kaynak: https://twitter.com/drkaanyl/status/1476494073896873985?s=20
***
EK 49 (11.1.2022): NCAA’ nın yeni kılavuzu: “Kovid geçiren atletler tam aşılı kabul edilecek.” Akıllar başlara geliyor. Kaynak: https://www.themainewire.com/2022/01/athletes-who-had-covid-will-be-considered-fully-vaccinated-ncaa-says-in-new-guidelines/
***
EK 50 (24.1.2022): Enfekte kişiler için güçlendiricilere dozlara gerek yok. Uzun vadeli nötralize edici aktivite, hafif/asemptomatik ve hastanede yatan katılımcılarda enfeksiyondan sonra bir yıldan fazla stabildir. …hastaneye yatırılmamış olanların tepkileri, uzun ömürlü B hücreleri tarafından yönetilir.
Kaynak: https://twitter.com/gerdosi/status/1485671004546519048?s=20
***
EK 51 (23.1.2023): FERHAT ARSLAN “Doğal enfeksiyon geçirdin ama sen yine de aşılan antikorunu yüksek tut. Bir ay sonra olmadı 2 ay sonra diyen bilim kurultuları ile kapıştık durduk. Hatırlayın. Al en kötü ihtimalle 500 gün antikor seviyesi korunuyor. Yüz kızarır mı? İstifa var mı?”
Makale: Antibody Duration After Infection From SARS-CoV-2 in the Texas Coronavirus Antibody Response Survey
K: https://academic.oup.com/jid/article/227/2/193/6581498?login=false
Kaynak: https://twitter.com/Ferhatarslandr/status/1617579264932552707?s=20&t=4OpI3nRvMShgQceNZPzD8A
***
EK 52 (18.2.2023): BHATTACHARYA: Sorun sadece Fauci ve şürekasının Kovid sonrası bağışıklık hakkındaki gerçekleri yanlış anlaması değil. Gerçekleri doğru anlayanları sansürlemek ve marjinalleştirmek için hükümetin muazzam gücünü kullandılar.
ARK: Bizde de aynen bu oldu.
Kaynak: https://twitter.com/DrJBhattacharya/status/1626798023589171202?s=20
***
EK 52 (5.8.2023): Infectious particles can be shared through aerosols and droplets formed as the result of normal respiration. Whether Abs within the nasal/oral fluids can similarly be shared between hosts has not been investigated. The circumstances of the SARS-CoV-2 pandemic facilitated a unique opportunity to fully examine this provocative idea. The data we show from human nasal swabs provides evidence for the aerosol transfer of Abs between immune and nonimmune hosts.
The simplest interpretation of our results is that 1) aerosol transmission of Ab can occur and that 2) the propensity for this transfer is, unsurprisingly, directly related to the amount of nasal/oral Ab found within those in the population possessing immunity. We have yet to encounter an equally parsimonious interpretation, although admittedly this does not mean one does not exist. The concept of herd immunity is a central tenant of public health vaccination campaigns. Overt blockade of infection as well as a reduction in viral transmission downstream of a breakthrough infection are widely accepted conceptual mechanisms by which vaccination-induced immunity in specific individuals protects nonimmune community members. With this in mind, it stands to reason that aerosol transmission of Abs could also contribute to host protection and represent an entirely unrecognized mechanism by which passive immune protection may be communicated.
As cross-reactivity between seasonal coronavirus spike proteins and the RBD of SARS-CoV-2 has not been observed, we do not believe that our results have been unduly influenced by subjects’ prior exposure to seasonal coronavirus. Although there is some small degree of cross-reactivity between the S2 domains of SARS-CoV-2 and the OC43 seasonal strain (5, 6), this does not extend to the S1 domain or the more limited RBD. Were this to be true, it is arguable that the course of the pandemic would have been substantially altered for the better.
Unfortunately, the difficulty in recruiting participants from unvaccinated households in conjunction with the availability of the vaccines for children under the age of 5 y rendered continued sample acquisition unsustainable. As such, we were unable to determine whether the aerosol transfer of IgA might achieve statistical significance from increased sample evaluation, nor were we able to devise any assay suitable for determining the biological relevance of the observed aerosol transfer of IgG. However, whether Ab transfer mediates host protection will be a function of exposure, and it seems reasonable to suggest, all things being equal, that any amount of Ab transfer would prove useful to the recipient host. With the documented benefits of parental vaccination in reducing the risk of infection in the unvaccinated children in the same home (7), it is tempting to speculate that aerosol-mediated Ab transfer may have possibly contributed to the reported findings. It seems likely that nasal swabs originally collected for monitoring SARS-CoV-2 transmission in this study could be repurposed for examining SARS-CoV-2–specific IgG and IgA within the vaccinated adults as well as noninfected family members, potentially providing the statistical power necessary for validating the conclusions drawn in the current study.
Makale: Evidence for Aerosol Transfer of SARS-CoV-2–Specific Humoral Immunity
***
EK 53 (30.9.2024): mRNA aşılarının uzun vadeli bağışıklık oluşturamadığını ve korumada etkisiz kaldığını gösteren bir çalışma yayınlandı. Zaten gözlemlediğimiz bir olguydu. Çalışma, bu aşıların uzun dönem bağışıklık sağlayan antikorları üreten plazma hücrelerini oluşturamadıklarını gösterdi.
İşin daha ilginç tarafı, aşı yapılan kişi sonradan Covid geçirse dahi bu hücreler oluşamıyor. Çok çeşitli olası yan etkilerine ilaveten yeterli bağışıklık oluşturamaması bu aşıların akıbetini de sorgulatacak görünüyor. Milyonlarca insana yapıldıktan sonra uygulamadan kaldırılan AstraZeneca ve J&J aşıları gibi bir son beklenebilir.
K: https://x.com/VirusesImmunity/status/1839739444783710264
Kaynak: https://x.com/drbulentpolat/status/1840380677142860174
***
EK 54 (5.11.2024): mRNA Kovid aşılarının sağladığı antikorların birkaç ayda azaldığı ve bununda aşı yapılanları yeniden enfeksiyona karşı daha duyarlı hale getirdikleri tespit edildi.
Buna karşılık tetanos aşısı, uzun ömürlü bağışıklık hücreleri oluşturarak on yıla kadar koruma sağlayabiliyor.
Kemik iliği örneklerinin analiz edildiği araştırmada, başlangıçta antikorlar mevcutken, uzun vadede sürekli antikor üretiminden sorumlu olan ve uzun ömürlü plazma hücreleri olarak adlandırılan bağışıklık hücrelerinin büyük oranda bulunmadığı belirlendi.
Bu eksiklik, vücudun Kovid-19’a karşı güçlü ve kalıcı koruma sağlama yeteneğini sınırlıyor.
Buna karşılık, aynı katılımcılar tetanos ve grip gibi diğer hastalıklara yönelik aşılara karşı daha istikrarlı, uzun ömürlü bağışıklık tepkileri gösterdi; bu da Kovid-19 aşılarının bağışıklık hücrelerinin uzun ömürlü plazma hücrelerine olgunlaşmasını teşvik etmeyebileceğini gösteriyor.
Kaynak: https://www.nature.com/articles/s41591-024-03278-y
Makale: SARS-CoV-2-specific plasma cells are not durably established in the bone marrow long-lived compartment after mRNA vaccination
***
Kelle Paça ve D VİTAMİNİ
gelmiş geçmiş bütün virüslere ve bütün mutasyonlara karşı koruma sağlar.
Grip AŞILARI hangi virüse ya da sürekli ortaya çıkan, yeni bir olaymış gibi de algı yaratılmaya çalışılan hangi yeni mutasyona?
Vah Vah aşı bilimine!
En etkili aşı kelle paçadır.