Organik besinleri sık tüketenlerde kanser riskinin düşük olduğu bildirildi; sebebi organik gıdalara ait beslenme unsurları olmayıp bunlarda tarım kimyasallarının bulunmamasıdır. Pestisit ihtiva etmedikleri için organik gıdaları kanser önleyici olarak ilan etmek doğru değildir. Esas mesele yediğimiz içtiğimiz gıdaların “tayyib” olmasıdır.

Egzersiz yapmamanın sağlığa zararlarının sigara, diyabet ve kalp hastalıklarından daha fazla olduğu bildirildi. Bu sonuç “Yürü ya kulum” sözünü benimseyen bir ırkın ahfâdı için yeni bir şey değil ama deli danalar gibi koşmanın, kan ter içinde kalmanın, motoru zorlamanın faydalı değil bilâkis zararlı olduğunu da unutmayın.

Açlığın sadece kanser değil, obeziteden diyabete, Alzheimer’ den kalp damar hastalıklarına kadar bütün kronik enflamatuar hastalıkların riskini azalttığı biliniyordu. Yeni çalışmalar açlığın kanser tedavisini daha etkili kılacağını gösteriyor. Üç ana üç ara öğün yemeyi şart koşan diyetisyen ve metabolizma uzmanlarının ibretle okumaları gereken bir makale.

Dürüst bilim adamlarının yaptığı bilimsel araştırmalar yere göğe sığdırılamayan ve mutlaka yaptırın denilen aşıların işe yaramadığını, bunların tamamen ticari aşılar olduğunu gösteriyor ama bu araştırmalardan halkın haberi yok. Bu sene de grip aşılarının etkinliğinin, virüslerin üreyebilmeleri için mutasyon geçirmeleri dolayısıyla ancak yüzde 20 olabileceği bildirildi.

Prof. Dr. Serhat Ünal’ ın açıklamalarını okuyunca gayriihtiyari “Gılgamış ölümsüzlük otunu aramak için boşuna yorulmuş, meğerse bu bir bitki değil grip aşısıymış” diye düşündüm. Gribi önlemediği halde her türlü hastalıktan ölümleri yüzde 80 önleyen grip aşısına bundan böyle ölümsüzlük aşısı denmesini teklif ediyorum.