KİLO VERMEK İÇİN KALORİ SAYMANIN DELİNİN PÖSTEKİ SAYMASINDAN FARKI YOKTUR
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Modern beslenme biliminin bir hatası daha ortaya çıktı ve “kilo vermek için kalori kısıtlaması yapılması şarttır” tavsiyesinin de yanlış olduğu ispatlandı.
JAMA’ da yayınlanan araştırmada, kilo vermek için kalori hesabı yapmanın ve yiyeceklerin miktarını azaltmanın bir faydası olmadığı, şeker, işlenmiş tahıllar ve işlenmiş gıdalardan uzak duranların bir sene içinde önemli ölçüde zayıflayabilecekleri gösterildi (1).
Araştırma, kilo vermede katılımcıların diyetlerinin yağdan veya karbonhidratlardan fakir olmasının da diyeti genetik özelliklere göre belirlemenin de işe yaramadığını gösteriyor.
Araştırmacılar, kalori miktarı değil besinlerin kalitesinin önemli olduğunu, kalori sayma yerine sağlıklı beslenmeye odaklanılması gerektiğinin altını çiziyorlar.
Araştırma nasıl yapıldı?
Araştırma düşük yağlı sağlıklı diyet ile düşük karbonhidratlı sağlıklı diyetin bir sene sonra kiloya olan etkisini ve bunun insülin direnci ve genotiple ilişkisini belirlemek için planlandı ve 18-50 yaş arasındaki diyabeti olmayan, vücut kitle endeksleri 28-40 arasında değişen 609 kişi üzerinde gerçekleştirildi.
Katılımcılar rastgele iki gruba ayrılarak bir gruba düşük yağlı diğer gruba ise düşük karbonhidratlı “sağlıklı diyet” uygulandı.
Düşük yağlı diyette yüzde 48 karbonhidrat yüzde 29 yağ ve yüzde 21 protein, düşük karbonhidratlı diyette ise yüzde 30 karbonhidrat, yüzde 45 yağ ve yüzde 23 protein vardı.
Sağlıklı diyet nedir?
“Sağlıklı diyet” tabiri ile işlenmiş gıdaların olmadığı, besleyici nitelikleri yüksek olan ve olabildiğince evde pişirilen yemekler kast ediliyor.
Düşük yağ grubunda yer alanlara esmer pirinç, mercimek, yağsız et, az yağlı süt ürünleri, taze meyve, kinoa ve bakliyat tavsiye edildi ve yağdan fakir olmalarına rağmen meşrubat, meyve suyu, pide, beyaz pirinç, beyaz ekmek gibi besinlerden uzak durmaları istendi.
Düşük karbonhidrat grubundakilere ise zeytinyağı, somon, avokado, kaşar peyniri, sebze, fıstık yağı, kuruyemişler, tohumlar ve merada otlayan hayvan ürünleri verildi.
Katılımcılar diyetisyenler tarafından eğitildi ve ilave şeker, işlenmiş tahılları en aza indirmeleri, daha fazla sebze ve meyve yemeleri öğütlendi.
Bu tavsiyeler, özetle “adam gibi beslenin” manasına geliyor!
Genetik inceleme de yapıldı
Araştırmaya katılanların insülin salgıları ile DNA örnekleri elde edilerek yağ ve karbonhidrat metabolizmasını etkileyen genetik varyantlar analiz edildi.
Buna göre de katılımcıların yüzde 40’ ının yağa, yüzde 30’ unun karbonhidratlara daha duyarlı oldukları, yüzde 30’ unun ise ikisine duyarlı olmadıkları belirlendi.
Araştırmanın sonuçları
BİR: 12 ay sonunda düşük yağ grubunda olanların 5.3 kilo, düşük karbonhidrat grubunda olanların ise 6 kilo kaybettikleri, aradaki farkın istatistiki olarak anlamlı olmadığı belirlendi.
İKİ: Her iki grubun göbek çevresi, vücut yağ oranı, kan yağları, kan şekeri ve kan basıncında da iyileşmeler oldu.
Düşük karbonhidratlı diyet grubunda diğer gruba göre HDL kolesterol ve trigliseritlerde daha fazla düzelme görüldü.
ÜÇ: Genotiplerin diyete cevabı etkilemediği yani kişinin genetik yapısına göre diyet vermenin işe yaramayacağı anlaşıldı.
CDC gene çuvalladı
Kalori saymak ve kısıtlamak modern beslenme tıbbın tıpkı VKE gibi akıl ve mantıkla ilişkisi olmayan saçma sapan tavsiyeleridir.
CDC de kilo vermek isteyenlere “yediğiniz içtiğiniz her şeyi ve bunların kalorilerini her gün kaydedin, kalorileri sınırlayın ve fiziksel aktivite ile yaktığınız kalorileri artırın” tavsiyesi yapar (3).
Kilo kontrolü aldığınız ve yaktığınız kalorilerin sayısını dengelemekle mümkündür diyen CDC bir kere daha çuvallamış oluyor.
İnsan onların sandığı gibi bir makine değildir, “aldığın kaloriyi azaltıp yaktığını artırsan kilo verisin, sağlıklı olursun” mantığı yanlıştır.
Kalori saymanın delinin pösteki saymasından bir farkı yoktur!
Ben de daha 2 ay önce “Hazır gıdada yeni bir oyun, yeni bir beslenme tuzağı” başlıklı yazımda aynen şunları yazmıştım:
Kalori sayarak sağlıklı olmanın mümkün olmadığını maalesef modern tıp ya bilmiyor veya biliyor da endüstri bundan zarar görür diye bilmezden geliyor. İkisi de birbirinden ayıp, utanılacak şeylerdir!
Sevgili okurlarım, kalori sayısı değil o kalorinin hangi besinden geldiği mühimdir. Kalori saymanın delinin pösteki saymasından bir farkı yoktur!
Modern beslenme biliminin diğer yanlışları
Modern tıbbın beslenme tavsiyeleri bana göre külliyen yanlıştır ve hatta obezite ve diyabetteki patlamanın da önemli sebeplerindendir (4):
BİR: Üç ana üç ara öğün yerine günde iki defa beslenilmelidir.
İKİ: Temel yağlar olarak tavsiye edilen ayçiçek, mısırözü ve kanola gibi omega 6 deposu yağların zerresi bile ağza konmamalıdır; temel yağlar tereyağı ve zeytinyağıdır.
ÜÇ: Hararetle tavsiye ettikleri layt ürünler ve suni tatlandırıcılar asla yenip içilmemelidir.
DÖRT: Yağsız süt ürünleri yerine tam yağlı yoğurt, ayran, peynir tercih edilmelidir.
BEŞ: Tahıllar temel gıda olmamalı, işlenmemiş tam tahıl mamulleri makul miktarda tüketilmelidir.
ALTI: Kolesterol deposu diye yasakladıkları yumurta da sağlıklı hayvansal yağlar ve sakatat da sağlıklı beslenmenin olmazsa olmaz yiyecekleridir.
YEDİ: Sağlıklı beslenmede önemli olan kalori miktarı değil kalorinin kaynağı, yenilen gıdaların kalitesidir.
Gelelim neticeye
Bu araştırmadan çıkan iki mühim netice şudur:
BİR: Kilo vermede ve sağlıklı olmada kalori miktarı değil, yiyeceklerin kalitesi önemlidir.
İKİ: Genetik yapıya ve karbonhidrat ve yağları metabolize etme özelliklerine göre farklı diyetler verilmesinin bir faydası yoktur.
Kulağınıza küpe olsun:
BİR: Sizi kalori saymaya, kalori kısıtlamaya yönlendiren veya genetik yapınıza göre diyet vermeye kalkan besleme uzmanlardan uzak durun.
İKİ: Sağlıklı olmak, hastalıklardan uzak kalmak istiyorsanız şeker, işlenmiş tahıl, trans yağ ve katkı maddelerinden zengin hazır gıdalardan mutlaka uzak durmanız gerekiyor.
ÜÇ: Adam gibi beslenin, adam gibi yaşayın yeter!
Kaynaklar:
1. https://jamanetwork.com/journals/jama/article-abstract/2673150?redirect=true
***
EK 1 (27.3.2021): Kalori saymayın, ancak bunlara dikkat edin. Kaynak: https://www.health.harvard.edu/healthbeat/dont-count-calories-but-be-aware-of-them
***
EK 2 (11.7.2023): Daily Mail’in haberine göre, Oxford Üniversitesinin “OurWorldInData” araştırmasında incelenen 184 ülkenin 173’ünde, insanların, her iki cinsiyet için önerilen günlük 2 bin-2 bin 500 kaloriden fazla tükettiği gözlemlendi.
Kullanılan veriler, ülkelerdeki her evin satın aldığı ortalama yiyecek miktarı üzerinden hesaplandı.
Listenin ilk 5 sıralamasında 4 bin 12 kaloriyle Bahreyn, 3 bin 868 kaloriyle ABD, 3 bin 850 kaloriyle İrlanda, 3 bin 824 kaloriyle Belçika ve 3 bin 762 kaloriyle Türkiye bulunurken, listenin sonunda 1641 kalori ile Orta Afrika Cumhuriyeti yer alıyor.
Araştırmada ayrıca, listenin başında bulunan Bahreyn’de, her 10 yetişkinden 4’ünün obeziteden muzdarip olduğu gözlemlendi.
Türkiye en çok kalori tüketen 5’inci ülke
Türkiye’nin, ortalama 3 bin 762 kalori ile 5’inci sırada yer aldığı araştırmada, aşırı yemek tüketiminin, verimsiz uyku düzeni, uzun süreli çalışma, ışık kirliliğine maruz kalma ve stresli yaşam sürme gibi nedenlerden kaynaklandığının altı çizildi.
Araştırmada, aşırı gıda tüketiminin obezitenin birinci sebebi olduğu ve 1970 yılında dünya genelinde 175 milyon olan vaka sayısının günümüzde 1 milyara ulaştığı kaydedildi.
Artan obezite oranlarının tehlikesine dikkati çekilen araştırmada, söz konusu hastalığın hipertansiyon, kalp rahatsızlıkları, Alzheimer ve diğer sağlık sorunlarına sebep olabileceği ifade edildi.
Yiyeceklerin, kalorilerinin her geçen gün artmasına rağmen besleyici öğelerinin azaldığı belirtilerek, insanların daha fazla yararlı besin almak için daha çok yemek yemeye başladığı sonucuna dikkat çekildi.
Araştırmanın verileri, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nden (FAO) alındı.
Kaynak: https://www.aa.com.tr/tr/saglik/arastirmaya-gore-ulkelerin-yuzde-94u-asiri-yemek-tuketiyor/2942777
***
Bütün diyetisyenler elde kalem hesap makinesi kalori hesabı yapıyorlar.
Ahmet bey, hani sizin kendini yazar sanıp da sizi eleştirmeye kalkan ama verdiğiniz yanıtlar karşısında sesi soluğu çıkmayan arkadaşınız Viyana’ da imiş. Bu hafta diyabette teknoloji fırtınası diye bir yazı döktürmüş. Beyefendinin diyabetin obezitenin önlenmesiyle ilgili bir derdi yok. İşi gücü ilaç daha fazla ilaç, insülin daha fazla insülin. Şimdi de çıkmış diyabet tedavisini daha da pahalı hale getirecek teknolojilerin reklamını yapıyor. Mutlaka bir firmanın davetlisi olarak gitmiştir karşılığını ödüyor, değilse kendi parasıyla gittiğini yazsın da biz de bilelim.
Sadece CDC değil bizim beslenme uzmanlarımız da çuvallamadı mı bunların neden sesi soluğu çıkmıyor hayretler içerisindeyim.
Bize kalori saydıran, şu kadar kaolri yiyeceksin şu kadar yakacaksın diyen uzmanlar (!) nerdeler neden susyorlar
Günde 8 dilim ekmek yiyin diyetisyenler hangi deliği kaçtılar ki
Sayın Hocam
Sağlıklı gıdalarla 2 öğün beslenerek kilo varsa metabolizma bunu kendi kendine veriyor. İnsanların diyetisyenlere yönlendirilmesi bana hiç mantıklı gelmiyor. Adam gibi beslenme modeli
Kriterlerine uyunca ,kilo varsa veriliyor. Ben 5 ayda 21kg verdim. Kalori hesabı yapmadım. Öğünlerde doyana kadar yedim. İlk 1 ay 3 öğün, alıştıktan sonra 2 öğüne geçtim. RafineŞeker ve Sağlıksız karbonhidrat bağımlısı bir kişi sağlıklı beslenmeye geçerse, ilk haftalarda kiloya bağlı olarak hızlı, sonraki haftalarda azalarak kilo vermeye devam ediyor.. Et ve sağlıklı yağları biraz fazla kaçırsanızda kilo vermeseniz bile kilo alınmıyor .
Bunu deneyimleyen bir insan olarak bu yorumu yazdım. Sağlıklı yağları günde 2 tatlı kaşığı veren ,yağsız et yiyin diyenlere burdan duyurulur…
Metabolik sendromu olan kişilere durum normale dönene kadar Tahıl ürünleri vermek kişinin düzelmesine bence olumsuz etki etmektedir…
yer göğü arzular, gök yeri. arada taş-duvar-naylon…. var, bitmez hasreti.
kerem aslı-yı arzular, kimse bahçeyi düşünmüyor, platonik kalırlar.
kars-lı istanbul-u arzular, istanbul-lu paris-i. ne yemek kalır, ne uyku. köyler şiir olur, hülya mezesi.
*
youtube:ışıklı tosun baba;
doktor, sen yimiycın dedi, bir dilim ekmek yiycın dedi.
*
giovanni papini;
realist ve sentetik tıp devri ancak benimle başlamaktadır. bununla beraber, şimdiye kadar henüz pek az taraftar edinebildim, ne yazık ki, doktor olmadıkları için yöntemimi uygulayamıyorlar. fakat gelecek, duyurduğum büyük prensibindir:
“hastalık, ilaçtır.”