PSİKİYATRİK HASTALARDA KOVİD ÖLÜM RİSKİ 2 MİSLİ YÜKSEK

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

KORCAN AYATA: “Bu sağlıksız ortamda, hastalığı geçiren veya aşısını olan insanlar bile rahat bırakılmıyor. Psikolojik işkence tüm kanallardan devam ediyor. Maske-mesafe-musluk tek çözümdü. Sonra aşılar insanlığı kurtaracak dendi. Şimdi aşılar yetersiz, ekstra doz ve tedbirler lazım deniyor.” Kaynak: https://twitter.com/korcanayata/status/1420521044805361665?s=20

***

Ruh hastalığı, özellikle de psikotik veya duygudurum bozukluğu olan hastaların, Kovid-19 enfeksiyonundan ölme ihtimali, psikiyatrik bir hastalıkları olmayanlara kıyasla iki kat fazla bulundu (1, 2).

Araştırmacılar, bu hastalara, diyabet veya kronik obstrüktif akciğer hastalığı olanlar gibi diğer yüksek riskli kişilerle aynı şekilde bakılması ve bunlarda aşılamaya öncelik verilmesi gerektiğini söylüyorlar,

Araştırma, 22 ülkede Kovid-19 teşhisi olan hastalarda mortalite, hastane ve yoğun bakıma yatış risk tahminlerini inceleyen 33 araştırmanın değerlendirilmesiyle yapıldı.

Meta-analiz için bu çalışmaların 1.47 milyon kişi üzerinde yapılan 23’ ü kullanıldı; bunların 43.938’ inde bir psikiyatrik hastalık bulunuyordu.

Herhangi bir eşlik eden akıl hastalığı varlığının, Kovid-19 ölüm riski ile ilişkili olduğu tespit edildi.

Araştırmacılar ölüm riskini psikiyatrik bozukluk türüne göre sınıflandırdıklarında, en sağlam ilişkiler psikotik ve duygudurum bozuklukları için vardı.

Madde kullanım bozuklukları, zihinsel engelliler ve gelişimsel bozukluklar, yalnızca kaba tahminlerde daha yüksek ölüm oranıyla ilişkilendirildi ama anksiyete bozuklukları ile ilişkili ölüm riskinde artış yoktu.

Çalışmada, psikiyatrik hastalığın neden Kovid-19 ölüm riskini artırdığını araştırılmamış olmakla beraber bunun immün-enflamatuar değişiklikler gibi biyolojik süreçlerle ilişkili olabileceğini düşünülüyor.

Buna gerekçe olarak da özellikle psikotik bozukluklar ve duygudurum bozukluklarının, immünogenetik anormallikler, yüksek sitokin konsantrasyonları, otoantikorlar, akut faz proteinleri ve anormal lökosit hücre tipi sayıları dâhil olmak üzere çeşitli immün değişikliklerle ilişkili olması gösteriliyor.

Bu durum, bağışıklık sistemleri zayıfladığı ve enfeksiyonla daha az savaşabildiği için Kovid-19’ u takiben ölüm riskleri artan yaşlılara benzetilebilir.

Sosyal izolasyon, beslenme bozukluğu, fiziki inaktivite, alkol ve sigara kullanımı ve uyku bozukluklarının ve hastalarda sık görülen diyabet, kalp-damar hastalıkları ve solunum hastalıkların ve tıbbi bakıma ulaşamamanın da rolleri de olabilir.

Antidepresan ilaç kullanımının mortaliteyle ilişkisi olmadığı ama antipsikotik ve anksiyolitik ilaçların mortaliteyi artırdığı tespit edildi. Bunda, bu tür ilaçların ritim bozukluğu ve pıhtılaşma risklerini artırmaları ve Kovid tedavisinde kullanılan ilaçlarla etkileşimleri rol oynayabilir.

Mortalite, ülkeden ülkeye değişiyordu ve en düşük oranlar Avrupa ve ABD’ de idi.

Genel olarak, ruh hastalığı olan KOVİD hastaları için hastaneye yatış riski yaklaşık iki katıydı, ancak bozukluğa göre sınıflandırıldığında, madde kullanımı ve duygudurum bozuklukları için yalnızca önemli ölçüde artan bir risk vardı.

Araştırmacılar, risk altındaki bu hasta grubunda Kovid’ i yönetmek ve önlemek için hedefli yaklaşımlara ihtiyaç olduğuna, psikiyatrik hastalıkları olanlara da diğer kronik hastalığı olanlardaki gibi aşı önceliği tanınması gerektiğine dikkat çekiyorlar.

Daha önce CDC’ nin 550 bine yakın Kovid hastası üzerinde yaptığı geniş kapsamlı bir araştırmada “kaygı ve korku ile ilgili hastalıkları” olanların ölüm riskinin obez ve diyabetikler derecesinde olduğu gösterilmişti (3).

Gelelim neticeye

Salgın hastalıklar gibi toplumsal seviyede korku uyandıran durumlarda toplum ruh sağlığının ne kadar önemli olduğu aşikârdır.

Sadece psikiyatrik hastalığı olanların değil tüm toplumun ruh sağlığının yerinde olması ve moral, motivasyon ve maneviyatının yüksek tutulması için azami gayret gösterilmelidir.

Halkın iyi niyetle de olsa kimi zaman korkutulması, kimi zaman tehdit edilmesi, kimi zaman hakir görülmesi şeklindeki yaklaşımların hiçbir faydası olmadığı gibi tam aksine birçok riskleri barındırdığına inanıyorum.

KOVİD’ le mücadelede başta müzik, mizah, spor olmak üzere insan ruh sağlığını müspet etkileyecek faaliyetlerinin teşvik edilmesi çok faydalı olacaktır.

Kaynaklar:

https://www.medscape.com/viewarticle/955237#vp_2

https://www.thelancet.com/journals/lanpsy/article/PIIS2215-0366(21)00232-7/fulltext

https://ahmetrasimkucukusta.com/2021/07/25/yazilar/tip-yazilari/corona-virus/kaygi-ve-korkuyla-ilgili-hastaliklar-agir-kovid-ve-olum-riskini-kronik-hastaliklar-kadar-artiriyor/

Psych News Alert: Family Involvement in Care of Hospitalized Psychiatric  Patients May Boost Discharge Planning, Follow-up Care

***

EK 1 (30.7.2021): TÜRKİYE PSİKİYATRİ DERNEĞİ benim gibi “dellenmiş” olmalı: Ekran karşısında fazla zaman geçirmeyin Düzenli egzersiz yapın Güneş ışığı ve temiz hava alın Uyku düzene dikkat edin Beslenmenize dikkat edin Sigara, alkol ve her tür madde kullanımından kaçının psikiyatri.org.tr/TPDData/Upload

***

EK 2 (13.10.2021): Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Karadağ, uykunun bağışıklık sistemi üzerindeki etkisine ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, uykuyu “vücutla sağlık arasındaki altın zincir” olarak tanımladı. Bu zincir koptuğunda ve uyku alınmadığında bedenin sağlıklı yaşayamadığını söyleyen Karadağ, uykunun multidisipliner bir durum olduğunu ifade etti. Sağlıklı uyku için belirli özellikler bulunduğuna işaret eden Karadağ, 6 saatten az ya da 9 saatten fazla uyunmaması gerektiğini, uyku için karanlık, ısı ve ses açısından uygun bir ortamın sağlanmasının önemli olduğunu anlattı. Karadağ, sağlıklı uyumayanların sosyal ve günlük yaşantılarının da değiştiğini kaydetti. Uykuda solunum bozuklukları arasında horlamanın yaygın görüldüğünü belirten Karadağ, bu durumun erkeklerde, belirli bir yaştan sonra daha fazla gözlendiğini dile getirdi.

Horlayan kişilerin “Rahat nefes alamıyorum.” mesajı verdiğini aktaran Karadağ, “Horlayan insanların bir kısmında da gece yarısı o nefes duruyor. Aldığımız her nefes aslında kanımızı temizler. Yani kanımıza yeterli oksijenin sağlanmasını, bu oksijenle beynimizden ayağımızın parmak ucuna kadar sağlıklı yaşamamızı sağlar. Oksijeni alamazsak bundan beynimiz, akciğerimiz, kalbimiz, böbreklerimiz, tüm vücudumuz etkilenir. Bu diğer hastalıklarla çok iç içedir.” bilgisini verdi. Prof. Dr. Mehmet Karadağ, uykuda solunum bozukluğu ve uyku apnesi olan kişilerin sabah baş ağrısıyla uyandığını, konsantrasyon bozukluğu yaşadığını, sosyal yaşamda da birçok problemle karşılaştığını anlattı.

