Küresel sağlık sistemleri giderek daha çok baskı altına girmektedir ve birkaç sene içinde de çökeceği tahmin edilmektedir. Giderek artan taleplerde iki önemli faktör başı çekmektedir. Birincisi, önlenebilir hayat tarzı değişiklikleriyle ilgili kronik hastalıkların artan yüküdür. İkincisi ise gereksiz tedavidir.

Uluslararası uzmanlar, hafif tiroit yetersizliği olan hastalara rutin olarak tiroit hormon tedavisi yazılmaması gerektiğini açıkladı. Panele göre, tedavinin hayat kalitesi ve hastalık semptomlarına bir faydası olmadığı gibi hastalar gereksiz tedavi külfetine sokuluyorlar. Gereksiz tedaviye karşı çıkış beni mutlu etti.

Norveç Sağlık Bakanı, insanların sigara ve alkol içmelerine ve istedikleri kadar kırmızı et yemelerine müsaade edilmesi gerektiğini söylemiş. İsteyen başkalarına zarar vermemek ve özendirmemek kaydıyla elbette sigara ve alkol içebilmelidir. Kırmızı et herkesin mutlaka yemesi gereken bir besindir ama makul miktarlar aşılmamalıdır.

Kısaca SGLT2-inhibitörleri adıyla bilinen ilaçları kullanan diyabet hastalarında tehlikeli nekrotizan genital enfeksiyonlar görülebileceği bildirildi. Bunlar, diğer diyabet ilaçları ve insüline rağmen kan şekerleri yüksek seyreden hastalarda tercih ediliyor. Bu ilaçları yazan doktor ve kullanan hastaların bu riskten haberdar olmaları çok önemlidir, hatırlatırım.

Tıbbın endüstri tarafından yönetilmesine karşı duruşuyla takdir toplayan muteber tıp dergisi British Medical Journal’ de “Bedava öğle yemekleri aslında bedava değildir” sözüyle başlayan makaleden: ” Modern tıp büyük ölçüde endüstrinin tahakkümü altındadır. Endüstri ve tıp arasındaki menfaat münasebetleri sıfırlanmadan öncelikle hastaları gözeten bağımsız tıptan söz edilemez. Bedava peynir de sadece fare kapanında bulunur. Bunu böyle bilin!