TEREYAĞI YERİNE BİTKİSEL YAĞ YİYENLER DAHA UZUN YAŞIYORMUŞ

Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
JAMA’ da yayınlanan araştırma İngilizce medyada “tereyağ yerine bitkisel yağ yerseniz ölüm riskiniz azalır” benzeri başlıklarla yer aldı.
Araştırma bizde Sözcü gazetesinde “İşte bu yüzden tereyağını ağzınıza bile sürmemelisiniz” manşetiyle haber oldu.
Bir instagram videosunda “Tohum yağları, gıdalarda bulunan en sağlıksız bileşenlerden biridir” diyen ABD’ nin yeni Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy Jr. karşıtları mutluluktan uçmaya başladılar.
Çalışmanın yazarlarından, 2 bin yayını, sayısız kitabı olan Walter Willet de “İnternette tereyağının sağlıklı bir yağ olduğu yönünde bir efsane dolaşıyor, ancak bunu destekleyecek iyi bir delil yoktu” diyor ve dalgasını geçiyor: “Kalp krizi geçirmek istiyorsanız, tereyağı yiyin”.
3 büyük kohorttan 221054 yetişkine ait 33 senelik beslenme verileri üzerinde yapılan çalışmada, daha fazla tereyağı yenmesinin toplam ölüm ve kanser ölüm oranında artışla ilişkili olduğu, bitki bazlı yağların (aspir, soya fasulyesi, mısır, kanola ve zeytinyağı) daha çok yenmesinin ise daha düşük toplam, kanser ve kardiyovasküler hastalık ölüm oranıyla ilişkili olduğu ortaya çıkıyordu.
Diyet, katılımcıların kendi ifadelerine göre her 4 yılda bir doğrulanmış yarı kantitatif gıda sıklığı anketleriyle değerlendirildi; yaş, sigara, toplam kalori alımı, VKE… gibi çeşitli faktörlere göre ayarlamalar yapıldı.
Toplam ölüm riski, en fazla tereyağı yiyenlerde, en az yiyenlere kıyasla %15 daha yüksek bulundu.
Buna karşılık, toplam ölüm riski bitkisel yağları en fazla yiyenlerde, en az yiyenlere kıyasla %16 daha düşük idi.
Bitkisel yağ alımında günde her 10 gram artış, %11 daha düşük kanser ölüm oranı ve %6 daha düşük kalp-damar hastalıkları ölüm oranı ile; daha fazla tereyağı yenmesi daha yüksek kanser ölüm oranı ile ilişkili bulundu.
Kanola, soya fasulyesi ve zeytinyağının daha fazla yenmesiyle daha düşük toplam ölüm oranı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki vardı.
Her gün 10 gram tereyağı yerine bitkisel yağ yenmesi toplam ölüm oranında ve kanser ölüm oranında %17’lik bir azalma ile ilişkiliydi.
Araştırmacılar bu sonuçları, “tereyağını bitkisel yağlarla, özellikle zeytin, soya fasulyesi ve kanola yağlarıyla değiştirmek, erken ölümleri önlemede önemli faydalar sağlayabilir” diye yorumluyorlar.
Beslenme araştırmalarının başlıca iki hedefi vardır:
1 İnsanların binlerce senedir tükettikleri, onları hastalıklardan koruyan tabii yiyecek ve içecekleri “karalamak“, en azından onlar hakkında “şüpheler” yaratmak.
2 Endüstri ürünü yiyecek ve içecekleri “parlatmak“.
Beslenmenin araştırması olmaz!
✅Günümüzde beslenme araştırmaların önemli bir kısmı -tamamı da dense yeridir- gıda endüstrisinin desteği ile yapılmaktadır.
Araştırmalar baştan öyle düzenlenir ki bunlardan endüstrinin menfaatlerine aykırı “olumsuz” netice çıkması mümkün olamaz.
Sonuç beklendiği gibi çıkmadığında bazen istatistik oyunları bazen laf kalabalığı bazen yorumlama numaralarıyla olumsuzluklar “paketlenir”.
✅Beslenme araştırmaları “tabiatından” dolayı hatalara açıktır. Bunlar için düzenlenen anketler ne kadar iyi niyetle, önyargısız, ayrıntılı ve titiz hazırlanmış olursa olsun yanlışlar ve eksikler kaçınılmazdır.
Gelelim neticeye
BİR: Bu bir gözleme dayalı araştırmadır ve bunlardan bir illiyet bağı çıkmaz; ancak bir birliktelikten ve risk artışından bahsedilebilir.
İKİ: Bu çalışmada da olduğu gibi risk artışının yok mertebesine yakın olması da önemli olmakla beraber çok yüksek çıksaydı da netice değişmeyecekti.
ÜÇ: Katılımcıların yedikleri 4 senede bir tekrarlanan beslenme anketlerine, kendi ifadelerine göre belirleniyor. Bu verilerin güvenirliliğine ancak ahmaklar inanır.
DÖRT: Bir de utanmadan zeytinyağını, omega-6 zengini tohum yağlarıyla aynı kefeye koymuşlar.
Bunların tereyağı dedikleri de ne kadar tereyağıdır, Allah bilir.
BEŞ: Beslenmemizi, yani neleri ne kadar, nasıl yiyip içeceğimizi bilim adamlarına değil “zır cahil atalarımıza” bakarak düzenlemeliyiz ki sağlıklı olalım, hastalıklardan korunalım. Ben öyle yapıyorum.
Kaynak: https://jamanetwork.com/journals/jamainternalmedicine/fullarticle/2831265
Makale: Butter and Plant-Based Oils Intake and Mortality
Araştırmanın medyadaki haberleri:
https://edition.cnn.com/2025/03/06/health/butter-seed-oils-reduced-death-wellness/index.html
https://www.upi.com/Health_News/2025/03/07/butter-premature-death-study/1831741364210/
***
EK 1 (10.3.2025): Ben de tohum yağlarını tavsiye ediyorum. Ama bakın ne için?
Seyretmek için: https://x.com/drahmetrasim/status/1894046609849078029
***
EK 2 (10.3.2025): Yarım akıllılar için yarım yağlı tereyağı üretildi. Tam yağsız tereyağı çok uzakta olmamalı.
Kaynak: https://x.com/drahmetrasim/status/1805483799645462708
***
EK 3 (10.3.2025): İşte bu yüzden tereyağını ağzınıza bile sürmemelisiniz
Yağlar arasında en sağlıklısı olarak bilinen tereyağının erken ölüme neden olacağı ortaya çıktı. İşte araştırmaya dair detylar
Yapılan yeni bir araştırmada, tereyağına dair şaşırtıcı sonuçlar ortaya çıktı. Zeytinyağından sonra en çok önerilen yağlardan biri de tereyağıydı. Fakat, tereyağının erken ölmeye neden olabileceği belirtildi. Tereyağı yerine ise bitkisel yağlar tüketmenin yaşam süresini uzattığını ortaya koydu.
TEREYAĞI YİYENLER 2 KEZ DÜŞÜNECEK!
Harvard Tıp Fakültesi’ndeki araştırmacılar, tereyağı yiyen kişilerin herhangi bir nedenden dolayı ölme ihtimali ile az yiyenlere göre yüzde 15 daha fazla olduğunu öne sürdü. Araştırmacılar, mısır yağı, zeytinyağı gibi bitkisel yağların insan sağlığı açısından daha önemli olduğunu ifade etti.
50 YIL BOYUNCA İNSANLAR TAKİP EDİLDİ
Amerika’da 50 yıl boyunca 221.00’den fazla kişi takip edildi ve beslenme alışkanlıkları incelendi. Araştırma sonucunda ise tereyağı yerine bitkisel yağları tercih eden insanların ölme olası yüzde 20 azaldığı tespit edildi.
10 GRAM TEREYAĞI BİLE ÖLÜM RİSKİNİ ARTIRIYOR
Her gün 10 gram bitkisel yağ yemenin ölüm riskini 11 kalp hastalıklarını ise yüzde 6 azalttığı ortaya çıktı. Günlük tüketilen 10 gram tereyağı ise kanserden dolay ölüm riskini yüzde 12 oranında artırıyor.
“BİTKİSEL YAĞLARI TERCİH EDİN”
Araştırma boyunca 50 bin katılımcı hayatını kaybetti. Bunlar arasında 12 bin 241′, kanserden 11 bin 240’ı ise kalp rahatsızlığından öldü. Beslenme ve diyetetik profesörü emekli Dr. Tom Sanders, “Bu, tereyağı yemeyi seçen insanların, bitkisel yağ yemeyi seçenlere göre daha az yaşadığını gösteren önemli bir çalışma” dedi.
Tereyağında doymuş yağ oranının yüksek olduğunu belirten Dr. Tom Sanders, içerisinde trans yağ asitleri içerdiğini ekledi. Dr. Tom Sanders, bundan dolayı tereyağı yerine bitkisel yağların tercih edilmesini önerdi.
Kaynak: https://www.sozcu.com.tr/iste-bu-yuzden-tereyagini-agziniza-bile-surmemelisiniz-p148338
***
EK 4 (10.3.2025): İngiltere, laboratuvar üretimi gıdaların satışını iki yıl içinde onaylamayı planlıyor. Gıda Standartları Ajansı (FSA), bu tür ürünlerin onay sürecini hızlandırmak için yeni düzenlemeler üzerinde çalışıyor. Hücrelerden üretilen bu gıdalar, küçük kimyasal tesislerde yetiştiriliyor ve çevreye duyarlı alternatifler olarak öne çıkıyor.
Dünyada Singapur, ABD ve İsrail laboratuvar üretimi et satışını onaylayan ülkeler arasında yer alırken, İtalya ile ABD’deki bazı eyaletler bu ürünlere yasak getirdi. İngiltere’deki şirketler, ülkedeki mevcut düzenlemelerin süreci yavaşlattığını ve küresel rekabette geride kaldıklarını savunuyor.
FSA, laboratuvar üretimi gıdaların güvenliğini sağlamak amacıyla bilim insanları ve şirketlerle iş birliği yaparak yeni düzenlemeler geliştirmeyi amaçlıyor. Bazı uzmanlar ise düzenlemelerin şirketlerle ortak hazırlanmasının çıkar çatışması yaratabileceğini öne sürüyor.
Laboratuvar ortamında üretilen gıdalar, bitki veya hayvan hücrelerinden elde ediliyor ve bazen gen düzenleme teknikleri kullanılıyor. Bu ürünlerin çevre dostu ve daha sağlıklı olduğu savunulsa da bazı uzmanlar, üretim süreçlerinin yüksek enerji gerektirdiğini ve sağlık etkilerinin abartıldığını düşünüyor. FSA yetkilisi Prof. Robin May, yeni düzenlemelerin bilime dayanması gerektiğini belirterek, “Bu süreç karmaşık olabilir fakat güvenliği sağlamak için bilimin tam olarak anlaşılması kritik öneme sahip” dedi.
***
EK 5 (4.6.2025): Herkesin mutfak dolabının bir köşesinde büyük ihtimalle ayçiçek ya da kanola yağı vardır. Yemek pişirmede veya salatalarda kullanılan bu tohum yağları dünya genelinde yoğun şekilde tüketiliyor.
Fakat internette bu yağlarla ilgili ateşli bir tartışma da yürüyor.
Tohum yağları son yıllarda sayısız sosyal medya paylaşımında hedef alındı, “zehirli” ve sağlığa zararlı oldukları iddia edildi.
Hatta tohum yağı karşıtları bu yağ grubuna “nefret edilen sekizli” adını verdi. Sekiz farklı tohum yağından bahsediyorlardı: kanola yağı, mısır, üzüm çekirdeği, soya, pirinç kepeği yağı, ayçiçek yağı ve aspur.
Bu yağları kalp hastalıklarına ve Tip 2 diyabete yol açmakla suçluyorlardı.
Peki, tohum yağları gerçekten düşmanımız mı ya da bu yağlara karşı olmak meşru mu? Tohum yağlarıyla kalp sağlı arasında ilişki var mı?
Tohum yağları karşıtlarının eleştirileri genelde, yüksek Omega 6 yağ asidi içeriğine odaklanıyor.
Omega 6 yağ asidi vücudumuzun üretemediği ama ihtiyacımız olan yağlardan olduğu için önemli.
Son yıllarda bazı bilim insanları, Omega 6’nın kalp hastalıkları ya da kansere yol açabilen kronik enflamasyona neden olduğunu iddia etmişti.
“Omega 6 enflamasyonu artırmıyor”
Ancak ABD’nin Masschusetts eyaletindeki Tufts Üniversitesi’nde bulunan Gıda İlaçtır Enstitüsü’nün Direktörü Profesör Dariush Mozaffarian, kontrol gruplu deneylerde Omega 6 yağ asitlerinin enflamasyonu artırmadığının tespit edildiğini söylüyor.
“Yeni araştırmalar, Omega 6 yağ asitlerinin vücutta güçlü bir enflamasyonla mücadele etkisi olan lipoksin gibi eşsiz ve doğal molekülleri artırdığını gösteriyor.”
Yakın tarihli bir araştırmada, ABD’deki 200 binin üzerindeki kişinin beslenmesi ve sağlık durumu 30 yıl boyunca izlendi.
Uzmanlar, araştırma süresi boyunca daha çok bitki yağı (kanola yağı da dahil) tüketenlerin kalp ve damar hastalıklarıyla kanserden ölme ihtimallerinin düştüğünü tespit etti.
Daha çok tereyağı tüketenlerde ise bu riskler artıyor.
Omega 6 yağ asidinin sağlığımız üzerindeki etkileri konusunda pek çok gözleme dayalı araştırma var. Bu tür araştırmalarda bilim insanları beslenme ve sağlık konusundaki verilere bakıp ikisi arasında ilişkiler kuruyor.
ABD’deki Johns Hopkins Bloomberg Kamu Sağlığı Okulu’ndan beslenme uzmanı Matti Marklund “Ama gözleme dayalı araştırmalar, insanların ne yediklerini kendilerinin söylemesine dayanıyor” diyor.
Marklund insanların beslenme alışkanlıklarını bazen hatırlamadığını bazen de dürüst yanıtlar vermediğini, bu yüzden de yöntemin sorunlu olduğunu vurguluyor.
Omega 6 alımını tespit etmenin bir diğer yöntemi de, kişinin beslenmesindeki farklı gıdaların ortalamasını almak. Ancak Marklund’a göre insanların yediklerini söyledikleri şeyleri belirli ölçülerde yansıtmanın zor olduğunu ekliyor.
Linoleik asit
Omega 6’nın sağlığımız üzerindeki etkilerine dair sayısız araştırma, linoleik asite odaklanıyor.
Linoleik asit, kanola yağında yüksek miktarlarda bulunan bir yağlı asit ve kandaki ‘kötü’ kolesterol olarak bilinen LDL kolestrol seviyesini düşürdüğü tespit edildi.
Marklund, 2019’daki çalışmasında bunun yerine 30 dolayında gözleme dayalı araştırmaya katılan ve bazıları 30 yıl kadar takip edilen deneklerin kanındaki yağ asidi oranlarına odaklandı. Kaçının kalp ve damar rahatsızlığı yaşayıp, bu nedenle öldüklerini inceledi.
Kanlarında en çok linoleik asit bulunanlarda kalp ve damar hastalıkları yaşama riskinin en düşük düzeye indiği tespit edildi.
Tohum yağlarına dair bir diğer iddia da Omega 3 yerine çok fazla Omega 6 tüketmenin zararlı olduğu yönünde.
ABD’deki Stanford Önleme Çalışmaları Merkezi’nin yöneticisi Christopher Gardner, Omega 6 ve kalp sağlığı konusunda biraz kafa karışıklığı olduğunu söylüyor.
Gardner bunun kısmen Omega 6’nın kan pıhtılaşmasında oynadığı rolden kaynaklandığını, insanların bunu yanlış bir şekilde sadece felç ve kalp krizleriyle ilişkilendirdiğini belirtiyor.
Omega 3’ün kanı incelttiğini söyleyen Gardner “Elinizde bir yara olursa, kanın pıhtılaşmasını istersiniz. Bir dengeye ihtiyaç var” diyor.
Bu arada, 30 farklı araştırmayı inceleyen bilim insanları 2019’da yaptıkları analizde, kanlarında daha yüksek düzeyde linoleik asit bulunanların kalp hastalıkları riskinin %7 azaldığı sonucuna varmıştı.
Marklund, “Linoleik asit kolesterolü iyileştirebilir ve kalp ve damar hastalıkları riskini azaltır. Ayrıca, glikoz metabolizmasını düzelterek tip 2 diyabet riskini düşürür” diyor.
Tohum yağları ve omega 3 ile omega 6 oranı
Batı dünyasında enerjinin %15’lik dolayındaki bir kısmı Omega 6 yağ asitlerinden alınıyor. Bir insanın Omega 3 ve Omega 6 oranı 50’ye 1’e kadar gidebiliyor.
Ancak bir çalışmaya göre kalp-damar hastalıkları riskini azaltmak için oranın dörde bir dolayında olması gerekiyor.
2022’de Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) yaptığı bir veri incelemesi çalışmasına göre Omega 6 ve Omega 3 rasında daha yüksek bir oran, bilişsel sorunlar ve ülserli kolit gibi rahatsızlıkların riskini çoğaltıyor.
Ama diğer yandan, iki yağ asidi arasındaki daha büyük fark aynı zamanda depresyon riskinde %26’lık bir azalmayla da ilişkilendiriliyor.
Sonuç olarak WHO’nun çalışmasına katılan uzmanlar, tohum yağlarıyla yüksek oranda Omega 6 yağ asidi tüketmenin büyük ihtimalle ölüm ve hastalık riskini artırmadığı sonucuna vardı. Fakat bu alanda daha kaliteli araştırmalar yapılması gerektiğini de vurguladılar.
Bazı bilim insanları, Omega 3 ile kıyaslandığında çok fazla Omega 6 almamamız gerektiğini iddia ediyor.
Marklund ise ikisinin de sağlığa çeşitli faydalarla ilişkilendirildiğini söyleyerek, Omega 6 tüketimini azaltmak yerine Omega 3 tüketimini artırmayı öğütlüyor.
Tohum yağları nasıl işleniyor.
Diğer yağların tersine, bu yağlar bitkilerin tohumlarından elde ediliyor.
Tohum yağlarının ham petrolden elde edilen heksan adlı bir kimyasalla çıkartılması konusunda bazı endişeler var. Ancak bu işleme sürecinin herhangi bir soruna yol açtığına dair çok fazla kanıt yok.
Yağ çıkarıldıktan sonra koku gideriliyor ve beyazlatılıyor. Gardner “Bilim insanları size heksanla yağ çıkartmanın gıda işlemede normal olduğunu söyleyecektir. Kokudan arındırma ve beyazlatma potansiyel zararlı maddeleri temizliyor” diyor.
Soğuk presle yapılan tohum yağlarında heksan kullanılmıyor, ancak ürün maliyeti artıyor.
Tohum yağları tümör büyümesini hızlandırabilir mi?
Omega 6’nın potansiyel yararlarıyla ilgili çok sayıda çalışma var fakat araştırmacılar yakın geçmişte bu yağ asidinin, belirli bir meme kanseri türünde tümör büyümesini teşvik ettiğini buldu.
Bulguların, Omega 6 tüketiminin diğer hastalıklardaki rolü alanında etkisi olabilir.
Kanser hücreleri, büyümek ve çoğalmak için besleyici maddeler kullanıyor, ancak şimdiye kadar Omega 6 yağ asitlerinin oynadığı rol konusunda çok fazla çalışma yapılmamıştı.
Fakat bu yılın Mart ayında yayımlanan bir çalışmada, Omega 6 yağ asidinin üçlü negatif meme kanseri olan hastalarda kanser hücrelerinin büyümesine ve çoğalmasına yardımcı olduğu tespit edildi.
Bu, meme kanserinin en agresif türü ve tedavilere pek iyi yanıt vermiyor.
Hangi tohum yağı?
Mozaffarian, “Tohumlar, doğanın en besleyici armağanlarından biri; faydalı sağlıklı yağların deposu” diyor.
Kanola yağı ve soya yağı gibi bazı tohum yağları konusunda, diğerlerine kıyasla daha çok araştırma yapıldı ve daha sağlam kanıtlar var.
Mozaffarian’a göre “Bunların her biri dengeli bir sağlıklı yağlar kombinasyonu sağlıyor. Bunlara doymamış yağlar, Omega 6 çoklu doymamış yağlar ve Omega 3 çoklu doymamış yağlar da dahil”.
Kanola yağının benzer enflamasyonla mücadele özellikleri bulunduğunu ve kandaki kolesterol oranlarını, uzun süredir en sağlıklı yağ olarak görülen zeytinyağından daha iyi geliştirdiğini söylüyor.
27 çalışmanın verileriyle yapılan bir incelemeye göre kanola yağı, ayçiçek yağı ve doymuş yağa kıyasla LDL kolesterolü önemli ölçüde düşürüyor. Bir diğer incelemeye göre de özellikle tip 2 diyabet hastalarında vücuttaki yağ oranını önemli ölçüde azaltıyor.
Mozaffarian “Kanola yağı kandaki kolesterol oranında müthiş yararlar sağlıyor ve ayrıca bir miktar kilo verdiriyor. Kanola yağındaki sağlıklı yağlar, özellikle de Omega 6, kandaki şeker oranını, insülin direncini ve üretimini geliştiriyor” diyor.
Soya yağının da doymuş yağlara kıyasla, kolesterol seviyesini düzelttiği tespit edildi.
Bir çalışmada daha soya yağı tüketenlerin ölüm risklerinin %6 düştüğü bulundu.
***