HASTALARINA NEDEN YOĞURT KEFİR VERDİN?

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Uz. Dr. Orhan Kara‘ nın tivit dizisi:

1-Hakkımda açılan soruşturmalarda gelinen son noktayı sizlerle paylaşayım isterseniz.

2-Açılan soruşturmalardan birinin konusu: “Hastalarına neden yoğurt-kefir (probiyotik) verdin?”

3-Zaman’ın eski il sağlık müdürünün özel talimatıyla açılmış olan bu soruşturmada, “Hastalarına önereceğin her gıdayı ve her ilacı (kabız çözücü laktuloz susp, gaz giderici karbon susp, bulantı giderici metpamid vs) TCSağlık Bakanlığı’na danışmak zorundasın. Aksi halde..

4- “Aksi halde DSÖ’nün resmi tedavi protokolünün dışına çıkmış olduğun için ceza alırsın. Ve hekimlik yetkin elinden alınır” denilmişti.

5-Zaman’ın eski hastane başhekiminin de bu talimata uyarak başlattığı “yoğurt soruşturması” tarihi bir soruşturmaydı. Çünkü tıp tarihinde “hastasına yoğurt önerdiği için hakkında soruşturma açılmış” bir başka hekim yoktur. Varsa söyleyin.

6-Soruşturmanın gerekçesi :”Covid hastası çok özeldir. Covid çaresi olmayan bir hastalıktır. Covid hastasına her istediğin şeyi yediremezsin. Ankara’dan özel izin alman lazım ” denilmişti.

7-Konuyu fazla dağıtmadan sonuca geleyim: Soruşturma sonucunda, suçumla(!)ilgili adli soruşturmaya gerek olmadığı, idari olarak “Basına açıklama yapmaktan” dolayı “KINAMA CEZASI” verilmesinin uygun olacağının düşünüldüğü, bu sebeple usulen son savunmamı yapmam gerektiği iletildi.

8-Kısacası anlayacağınız bu soruşturma: “Basına, yani @ArslanBulut9‘a neden açıklama yaptın? Aramızda kalsaydı. Kol kırılır yen içinde” şekline gelmiş.

9- Halbuki benim izlediğim yol, önce hekim ve hemşire arkadaşlarıma, sonra başhekime, sonra müdüre, sonra birlikte sağlık bakanlığına @saglikbakanligi na bildirmekti.

10- Yazdığım dilekçeleri yırtıp atmadalardı kol kırılıp yen içinde kalacaktı.

11- Sıtma ilacı ve yanında verilen azitromisin sayesinde, ani kalp durması sebebiyle günde 25-30 servis hastasına mavi kod verildiğini millet öğrenemeyecekti. Kol kırılıp yen içinde kalacaktı bir güzel!

12-İyi ki eşzamanlı olarak DSÖ’ye de yazmışım. DSÖ tarafından Mayıs 2021 tarihinde yapılan kılavuz değişikliğine bizimkiler de “yasa gereği’ uymak zorunda kalınca millet sıtma ilacıyla ölmekten kurtulmuştu .

13- Bana soruşturmada “Aktif karbon şurubunun, sıtma ilacının, azitromisinin ve favipravirin etkisini yok edeceğini bile bile mi hastalarına verdin? Bunun tıbbi açıdan suç olduğunu biliyormuydun?” şeklinde otuz tane soru sormuşlardı. Fakat…

14- Fakat şu anda bu soruların hiç biri soruşturmanın devamı içerisinde konu edilmiyor. “Adli soruşturmaya da gerek yoktur” deniliyor.

15-Soruşturmaya verdiğim savunma metninde:”Sıtma ilacı, azt ve favipravirin ölümcül etkilerini size ve DSÖ’ye bildirdiğim ve kılavuzdan çıkarılmasını sağladığım için şahsıma “Devlet Üstün Hizmet Madalyası” vermeniz gerekiyor” demiştim. Bu talebim nedense yanıtsız bırakılmış.

16- Herşey bir yana. Madalya konusunda ısrarcıyım!

Kaynak: https://twitter.com/UzmDrOrhanKara/status/1547506889608597504?s=20&t=WC8zYhNSPEPpmHUFHfhIRA

HALUK VAHABOĞLU “Bakanlık ne tür bir eğitim almışta Doktorun tedavisini sorguluyor, bunlar iyice zıvanadan çıktı Maalesef çok sayıda doktor bu tür bir baskı altında kaldı Halk ise doktorları suçluyor. Buyurun bakanlığın yapın dediğini yaptı doktorlar Doktorun suçu ne?”

Kaynak: https://twitter.com/HalukVAHABOLU/status/1547583723704442887?s=20&t=WC8zYhNSPEPpmHUFHfhIRA

***

 

Yazı için 2 yorum yapılmış:

  1. müderris tabib dedi ki:

    İlgili Bakanlığın derhal lağvedilmesi ve yerine DSÖ’den bağımsız yeni bir teşkilatın kurulması icab ediyor.

  2. müderris tabib dedi ki:

    ENGİN ARDIÇ’ın bugünki yazısı;

    Lumpenlere haksızlık ettik galiba…
    “Laf anlatılamaz” demiştik.
    Ama bazı profesörlere de laf anlatılamıyor.
    Hiç mi televizyon seyretmiyorlar, hiç mi gazete okumuyorlar, İçişleri Bakanlığı’nın cep telefonlarına ikide bir gönderdiği uyarı mesajlarına da mı hiç bakmıyorlar?
    Yoksa kalın kafalı mı bunlar?
    Yoksa bu ülkede profesör olmak çok mu kolay?
    Kitapsız profesör tanıyorum.
    İngilizce’den başka ikinci bir yabancı dil bilmeyen profesör tanıyorum.
    İngilizce bile bilmeyen profesör de tanıyorum.
    Gene bir profesör, gene bir dolandırıcılık olayı… 275 bin lirasını çarpmışlar.
    “Bankadaki paranı çek, bize teslim et!”
    Kuzu kuzu götürüyorlar.
    Bir de “Altınlarını sat!” komutu var ki, o daha da eğlenceli.

    ***

    Dolandırıcıların en büyük kozu, kendilerini polis ya da savcı olarak tanıtmak değil…
    “Kunduzun” şahsi bilgilerini ele geçirmek.
    (Ünlü dolandırıcı Raki, kurbanlarına “kunduz” derdi.) Bunu ancak bankadan elde edebilirler.
    Bankalarda suç ortakları var.
    Polis yakalananları niçin “öttürmüyor”?
    Eskiden bunları azıcık sıkılasan “Kasımpaşa cinayetini” bile üstlenirlerdi…
    Şimdi duruşmada bir kravat takarlarsa işleri kolay galiba.

    ***

    SİZ BUNDAN NE ANLADINIZ?
    KLİMİK diye bir yer varmış… Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği…
    Kimlerin Kovid aşısı olmaları gerektiğine dair bir bildiri yayınlamış. Buyurun okuyalım:
    “Dört doz BioNTech veya 2 doz Sinovac sonrasında 3 doz BioNTech aşısı olmuş kişilerin bağışıklık yetmezliği olmadığı sürece hatırlatma dozu olmalarına gerek bulunmamaktadır. Bu kişilerde varyantı da içeren polivalan aşılarla ek dozların gerekliliği konusunda çalışmalar devam etmektedir. Hiç aşılanmamış kişilerin 1 ay arayla 2 doz BioNTech olduktan en erken 3 ay sonra 3. doz BioNTech aşılarını olmaları önerilir. Hiç aşılanmamış kişilere mRNA aşısı yapıl(a)madığı durumda Sinovac (kullanılmadığı durumlarda Turkovac) aşısı ile 3 doz (0, 1 ve 4. aylarda) aşılamanın ardından en erken 3 ay sonra hatırlatma dozunu (yapılabiliyorsa BioNTech aşı ile) olmaları önerilir. Çeşitli nedenlerle primer aşı şeması (Sinovac için 0, 1, 4. aylarda 3 doz, BioNTech için bir ay arayla iki doz) yarım kalan kişilerin aşılamalarına kaldıkları yerden devam edilmesi, hatırlatma dozlarının primer şemanın tamamlanmasından en erken 3 ay sonra yapılması önerilir.”
    Benim kafam karıştı.
    Bir eczacı bulsak da sorsak, bunların dilinden bir tek o anlar.
    Yoksa profesörlere mi soralım?

Siz de yorumunuzu paylaşın: