Bir ülkenin sağlık harcamalarının her sene katlanarak artması hem o ülke vatandaşlarının sağlığının yerinde olmadığını hem de harcanan paranın büyük kısmının boşa veya başka bir tabirle endüstrinin cebine gittiğini gösterir. Vatandaşın da doktorların da tıp endüstrisi tarafından kullanıldıklarını görmelerinin vakti geldi ve geçiyor. Bu gidiş, gidiş değil!

Dr. Ahmet Koyuncu “Acı, ama gerçek… Kongreler artık yeni bilimsel gelişmelerin paylaşıldığı ve tartışıldığı yerden çok, unvan kapabilme ve CV doldurma aracı oldu” sözleriyle tıp kongrelerinin düştüğü acı durumu anlatıyor. Kongreler günümüzde tüm masrafların ilaç şirketlerince karşılandığı “bayi toplantılarına” dönüşmüştür.

Tıbbi tetkiklerin çoğunun gereksiz yere istendiğini, bundan insanların fayda değil zarar göreceğini “tıp mafyasından” korkmadan söyleyen meslekdaşlarımın artması beni mutlu ediyor. Gereksiz tetkik ve tedaviler yeni tetkik, yeni teşhis ve yeni tedavileri getiriyor. Tetkik turnikesine bir giren bir daha çıkamıyor. Harcanan paralar hepimizin cebinden çıkıyor.

Erythromycin (eritromisin), tıbbın temel antibiyotiklerinden biridir ama ülkemizde neredeyse 10 seneden beri ne tablet ne süspansiyon formu bulunmuyor. Bana ilaç düşmanı diyenlere müthiş bir koz veriyorum: Açık açık bir ilacın reklâmını yapıyorum! Eritromisinimi tez zamanda geri istiyorum.

“Türkiye’nin Sağlık Politikaları Direktörlüğü’ ne” tıpla, sağlıkla, hastalıkla ilgili hiçbir eğitimi olmayan, ekonomi, işletme, ticaret alanında çalışmış birini atayan MSD isimli ilaç şirketini tebrik ediyorum. MSD, bu kararı ile esas amacının ticaret olduğunu dürüstçe ortaya koyuyor; diğer dev ilaç şirketleri gibi ikiyüzlü davranmıyor, timsah gözyaşları dökmüyor. Bize böyle şirketler lâzım.