Uyku apnesi olan kişiler Kovid-19’u daha ağır geçiriyor

Salgın döneminde Kovid-19 tanılı hastalara test yaparak uyku apnesi açısından riskleri olup olmadığını gözlemlediklerini aktaran Karadağ, şöyle devam etti: “Bu riski belirleyen stop-bang dediğimiz anket var. Kişi horluyor mu? Gündüz aşırı uyku hali var mı? Gece uyurken nefesinin durduğuna tanık bir kişi var mı? Hipertansiyonu var mı? Boyu, kilosu, vücut kitle endeksi… Obezitesi var mı? 50 yaşın üstünde mi? Erkek mi? Bu 8 soruya bakıyoruz. Bunlar 4-5’ten fazlaysa ‘Uyku apne riski vardır.’ deyip uyku testi yapıyoruz. Bu anket çalışmalarıyla erişkinlerin yaklaşık yüzde 35’inde uyku apnesi riski tespit ediliyor. Biz yatan hastalarımızda bu testi yaptık. Bursa’da birkaç merkez toplandık. Kovid-19 nedeniyle yatan hastaların riski ne kadarmış diye. Onlarda toplumdan çok daha yüksek çıktık. Yüzde 45 civarında çıktı. O zaman uyku apnesi ya da uyku sorunu olan kişiler daha mı kolay Kovid oluyorlar? Kovid’i daha mı ağır geçiriyorlar? Buna baktığımız zaman, evet.”

Uykunun aslında basit bir dinlenme dönemi değil restorasyon dönemi olduğunu belirten Karadağ, gün boyu yorulan, stres yaşayan insanların uyuduklarında sadece kaslarının değil, beyin ve vücutlarının da dinlendiğini, uyku esnasında tüm vücut hücrelerinin beslendiğini, olgunlaştığını, dinlendiğini ifade etti.

Karadağ, “Aşı yapılan kişilerde lenfositlerin antikor ürettiğini biliyoruz. Kişilerin antikoru ne kadar yüksekse hastalığa karşı korunması da o kadar fazla. Sağlıklı uykunun lenfositin gelişmesinde ve antikor oluşmasında doğrudan etkili olduğunu gördük. Yapmış olduğumuz çalışmada da bunu gösterdik. Sağlıklı bir uyku, insanların antikor gelişiminde, lenfosit gelişiminde etkili oluyor. Bu da insanların vücut direncini artırıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

“Aşı olduğu halde hastalanan kişilerin ortak özellikleri vücut dirençlerinin düşük olması”

Salgında vücut direnci yüksek kişilerin Kovid-19’u daha hafif, düşük olanların daha ağır geçirdiklerinin, yoğun bakımda daha fazla tedavi gördüklerinin ve vefat ettiklerinin gözlemlendiğini ifade eden Karadağ, şunları kaydetti:

“Aşılı insanların arasında bile hastalanan olunca bakıyoruz, evet aşı olmuş ama vücut direnci düşük, ek bir hastalığı var, kortizon ya da başka bir şey kullanıyor. Aşı olduğu halde hastalanan, ölen kişilerin ortak özellikleri vücut dirençlerinin düşük olması. Vücut direncini artıran ideal olay sağlıklı uyku. Sağlıklı uykunun ne kadar önemli olduğunu tüm toplumun, hekimlerin yeniden farkındalık oluşturarak anlamaları gerekiyor. Sağlıklı uykuyu sağlayabilmek için tüm engelleri kaldırmamız lazım. Her yer açılırken, okullar, alışveriş yerleri açılırken tüm meslektaşlarımıza ‘Uyku laboratuvarlarınızı açın.’ diyoruz. Bunlar için belirli standartları ülkemizde paylaştık. Uyku laboratuvarına alacağımız her hastaya önce PCR testi yapıyoruz. Negatifse, o kişinin uyku testini yapabiliyoruz. Yaptığımız uyku testlerinden sonra tedavilerine başlanması o kişilerin hem vücut hem hastalığa karşı dirençlerini artırıyor. Sağlıklı yaşamasını sağlıyor.”

Prof. Dr. Mehmet Karadağ, sağlıklı yaşayabilmek, vücut direncini artırabilmek için en büyük silahın sağlıklı uyku olduğunu, insanların sağlıklı uyuyup, beslendiklerinde vücut dirençlerinin otomatik artacağını sözlerine ekledi.

Kaynak: https://www.medimagazin.com.tr/guncel/genel/tr-saglikli-uykunun-lenfosit-gelisimi-ve-antikor-olusumunda-dogrudan-etkili-oldugu-tespit-edildi-11-681-97624.html

***

EK 3 (13.10.2021): FERHAT ARSLAN “Şu kadar zamandır hasta bakıyorum. En etkili tedaviyi açıklıyorum. Hastanın odasına gireceksin, gözünün içine bakacaksın. Ona bt deki tutulum dan, crp den, lenfosit den, Ldh dan bahsetmeyeceksin. İyileşeceksin kardeşim diyeceksin, yoğun bakıma gitmeyeceksin diyeceksin.” Kaynak: https://twitter.com/Ferhatarslandr/status/1448217925308014594?s=20

***

EK 4 (19.10.2021): Olumlu duygular daha iyi sağlık, daha uzun yaşama ve daha fazla esenlik ile bağlantılıdır. Kaynak: https://twitter.com/HarvardHealth/status/1450525668186415111?s=20

***

EK 5 (28.10.2021): NEVA ÇİFTÇİOĞLU BANES “Antidepresan covid sebebiyle hastaneye yatma olasiligini kayda deger bir oranda dusuruyormus! Bence antidepresan vereceginize insanlari strese sokmasaniz ya ! Mesela artik bi sussaniz! Antidepressant Significantly Reduces Covid-19 Hospitalization – WSJ” K: https://www.wsj.com/articles/antidepressant-significantly-reduces-covid-19-hospitalization-11635373800

Kaynak: https://twitter.com/NevaCiftcioglu/status/1453560439510605824?s=20

***

EK 6 (28.10.2021): Erken teşhis edilmiş COVID-19’lu yüksek riskli ayaktan hastalarda antidepresan bir ilaç olan fluvoksamin (10 gün boyunca günde iki kez 100 mg) ile tedavi hastaneye yatış ihtiyacını azalttı. 

Kaynak: https://www.thelancet.com/journals/langlo/article/PIIS2214-109X(21)00448-4/fulltext

Resim

***

EK 7 (31.5.2022): Vatandaşı devamlı korkutmayın, paniğe sevk etmeyin, biraz moral verin, umut verin, içaçıcı şeyler söyleyin diye çırpındım anlatamadım. Buyurun size bomba gibi araştırma: Akut stres bağışıklığı çökertiyor!

Farklı beyin bölgeleri, farelerde akut stres sırasında vücuttaki lökosit dağılımını ve işlevini şekillendirir.  Akut stres, nötrofilleri yeniden programlayarak ve yaralanma bölgelerine alımlarını yönlendirerek doğuştan gelen bağışıklığı da değiştirir. Farklı beyin bölgeleri, psikolojik stres sırasında lökosit ortamını farklı ve hızlı bir şekilde uyarlar, böylece bağışıklık sisteminin fiziksel tehditlere yanıt verme kapasitesini kalibre eder.

Kaynak: https://www.nature.com/articles/s41586-022-04890-z

Makale adı: Brain motor and fear circuits regulate leukocytes during acute stress

***

EK 8 (26.11.2022): Uzun süre TV seyretme, aktif bireyler arasında bile Kovid-19 ölüm oranı için bir risk faktörü olabilir. Düşük fiziksel aktivite ve fazla TV seyretme süresi ile ilişkili bu yüksek risk kısmen vücuttaki yağlanma ile alakalı olabilir.

Makale: The joint associations of physical activity and TV viewing time with COVID-19 mortality: An analysis of UK Biobank

Kaynak: https://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1080/02640414.2022.2150385

***

Siz de yorumunuzu paylaşın: