AŞILAR BİRER TİCARİ ÜRÜNDÜR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

Anayasa Mahkemesi’nin çocuklara yapılacak aşıda “aile rızası” aranmasına ve “zorla aşı yapılamayacağına” dair kararı çeşitli kişi ve çevrelerce tenkit ediliyor.

Ben de bu mesele ile ilgili görüşlerimi tekrar özetlemek istiyorum.

Aşı çok geniş kapsamlı bir tabirdir

Aşı çok geniş kapsamlı bir tabirdir.

Bunlar özellikle enfeksiyon hastalıklarının önlenmesi için yapılan uygulamalar olmakla beraber kanserlerden obezite, diyabet, kolesterol, Alzheimer, astım ve alerjilere kadar neredeyse her hastalık için aşı çalışmaları yapılıyor.

Enfeksiyon hastalıkları için uygulanan aşıların da canlı, inaktive, subunit, toksoid, konjuge, DNA ve rekombinan vektör aşıları olmak üzere pek çok türü vardır.

Aşılar çocukluk çağı ve erişkin aşıları olarak sınıflandırılabilir.

Buna göre aşılar hakkında konuşanların bu mefhumla neyi kast ettiklerini net olarak ortaya koymaları gerekir.

Bu yazıda “aşı” tabiriyle “enfeksiyon hastalıklarının önlenmesinde” kullanılan aşılar anlaşılmalıdır.

Aşılara toptan karşı çıkmak da savunmak da yanlıştır

Bir takım kişi ve kuruluşların aşıları savunurken “toptancı” bir yaklaşım içinde olmaları yanlıştır.

Nasıl ilaçlara topyekûn karşı çıkmak veya savunmak yanlışsa aynı durum aşılar için de geçerlidir.

Her ilacı herkesin içmesi gerekmediği gibi her aşının da herkese yapılması akıl ve mantık dışıdır.

Tıpkı ilaçlar gibi aşılar da doğru kişide doğru zamanda doğru şekilde uygulandığında hayat kurtarır ama bu her aşının “körü körüne” müdafaası anlamına gelmez.

Aşılar etkinlik ve emniyetleri bakımından tek tek ele alınmalı ve tartışılmalıdır.

Kuduz veya tetanos aşısı ile grip aşısını aynı kefeye koymak doğru olabilir mi?

Aşıların hiçbir yan etkisi yoktur sözü palavradır

Bilim dünyası, çocuklara mutlaka yapılması tavsiye edilen aşıların hiçbir yan etkisi olmadığını, bunların güvenle yapılabileceğini iddia ediyor.

Gelin, bunlar içinden ilk dozu her bebeğe dünyaya gelir gelmez uygulanan hepatit B aşısının üretici firma tarafından yayınlanan prospektüsünden 6. bölüme bir göz atalım (1).

Şu hususlara dikkatinizi çekmek istiyorum:

BİR: Aşının bebek ve 10 yaşına kadar olan 147 çocuğa uygulandığı ve bunların her dozdan sonra sadece “5 gün takip edildiği” anlaşılıyor.

147′ den kaçının bebek olduğu bile belli olmayan üç çalışmaya dayalı “istenmeyen etki” değerlendirmesinin ne kadar sağlıklı olacağının takdirini size bırakıyorum.

İKİ: Aşı piyasaya çıktıktan sonra bildirilen “istenmeyen tesirler” içinde oto-immün hastalıklar, MS, havale, miyelit, artrit, trombositopeni, optik nörit ve daha sayısız pek çok ciddi hastalıklar var.

ÜÇ: Prospektüsün 13.1 bölümünde de aşının “karsinojenik veya mutajenik potansiyeli veya fertiliteyi bozma potansiyeli değerlendirilmemiştir” ifadesi de çok dikkat çekiyor.

Bu, aşının kanser, genlerde mutasyon ve kısırlık yapıp yapmadığının belli olmadığı manasına geliyor.

Aşılar ticari ürünlerdir

Aşıların sadece insan sağlığını koruma amacıyla uygulanma dönemi geçmiş gitmiştir.

Günümüzde aşılar tıpkı şampuan, gazoz, parfüm gibi sıradan birer “tüketim ürününe” dönüşmüştür.

Aşılar gökten yağmamakta veya topraktan kendiliğinden fışkırmamaktadır.

Bunlar fabrikalarda üretilmekte, şık ambalajlara konmakta ve para ile satılmaktadır.

Üreticilerinin ilk hedefleri daha fazla aşı satmak daha fazla kazanmaktır ki bu bakımdan sonuna kadar haklıdırlar.

Aşı üretimi sermayeye teslim edildi, mertlik bozuldu

Prof. Dr. Gazanfer Aksakoğlu’ nun bir makalesindeki şu sözler durumu gayet güzel özetliyor (2):

Bağışıklama da, aşı üretimi de devletin elinden ve kamu görevi olmaktan çıkarıldı, sermayeye teslim edilerek tatlı kârlar için yatırım aracına dönüştürüldü.

Artık bebeklerin ve erişkinlerin bağışıklanmaları üzerinde kişisel, kurumsal ve sınıfsal çatışmalar, uluslararası sermayenin kanlı çıkar oyunları yer alıyor.”

Endüstriden bağımsız bilimsel kurul şart

Toplum sağlığını ilgilendiren bulaşıcı hastalıklarda karar verici merci Sağlık Bakanlığı olmalıdır.

Kararlar endüstri ile hiçbir menfaat münasebeti olmayan uzmanlardan oluşan bir Aşı Danışma Kurulu tarafından alınmalıdır.

Kusuruma bakmasınlar “endüstriye yandaş” bilim adamlarına güvenemiyorum.

Hükumetler tüm topluma uygulanmasını gerekli gördükleri aşıları kendileri üretmeli, bunlar piyasada satılmamalıdır.

Domuz gribi salgınında tüm dünyanın nasıl korkutulduğu, aşıların fahiş fiyatlarla nasıl vahşice pazarlandığı hafızalarımızda capcanlı duruyor (3).

Gelelim neticeye

Aşılar maalesef koruyucu sağlık hizmetinin en önemli unsurlarından biri olmaktan çoktan çıkmıştır.

Aşıları sadece tıbbi bir uygulama olarak görmek olaya “at gözlüğü” ile bakmaktır.

İlaçları, aşıları, tetkik ve tedavi yöntemlerini bilerek veya bilmeden yalnızca tıp penceresinden değerlendirenler feci bir yanılgıya düşüyorlar.

Aşıların ticari bir ürün oldukları gözardı edilmemelidir.

Tıp artık sadece tıp değildir, öyle sananlar kendilerini de toplumu da kandırıyorlar!

Lütfen “halk sağlığı diye kafa şişirmeyin“, aşılar Ali Koç’ un da şikayetçi olduğu vahşi kapitalizm ürünlerinden biridir (4).

Kaynaklar:

1. http://www.merck.com/product/usa/pi_circulars/r/recombivax_hb/recombivax_pi.pdf

2. http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/05/03/misafir-yazar/uluslararasi-sermaye-ve-bagisiklama-pazari-1/

3. http://ahmetrasimkucukusta.com/2010/02/03/kitaplar/yeni-kitaplar/bu-iste-bir-domuzluk-var/

4. http://www.hurriyet.com.tr/gunun-tartismasini-ali-koc-baslatti-kapitalizm-ortadan-kalkmali-mi-40014323

***

EK 1 (30.5.2021): Menfaat münasebetlerini açıklamak doktorlar, bilim adamları ve politikacılar için bir görevdir. Çok sayıda doktor, bilim adamı ve politikacının saklayacak bir şeyi var. Kaynak: https://www.bmj.com/content/373/bmj.n1360
***

Yazı için 6 yorum yapılmış:

  1. uz dr seyfullah kılıç dedi ki:

    Aşılar sadece bir ticari ürün olarak degerlendirilmemeli. Aşılar ile gen transferi, toksik madde transferi ve daha niceleri yapılmakta.
    komplo teorisi mi? Olabilir. Kim neye inanıyorsa onu yapsın. Ama beden kutsaldır ve herkesin kendine aittir. O nedenle bedeniine uygulanacak bir işlem konusunda insanların kararına saygı gösterilmesi zorunludur. Teşekkürler AYM

  2. Ahmet Öztiryaki dedi ki:

    Elbette aşıların ticari bir ürün olması bu tür tartışmalarında ortaya çıkmasına sebep olmuştur ancak bilim adamlarına yakışan tavır “ÇİÇEK” hastalığının nasıl eradike edildiğini de gözönüne alarak hastalık ortaya çıktığında öldürücü olabilecek veya sekel bırakacak hastalıklarla ilgili aşılara da engel olacak şekilde bir ifadeyle böyle kafa karıştırmaması gerekir diye düşünüyorum. Umuma açık yazılar daha temkinli yazılmalı. Bilimsel verileri tartışacaksak bunun platformu burası değil. Yapılması gereken durumlarda Yarın tetanoz veya kuduz aşısını nasıl yapacağız? Millet kenserojen veya kısırlık yapıyormuş diye karşı çıkacak. Lütfen hassasiyet.

  3. Sayın Seyfullah Kılıç, DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ AFRİKALI KADINLARI AŞILARLA “SİNSİCE” KISIRLAŞTIRIYOR başlıklı yazım sizi doğruluyor:

    http://ahmetrasimkucukusta.com/2014/11/14/yazilar/tip-yazilari/grip-tip-yazilari-yazilar/unicef-ve-dunya-saglik-orgutu-afrikali-kadinlari-kisirlstiriyor/

    Sayın Ahmet Öztiryaki, bilimsel tartışmaların halk önünde yapılmasının sakıncalı olduğunu değil tam aksine faydalı olduğunu düşünüyorum. Tüm medeni dünya böyle yapıyor.

    Bu yazıyı okuyanların aklının da muhakemesinin de yerinde olduğundan şüpheniz olmasın.

    Asıl tek bir ağızdan çıkan otoriter ifadeler insanları tedirgin eder.

    Sizin bu yazıdaki iddialara itirazınız, eleştiriniz varsa yapabilirsiniz, gerçekleri saklamanın topluma faydası olmaz.

  4. Şükrü Güneş dedi ki:

    Bilim dünyasının foyasının çıkmasına, fiyakalarının bozulmasına yol açan yazılarınız için size müteşekkiriz. Siz onlara aldırış etmeyin, millet sizin ne demek istediğinizi gayet iyi anlıyor.

  5. Ahmet Öztiryaki dedi ki:

    Sayın hocam sanırım soruma cevap vermemişsiniz. Yarın tetanoz veya kuduz aşısı yapılması gereken hastaya nasıl aşıya ikna edeceğiz?

  6. Sayın Ahmet Öztiryaki, ifadenizden doktor olduğunuzu düşündüğümden sorduğunuz soru doğrusu tuhafıma gitti.

    Aktif olarak görev yapan bir hekimin bu sorunun cevabını çok iyi bilmesi gerekir ama ben gene de arzunuz üzerine isteğinizi yerine getirmek istiyorum.

    “Aydınlatılmış onam” tabirini en azından duymuş olmanız gerekir (1):

    “Aydınlatılmış onam, iyi hekimlik uygulaması önkoşullarından biridir ve tıp etiğinin temel ilkelerinden olan özerklik ilkesine dayanmaktadır… Aydınlatılmış onam süreci; hastanın kendisine uygulanacak herhangi bir tıbbi işleme onay verebilmesi ya da reddedebilmesi için yeterince bilgilendirilmesi, aldığı bilgi üzerine düşünmesi, özgür seçimine dayalı kararını vermesi sürecidir. Uygulanacak tanı ve tedavi yöntemlerinin niteliği, beklenen yararları, olası yan etkileri, diğer tanı ve tedavi seçenekleri ve bunların özellikleri hastaya anlatılmalıdır. Bilgilerin sade ve anlaşılır bir dil ile açıklanması, bunların hasta tarafından anlaşılması, hastanın gönüllü olması ve onam verme yeterliğinin olması gerekir. Bu koşulların yerine getirilmesi, doğrudan ve/veya dolaylı olarak hekimin sorumluluğundadır.”

    ***
    Buna göre, hastaların hem istenen tıbbi tetkikler hem de ilaç, aşı veya cerrahi müdahale gibi tedaviler için anlayabilecekleri bir dille mutlaka “TAM ve DOĞRU” olarak bilgilendirilmeleri gerekir.

    Şuuru yerinde olan birine zorla hiçbir bir tetkik veya tedavi uygulanamaz.

    ***
    Tıbbi bir uygulama yapılacak hastalara korkar veya yaptırmaz gerekçesiyle eksik bilgilendirme yapılamaz, tam aksine böyle bir davranış yanlış olur ve suç teşkil eder.

    Siz de tetanoz veya kuduz aşısı yapılmasını şart olduğunu düşündüğünüz hastanıza bu uygulama ile ilgili fayda ve riskleri anlayabileceği bir dille anlatıp onayını istersiniz; hasta bu uygulamayı kabul etmiyorsa bunu bir tutanakla kayıt altına alırsınız.

    ***
    Ayrıca, sorunuzun cevabı “Aşı tartışmasından ne sonuç çıktı?” başlıklı makalemde de vardır (2):

    “Aşılar halkın tam ve doğru bilgilendirilmesiyle “tavsiye niteliğinde” sunulmalı, tüm diğer tıbbi müdahalelerde olduğu gibi aşılar için de “aydınlatılmış onam” şartı yerine getirilmelidir.

    Aşı yaptırmak istemeyenlerin kararına saygı duyulmalı ama bu karar mutlaka kayıt altına alınmalıdır.”

    ***
    Tartışma için uygun bulmadığınız bu platformda sayesinde sizin de bilgilenmiş olduğunuzu dolayısıyla bu yazımın en azından sizin açınızdan maksadına ulaşmış olduğunu sanıyorum.

    Hastalarınızı tam ve doğru bilgilendirmeyi unutmamanızı diliyorum.

    Kaynaklar:

    1. http://www.ttb.org.tr/mevzuat/index.php?option=com_content&view=article&id=983:onam&Itemid=65

    2. http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/06/25/yazilar/elestirel-yazilar/saglik-sistemi/asi-tartismasindan-ne-sonuc-cikti/

Siz de yorumunuzu paylaşın: