AŞIRI İŞLENMİŞ GIDALAR KÜRESEL SAĞLIK TEHDİDİ OLUŞTURUYOR
Dünyaca ünlü tıp dergisi The Lancet’me yayınlanan üç önemli makale serisi, aşırı-işlenmiş gıdaların küresel diyetleri nasıl ele geçirdiğini ve bunun insan sağlığına verdiği ciddi zararları ortaya koyuyor.
43 uluslararası uzmandan oluşan bir ekip tarafından hazırlanan bu yazı dizisi adeta bir “acil durum alarmı” niteliğinde.
Bu yazıda, bu önemli araştırmayı detaylı bir şekilde ele alacağım.
Ultra-işlenmiş gıdalar tam olarak nedir, neden bu kadar hızlı yayılıyorlar, sağlık riskleri neler, endüstri nasıl bir rol oynuyor ve en önemlisi biz ne yapabiliriz?
Bu konu sadece bireysel seçimlerden ibaret değil; küresel bir kamu sağlığı kriziyle karşı karşıyayız!
Aşırı-işlenmiş gıdalar NOVA sınıflandırma sistemine göre gıdalar dört gruba ayrılıyor:
◾ İşlenmemiş veya minimal işlenmiş gıdalar: Taze meyve-sebze, et, süt, tahıl gibi doğal halleriyle tüketilenler.
◾ İşlenmiş mutfak malzemeleri: Tuz, şeker, yağ gibi.
◾ İşlenmiş gıdalar: Konserve sebze, peynir, ekmek gibi basit işlemlerden geçenler.
◾ Aşırı işlenmiş gıdalar: Endüstriyel formülasyonlar! Bunlar genellikle şeker, tuz, doymuş yağ, yapay tatlandırıcılar, renklendiriciler, emülgatörler ve koruyucular içeren ürünler.
Örnekler: Gazlı içecekler, paketli cipsler, hazır çorbalar, endüstriyel tatlılar, birçok kahvaltılık gevrek, işlenmiş et ürünleri (sosis, salam), hazır noodle’lar ve hatta bazı “sağlıklı” görünen protein barlar.
Bu gıdalar “süper-lezzetli” tasarlanıyor
Yumuşak doku, yoğun tat, uzun raf ömrü ve ucuz maliyet. Sonuç? İnsanlar bunları daha hızlı ve daha fazla tüketiyor.
Klinik çalışmalar gösteriyor ki, aynı makro besin oranına sahip minimal işlenmiş diyetlere kıyasla bu diyetiyle günde 500-800 ekstra kalori alınıyor, daha hızlı yeniyor ve kilo alımı kaçınılmaz oluyor.
Küresel Yayılma: Geleneksel Diyetler Tehdit Altında
Araştırma, aşırı işlenmiş gıdaların dünyanın her köşesinde geleneksel diyetleri nasıl yerinden ettiğini net bir şekilde ortaya koyuyor:
ABD, İngiltere, Kanada ve Avustralya gibi yüksek gelirli ülkelerde günlük enerjinin %50’sinden fazlası UPF’lerden geliyor. Bu ülkelerde aşırı işlenmiş gıdalar adeta “ulusal diyet” haline gelmiş!
Orta ve düşük gelirli ülkelerde ise hızlı bir artış var. Brezilya’dan Asya’ya, Afrika’ya kadar satışlar patlama yapıyor.
Küresel aşırı işlenmiş gıda satışları 2009’dan 2023’e kadar 1.5 trilyon dolardan 1.9 trilyon dolara çıkmış. Sadece 8 dev şirket piyasanın %42’sini kontrol ediyor.
Neden bu kadar hızlı yayılıyor?
Sağlık Riskleri: Vücudun Her Organını Etkiliyor! En çarpıcı kısım burası. Araştırmacılar 104 uzun dönemli çalışmayı incelemiş ve %92’si aşırı işlenmiş gıda tüketimiyle kronik hastalık riskinde artış bulmuş.
▪ Obezite ve kilo artışı
▪ Tip 2 diyabet
▪ Yüksek tansiyon ve kolesterol
▪Kalp-damar hastalıkları (kalp krizi, inme)
▪ Kronik böbrek hastalığı, Crohn hastalığı
▪ Depresyon ve mental sağlık sorunları
▪ Erken ölüm (tüm sebeplerden)
Kısaca: Aşırı işlenmiş gıdalar vücudun neredeyse her ana organ sistemini olumsuz etkiliyor! Besin değeri düşük (lif, vitamin, mineral eksik), ama şeker, tuz ve katkı maddesi yüksek.
Ayrıca plastik ambalajlardan gelen kimyasallar (plastikleştiriciler) ve katkı maddeleri ekstra risk yaratıyor.
Büyük şirketler (Nestlé, PepsiCo, Coca-Cola gibi) şu taktikleri kullanıyor:
✅ Dev reklam bütçeleri (2024’te önde gelen şirketlerin reklam harcamaları DSÖ’nün tüm bütçesini aşıyor!)
✅ Lobilerle düzenlemeleri engelleme
✅ Sahte bilim üretme, kendi kendine düzenleme vaadi
✅ Dijital pazarlama ile özellikle çocukları hedef alma
Tıpkı tütün ve fosil yakıt endüstrisi gibi: Kârı halk sağlığının önüne koyuyorlar.
Araştırmacılar şu politikaları tavsiye ediyor:
❗ Uyarı etiketleri: Paket ön yüzüne büyük sağlık uyarıları (Şili ve Meksika’da başarıyla uygulanıyor, satın alımları azaltıyor).
❗ Çocuk koruması: 18 yaş altına UPF pazarlamasını yasaklama (özellikle dijital platformlarda).
❗ Vergiler: Şekerli içeceklere en az %20 vergi, gelirle taze gıdaları sübvanse etme.
❗ Kamu kurumlarında yasak: Okullar, hastaneler, iş yerlerinden UPF’leri çıkarma.
❗ Raf kısıtlamaları: Süpermarketlerde UPF’lerin yerini sınırlama, okullara yakın satış yasağı.
❗ Tarım reformu: Mısır, soya, şeker gibi monoculture sübvansiyonlarını kesip sağlıklı gıdalara yönlendirme.
❗ Endüstri gücünü kırma: Şirket portföylerini düzenleme, rekabet politikalarını güçlendirme, çıkar çatışmalarını önleme.
Tek bir çözüm yok; paket halinde, koordineli uygulamalar lazım.
Bu küresel bir sorun ama bireysel adımlar da önemli:
- Etiket oku: İçindekiler listesinde tanımadığın maddeler varsa UPF olabilir.
- Evde yemek pişir: Taze malzemelerle basit yemekler yap.
- Çocuklarını koru: Paketli atıştırmalık yerine meyve ver.
- Destekle: Sağlıklı gıda politikalarını savunan kampanyalara katıl.
Ultra-işlenmiş gıdalar ucuz ve pratik görünebilir ama bedeli sağlığımız, ekonomimiz ve gezegenimiz. Lancet serisi bize şunu söylüyor: Artık mazeret yok, acil eylem zamanı!
Ben bu yazı dizisinde anlatılanları senelerdir yazıyor, söylüyorum. Buradaki hiçbir cümlenin sizlere yabancı olmadığına eminim.
Bizim uzmanlara gelince; daha geçen hafta Dünya Diyabet Günü vesilesiyle konuşan adı anmaya değmez biri ülkemizde diyabetteki korkunç artışı bu aşırı işlenmiş gıdaların hiçbirinin adını bile anmadan milli yiyeceklerimiz dürüm-lahmacun-kebap üçlüsüne bağlıyordu.
Makale: Ultra-Processed Foods and Human Health
Kaynak: https://www.thelancet.com/series-do/ultra-processed-food















