Nar kabuğunda bulunan polifenollerin Kovid’ in önlenmesi ve tedavisinde işe yaraması mümkün olmakla beraber bu özütün tedavi kullanılması tavsiye edilemez; bunun insanlar üzerinde yapılacak çalışmalarla delillendirilmesi gerekir. Bu polifenoller ilaca dönüşebilirse adını şimdiden koyuyorum: NARİPİRAVİR!

Eğitimli köpeklerin ter kokusundan bazı uzayan Kovid vakalarını doğru olarak teşhis edebilecekleri bildirildi. Uçucu kimyasal maddeler sayesinde basit ve çok hassas bir test ile tanınabilir ama bunun için daha çok çalışılması lâzım. İleride bu kokular sayesinde varyantlar bile teşhis edilebilirse hiç şaşırmayın.

CDC, bizi Kovid pandemisinde de yanıltmadı. Kurum, şimdi de Kovid-19 sebebiyle hastaneye yatışlar hakkında topladığı ve bunları yaşa, ırka ve aşı durumuna göre ayırdığı verileri kamuoyuna açıklamamakla suçlanıyor. Bilimin, bilimsel verilerin nasıl maniple edildiğine bir kere daha şahit oluyoruz.

Probiyotik olarak bilinen Laktobasil’ lerin, pankreas tümörü ortamında bulunan makrofaj adı verilen bağışıklık hücrelerinin işlevini değiştirebileceği ve kanser büyümesini teşvik edebileceği gösterildi. Dost bakteri dedik, faydalı bakteri dedik, probiyotik dedik bağrımıza bastık ama demek ki mikroplara güven olmuyormuş.

Bağırsak mikrobiyotasında bulunan bir bakteri türünün bağışıklık hücrelerinden interferon salgılanmasını sağlayarak vücudun viral enfeksiyonlarla -mesela Kovid gibi- mücadelesinde de rol oynayabileceği tespit edildi. Sağlıklı yaşamada olmazsa olmaz yeri olan bu bakteri topluluğuna “Sayın Mikrobiyota” dense yeri var. O derecede!