VİTAMİN ALMADAN YAŞADIM, VİTAMİN İÇMEDEN DE ÖLECEĞİM

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Tüm dünyada bir vitamin çılgınlığı var ve başı da vitamin D çekiyor.

Benim D de dahil hiçbir vitamini tavsiye etmediğimi biliyorsunuz.

Bugüne kadar sadece tüberküloz tedavisi (INH) gören hastalara B6 vitamini yazmışlığım vardır.

Ben de ailemden kimse de vitamin hapı içmemiştir. 

Bugüne kadar da on binlerce hasta bakmış bir hekim olarak tek bir hastamdan bile kanında vitamin ölçümü de istemedim.

Bugün Ferhat Arslan’ ın “Sağlıklı insanlarda vitamin ölçümlerinin geçerliliği ve güvenilirliği tartışmalıdır diyorum ağzına geleni bana yazıyor. Bu kadar aptalı fakültelerden mezun etmemizin cezasını ağır ödeyeceğiz. Evet önüne geleni uzman yapıyoruz. Yeter ki 5 yıl angarya iş yapsın. Hatta boktan bir tez ve yalakalıkla profesör olanlar bile var” diyerek hatırlattığı bir makaleyi okudum da yaptığım işin ne kadar doğru olduğuna inancım daha da arttı (1).

Vitamin D: Current Challenges between the Laboratory and Clinical Practice” başlıklı makalenin özeti şöyle (2):

Klinik laboratuvarlarda D vitamininin rutin olarak ölçülmesine ve uzun yıllar süren çabalara rağmen, D vitamini analiz yöntemleri henüz standartlaştırılmamıştır ve önemli zorluklarla karşı karşıyadır.

Bu derleme, D vitamini ölçümü için mevcut yöntemlere eşlik eden bazı temel analitik ve klinik zorlukları özetlemektedir.

Bir kalite değerlendirmesine göre, yöntemler ve laboratuvarlar hâlâ yüksek derecede değişkenlik göstermektedir.

Yapısal olarak benzer metabolitler önemli bir karışıklık kaynağıdır.

Ayrıca, sağlıklı bir popülasyonda D vitamininin normal değerleri konusunda hala bir fikir birliği yoktur.

Bu ve burada tartışılan diğer sorunlar, araştırma çalışmalarının sonuçlarında tutarsızlık kaynağı olabilir.”

Benim temel görüşlerim şöyle:

BİR: Vitaminlerin sadece gıdalarla diğer vitamin, mineral, protein… gibi besin ögeleri ile bir kompozisyon içinde alınmasını doğru buluyorum.

İKİ: Tek başına bir vitamin hapı sadece özel bazı durumlarda (mide ameliyatı, bağırsak hastalıkları…) bazen ömür boyu bazen belirli bir süre kullanılabilir.

ÜÇ: Bir kişide herhangi bir vitamin eksikliği umumiyetle tek başına değildir, başka vitamin, mineral eksikliklerinin olması da kuvvetle muhtemeldir.

DÖRT: Kanda vitamin D seviyesi düşük olanların hayat tarzında adam gibi güneşten istifade etmeme, edememe gibi bir yanlış olmalıdır ve yapılması gereken bu yanlışın düzeltilmesidir.

BEŞ: Tek başına bir eksikliği tamamlamak yanlışın sürmesi ve ilerlemesine yol açacaktır.

ALTI: Vitamin kan değerlerinin sınırları çok geniştir ve herkes tarafından kabul edilen bir alt ve üst sınır yoktur.

Mesela, vitamin D için genellikle 20-40 arası normal kabul edilirdi, bu daha sonra 30-50 ng/mL’ a çekildi. Sınırı 100′ e hatta onun üstüne çıkaranlar da az değildir.  

The Endocrine Society‘ a göre optimal yani ideal vitamin D seviyeleri 30-100 ng/mL arasındadır (3). 

Yani diyorlar ki boyu 30 cm olan da normaldir 100 cm olan da. 

200-900 pg/mL arası da vitamin B12 için normal değerler olarak verilir (4).

Yani diyorlar ki kilosu 200 olan da normaldir 900 olan da.

Daha normal değerin kaç olduğu bilinmeyen bir vitamin için hele de kan seviyesine göre tedavi kararı doğru gelmiyor.

YEDİ: Vitamin D seviyesi genetik kontrol altındadır. Buna göre herkes için aynı sınırların geçerli olmayacağı açıktır.

SEKİZ: Vitamin D seviyesinin düşük olması bir telafi mekanizması da olabilir. Vücut, yolunda olmayan bazı durumlarda bunun etkilerini hafifletmek için vitamin D seviyesini aşağı çekiyor olabilir.

DOKUZ: Gıdalarımızda eskiye göre vitamin, mineral seviyelerinin düşük olduğunu ben de biliyorum ama gene de bunlardaki miktarların yeterli olacağına inanıyorum.

ON: Tıbbın ne kadar ticarileştiğini sizler de biliyorsunuz. Besin desteklerini, vitaminleri de tıbbi değil ticari bir ürün olarak görüyorum.

ON BİR: Bu makalede de bildirildiği gibi vitamin D analiz metotları standardize değildir, laboratuar ve metotlar arasında büyük değişkenlik vardır. Bir başka mesele de vitamin D ile yapısal olarak benzer olan metabolitlerdir. 

Gelelim neticeye

Rahmetli annem televizyonlardan, çevresinden duyup “Oğlum bana da vitamin hapı al, herkes içiyor” diye ısrarcı olurdu, ben de “Onlara inanma, yemene, içmene bak, bu sana yeter” der, almazdım. 

Öbür tarafta “Neden vitamin hapı almadınız Fevziye Hanım diye sorarlarsa ne diyeyim” derdi. Ben de ona “Oğlum vermedi, hesabını o verecek, de” derdim, gülüşürdük.

Allah’a çok şükür, bugüne kadar vitamin hapı içmedim. İnşallah da içmem gerekmez.

Vitamin gıdalarda bulunur. Hap veya iğne şeklinde vitamin olmaz. Bunlara ilaç denir. İlacı hastalar içer. Sen hasta mısın ki ilaç içiyorsun?

NOT: Vitamin D ile ilgili sayısız makalem var. Lütfen bunların hepsini okumaya kalkışmayın, saatlerce yerinizden kalkamaz, güneşten mahrum olur, vitamin D hapı içmek zorunda kalırsınız: https://ahmetrasimkucukusta.com/page/3/?s=V%C4%B0tamin+d

Kaynaklar:

1. https://x.com/Ferhatarslandr/status/1728360265823957454?s=20

2. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC8224373/

3. https://www.health.harvard.edu/staying-healthy/treating-low-vitamin-d-levels-may-help-people-live-longer#:~:text=The%20Endocrine%20Society%20defines%20vitamin,30%20to%20100%20ng%2FmL.

4. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC2781043/#:~:text=A%20serum%20vitamin%20B12,methylmalonic%20acid%20and%20homocysteine%20levels.

Tıptan Uzak Sağlıklı Hayat Raflarda Yerini Aldı - BSHA

***

Siz de yorumunuzu paylaşın: